BIY AD

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Korel Engin


Korel hakkında yazacak pek birşeyimiz yok aslında zira kendisini yorumlayacak kadar izleyemedik sezon boyunca. 12 maçta forma giydi bu sezon toplasak 40 dakika ya eder ya etmez, ne yazsak buraya havada kalıcak. Geçen sezon çok sıkıntı çektiğimizden midir nedir artık, uzun rotasyonuna epeyce transfer yaptık ama bunların arasında hiç yararlanamadığımız tek isim Korel oldu. Bazı maçlarda bitime 2-3 dakika kala oyuna girdiğinde '' aaa Korel'de vardı lan bizim takımda..'' dememize sebep oldu kendisi.

28 Mayıs 2009 Perşembe

Şaziye Karslı

Esra için dediklerimiz, Şaziye içinde geçerli. Hatta daha ötesinde; ezeli rakiple özdeşleştikten sonra takımımıza katıldı. Galatasaray formasının ağırlığını bilerek canını dişine taktı. İlk başlarda uyum sorunu çekse de sonrasında tecrübesi ve yeteneğini sahaya yansıtarak takımın başarısı için emek harcadı, ter döktü...

Keşke hikaye üstte yazdığım gibi olsaydı. Transferini kabullenmek, 7 numaranın Yasemin'in sırtından alınıp ona verilmesini sineye çekmek kolay değildi ama biz yine de şu güne kadar hiç ekstra bir tepki göstermeden sabrettik. Bir mücadele, bir emek bekledik ama ne yazık ki beklediğimiz olmadı. Tuğba da kötü oynadı, Yasemin de sallandı sezon boyunca, beklentilerimizi karşılayamadı ama hiç "acaba" demedik. Çünkü kötü de oynasalar onlarda gördüğümüz istek ve hırs vardı. Şaziye bu iki kavramın çok gerisinde bir oyunla "takıldı işte öyle". Verilen paraya yazıktan öte, Parçalıya ihanet bir transfer. Hani denir ya; "teşekkür edip, yolları ayırmak". Şaziye ile direk yollar ayrılmalı. Her iki taraf içinde en hayırlısı bu, Şaziye gönül verdiği formayı giysin, bizim formamızda hakedenin sırtında ıslansın.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Esra Şencebe


Geçen sezonun yıldızlarından olan Esra, bu sene Tuğba transferi sonrası benchten gelmeye başlayınca bu onun performansını kötü yönde etkiledi. Sezon ortasına doğru kendini bulmaya ve ilk beş başlamaya başladı. Performansının zirve yaptığı noktada ise yaşadığı sakatlıkla takımdan ayrı kaldı, sonrasında kullandığı aparat yüzünden yarım kör olarak sahaya sürmek zorunda kaldık onu. Zaman zaman Tuğba'ya tercih edilse de benim gözümde hem hücum hem de savunma anlamında takım için daha faydalı.

Fenerbahçe forması giydikten sonra, Galatasaray tribünlerince bu kadar sevilmesi Esra'nın iyi niyetinden, mücadelesinden kimsenin şikayetinin olmadığının göstergesidir. 0/9 attığı, 1 asistine karşın 2 top kaybettiği ve 4 sayıyla kaybettiğimiz maçtan sonra taraftarının karşısına çıkıp yüzümüze bakabilmesi önemli bir güven gösterisi. O maç göz yaşlarıyla içinde taraftarına teşekkür eden Esra'yı seneye elinde şampiyonluk kupasıyla göndermek istiyoruz tatile.

Avrupa Şampiyonası'na hazırlanan Milli takım kadrosuna da çağrılan Esra Şencebe belindeki sakatlık nedeniyle ayrıldı takımdan. Sağlıklı bir şekilde, yeni sezonu açar umarım.

21 Mayıs 2009 Perşembe

Tuğba Palazoğlu



Takıma geçen sene katılan isimlerden biri olan Tuğba Palazoğlu ile devam ediyoruz sezon değerlendirme yazılarımıza.

Geçtiğimiz sezonu Mersin forması ile Ceyhun Yıldızoğlu yönetiminde tamamlayan Tuğba Palazoğlu sezon içerisinde performansı ile dikkat çeken isimlerden biri olmuştu. Oyuncularının gelişimini ön planda tutan Yıldızoğlu'nun sisteminde ortalama 28 dakika sahada kalıp 10.6 sayı 3.5 asist 2.8 ribaund 1.5 top çalma rakamlarına ulaştıTuğba. Ve geçtiğimiz sezonun sonunda kadromuzdaki kaliteli yerlileri takımda tutup, piyasada bulabileceğimiz diğer kaliteli yerli oyuncuları kadroya dahil etme planı çerçevesinde takımımıza katıldı.

Mersin takımının en iyi yaptığı işlerden biri olan baskılı ön alan savunmasını Işıl ile beraber takımımızda sürdüreceğini düşünerek oldukça sevinmiştim bu transfere. Zira, Ceyhun Yıldızoğlu'nun bu ön alan savunmasına aşina olan Tuğba'nın Cem Akdağ'ın savunma odaklı takım stratejisinde de iş yapması oldukça muhtemeldi. Hırslı bir oyuncu olması, agresif olması yine bu transferde savunma adına beni sevindiren diğer özellikleri idi, fotoğrafı da özellikle seçtim bu arada, Tuğba'nın yüz ifadesi herşeyi anlatıyor.

Bu sezon geniş rotasyonumuzda süreleri düştü Tuğba'nın fakat o kadar keskin bir düşüş değil bu Bahar'da olduğu gibi. 22 dakika sahada kalıp 6.8 sayı 1.9 ribaund 1.9 asist 0.8 top çalma rakamlarına ulaştı Tuğba. Hücum yönünden önce konuşmamız gereken kısım Tuğba'nın savunma performansı. Evet sezon içerisinde hemen hemen bütün maçlarda savunma sahasında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı Tuğba, benim düşümcem bu şekilde en azından. Peki oyunun sadece bir kısmını iyi oynamak bizim gibi dört kulvarda başarı kovalayan bir takımda oynamaya yeter mi? Günümüzün değişen ve gelişen basketbolunu düşündüğümüzde buna evet demek gerçekten zorlaşıyor gün geçtikçe.

Şut seçimlerinde büyük problemler yaşadığını gördük Tuğba'nın sezon içerisinde, bu oldukça önemli bir kıstasdır oyuncular için. Şampiyonluklar kazanıp, şampiyonluklar verirsiniz bu şut tercihlerinizin ardından. %38 ile iki sayılık atış kullanırken, üç sayı çizgisinin gerisinden %33.7 ile isabet sağladı Tuğba bu sezonda. 2004-05 sezonunda Migros forması ile oynadığı 9 maçta yakaladığı %26.2'lik şut yüzdesini bir kenara bırakırsak -ki o sezonu Beşiktaş forması ile %40 gibi iyi bir yüzde ile tamamladı- kariyerinin en düşük rakamı %33.7. Bu düşük yüzdenin oluşmasında yanlış tercihler kadar sakatlığı nedeniyle değişen şut stilinin de büyük etkisi var. %25'lerdeydi bu yüzde sezon ortasında bir ara son dönemde biraz toparladı fakat o şut stili ile isabet bulması bile enteresan cidden.

Savunma kısmı tamam fakat şut tercihlerinde bir takım problemler olduğundan bahsettik. Tuğba hakkında konuşacağımız başlıklardan üçüncüsü ise mental gelişimi ile alakalı olacak. Üst düzeyleri kaldırabilecek mental olgunluğa erişmiş bir izlenim vermedi Tuğba bana, en azından bu sezon için. Aklıma gelen en taze örnek Işıl'ın sakatlandığı Fenerbahçe yarı final serisinden. Işıl sakatlanıp çıktıktan sonra, Yasemen'in de kadroda olmamasından dolayı- hoş olsa da oynar mıydı başka bir soru işareti- top getirecek iki isim kalmıştı elimizde. Biri kırılan burnu sebebiyle maskeyle oynayan ve bu maske ile de oldukça zorlanan Esra diğeri de Tuğba. Tuğba bunu bildiği halde üç dakika içerisinde birbirinden saçma iki faul yaparak kenara geldi. Bu onu yorumlarken oldukça önemli bir kriter açıkçası benim adıma. Şut girmez, kötü günündesindir, rakip iyi atıyordur falan bunlar hep olması muhtemel şeyler ama Galatasaray'ın oyuncusu şu hatayı yapmamalı hiçbir zaman için. Galatasaray diye de sınırlandırmayayım aslında, mental olgunluğa ulaşmış, basketbolu üst seviyelerde oynayan, kasları kadar aklını çalıştıran bir oyuncu ki bu birinci şarttır, asla yapmaz bu hataları.

Seneye onu takımımızda görmek ister miyiz sorusu ile bitirelim Tuğba Palazoğlu yazımızı. Sahadaki agresif, istekli oyunu ile elinden gelenin en iyisini vermeye çalıştığını görüyorum ben Tuğba'nın, o hissiyatı sağlıyor bende ve bu sebeple kalmasını isterim takımda. Fakat Tuğba'nın şutu hücumda bir opsiyon olmamalı, oluyorsa da şayet 5.opsiyon olmalı bu şimdilik. Bu sezon hem ligde hem Avrupa'da kazandığı tecrübe ile önümüzdeki sezon daha fazla verim vermesi muhtemel bir oyuncu bana göre Tuğba. Ankette eveti işaretleyerek sözü sizlere bırakıyorum.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Türkiye 74- Çek Cumhuriyeti 58


Avrupa Şampiyonası'na hazırlanan Milli takım dün haberini verdiğimiz karşılaşmada Çek Cumhuriyeti'ni 74-58 mağlup etmiş.

Yasemin Horasan 14 sayı ile maçın en skoreri olurken Tuğba Palazoğlu 10 sayı 5 ribaund ile onu izlemiş. Ve hemen arkasından 6 sayı 3 ribaund ile Bahar Çağlar geliyor. Nevriye Yılmaz'ın 9 sayı 11 ribaundluk double double'a yaklaşan performansı ile Birsel Vardarlı'nın 9 sayı 2 ribaund 4 asistlik performansı onları öne çıkaran rakamlar olmuş bugün. İsmi takımımızla anılan Nilay Yiğit'in de takımımızda süre bulup sayı atamayan tek oyuncu olmasına karşın 5 asisti olduğunu ekleyelim.

Bu arada Esra oynamamış bugün, sebebini öğrenmeye çalışırız bakalım.

Çek Cumhuriyeti'nin üç önemli oyuncusunun bugün oynamadığını hatırlatarak bitirelim bu postu.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Türkiye - Çek Cumhuriyeti

Milli Takımımız Çek Cumhuriyeti ile Ahmet Cömert'de karşılaşıcak dostluk mücadelesi adı altında yarın. Görüldüğü üzere biletler de ücretsiz, maçın 19 Mayıs tarihine ayarlanması da ayrıca güzel olmuş.

Takımımızı izlemeyek isteyenlere duyurulur.

17 Mayıs 2009 Pazar

Yasemin Horasan

Geçen sezonu kupasız kapatmamızın temel nedeni büyük ölçüde pota altında yaşadığımız sıkıntı idi. Final serisinde Fenerbahçe uzunlarına karşı adeta tek başına savaşan Petra taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştı o maçlardan sonra fakat bu mücadelesi şampiyonluk için yeterli olamamıştı. O kadroda bir uzunumuz daha olabilseydi şayet işin renginin oldukça farklı olacağını düşünenlerdenim ben de. Ve eğer o anda bir transfer hakkımız olsaydı bu ismin Yasemin Horasan olması epeyce mutlu ederdi beni.

Yasemin sene başında İtalya'nın Phard Napoli ekibinden transfer edildi. İtalyan takımı ile Euroleague'de forma giyen Yasemin Lig finali oynadı ve İtalyan Kupası'nı kazandı Napoli forması ile. Ligimizde Beşiktaş formasıyla yıllarca başarıyla mücadele ettikten sonra Avrupa basketbolunda isim sahibi İtalyan kulübünde de oldukça iyi bir sezon geçirdi Yasemin ve daha da tecrübelenmiş şekilde geldi bize. Sizelı ve şutu güvenilir oyuncuyu kadromuza kattığımızda, önceki sezonda çok hırpalandığımız pota altında büyük bir gücü kazanmıştık, kağıt üstünde. Benim gözümde, en heyecan verici yerli transferimizdi sezon başında.

Seimone ve McWilliams transferlerinden bir ay önce açıklanmıştı Yasemin'in transfer haberi fakat Seimone açıklandığında dahi yerli rotasyonda Yasemin'in takımdaki önemini konuşuyorduk biz. Zira onun transferi bir mesajdı bütün basketbol camiasına. Bir sezon önce yeniden sahalara dönen ve ben buradayım diyen Galatasaray kadrosunu güçlendirme çalışmalarında alınabilecek en iyi yerli uzunu almıştı. Fenerbahçe'den gelen daha yüksek teklifi reddederek bizi seçmesi ve yapılan sözleşmenin iki yıllık olması da o anki mutluluğumuzu daha da arttırmıştı açıkçası.

Sezon başladığında beklediklerimizi ne yazık ki alamadık Yasemin'den. İstatistikleri, önceki senelere baktığımızda -başta dakikaları olmak üzere- düşüşteydi. Sezon ortasında Taj'ın takımdan ayrılmasıyla birinci kaptanlığa yükselen Yasemin, aynı dönem içinde takıma katılan Sophia'nın gün geçtikçe artan formu ve Kress'in performansının üstüne çıkamayarak TBBL kariyerinde hiç olmadığı kadar benche mahkum kaldı. Kenarda takıma moral versin, abilik-ablalık yapsın diye bekletilen emek(li)tar kaptanlar gibi takılmaya başladı. Yasemin'in bu rol için önünde uzun yıllar var, "Minik Aslan" denilen Işıl'dan sadece 2.5 yaş büyük.

Önümüzdeki sene için hem Yasemin hem de Yasemin'den daha çok şeyler bekleyen bizler tarafından kabullenilmesi gereken bir gerçek var. Marina, S. Young ve kadroya eklenecek yeni 5 numaranın ardından uzun rotasyonunda daha az süre alacak. Türk basketbolunun önemli figürlerinden olan Yasemin'i kenarda bekletmek her açıdan üzüntü verici. Bir seçenek daha var, Yasemin'in ilk 5'in ana parçalarından olduğu bir takıma gitmesi, Milli Takım'daki yerini kaybetmemesi için. Ama bizim adımıza Yasemin'i kaybetmekte bu kadar kolay olmamalı, beklentimiz öncelikle performansını sonrasında aldığı süreleri yükseltmesi.

Taraftarıyla iletişimi bu kadar yüksek ve kaptanlık görevini hakkıyla yerine getiren, böyle önemli bir yerli uzundan vazgeçmek gibi bir lüksümüz olduğunu düşünmüyorum.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Bahar Çağlar

Sezon değerlendirme yazılarımızda sırada Bahar Çağlar var.

Tıpkı Yasemen gibi genç yaşının sıkıntısını yaşayan bir diğer isim de Bahar Çağlar oldu bu sezon. Evet cümle okuyunca mantıksız geliyor ama ne yazık ki ülkemizde genç ve yetenekli iseniz kendinizi takıma kabul ettirmeniz pek kolay olmuyor.

Bahar’ı Ceyhan Belediyesi’nden alabilmek için büyük bir kapışmaya girmiştik Fenerbahçe ile sezon sonunda. Geride bıraktığımız sezona şöyle bir baktığımızda keşke hiç girmeseydik bu kadar atraksiyona diyorum üzülerek. Ceyhan’da maç başına 30 dakika süre alıp 11 sayı 6.8 ribaund 1.6 asist 1.5 top çalma ortalamaları ile oynayan Bahar’ı alıp benche bağladık. TBBL istatistiklerine baktığımızda Bahar’ın ortalama 10 dakika sahada kaldığını görüyoruz fakat bu rakamların oluşmasını sağlayan tüm maçlarda farkın 20+’larda olduğunu ve maçın kopup gittiğini de biliyoruz. Yani idman havasında geçen maç sonlarında oyuna girdi hep Bahar.

1988 doğumlu Bahar, Ümit Milli takımla katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda turnuvanın beşine seçildi.. Ayrıca Bu sezon FIBA tarafından ‘’Avrupa’da Yılın Genç Bayan Basketbolcusu ‘’ ödülüne aday gösterildi.

Solak olması sebebiyle savunulması zor bir oyuncu Bahar. Bunun yanı sıra ribaund sezisi de oldukça kuvvetli Bahar’ın. Geçen sezon 20 maçta yakaladığı 6.8 ribaund ortalaması -2.8 hücum- da bunu doğrular nitelikte bir istatistik olarak çıkıyor karşımıza. Eğer sağ elini geliştirmeye devam ederse işte o zaman solak olmasının avantajını daha iyi hissedecek Bahar ve sağ elini geliştirdiği oranda tehlikeli bir oyuncu olacak ilerleyen yıllarda.

Oyun dışı eklemek istediğim ve merak ettiğim bir şey var, Bahar tribüne neden bakmaz? Yabancı oyuncular bile 2-3 sefer adını söyledikten sonra tribüne el sallarken, Bahar niçin sevgi gösterilerine karşılık vermez sezon boyunca aklımıza takıldı. Bilgisi olan biri bizi aydınlatırsa seviniriz zia biz çözemedik sebebini.

Bu sezonda onunla alakalı söyleyecek fazla bir sözümüz yok bu nedenle genel bir portre çizmeye çalıştık onun hakkında. Bayan basketbolunun gelecek dönemdeki yıldız adaylarından biri olarak geldiği Galatasaray’da geçirdiği bir sezonun ardından onun hakkında konuşurken halen Ceyhan Belediye’deki istatistiklerini kullanıyorsak bu kesinlikle Bahar’ın suçu değil. Sezon içinde büyük sıkıntılar yaşarken dahi bir kere denemedik Bahar’ı, ötesi var mı? Henüz 21 yaşındaki Bahar cümlenin başında dediğim gibi bayan basketbolunun önümüzdeki dönemde yıldızı olabilecek kapasitede bir oyuncu, yeter ki ona şans verelim.

15 Mayıs 2009 Cuma

Garanti NBA Skills Challenge


Ülkemizde yapılan Avrupa Basketbol Şampiyonası'ndan bu yana basketbol odaklı projelerin ana ismi olan Garanti bir organizasyon daha düzenliyor. Her ne kadar bayan basketbolu özelinde bir blog olsak da basketbol odaklı olduğumuza göre bu projenin duyurulmasına da katkı sağlamamız gerekiyor bir şekilde.

13-18 yaş arasında olup basketbola meraklı gençlere yeteneklerini, herkesten farklı olan özelliklerini gösterebilmek için bir şans veriyor Garanti. Yaptığınız bu hareketleri iki dakikalık bir videoya sığdırmanız ve bunu www.nba-garanti.com adresine yüklemeniz gerekiyor. Bu iki dakika içinde yapacağınız hareketlerde ise tamamen özgürsünüz. Dilerseniz Dwight Howard gibi "Superman" şekli bir smaç vurabilirsiniz, isterseniz Chris Paul gibi topla hızınızı gösterebilirsiniz. Ya da T-mac gibi kısa sürede şut yeteneğinizi gösteren bir video hazırlayabilirsiniz.

Bu videolar sitede yayınlandıktan sonra ziyaretçilerin puanlarına göre sıralanacak ve ilk 100 kişi belirlenecek. Daha sonra uzman bir seçici kuruldan geçicek bu 100 videodan 30 tanesi seçilecek ve bu gençler 19-21 Haziran tarihlerinde İstanbul Darüşşafaka'da düzenlenecek olan NBA Skills Challenge kampına götürülecek. Burada televizyonlardan, internetten tanıdığı ve hayran oldukları isimlerle, NBA koçları ve oyuncuları ile basketbol dolu üç gün geçirecek bu gençler. Seçilmiş bu 30 genç için son durak İstanbul ile sınırlı kalmayacak ve burada üç günün sonunda kendini göstermeyi başarmış, diğer yetenekli gençlerden bir adım öne çıkmayı başarabilmiş 4 kişiyi kıtalararası bir yolculuk bekleyecek. Ağustos ayında Orlando Magic tarafından Orlando'da düzenlenecek olan basketbol kampına katılacak bu yetenekli dört genç.

Son olarak NBA koçları ve oyuncuları tarafından seçilecek olan bu dört kişinin oldukça heyecanlı bir yaz ve hayatları boyunca unutamayacakları bir tecrübe yaşayacakları kesin.

Ben de buradayım, yeteneklerimi göstermek ve Amerika'daki kampa katılmak istiyorum diyorsanız eğer tek yapmanız gereken iki dakikalık bir video hazırlayıp bunu www.nba-garanti.com 'a yüklemek. Kameram yok, çekim işleri beni bozar diyorsanız şayet Garanti buna da bir çözüm getirmiş hem de oldukça iyi bir çözüm bu. 16-17 Mayıs tarihlerinde İstanbul Caddebostan'da, 23-24 Mayıs'ta İzmir Bostanlı'da Streetfilming (Sokak çekimi) organizasyonları düzenliyor Garanti. İstanbul'daki organizasyona 16 Mayıs Cumartesi günü saat 15:00 - 16:00 arasında Harun Erdenay, 17 Mayıs Pazar günü 16:00 - 17:00 arasında yapılacak olan organizasyona ise Nevriye Yılmaz konuk olacakmış.

Hedef kitlenin 13-18 yaş aralığında olduğu bu kampanyanın hemen hemen hepimizin üye olduğu pek çok sitede de sayfaları oluşturulmuş durumda:

http://tr.netlog.com/garantinba

http://www.myspace.com/garantinba

http://www.facebook.com/pages/Garanti-Skills-Challenge/73852529718

http://garantinba.hi5.com

http://www.dailymotion.com/garantinba

Basketbol ve göz kamaştırıcı NBA yıldızlarıyla dolu bir yaz tatili geçirmek isteyen kardeşlerimize güzel bir tatil hediyesi Garanti'den. Kampa katılacak 30, Amerika'ya gidecek 4 kişiden biri olamasam da haftasonu Caddebostan'da basketbol dolu eğlenceli vakit geçirmek için orada olurdum, en azından derken yaşımın geçtiği gerçeği yüzüme çarpıldı. Böyle 5 yıl sonra ah vah demek yerine eğlenceye ortak olma fırsatını kaçırmasın 13-18 yaş arası kardeşlerimiz diyorum ve sahayı onlara bırakıyorum.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Işıl Alben


Aslında aklımızdaki sezon değerlendirmesi planında sıra Işıl'da değildi. Zaten Işıl hakkında uzunca bir yazı yazmayı da düşünmüyoruz, sezon içinde onun hakkında defalarca yazdık. Çarşamba günü ameliyat olan Işıl'a tekrar geçmiş olsun demek için sırasını biraz öne almak istedik sadece.

Işıl hakkında kısa bir süre önce yazdığımız yazıyı buradan , yaşadığı sakatlık sonrası yazdıklarımızı da buradan okuyabilirsiniz. Burada yazdıklarımızın üstüne ekleyecek fazla birşey de yok zaten.

Işıl'ın Galatasaray'da hatta bayan basketbolunda oyun kuruculuktan daha büyük bir misyonu var. Bu işin onsuz çok keyifsiz olacağı aşikar. Sezon içinde dalgalı bir performans gösterse de en gerekli olduğu maçta, sezonun en iyi oyununu oynarken yaşadığı sakatlık hepimizi üzdü kuşkusuz.

Ondan seneye tek beklentimiz sağlığına kavuşmuş şekilde parkelere geri dönmesi, devamı zaten gelicektir her zaman olduğu gibi.

Bekliyoruz Bandiera.

12 Mayıs 2009 Salı

Sezon Değerlendirmesi

Cuma akşamı Mersin'de oynanan maç ile TBBL'de sezon sona erdi. Bizim için sezon yarı final serisinde evimizde kaybettiğimiz maç ile sonlanmıştı zaten. 11 Ekim 2008'de Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Fenerbahçe galibiyetiyle açtığımız sezonu, 27 Nisan 2009'da TBBL playofflarında aldığımız Fenerbahçe mağlubiyeti ile kapattık. Altı buçuk ay süren sezonda, 4 ayrı kupada 45 maç yaptı Sultanlar. Bildiğiniz gibi; Cumhurbaşkanlığı Kupası ve Eurocup'ı kazandık, Türkiye Kupası finalinde mağlup olduk, TBBL playoff yarı finalinde de Fenerbahçe'ye elenerek kapattık sezonu. Bir kısım taraftarımız ufak bir zihinsel erezyon yaşadığı ve başarının karşılığını Fenerbahçe galibiyetleri olarak gördükleri için onların gözünde oyuncularımız başarısız. Tabii ki hepimizin beklentisi bir de lig şampiyonluğuydu, bunu kaçırdığımıza göre mutlak başarıdan söz etmek imkansız ama altı buçuk aylık dönemde bize inanılmaz bir heyecan ve büyük gurur yaşatan oyuncularımıza buradan ufak bir değerlendirme yazısı yazmamız ve kesinlikle hakettikleri teşekkürleri etmemiz lazım.

Bu yazıyı hazırlama sürecimiz epeyce hareketli geçti malum kadromuz üç ayrı kulvarda yarıştığımız için oldukça genişti. Buna bir de sezon boyunca gelen giden oyuncular, sezon içinde yaşanan coach karmaşası eklenince yazının içeriği de gittikçe genişledi. Biz de yazı dizisi şeklinde yapmaya karar verdik bunu istediğimiz sonuçları daha iyi alabilmek için, başarıda emeği geçen kimseyi atlamamaya çalışarak herkesle alakalı bu şekilde bir değerlendirme yapacağımızı ekleyelim ve genç oyuncularımız ile başlayalım:


Yasemen Saylar - Beril Binoğul - Sevda Esenler

Yasemen çok az, Beril çok çok az süreler aldı. Sevda hiç oynamadı sezon boyunca. İzleme durumumuza göre sadece Yasemen hakkında konuşabilirim. İkinci oyun kurucu olarak daha uzun süreler alabilirdi, coach güvenemiyor ama yetenekli bir oyuncu olduğu kesin. Cem Akdağ döneminde daha az süreler alıyordu, Botaş maçı ile başlayan Okan Çevik döneminde daha fazla forma şansı buldu. Özellikle rahat geçen Beşiktaş Cola Turka serisinde izleme şansı bulduk onu. Işıl'ın sakatlanıp oyunu terkettiği maçta üniversiteler arası finalde olmasaydı şayet Tuğba veya Esra ile top getirmek yerine saf bir guard ile top getirmeyi seçebilirdi coach diye düşünüyorum. Süreler aldığında, kendisine duyulan güveni hissettiğinde iyi oynayacağını da biliyorum. Seneye o bölgeye yapılacak olası bir transfer sonrası zaten çok az olan süreleri daha da azaltıcaktır, oynayabileceği bir takıma kiralık olarak gitmesi ve gelişimini devam ettirmesi onun adına en güzel tercih olacak gibi gözüküyor şu an için.

Oynasalar da oynamasalar da takımın parçası olan bu gençlere teşekkür ediyoruz. Umarım, gelişimlerini tamamladıklarında rotasyonda önemli süreler alırken hatta ilk 5 başlarken görürüz onları ileride.

Nilay Yiğit ?

İlk olarak Cumartesi günü Anıl söylemişti böyle bir transfer girişiminin olduğunu, o haberi girdiğine göre biz de ufaktan bir not düşelim tarihe.

Işıl'ın sakatlığı sonrası oyun kurucu ihtiyacımızı Nilay Yiğit ile doldurmayı planlıyormuşuz görünüşe göre. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta oynadıktan sonra Panküp Ted Kayseri Koleji formasıyla bu sezonu geçiren Nilay, 1979 doğumlu. Milli Takım kaptanlığını da üstlenen tecrübeli oyuncu bu sezon uzatma periyodu ile sonuçlanan Samsun Basket maçında, 22 sayı - 10 asist - 10 ribaund ile bayanlar basketbolunda pek karşılaşmadığımız triple-double başarısına ulaşmıştı.

Olası bir Nilay Yiğit transferinin bizi mutlu ettiğini söyleyemem ama daha iyi bir yerli alma şansımızda yok açıkçası. Önümüzdeki sezon Euroleague'de oynayacağımızı hatırlatarak, bu işlerin en iyisini bilen (!) sayın yöneticilerimize bırakalım biz sözü, bakalım neler yaşanacak bu konuda önümüzdeki günlerde. Sahi Fenerbahçe'den oyuncu almayıp Fenerbahçe'li oyuncu alabilir miyiz?

10 Mayıs 2009 Pazar

Sophia'nın Gör Dediği


Sezon devam ederken yaşanan Zafer Kalaycıoğlu sorununu hepimiz biliyoruz. Federasyon doğal olarak karşı taraf lehine karar verince Ahmet Dedehayır bu olay hiç yaşanmamış gibi davranmaya başladı. ''Fenerbahçe'den oyuncu almayız. '' şeklinde bir açıklama ile de bunun üstüne tüy dikmiş oldu. Oyuncu almayız ama coach alırız değil mi, o konuda sıkıntı yok ?

Her ne kadar Zafer Kalaycıoğlu sorunsalı yaşanmamış gibi davranılmaya çalışılsa da Adana'daki lig maçında benchin arkasından takımı idare ettiğini, Florya'da idmanlara geldiğini biliyorduk. Ki olayı ilk öğrenmemiz Adana'daki maçta olmuştu zaten. Sophia Young kendi sitesinde belirli aralıklarla yazılar yazıyor, blog tarzında. Türkiye'deki son günlerini anlattığı yazısını şuradan okuyabilirsiniz.

Bu yazıda sezon boyunca yaşadığı önemli olayları da yazmış Sophia. Geçen yılın ardından bir kez daha Galatasaray'da oynamasını, Seimone Augustus ile takım arkadaşı olmasını, takımla beraber yaptığı Avrupa seyahatlerini ve son olarak Fiba Eurocup'u kazanmamızı sezonun kendi adına öne çıkan olayları olarak nitelemiş Sophia. Buna karşın sezon genelinde yaşanan sorunları sıralarken '' going through 4 different head coaches in four months'' cümlesi dikkat çekiyor.

Cem Akdağ, Hakan Acer, Okan Çevik.. Okeye dördüncü aranıyor, var mı bir fikri olan ?

8 Mayıs 2009 Cuma

TBBL'de Şampiyon Belli Oldu

Bugün Mersin'de oynanan 3. maçı da kazanan Fenerbahçe seriyi 3-0'a getirerek şampiyon oldu. Oynadığı 3 maçta da Mersin, Fenerbahçe'yi zorlayamadı bile. Ki bu ligin finali bir önceki turda oynanmıştı zaten bu tur sadece formaliteden ibaretti.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Final Sonrası


Sarayın Sultanları bu ayki derginin kapağı olmuşlar gördüğünüz üzere.

Dergide 7 sayfa fotoğraf var final gecesinden ve bunlar birçok yerde gördüğümüz fotoğrafların hemen hemen aynısı. Sözkonusu Galatasaray dergisi olunca beklentilerimiz de farklı oluyor haliyle soyunma odasında kupanın yansımasını, kupanın ertesi sabahında Florya'da yaşananları aradı gözlerim en basitinden. Yönetici, menajer, oyuncu hiçbirinin düşünceleri alınmamış kupa sonrasında, sadece fotoğraf altı yorum olayına girişilmiş.

Sultanlar basketbolda Avrupa'dan ilk kupayı getiriyor ama kapaktaki fotoğrafın hemen üstünde sağ tarafta ''Kaçırmayın ! 2000 UEFA Kupası Hatıra Posteri '' yazıyor. Tamam da bu kızların kazandırdığı kupa ne peki ? Gazozuna oynamadılar ki maçları, tenekeden de olsa nihayetinde kazandıkları Avrupa Kupası ! Hem evinde Galatasaray'ın UEFA'yı kazanan kadrosunun posteri olmayan Galatasaray'lı var mı ki ? 2000 UEFA kupası bu ülkenin gerçeğidir ve onu yok saymaya çalışanlara inat her daim hafızalarda taze durmalıdır bu konuda hemfikiriz ama kızlar bu kupayı kazanmışken şöyle Seimone Augustus'lu, Sophia Young'lı, Işıl'lı, Esra'lı bir posterimiz olmasın mı yani ? Çok şey mi istiyorum acaba ya da bunu düşünmek ve yapmak çok mu zor ?

UEFA dedik madem oradan devam edelim.. 2000 sonrası yaşanan bütün finansal problemlerde ağızlara sakız olan bir konu vardı: Galatasaray UEFA zaferini iyi pazarlayamadı. Bugün kazanılan bu kupanın sonrasında bu konuyu her platformda gündeme getirenlerin pek de ders almış olmadığını görüyorum üzülerek. Bu zafer Galatasaray taraftarının gönlünde en az UEFA kadar değerli bir başarıdır, final günü salonda yarattığı atmosfer ile de bunu herkese göstermiştir zaten taraftar ama görmek lazım tabii bu ince detayları. Pazarlama departmanında ve storelarda Yiğit Şardan'ın gelişi ile birlikte yaşanan hareketliliği hepimiz biliyoruz ve takdir de ediyoruz. Değişen konseptler, gündeme uygun ve gündem yaratan t-shirtler, marşlar falan hepimizin beğenisi kazandı geçtiğimiz dönemde ama bana göre sınıfta kaldık bu konuda bir kez daha.


Maç günü final için bir atkı çıkarmak ya da kızlarımızın resimlerinin olduğu tshirt, atkı olayına girmek ne bileyim en basitinden ''Yenilmez Armada '' ruhuna ithafen bir ürün yapmak zor olmasa gerek. Bunu da bir kenara bırakalım.. Final sonrası blogda maçın linklerini paylaşırken çekinmiştim açıkçası zira final sonrası bir DVD beklentisinde idim. Hem final yolculuğunu hem de finalde yaşananları, ekrana yansıyan ve yansımayan kısımlardan oluşan bir kupa dvd'si bekliyordum ben, an itibariyle de bu beklentim devam etmekte. Boşa bekliyor gibiyiz ya dur bakalım. Sırf DVD değil tabii olayımız o gece yaşanan ve unutulmayacak pek çok olay var, S.Young'ın insanüstü performansı, Augustus'un kupayı bırakmayan inadı ve bunun taraftara yansıması, Kress'in ''Tanrı'nın eli '' serbest atışı, Galatasaray ruhunun takım halinde kenarda hazır bulunması.. Bunun gibi pek çok malzeme var tabii bunu işleme ve paraya çevirme niyetinde birileri lazım öncelikle, sorunumuz orada.

Bu konuda epeyce doluyum farkettiğiniz üzere ama 9 yıldır şunu yapamadık, bunun reklamını yapsaydık şöyle olurdu diye hayıflananların halen gözlerinin kapalı olduğunu görmek canımı sıkıyor. Neyse biz beklemeye devam edelim, sesimiz ulaşır bir yerlere belki..

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Savunma

Yoruma gerek bırakmayan müthiş bir savunma örneği... =)

Yine Yeni Yeniden

Engelsiz Aslanlar, üst üste ikinci kez Şampiyonlar Ligi Şampiyonu oldu.

Herşeye inat hayata sıkı sıkı tutunan insanların zaferi bu, kaybedenin olmadığı tek spor dalı belki de ama yine bir Avrupa Kupası ve yine Galatasaray.

Tebrikler Engel Tanımayan Aslanlar.

3 Mayıs 2009 Pazar

Şampiyonluk Serisi Başladı


Fenerbahçe bugün başlayan final serisinde Mersin Büyükşehir Belediye'yi rahat geçti. Mersin ekibi hiç direnemeden teslim oldu rakibine. Fenerbahçe maçın başında farkı açtı, son çeyreğe kadar da böyle devam etti gidişat. Sarı lacivertlilerde her oyuncularının görevini yapması ve Katie Smith'in etkili oyununa bir de Mersin'in gereksiz ve başarısız üçlük denemeleri eklenince fark uçtu gitti. Evindeki ilk maçı 87-61 kazanarak seriyi 1-0'a getirdi F.Bahçe.

Samsun Basket - Mersin BŞB serisinin son maçında Samsun'da Mersin takımını destekleyen Katie Smith 17 dakikada 17 sayı 3 ribaund 1 top çalma ile oldukça iyi bir oyun ortaya koymuş, sahada kimseyi tanımam mesajını da yollamış ufaktan. Kadro derinliğini kullanarak, en fazla süreyi 26 dakika ile Ajavon'a vererek rahat bir galibiyet aldı Fenerbahçe. Ki zaten final bir önceki turda oynanmıştı diye düşünenlerdenim ben de, formalite icabı oynanıyor final turu.

Ribaundlarda 44-26'lık bir Fenerbahçe üstünlüğü var ki 20 tanesi hücum ribaundu bunların. Ürettiği 32 basketi 20 asist ile gerçekleştiren Fenerbahçe'yi top kayıplarına sürüklemesini beklediğim Mersin takımı ise 16 top kaybı ile maçı kazanma niyetinde olmadığını gösterdi.

İkinci maç salı günü yine Caferağa'da.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Çizgi İçi

Perşembe günleri Lig TV'de yayınlanan, Bilgin Gökberk ve Alev Evliyaoğlu'nun programı Çizgi Dışı son bölümünde menejerlerimiz; Müge Erdem, Mihriban Oğuz, oyuncularımız; Işıl, Esra ve coach Okan Çevik'i konuk olarak ağırladı. Kim genel menejer kim idari menejer kriziyle başladı program. Müge ve Mihriban Hocaları bu konuda ayırlamakta zorluk çekse de Gökberk, yıllardan gelen dostlukları ve samimiyetleriyle sıcak bir sohbet gerçekleştirdi konuklarıyla.

Ufak bir özet geçeyim; Eurocup şampiyonluğu ana konuydu sohbetteki, sonra dışardan bakınca, takım içinde merak edilen sorular yöneltildi. Oyunculara karşı menejerlerimizden Müge Erdem'in iyi polisi, Mihriban Oğuz'un da kötü polisi oynadığını öğrenmiş olduk programdan. Seimone'nin içerde taraftarı taklit etmesi, tribünde bağırdıklarımızı içerde dillendirmeye çalışmasını da Esra'nın ağzından öğrendik. Esra ile Işıl "madem yapıyorsun düzgün yap" diye besteleri öğretmişler Seimone'ye. Okan Çevik'in yıllarca erkek takımları ile çalışıp, bu alışkanlığı ile ilk maçında kızları "Haydi Beyler!" diye sahaya uğurlamasını da yine Çizgi Dışı programında öğrendik.

Transfer ve kadro konusunda da konuşuldu. Okan Çevik bayan basketbolunda yeni olduğunu ve kulvar değiştirmek gibi radikal bir karar almışken hemen pes etmeyeceğini, konsantrasyonunu bayan basketboluna yönelttiğini yani açıkçası seneye de takımın başında olacağını belirtti. Transfer konusunda ise; kupayı Esra'nın, ligi ise Işıl'ın sakatlığı yüzünden kaybettik daha geniş bir kadroya ihtiyacımız var fikri türedi. Haksız değil coach ama çok çok basit bir bahane; birer sakatlığı öne sürmek. Işıl'ın 35 dakika sahada kalmasının performansını düşürdüğünü ve ikinci bir esas oyun kurucumuz olmaması (kendi görüşüdür, bence Yasemen'i unutmamak lazım) da coachu rahatsız eden bir durum. Yani kesinlikle bir oyun kurucu eklenecek kadroya. Bilgin Gökberk'in, F.Bahçe serisini göz önüne alarak, pota alında sanki bir oyuncuya daha ihtiyacınız var önermesine de; Coach, Kara'nın yerine büyük ihtimal başka bir 5 numara geleceğini, eğer kalacaksa da son 2 ayda değil sezon başında takıma katılacağını söyledi. En güzel haber ise; Marina, Sophia ve Seimone'nin seneye de bizimle olacağını bir kez daha duymak oldu.

Işıl program boyunca üzgündü, sakatlığı yüzünden. Fiziksel sağlığından öte ruh halini de etkiliyor sakatlığı. Bu arada Mihriban Oğuz'un anlattığı olay yüzünü biraz güldürdü. Sakatlığı yaşadıktan sonra ikinci gün hastanede kontrol için beklerlerken, yaşlı bir teyzenin Işıl'a yaklaşıp, "çok hoplayıp zıplıyorsun, bir tarafına bir şey olucak diye korkuyorum" demesi güldürmüş bizimkileri.

Sponsor konusunda ise Mihriban Oğuz; Telekomla bu sezon sonuna kadar kısa dönem bir forma ve saha içi reklamları anlaşması yaptığımızı, gelecek sene için göğüs reklamı ve isim sponsoru aradığımızı duyurdu.

Programın adı Çizgi Dışı ama takımın çıktığı programlar içinde neredeyse ilk defa çizginin içi hakkında da konuşuldu. Bilgin Gökberk'in sayesinde tabii ki. Lakabı; Köyün Delisi de olsa, insanları eleştirdiği için, eleştirilenler ve müritleri tarafından sevilmese de bence çok saygın bir gazeteci. Okan Çevik'in gözlerine bakarak Cem Akdağ'ı bu takımın oluşmasında en fazla emek harcayan insanlardan biri olarak sayması, Tuğba için; "hayatımda öyle bir atış stili görmedim, tribüne gitti derken basket oluyor bazen, şaşırtıcı" ve açık açık "Turgay Demirel'i sevmiyorum" demesi nedense insanların aklına gelse de telaffuz etmekte çekindikleri sözler. Bunları söyleyeni deli değil de daha saygın bir ifade ile anmak lazım bence.

Köstebek


"Yılın Çaylağı" Rose, Boston'un koyu muhabbetine kulak misafiri olmaya uğraşıyor..

Gitsene lan burdan, ne dinliyorsun moduna girilmesine ramak kalmış.

1 Mayıs 2009 Cuma

Milli Mesai Başlıyor


7-20 Haziran tarihlerinde Letonya'da düzenlenecek Avrupa Şampiyona'sı hazırlıkları kapsamında Milli Takım toplanmaya başladı.

C Grubu'nda Rusya, Litvanya ve Sırbistan ile oynayacak millilerimiz, grubu ilk iki içinde tamamlarsa turnuvaya devam edecek.


TBBL finallerinde mücadele eden iki ekipten Milli Takım'a katılacak oyuncular, motivasyonlarının bozulmaması adına henüz açıklanmadılar. Aday kadroda 6 tane oyuncumuz var, Milli oyuncumuz Işıl da sakatlığı yüzünden kadroda değil. Ayrıca, Beşiktaşlı Tuğba Taşçı Üniversiteler Şampiyonası’nda yaşadığı sakatlık dolayısıyla aday kadrodan çıkartıldı.

Aday Kadro:
  • Yasemin Horasan (Galatasaray)
  • Şaziye Karslı (Galatasaray)
  • E.Tuğba Palazoğlu (Galatasaray)
  • Bahar Çağlar (Galatasaray)
  • Esra Şencebe (Galatasaray)
  • Yasemen Saylar (Galatasaray)
  • Naile İvegin (Beşiktaş Cola Turka)
  • Melek Bilge (Beşiktaş Cola Turka)
  • Nilay Yiğit (TED Kayseri Koleji)
  • A.Dilek Ünüvar (Tarsus Belediye)
  • Hülya Özkan (Ceyhan Belediye)
  • D.Gülşah Gümüşay (Botaş)
  • Nihan Anaz (Samsun Basketbol)