BIY AD

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Kalaycıoğlu'ndan Açıklamalar



Şimdilik dursun burada bu açıklamalar, altını dolduracağım en kısa sürede.

Dün haberi girmek için Galatasaray formalı bir fotoğrafını bulamadığım Vecerova'nın idmandaki ilk görüntüleri de mevcut ayrıca videoda.

30 Ağustos 2009 Pazar

Müge Erdem'den Açıklamalar


'' Takımımızın antrenörü Sayın Zafer Kalaycıoğlu ve oyuncumuz Nilay Yiğit ile ilgili olarak ta şunları belirteyim; İkisi de buraya başarı için geldiler. Şu ana kadar geçirilen zamanda tam bir ekip ruhu ve çalışmasını yansıttılar. Sayın Zafer Kalaycıoğlu sıcak, babacan, profesyonel, oyuncular ile iyi diyalog içinde olan ve Eurolig tecrübesi ile bizi başarıya götürecek bir antrenör. Yıllardır edindiği tecrübesi ile aynı zamanda iyi bir mentör. Özellikle Işıl’ın şu andaki çalışmalarında O’na en büyük destekçi. Nilay Yiğit ise antrenmanların en dominant isimlerinden ve genç oyunculara örnek bir abla.

Şu saatten sonra takımımız için yapılacak olan en faydalı hareket tam destek vermektir. Takımımızda bulunan her birey Galatasaray’ın başarısı için buradadır. ''

Müge Erdem'in son dönemdeki tepkilerden sonra Mihriban Oğuz'la birlikte gsbaskete yaptığı açıklamalardan bir kesit. Bu satırları yazarken fonda Yalın'dan Sahte'nin çalması da hoş bir tesadüf olsa gerek..

Özyer Çifti Ankara'da


Murat Özyer'in Türk Telekom'la anlaşıp uzun süre sonra İstanbul'dan ayrılmasının ardından eşi Derya Özyer de onu yalnız bırakmak istememiş olacak ki Ankara'dan gelen teklifi kabul etmiş hemen. Yenilmez Armada döneminin Kaptan-ı Derya'sı Derya Özyer önümüzdeki sezon 2.lig takımlarından Optimum Ted Ankara Kolejliler takımını çalıştıracakmış.

Ligde başkentten sadece bir takım var, kendi kampüsünde maçlarını oynayan Çankaya Üniversitesi. Ted Kolejliler'in ülke standartlarının oldukça üzerinde küçük ama oldukça iyi bir salonu var, sayıları çok fazla olmasa da basketbolu bilen ve sahada ne olup bittiğinin farkında olan bir de taraftar kitlesi var. Gereken destek gösterilirse kısa sürede birinci lige çıkabilirler, gerçi öncelik şu an için bu sezon 2.lige düşen erkek takımında olacaktır ama yine de Derya Özyer'in oraya bir hava getireceği kesin.

Ankara basketboluna hayırlı olsun Özyer çifti..

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Vecerova İstanbul'da


Takıma bu sezon katılan isimlerden biri olan Ivana Vecerova sağlık kontrolünden geçmiş bugün.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Brittany Jackson

Kocaeli'nde gündemi değiştiren Brittany Jackson'ın Amerika'da basketbol oynadığı dönemden, Duke - Tennesse maçından bir kare.

Sahaya yakın olmak, her daim oyunun içinde yer alabilmek bu oyunun en zevkli yanı bir taraftar açısından, bu da fotoğrafımızın sosyal mesajı olsun.

Kocaeli'de Olay Var


Yeni sezon öncesi ligdeki takımlarımız için preview tadında birşeyler hazırlayacağımı söylemiştim ve Samsun Basket, Mersin BŞB ile de başlamıştım bu yazı dizisine. Sıradaki ekip Kocaeli BŞB Kağıtspor olacaktı, hem sene kaybetmeden hızlı bir şekilde birinci lige yükselmeyi başarmaları hem de ligin yeni rengi olmaları sebebiyle. Fakat bugün Kocaeli'nden gelen haber bu yazıyı biraz ertelemem gerektiğini söylüyor.

Bölgesel ligden ikinci lige yükselen ve hemen akabinde oradan da birinci lige çıkma başarısı gösteren Kocaeli temsilcisinde geçen yılın kemik kadrosu korundu bu transfer döneminde. Ceyda Kozluca, Seda Bayraktar, Meryem Kolaylı, Banu Yıllar, Belgin Aktan Sarıgedik ve Şeyma Kum gibi takımın birinci lige çıkmasında pay sahibi oyuncuların sözleşmeleri uzatılırken yerli kadrosuna İstanbul Üniversitesi'nden Tuğçe İnöntepe, Tuğba Kılınç ve Aslı Sevinç isimleri dahil edildi.

Yerli kadrosunun tamamlanmasının ardından gerçekleştirdiği dört yabancı oyuncu hamlesi ile ligde iddialı olduğunu göstermişti Kocaeli temsilcisi. Aslında onlardan beklediğim bir hamle değildi bu fakat yapılan bu transferlerden oldukça memnun olmuştum bir basketbol izleyicisi olarak. Birinci lige yükseldikleri bir sezonda gösterilen bu ilgi gerçekten çok önemliydi bayan basketbolu adına. Marita Payne, Brittany Jackson, Noteisha Womack ve Kristi Cirone transferleri ile 9 Türk oyuncu ile birlilte 13 kişilik bir kadro oluşturdu Kağıtspor. Geçen sezon Samsun Basket'in izlediği yolu takip ettiler diyebiliriz onlar için, daha önce ligimizde forma giymiş, ortamı bilen ve oynadıkları takımlarda öne çıkmayı başarabilmiş oyuncuları tercih ederek başarıya giden yolu kısaltmak istediler. Gayet mantıklı bir karar bu ki yakın zamanda ligimizde bu sistemin işlediğini de test ettik zaten. Bu dört oyuncu ile alakalı geniş bilgiler var elimde fakat durum kesinleşene kadar eklemeyeyim buraya yoksa anlamsız olacak bu son haberlerden sonra. Fakat dört ismin de ligimizde başarılı olabilecek düzeyde oyuncular olduklarını, bazılarının bunu geçmiş sezonlarda zaten ispatladığını söyleyerek asıl olayımıza geçelim biz.

Bugün gelen haber, Kocaeli şehrinde bayan basketbol takımına harcanan paralara tepki gösterildiği ve bu takıma harcanan paranın şehrin futbol takımına aktarılması yönünde bir takım baskıların olduğu şeklinde. Bu dört oyuncunun da sözleşmelerinin feshedilerek sezona sadece yerli oyunculardan oluşan bir kadro ile devam edileceği söyleniyor fakat bu durumda bu yabancı oyuncuların sözleşmelerine de bir bakmak gerekiyor. Zira astarı yüzünden pahalı durumu oluşabilir, sözleşme fesihleri sonrasında.

İlk başta yatırım kararı alınmış olsa dahi global krizin yaşandığı bir dönemde eğer ki sözleşmelerle alakalı ekstra maliyet yaratacak bir durum yoksa bir bakıma kabul edilebilir bu tercih. Onu da kabul ediyorum fakat bu ilk iddiadan daha vahim bir iddia ise olayın asıl sebebinin, ekonomik değil bayanların basketbol oynamasına gösterilen tepki olduğu. Umarım gerçek sebep bu değildir, basketbolu boşverelim futbola yatırım yapalım tercihi bile bunun yanında kabul edilebilir bir seçenek olarak duruyor. Yabancı oyunculardan, geçen sezon Burhaniye'de forma giyen Brittany Jackson'ın daha önce vermiş olduğu pozların şehirde sıkıntı yarattığı ve muhafazakar kesimden tepki topladığı, bu yüzden de bu oyuncuların sözleşmelerinin feshedildiği iddia ediliyor. (Yazının başındaki fotoğraf ve türevlerinden bahsediliyor.) Belirtildi, öğrenildi tarzında tipik Türk medyası gibi oldu bu kısım ama resmi ağızlardan bir açıklama gelmediği için bununla yetinmek zorundayız şu an için.

Bu dört tane oyuncunun maliyetlerinin de çok yüksek miktarlar olmadığını tahmin etmek zor değil.. Kırkpınar Yağlı Güreşleri için 350bin dolar ödeyerek Samsun'dan 3 tane güreşçi getiren Büyükşehir Belediye Kağıtspor kulübü bünyesinde pek çok spor dalından pek çok lisanslı sporcu bulundururken sadece bayan basketbol takımının maliyetinin sorun yaratması mantıksız gelmedi mi size de ?

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Tarsus | Uluslararası Kardeşlik Turnuvası

Tarsus Belediyesi yeni sezon öncesinde ''Uluslararası Kardeşlik Turnuvası '' adı altında bir turnuva düzenliyor. Tarsus ile kardeş kent olan Almanya/Langen kentinin takımının da katılacağı bu turnuvaya Türkiye'den de Güney takımlarından ilgi var. Bu iki takımın yanı sıra Botaş, Ceyhan Belediye ve Mersin BŞB takımları da turnuvaya katılacaklar.

Sezon içerisinde Ceyhun Yıldızoğlu'nun zaman zaman öne çıkarmaya çalıştığı bir düşünce de var aslında bu turnuvanın altında, onu iyi görmek gerekiyor. Güney'de bayan basketbolu adına oldukça önemli bir potansiyel var, gerek seyirci anlamında gerekse altyapı anlamında. Aynı bölgenin takımları birlik içerisinde bu dinamikleri harekete geçirmeyi başarabilirler eğer organize olabilirlerse. Ceyhun Yıldızoğlu ile birlikte Mersin takımı bunun öncüsü olabilir rahatlıkla..

Uzun uzadıya konuşulması gereken bir konu aslında bu, şimdilik turnuva takvimini verip kaçayım ben.

26 Ağustos
16.00 Mersin BŞB - Botaş
18.00 Tarsus Bld. - Ceyhan Bld.

27 Ağustos
16.00 Mersin BŞB - Tarsus Bld.
18.00 Ceyhan Bld. - Langen

28 Ağustos
16.00 Langen - Mersin BŞB
18.00 Tarsus Bld. - Botaş

29 Ağustos
16.00 Ceyhan Bld. - Botaş
18.00 Langen - Tarsus Bld.

30 Ağustos
16.00 Mersin BŞB - Ceyhan Bld.
18.00 Botaş - Langen

Jia Perkins & Chicago Sky


Bu sezonun yeni transferlerinden Jia Perkins hakkında şurada etraflıca bir yazı yazmıştım. Biz Jia Perkins'i Galatasaray forması ile yeni sezonda izlemek için sabırsızlanırken O, Chicago Sky forması ile WNBA'de mücadele vermeye devam ediyor.

Geçtiğimiz sezonu 17 sayı ortalaması ile tamamlayan Perkins, kariyerinin en yüksek sayı ortalamasına ulaşmıştı. Bu sezonda ise oynadığı 27 maçta 14.1 sayı ortalaması tutturmuş durumda. Geçen sezona nazaran maç başı dört dakika daha az süre alan Perkins, iki sayılık ve üç sayılık atışlarda isabet yüzdesini yükseltmiş durumda. Serbest atışlarda WNBA'in sayılı isimlerinden biri olarak gösterilen Perkins'in geçen yıl yakaladığı %89'luk serbest atış yüzdesinden sonra bu sezonda da %82 ile serbest atış kullandığını ve artık bunu hücum silahlarından biri haline getirdiğini söylememiz gerekiyor. Yakaladığı 3.1 asist ortalaması ile takım arkadaşlarını da oynatabilme yeteneğine sahip olduğunu gösteren Jia Perkins bu sezon geride kalan 27 maçta yakaladığı 2.2 top çalma ortalaması ile kendi kariyer rekorunu kırmış durumda.

Ligin iyi savunma yapan takımlarından biri olarak bilinen Chicago Sky'da savunma sahasında sistemin temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor Jia Perkins. Bizim de savunma basketbolunu ve mücadeleyi karakterimiz haline dönüştürmeye çalıştığımız düşünülürse, bu sisteme adapte olmada pek sıkıntı yaşamayacaktır.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Nilay Yiğit Anketi

Nilay Yiğit transferinden memnun musunuz? diye sormuştuk sizlere. Oy kullanan 186 kişiden 113'ü Hayır'ı işaretlerken, 73 kişi transferden memnunum demiş. Fotoğrafta da gördüğünüz üzere %61'lik bir kesim olumsuz düşünüyor doğuştan Galatasaray'lı, kanı sarı kırmızı akan Nilay Yiğit transferine.

Birkaç çatlak ses yükselmeye devam ediyor, birileri susturmak için organize şekilde açıklamalar yapsa da.

23 Ağustos 2009 Pazar

Sophia'dan Haber Var


2 yıldır Galatasaray'ın kadrosunda yer alan Sophia Young birçok WNBA yıldızı gibi Avrupa'da sezonun sona ermesinin ardından 2009 WNBA sezonu için Amerika'nın yolunu tutmuştu. Geçtiğimiz sezon şampiyonluğu play-off finalinde Taj McWilliams- Franklin'li Detroit'e kaptıran Sophia, San Antonio Silver Stars forması ile oldukça başarılı bir sezon geçiriyor . Bu başarılı performansı ile geçtiğimiz ay yapılan All Star'a katılmayı da başarmıştı ve biz de buradan vermiştik haberini.

Bu sezon geride kalan 26 maçta ortalama 34 dakika sahada kalan Sophia Young %44 saha içi isabeti, %31.3 üç sayılık isabet yüzdesi ve %74.8 serbest atış yüzdesi ile 18. 6 gibi çok çok iyi bir sayı ortalaması yakalamış durumda. Bayan basketbolunun 1. sınıf yıldızlarına yaklaşan bir rakam bu. Maç başına ürettiği ortalama 18.6 sayının yanına eklediği 7 ribaund -2.3 hücum ribaundu-1.8 asist ve 1.3 top çalma rakamları bunu daha da değerli hale getiriyor şüphesiz. Ayrıca bu rakamların bize söylediği çok önemli bir şey daha var, o da Sophia Young'ın takım oyuncusu olduğu gerçeği. Üst düzey performanslar sergilese de Sophia, sahada olduğu her anda takımı için sonuna kadar mücadele eden ve oyuna dinamizm kazandıran bir oyuncu. Geçtiğimiz sezonu en verimli oyuncular sıralamasında 7. olarak tamamladıktan sonra yaptığı ''kendimi bir yıldız gibi hissetmiyorum..'' açıklaması da onun ne kadar mütevazı bir kişiliğe sahip olduğu gösteriyor.

En son oynadıkları ve uzatmaya giden Los Angeles Sparks karşılaşmasında 31 sayı 7 ribaund 2 asistlik bir performans ortaya koyan Sophia Young son saniye basketi ile maçı kaybetse de gecenin belki de haftanın en etkileyici performanslarından birini ortaya koymuş oldu. İmzası haline gelmiş öldürücü dış şutları, takım savunmasına verdiği katkı ve basketbol bilgisi ile yeni sezonda bir kez daha onu aramızda görmek çok güzel olacak. Üstelik bu sefer onu izlemek için Ocak ayını beklemek zorunda değiliz, sezon başlangıcında takıma katılmış olacak.

Altyapı Mı Üstyapı Mı ?


Belki eskiden daha idealist bakıyordum ama 25 yıl uğraştım ve sonuç hiçbir zaman en üst düzeyde olmadı. Artık kabul etmeliyim ki, Galatasaray bir üstyapı takımı. Başkaları yetiştirsin, biz alalım..

diyordu Koray Mincinozlu Şubat ayında Slam dergisi için yapılan röportajda. Altyapıya uzun yıllar emek vermiş bir teknik adamın bu sözlerinden yola çıkarak, Enes Kanter ve Beril Binoğul gibi iki örnek hafızalarımızda henüz çok taze iken bayan basketbolunda altyapıda ne durumdayız bir bakalım istedim.

Geçen sezonun kadrosunda altyapıdan gelen üç oyuncu vardı: Yasemen Saylar, Beril Binoğul ve Sevda Esenler. Yasemen az süreler aldı, Beril çok çok az süreler aldı, Sevda ise hiç oynamadı sezon boyunca. Bir oyuncuyu hele ki altyapıdan gelen genç bir oyuncuyu oynatmıyorsanız eğer idmandaki performansından memnun değilsiniz demektir. Bizim olayımız da tam olarak burada başlıyor, hem Cem Akdağ hem de Okan Çevik bu oyuncuları idmanlarda tam anlamıyla izleme şansı bulamadılar. Hafta içinde izleyemediği bir oyuncuyu da haftasonu oynatmadı diye coachlara yüklenmek haksızlık olur. Bu genç oyuncular bir yandan okul bir yandan basketbol derken idmanlara randımanlı şekilde katılım gösteremiyorlar. Bunun doğal sonucu olarak da altyapılardan isim yaparak gelseler dahi A takım seviyesinde gerekli süreleri bir türlü alamıyorlar.

Ana sorunumuz bu. Altyapılarda ne kadar başarılı olursanız olun A takım seviyesi kesinlikle çok farklıdır ve yapılan idmanın üstüne özel idmanlar yapmanız gerekir eğer kalıcı olmak istiyorsanız. Genç oyuncular regular idmanlara katılamazken daha özel idman yapmalarını beklemek de hayalcilik oluyor tabii ama aynı ölçüde gelişim göstermelerini beklemek de realistliğini kaybediyor. Okul sebebiyle idmana katılamayan genç oyuncuların bir tercih yapması gerekiyor tam da bu noktada. Çünkü hem okulu hem basketbolu birarada yürüteyim derken işler iyice arapsaçı oluyor. Basketboldan kazanılacak paraların bir kesinliği yok tabii sonuçta yaptığınız spor hareket odaklı ve her türlü sakatlığa açık. Oyuncular da geleceklerini düşünmek zorundalar, hiçbir şekilde yargılamıyorum onları ama bir tercih yapılması gerekliliğini birçok örnekte defalarca görmüş biri olarak bu noktada bir karar almaları gerekiyor. Ya parkeler üzerinde şekillenecek bir gelecek ya da eğitim gördükleri alanda inşa edecekleri bir mesleki kariyer. İkisi birden olmuyor ne yazık ki.

Yarı final serisinde Işıl Alben'in sakatlandığı son maçta gözlerimiz bir anda benchde Yasemen'i aradı fakat Yasemen üniversite takımı ile kamptaydı o sırada. Galatasaray takımının bir oyuncusu sezonun en önemli maçı oynanırken üstelik Işıl'ın back-up'ı olarak gerçek anlamda takımda 1 numara yok iken kadroda tutulamıyorsa, bunun büyük bir ihmalkarlık olduğunu söylemek gerekir. Sorumsuzluk bu, başka birşey değil. Yasemen benchde olsaydı o sırada sahaya girer miydi, girmez miydi orası sorunun başka bir boyutu ama Yasemen orada olmalıydı. Gerisi daha sonra tartışılabilecek bir konu, eğer oyuncuyu oraya oturtamıyorsanız coach şans verir miydi, vermez miydi tartışmaları da suya yazı yazmak oluyor bir yerde.

Buraya kadar genç oyunculara gerekli şansı veremediğimizden ve onların da idmanlara tam olarak katılım gösteremediğinden bahsettik. Bunun çözüm yolları var elbette, eğer çözmek istiyorsanız tabii.

Genç oyunculara A takım seviyesinde forma şansı veremiyorsanız fakat bu oyuncuların potansiyelli olduğunu düşünüyorsanız eğer yapılması gereken işlerden biri de bu oyuncuları forma şansı bulabileceği takımlara kiralayarak en az bir sezon ligde tecrübe kazanmalarını sağlamak olmalı. Fakat bu konuda da sıkıntılar var. Şöyle ki İstanbul'da özel üniversitelerden burslar alarak eğitimlerine devam eden bu oyuncular aldıkları burslardan vazgeçip başka bir şehire gitmek istemiyorlar doğal olarak. Gitmeyi kabul eden azınlık kesimin karşısına ise yeni bir sorun çıkıyor bu noktada: Hangi takımı tercih etmeliyim? Kiralık gittiği takımda sezon boyunca gerekli süreyi ve sorumluluğu alabilmeli oyuncu, tercihin yapılmasının ana sebebi bu zira. Fakat Burcu Erbaş örneği gibi de pek çok örnek var bu konuda. Gittiği takımda benchi ısıtan genç oyuncuları sıklıkla izledik geride kalan dönemde. Bu şekilde yapılan bir tercihin oyuncunun kariyerinden bir sene daha çalmak dışında bir anlamı yok, gittiği takımlardaki oyuncu rotasyonuna, kendi bölgesindeki oyunculara bakarak karar verilmeli ki bunu sağlayacak olanlar da kulüplerin idarecileri ama ülkemizde bu düzenin işlediğini söylemek zor. Anadolu takımına gidip de çıkış yakalayan oyunculardan bir tek Esra Şencebe var son dönemde, onun haricinde bir isim hatırlamıyorum. Kayseri'de geçirdiği başarılı bir sezonun ardından yeniden yükselişe geçti Esra. Yine taze örneklerden biri Kübra Siyahdemir var, geçtiğimiz sezonu Kayseri'de kiralık tamamladı. Ve bu sezonda da Tarsus forması giyecek kiralık olarak. Geçtiğimiz sezonu belki çok çok iyi rakamlarla tamamlayamadı ama forma şansı buldu, bütün maçlarda sahadaydı. Bu bile önemli bir gelişme bu tarz oyuncular için, zaman zaman yüksek sayılar da yaptı orada her ne kadar düşük yüzde ile şut kullanmış olsa da sezon genelinde. Kübra demişken o bacaklarını ve genel olarak vücudunu güçlendirmesi gerekiyor, sıfır beden basketbolcu mu olurmuş?

Galatasaray özelinde örneklerden gidiyoruz şimdilik, öyle devam edelim. Yasemen Saylar milli takımlarda asist kraliçelikleri kazanmış, bu sene oynanan Avrupa şampiyonasında da A takım kadrosunda kendine yer bulmuş bir oyuncu. Ki Ceyhun Yıldızoğlu onu benchde otursun diye kadroya dahil etmediğini, ona kimsenin vermediği şansı vererek gösterdi geçtiğimiz aylarda. Kendisini basketbol misyoneri ile olarak tanımlayan ve oyuncuların gelişimini maç kazanmaktan daha değerli gören bir teknik adamın Yasemen'e bu şansı vermesi bizim de Yasemen konusunda sarı kırmızı gözlüklerle bakmadığımızı gösteriyor. Zira zaman zaman yanılgıya düşebiliyoruz bu altyapı çıkışlı oyuncularda, bizlerden biri olmalarının verdiği duygu ile olsa gerek. Fakat Yasemen'in durumu söylediğim gibi farklı. Oynadığı bütün seviyelerde kendini yeterince ispatlamış bir oyuncu artık Yasemen. Fakat bu sezon yine Yasemen'den faydalanamayacaksak eğer kadroda tutulmasının bir anlamı yok. Bana en gerekli olduğu anda yararlanamadığım bir oyuncuyu neden rotasyonuma dahil edeyim ki? Üstelik 20 yaşında artık Yasemen, oynayacaksa eğer tam zamanı şu anda.

Ne bizdeki altyapı durumları oyuncuların kendini geliştirmesine yönelik ne de eğitim ile basketbolu birarada idare edebilmeyi sağlayacak eğitim kurumlarımız mevcut. Bu yapı Amerika'da sağlıklı bir şekilde işliyor, bir yandan eğitimini tamamlayıp bir yandan da basketbol takımlarında oynayabiliyor oyuncular. Bizim bu yapıyı oturtabilmemiz için yıllar geçmesi gerek bile diyemiyorum zira öyle bir sistem pek mümkün değil bu topraklarda. Bunu Galatasaray özelinde değil ülke genelinde söylüyorum. İstanbul'da yapılanmalarının yanı sıra ekonomik durumları da gözönünde bulundurduğumuzda altyapılardan en fazla yararlanması gereken üç büyüklerde ciddi süreler alıp önemli katkılar veren, altyapı çıkışlı en son oyuncuyu hatırlayan var mı ?



Altyapıdan gelen bu oyuncular haricinde kadromuzda yer alan çok genç bir isim daha var : Bahar Çağlar. Bahar'ı bu yazıya dahil etmemin sebebi onu altyapılar ve altyapılardan gelen geleceğimiz konusunda çok önemli bir yerde tutmam. Ceyhan Belediyesi'nde maç başına 30 dakika süre alıp 11 sayı 6.8 ribaund 1.6 asist 1.5 top çalma ortalamaları ile oynayan ve henüz 19 yaşında olan bir oyuncu olarak geldi Bahar bize. Ayrıca Ümit Milli takımla katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda turnuvanın beşine seçildiğini ve geçtiğimiz sezon FIBA tarafından ‘’Avrupa’da Yılın Genç Bayan Basketbolcusu ‘’ ödülüne aday gösterildiğini de eklemek lazım. Bu kadar potansiyelli bir oyuncuyu ki bu potansiyelini de artık sahaya fazlasıyla yansıtır durumda iken Fenerbahçe ile bir kapışmaya girip, oyuncunun Galatasaray'lıyım diyerek sizi tercih etmesi ile transferini gerçekleştirdiğiniz bu genç yeteneği sezon boyunca garbage time olarak nitelendirilen süreçte oyuna sokmanız altyapıya ve oradan gelen gençlere de bakış açınızı tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor demektir zaten. Fazla söze gerek yok..

Takımda altyapıdan gelen, gelişimini adım adım takip edebildiğimiz bir oyuncunun takımın anaparçalarından biri olmasını isteyenlerin başında geliyorum fakat aradan geçen bunca zamandan ve tecrübeden sonra, bizim artık bir üstyapı takımı olduğumuzu kabullenmemiz gerekiyor sanırım.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

ABD Milli Takım Kadrosu Açıklandı


2010 Dünya Şampiyonası ve Londra'da yapılacak olan 2012 Olimpiyatlarında mücadele edicek olan Amerika Bayan Milli takımının kadrosu şekillenmeye başladı. Geçtiğimiz haftaiçide yapılan açıklamaya göre 12 kişilik kadronun yarısından fazlası açıklandı. Bu açıklamaya göre Amerika takımında mücadele edicek olan oyuncular:

Sue Bird(Seattle Storm) Tamika Catchings(İndiana Fever) Diana Taurasi(Phoenix Mercury)

Bu üç oyuncu daha önce iki kez Olimpiyatlar'da altın madalya kazanan Amerika takımında yer almışlardı.

Seimone Augustus (Minnesota Lynx)
Sylvia Fowles (Chicago Sky)
Kara Lawson (Sacramento Monarchs)
Candace Parker (Los Angeles Sparks)
Cappie Pondexter (Phoenix Mercury)

Geçen sene Pekin'de yapılan Olimpiyatlar'da altın madalyayı kazanan takımın yukarıdaki beş oyuncusu da önümüzdeki dönem için açıklanan kadrodaki yerlerini almışlar yine. Tabii burada Seimone Augustus ve Cappie Pondexter ismi ayrıca dikkatimizi çekiyor, iki oyuncu da Amerika milli takımında yer almayı başardı. WNBA sezonunun henüz başlangıcında sakatlanan Augustus'un durumunun iyiye gittiği ve takımın hazırlık kampına katılabileceği de özellikle vurgulanmış yapılan bu açıklamada.

Sağlıklı bir şekilde sezonun ikinci yarısında bizimle beraber olmasını bekliyoruz Augustus'un. Özledik seni Seimone..

Zafer Kalaycıoğlu Popülistliği II


'' Biz bu sene bayanlar liginin en iddialı takımıyız yani Galatasaray sürfavori diyebiliriz. Ben şampiyonlukta hiçbir rakip tanımıyorum. Hem Türkiye ligini hem Türkiye Kupası'nı kazanıp müzemize götüreceğiz. Bunun için de artık sakatlık dahi olsa bizi etkileyemeyecek bir kadro oluşturduk, umarım sezon sonunda her iki kulvarda da mutlu sona ulaşacağız ve ipi göğüsleyeceğiz. ''

Fikstür çekimi sonrası Ahmet Dedehayır iddialı konuşmuş her zaman yaptığı gibi.

'' Mühim olan derbi maçımızın, Fenerbahçe ile oynayacağımız maçın tarihi idi. Kasım ayının son haftasında başlıyor bizim için lig. Hedefimiz bu maçı, kendi evimizde seyircimizin desteği ile kazanarak lige iyi bir başlangıç yapmak. Ligde oynayacağımız maçların hepsi tabii ki çok önemli ama bayan basketbolunda ev sahibi avantajı çok büyük önem taşıyor. Ve bu maçın önemi de çok büyük bizim için. Çok uzun bir süre var, o süreye kadar Işıl da hazır olmuş olacak rahatlıkla. Epey de maç yapmış olacağız, takım da oturmuş olacak. Bütün bu avantajları en iyi şekilde kullanarak ligi lider bitirmek şu anki hedefimiz. ''

Zafer Kalaycıoğlu'nun büyük bir istekle derbi maçını beklediğini biliyorduk zaten. Birileri Kalaycıoğlu'na bizim tek amacımızın Fenerbahçe'yi yenmek olmadığını hatırlatmalı. Her ne kadar kendisi bunu ligdeki en önemli rakibimiz Fenerbahçe kisvesi altına saklamaya çalışsa da herşey o kadar net ki, söze gerek yok.

20 Ağustos 2009 Perşembe

Super Cup


Geçen sezonun FIBA Eurocup şampiyonu olarak son Euroleague şampiyonu Spartak Moskova Region ile bir Süper Kupa maçı oynayacakmışız FIBA organizatörlüğünde. Kesin tarih belli değil şu an için ama Ekim ayında olması bekleniyormuş bu karşılaşmanın. Yer olarak da Moskova belirlenmiş.

Rus takımlarının bu alanda rakiplerinden fersah fersah önde oldukları su götürmez bir gerçek iken ve de bu takımların başında son üç yıldır Spartak Moskova takımı bulunurken kupayı kazanmayı beklemek hayalcilik olur. Olsa olsa güzel bir anı olur bu hep bizler için hem de takımımız için.

Sue Bird'i, Lauren Jackson'ı, Kelly Miller'i, Diana Taurasi'yi, Anete Jekabsone'i Galatasaray'a karşı oynarken izlemiştik deriz soranlara..

19 Ağustos 2009 Çarşamba

TBBL 2009-10 Fikstürü | | Sarayın Sultanları

Sezonu 24-25 Ekim tarihlerinde içeride oynayacağımız Botaş maçı ile açıyoruz.

İkinci hafta ligin yeni ekiplerinden İstanbul Üniverstesi ile deplasmanda karşılaşıyoruz.

Nihayet ligin üçüncü haftasında İstanbul dışına çıkıyoruz ve geçen sezonun flaş ekibi Samsun Basket'e konuk oluyoruz, Karadeniz taraflarına.

14-15 Kasım haftasında ligin bir diğer yeni ekibi Kocaeli BŞB Kağıtspor ile içerde oynuyoruz.

Ligin beşinci haftasında bu sezonun ilk derbisini oynuyoruz, Akat'larda.

Kasım ayının son haftasında ise herkesin merakla beklediği Fenerbahçe derbisi var kendi sahamızda. Zafer Kalaycıoğlu fikstüre baktıktan sonra ilk bu maçı işaretlemiştir ve büyük bir merakla da maçı bekliyordur herhalde. Psikolojik durumlardan faydalanıp alabileceği muhtemel bir galibiyetle bir iki çatlak sesi de bastırabileceğini düşünüyordur.

Ligin 7. haftasında Başkent'e konuk oluyor Galatasaray, Çankaya Üniversitesi maçı için.

Bir sonraki hafta içerde Panküp Ted Kayseri Koleji ile oynuyoruz.

Aralık ayının sonunda ise yolculuk güney tarafına, ligin iddialı ekiplerinden Mersin'e konuk oluyoruz.

Yeni yılın ilk maçında İstanbul'da Tarsus'u ağırlarken devrenin son maçını ise deplasmanda Ceyhan Belediye karşısında oynuyoruz.

Lige 17 Ocak tarihinde iki hafta kadar ara veriliyor. 30 Ocak'ta ise ligin ikinci yarısı başlıyor. Normal sezon 18 Nisan tarihinde sona eriyor ve play-off'lar başlıyor.

Birileri inatla hevesimizi kırmaya çalışsa da bu sezon TBBL özelinde yol haritamız bu şekilde. Yolun sonunda ne olduğunu görebilmek için yaklaşık dokuz ay kadar mücadele edecek takımlar ama bu yolda eskisi kadar istekli, aidiyet duygusunu iliklerine kadar hisseden taraftar takımın yanında eskisi gibi durabilecek mi işte orası soru işareti.

TBBL 2009-10 Fikstürü Belli Oldu



Lig 24 Ekim'de başlıyor. Lig başlamadan Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda geçen yılın şampiyonu Fenerbahçe ile diğer finalist Mersin BŞB karşılaşacaklar.

İlk haftanın fikstürü de şöyle oluşmuş:

Galatasaray - Botaş
Beşiktaş Cola Turka - Panküp Ted Kayseri Koleji
Ceyhan Belediye - İstanbul Üniversitesi
Mersin BŞB - Kocaeli BŞB Kağıtspor
Samsun Basketbol - Tarsus Belediye
Çankaya Üniversitesi - Fenerbahçe

1. Yarı fikstürüne şuradan, 2. Yarı fikstürüne ise şuradan detaylıca bakabilirsiniz.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Beril Binoğul Basketbolu Bıraktı


Basketbol gündemi Enes Kanter olayı ile çalkalanırken, benzer bir haber de bayan basketbol takımımızdan geldi. Altyapıdan gelen oyuncularımızdan 1988 doğumlu Beril Binoğul basketbolu bırakma kararı almış. Geçen sezon kadroda altyapıdan gelen üç oyuncumuz vardı : Beril Binoğul, Yasemen Saylar ve Sevda Esenler. Böylece bu sayı ikiye düşmüş oldu yeni sezonda.

Bir taraftarı en mutlu eden olay, takımının aldığı galibiyettir kuşkusuz. Hele ki bizim gibi tabelanın herşeyin önünde tutulduğu bir spor kültürüne sahip ülkede galibiyet herşey demek. Ama bazıları için de sahada altyapıdan gelen, gelişimini adım adım takip ettiğiniz oyuncunun giderek performansını arttırıp ismini duyurmaya başlaması ve onun sahadaki varlığının yarattığı aidiyet hissi paha biçilemez. Bu ikinci grupta yer aldığım için kendimi şanslı hissedenlerdenim ben.

Beril şutu sayesinde isim yaparak gelmişti altyapılardan ama A takım seviyesinde düzenli süreler alabilen bir oyuncu olamadı ne yazık ki. Bunun sebebi yeteneklerinin kısıtlı olması olabileceği gibi okul sebebiyle idmanlara tam olarak katılamaması da olabilir. Beril basketbolu bıraktığı için hiçbir zaman için bu soruya net bir cevap veremeyeceğiz. Ama idmanda görmediği bir oyuncuyu maçta denemez hiçbir coach, çok çok güvenmediği sürece. Bu açıdan Beril'den ziyade idmanlara katılamama durumunu gözönünde bulundurmak gerekiyor. Eğitim mi basketbol mu noktasında bir tercih yapmaları gerekiyor bu genç oyuncuların, zor bir tercih bu ama bir şekilde birini seçmek zorundasınız. Çünkü bunun ortası yok, az okul az basketbol olmuyor, bu sefer ikisi de yarım kalıyor. Bir karar vermek en güzeli ve en hayırlısı.

Finans matematiği gibi de emek isteyen bir bölümde okuyan Beril nihayetinde eğitimine devam etmeye karar vermiş ve profesyonel basketbol kariyerini sonlandırmış.

Uzun yıllardır sarı kırmızılı forma altındaydı ve bizden biriydi, Galatasaray'lıydı. Emekleri için teşekkür etmek boynumuzun borcu, basketbolsuz yeni yaşamında herşey gönlünce olsun Beril.

15 Ağustos 2009 Cumartesi

Zafer Kalaycıoğlu Popülistliği


Blogun sıkı takipçilerinden Sarp'dan şurada aldığım pası, devam ettireyim istedim.

Kalaycıoğlu gecikmeli de olsa bir şekilde getirildi Florya'ya ve bu noktadan sonra yapabileceği tek birşey var; o da popülist açıklamalarla taraftarın özellikle bayan basketboluyla tek alakası derbi maçları olan, konuya uzak futbol taraftarlarının gözünü boyamak. Çünkü salonda bulunan kimse bu transferi kabullenemiyor, hoş Ahmet Dedehayır bunu bir kaç çatlak ses olarak nitelendiriyor ama çok da kalabalık değiliz zaten salonda ve o çatlak ses o pek de kalabalık olmayan ve birbirini herkesden iyi tanıyan tribünün ortak görüşü. Atlanılan mevzuu bu kısım.

Dedehayır tv'deki açıklamasında Kalaycıoğlu'nun aldığı kupalardan bahsederken, yeni koçumuzun bu alanda tek olduğunu özellikle vurguluyordu. Bu kupaların nasıl kazanıldığından ziyade kazanılma kısmı önemli madem, istatistiklere de bu kadar önem veriyoruz madem e o zaman neden yolladık Okan Çevik'i? Bayan basketbolunda Avrupa'dan kupa getiren ilk ve şu an için tek coach Okan Çevik değil mi Türkiye'de? Üstelik yarım sezon görev yaptığı bir takımda bunu başarmışken neden gelecek sezonda da takımı ona emanet etmiyoruz? Kupaysa temel başarı kıstasımız, aslanlar gibi FIBA Eurocup duruyor orada. Daha büyüğünü alma imkanımız var mı önümüzdeki beş senede, yok. Demek ki isime göre değişiyor yapılan muamele, Kalaycıoğlu olunca isim alınan her teneke parçası büyük önem arzediyor, Okan Çevik olunca Avrupa'nın 2. kupasının dahi bir mahiyeti kalmıyor. Okan Hoca'nın takımın başında yetersiz kaldığını, bayan basketboluna uzak bir coach olduğu için hatalara düştüğünü defalarca yazdım burada, blogu yeni takip etmeye başlayanlar için söylüyorum. Tek başarı kıstasımız kupa değil Okan Çevik'i yolladığımıza göre, hocanın tercihlerinden ve oyun sisteminden de memnuz değiliz demek ki. Peki Kalaycıoğlu'nu taraftara kabullendirmeye çalışırken neden birden hatırlanıyor bu kupalar üstelik rakip takımların toplam bütçesi kadar bir miktarı sadece bir oyuncuya verebilecek bütçe genişliğine sahipken kazanılan kupalarsa bunlar. Botaş ve Beşiktaş biz de buradayız diyerek ucundan kıyısından yarışa dahil olduğunda, hemen kaybedilen kupalardan da bahsedelim o zaman, onlar kupa değil mi yani.

Olayın diğer yönü taraftarın sevgisini kazanmayı yönelik yapılan içi boş popülist açıklamalar. Ben bugün Fenerbahçe'nin hocası olsam ve bir röportaj yapılsa benimle resmi dergi için, altyapıdaki gençlerimizi takıma kazandıracağım yazısı notlarımın en üstünde kırmızı kalemle çizilmiş şekilde durur. Bu kadar klişe bir açıklamadır bu, bizim evlatlarımız bunlar, onlara sahip çıkacağım duygusuyla aidiyet hissi vermeye çalışmak. Laftan çok icraate önem veren biri olarak, biz yine yaptıklarına bakalım Kalaycıoğlu'nun..

Bu son röportajında altyapıya önem verileceğinden ve oradan çıkartılacak oyuncuların varlığından bahseden Kalaycıoğlu bakın Ekim 2006'da Antu ile yapılan röportajda ne demiş:

'' Yani gelecek sene yapılacak olan Avrupa Şampiyonası`na gidecek A Milli Bayan Basketbol Takımı`na Begüm`ü, Melike`yi dahil edebiliyorsak, altyapıdan oyuncu yetiştirmişiz demektir. ''

Aradan geçen üç sezonda kazanılan, yetiştirilen birşey yok. Üstelik Fenerbahçe gibi bayan basketbolunda üst ve altyapılarda rakiplerinin fersah fersah önünde yatırımlar yapan bir takımda bunu başaramamış iken şimdi altyapılarda büyük kıtlık çeken Galatasaray'da bunu yapacağının garantisini şimdiden vermek, neresinden bakarsak bakalım tribüne oynamaktır. Hani o bir kaç çatlak sesin olduğu tribüne..

Bahar Çağlar'ı bir şekilde rotasyona dahil edip, işte Bahar'ı takıma kazandırdım derse de şaşırmam hani. Nilay Yiğit'in damarlarında sarı kırmızı kan dolaşırken, takımın en iyi üç Galaasaray'lısından biri olduğu şube yöneticisi tarafından açıklanıyorken hiç birşeye şaşırmam ben artık..

'' Fenerbahçe`nin dezavantajı şu oluyor; Fenerbahçe aşkını öyle bir alıyor ki burada oyuncular -çok iyi veriliyor gerçekten- Fenerbahçe`de oynamıyorsa başka bir takımda oynamak gibi bir niyetleri olmuyor. yani ya Fenerbahçe olsun ya da hiç olmasın. Öyle olunca bizim yetiştirdiğimiz oyuncular ya Fenerbahçe`de oynayacaklar ya da bırakacaklar. ''

'' Biraz önce söylediğim gibi WNBA’de maçları canlı seyretmenin haricinde, ABD’ye gittiğimde antrenmanları da seyrediyorum, coachlarla konuşarak idmanları da izliyorum. O ilişkilerden kaynaklanan avantajlar Fenerbahçe’ye artı olarak dönüyor. Türkiye’ye gelen her oyuncu ilk once Fenerbahçe’nin kapısını çalıyor. Fenerbahçe’den “hayır” aldıktan sonra diğer takımlara gidiyor. ''

Gibi açıklamaları da içeriyor bu röportaj, tamamını merak edenleri şöyle alalım.

14 Ağustos 2009 Cuma

Galatasaray Dergisi - Zafer Kalaycıoğlu Röportajı


Galatasaray Dergisi'nin bu ayki sayısında Mehmetcan Demiray tarafından yapılan Zafer Kalaycıoğlu röportajı bulunuyor. Kalaycıoğlu'nun bu kapıdan içeri girmesini sağlayanlar ayarlamıştır röportajı da, herşey planlı şekilde uygulanıyor. Keşke şubeyi ve takımı idare etmekte de bu organize işleri kadar başarılı olabilseler.

Kalaycıoğlu röportajda bir yandan gelecek sene planlarını anlatırken bir yandan da kendini aklama psikolojisi ile Şubat ayında yaşanan çalkantılı sürece açıklık getirmeye çalışmış. Ocak ayında Cem Hoca istifa etmeden kendisiyle görüşüldüğünü kesin bir dille yalanlamış , ayrıca takımın başına Okan Hoca'nın gelmesinden sonraki dönemle , Okan Hoca'nın erkek takımına geçtiği dönem arasında da kesinlikle görüşme olmadığını iddia etmiş.

Taraftarlarla arasında bir şey olmadığını da ayrıca belirtmiş röportajda. Fenerbahçe'nin başındayken kesinlikle tahrikte bulunmadığını, aksine ortamı yatıştırmaya çalıştığından falan bahsetmiş. Biz başka maçlar izlemiş olmalıyız ya da birileri kendini çok akıllı taraftarı da gerizekalı zannediyor. Bugün Dedehayır'ın olaya bakış açısını yazmıştık, Kalaycıoğlu da kendisine tepki gösteren taraftarların bu tepkisini gençliklerine ve tecrübesizliklerine vermiş.

Kadro ile ilgili olaraksa, Seimone Augustus'un Ocakta dönmesini dört gözle beklediklerini söyleyerek yine de ona yakın bir transfer yapılacağını eklemiş. Jia Perkins'i kastediyor olmalı. Yasemen ve Bahar'ı kesinlikle kazanacaklarını, onlara geçen sene hiç süre verilmediğinden dem vurmuş. "Young varken kimse Bahar'ı oynatmaz tabii" diyerek de Okan Hoca'ya giydirmiş hemen. Göreceğiz bakalım ne kadar şans verecek Bahar'a. Cappie Pondexter ile hiç bir zaman ilgilenmediğimizi, daha savaşan bir takım istediğini söylemiş. Ayrıca altyapıya da gerekli önemi vereceğinden, oradan oyuncu çıkartacağından bahsetmiş.

Kalaycıoğlu'nu bu kulübün kapısından sokanları sık sık anmamızı sağlayan yersen tadında açıklamalarla dolu bir röportaj olmuş nihayetinde.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Ahmet Dedehayır'dan İnciler


'' Zafer Kalaycıoğlu bence bu senenin transferidir, Galatasaray takımının en büyük kozudur. Zaten istatistiklere baktığınız zaman kendisinin ne kadar değerli olduğu ve kendisinin bayan basketbolunda tek olduğu su götürmez bir gerçek. Zaten Fenerbahçe'den önce Galatasaray'da çalışmış bir hoca.

Zafer Kalaycıoğlu'na gösterilen tepkinin neyle ilgili olduğunu anlamakta çok zorlanıyorum. Bir insan düşünün ki sözleşmesi olduğu bir kulübü ligde lider durumdayken, şampiyonluğun en güçlü adayı iken bırakıp kariyerini riske atıp Galatasaray'da çalışmak istemiş. Yani bunu ayakta alkışlamak gerekirken neye tepki koyuyoruz onu bir anlayabilsem gerçekten mutlu olucam. Herhalde Galatasaray'ı sevmeyen, kıskanan ve Galatasaray'ın başarısını çekemeyen bir takım insanların tabir-i caizse dolduruşuna geliyor bazı taraftarlarımız. Ki ben Galatasaray taraftarının çok büyük olduğuna, çok sağduyulu, çok muazzam bir taraftar olduğuna inanıyorum. Bunlarla ilgili bir problem çıkmayacağından da yüzde yüz eminim, yani bir iki çatlak ses her zaman çıkar tabii bunları çok rahat aşacağımızdan da eminim
.
''

Yazıya fotoğraf koymama ve başlık atmama gerek yok aslında, tahmin edebileceğiniz üzere açıklamalar Ahmet Dedehayır'dan.

Bir iki çatlak ses elbet çıkarmış, taraftar çok büyükmüş, sağduyuluymuş. Neden getiremediniz o zaman içerdeki Imperial maçına büyük hoca Zafer Kalaycıoğlu'nu? Adana'ya götürülmesini planlarken Mihriban Oğuz ile bunu düşünemediniz mi? Yazık olmuş, getirseydiniz maça alkışlardık ayakta emin olun.

11 Ağustos 2009 Salı

Mersin'den Haberler


Basketbolda geçen sezonun en başarılı Anadolu ili şüphesiz Mersin'di. Erkek basketbol takımı Ahmet Kandemir koçluğunda tarihinde ilk kez play- off'lara kalırken bayan basketbol takımı da Ceyhun Yıldızoğlu ile play-off finaline kadar yükselmeyi başarmıştı. İki kulvarda da başarılı geçen bu sezonun ardından hem Ahmet Kandemir hem de Ceyhun Yıldızoğlu ile yola devam etme kararı alındı Mersin'de. Ülkemizde pek görülmeyen bir durum bu malum bizim yöneticiler pek severler her sene başka oyuncularla, başka teknik adamlarla çalışmayı. Mersin'deki bu başarının ardından verilen devam kararı istikrar açısından oldukça önemli. Bu kararın faydalarını da sezon içinde bol bol görüceklerini eklemek lazım.

Geçen sezonki performansı sonrası Avrupa Kupaları'na katılma hakkı elde etmişti Mersin temsilcisi fakat kulüpten yapılan açıklama sonrası bu sezon bu haklarını kullanmayacaklarını öğrendik. Gerekçe olaraksa hem içinde bulunduğumuz global ekonomik kriz hem de Mersin'in şu an için bu noktalara tam anlamıyla hazır olmaması gösterilmiş. Daha sağlam bir takımla oralarda mücadele etmeliyiz diyor yani Mersin'li yöneticiler, her ne kadar doğru bir karar olarak görmesem de bunu saygı duymak gerek kulübün iç dinamiklerini en iyi bilen onlar sonuçta.

Mersin'de geçen sezon takım kaptanlığı yapan Aylin Yıldızoğlu'nun ki kendisi Ceyhun Yıldızoğlu'nun eşi olur, basketbolu bıraktığını da hatırlattıktan sonra Mersin'de yeni sezon planlarına ve yeni transferlere geçelim.

Ceyhun Yıldızoğlu hem kulüp takımlarında hem de şu anda görev yaptığı milli takımda elindeki tüm oyunculardan bir şekilde verim almayı hedefleyen ve bunu başaran bir coach. 5-6 kişilik bir rotasyon yerine 8-9 kişilik bir takımla oynamayı tercih etmesi normal sezonda olumlu sonuçlar verirken oyuncuların gelişimi açısından da oldukça önemli bir düşünce. Fakat play-off'larda işler değişiyor, bu rotasyonu biraz daraltmanız gerekiyor. Bu seneki play-off final serisinde Fenerbahçe'ye 3-0 kaybederlerken de bir önceki turda Samsun Basket serisinde çok zorlanırken de bunu çok net şekilde gözlemledik. Ceyhun Yıldızoğlu da bu sorunu farketmiş olucak ki Şaziye Karslı'yı aldı Mersin takımına. Aldı diyorum çünkü bu transferin gerçekleşmesinin ana sebebi Ceyhun Yıldızoğlu. Son Avrupa Şampiyonası'nda da gördüğümüz gibi Şaziye'yi nasıl kullanması gerektiğini çok iyi biliyor coach, Şaziye de milli takımlardan hocasına güvenmiş olacak ki Mersin'i tercih etti. Ayrıca Şaziye'nin Botaş'taki ilk koçunun da Ceyhun Yıldızoğlu olduğunu hatırlamak gerekiyor tam bu noktada. Turlar geçildikçe ellerin titremeye başladığını, o geniş rotasyonun soruna çare olamadığını gördüğünüzde başvurulması gereken isim Şaziye Karslı olucak yani bu sene Mersin temsilcisinde. Tecrübesi ile de çok şeyler katacaktır takıma, birçoğunuzun aklında bizde geçirdiği rezalet yarım sezon ile kalıcak Şaziye ama kesinlikle bu değil Şaziye, sezon içinde çok daha iyi göreceğiz bunu hem sahada hem de istatistik kağıdında.

1 numarada Deniz Boz'u tercih etti Yıldızoğlu. Geçen sezon Ceyhan Belediye'de forma giymişti Deniz Boz. Oldukça tecrübeli bir oyun kurucu Deniz, daha önce Botaş, Tarsus, eski adıyla Arı Koleji takımlarında forma giymişti. Ayrıca 100 civarında milli olmuş bir isim. Mersin ile 3 yıllık bir sözleşme imzalamış olması bu transferin sezonu kurtarmak adına değil uzun vadeli düşünüldüğünün en iyi göstergesi olsa gerek.

Oyun kurucu bölgesine Deniz'in önüne Crystal Marie Smith'in transfer edildiği açıklandı. Daha önce Galatasaray'da da oynayan, bir önceki sezonu da Ceyhan Belediye'de 14 sayı 4 ribaund 3 asist 3 top çalma gibi gayet iyi rakamlarla tamamlayan Smith geçen sene Yunanistan liginde Apollon Ptolemaidis takımında geçirirken takımının en skoreri olmuş. Sayı potansiyeli yüksek, dışardan çok yüksek yüzde ile olmasa da istikrarlı skor üretebilen bir guard. Bunun yanı sıra saha görüşü de iyi olan ama bunu mecbur kalmadıkça pek kullanmayan bir isim olarak kalmış aklımda. Onun hakkında gelen son haber ise anlaşmanın tam olarak sağlanamadığı fakat görüşmelerin devam ettiği yönündeydi. Alırlarsa iyi bir iş yapmış olurlar bana göre, Avrupa'da da mücadele etmeyeceklerini düşünürsek eğer ligimizi tanıyan bir guardın kadroya katılması önemli olucaktır.

Bu dış transferler haricinde iç transferde de oldukça mantıklı hamleler geldi Mersin'den. Geçen sezon takıma kazandırılan, hepimizin yakından tanıdığı Sariye Gökçe ile olan sözleşme uzatıldı. Geçen sezon 30 maçta forma giyen Sariye 22 dakika sahada kalırken maç başına 5.5 sayı 2.2 ribaund, 1.8 asist ve 2 top çalma istatistiklerini yakaladı. Bu rakamlar onun oyunun her alanında katkı verdiğini ve Mersin'in geçen sezonki başarısında pay sahibi olduğunu gösteren rakamlar. Hem hücumda hem savunmada Mersin takımı için çok kritik katkılar geldi Sariye'den ve bu performansdan memnun kalan Mersin teknik ekibi de yeni sezon için Sariye ile yeniden anlaştı.

Aynı şekilde sözleşmesi uzatılan bir diğer isim tecrübeli oyuncu Aynur Metin oldu. Aynur da geçen sezonun istikrarlı isimlerinden biriydi Mersin adına. 5.2 sayı, 2.1 ribaund, 2 asist, 1.2 top çalma rakamları ile Mersin çarkının işlemesinde büyük pay sahibiydi.


Hem Sariye'nin hem de Aynur Metin'in bu rakamlarının altını iyi okumak gerekiyor zira Mersin takımının başarısı bu rakamların altında gizli. Maç kazanmaktan önce oyuncu kazanmak amacında olduğunu her fırsatta söyleyen, söylemekten öte bunu parkelere yansıtmayı başaran Ceyhun Yıldızoğlu Mersin'de de ondan beklediğimiz sistemi kurmuş durumda henüz ilk sezonunda. Şimdi yola bu oyuncularla devam edilirken yapılacak bir kaç önemli hamle ile Galatasaray ve Fenerbahçe'nin önünde kupaya uzanması çok da uzak bir ihtimal değil benim gözümde. Bu önemli hamlelerden biri kesinlikle Şaziye Karslı transferi. Bir diğeri ise takıma katılacak olan yabancı oyuncuların kimler olacağı.

Ceyhun Yıldızoğlu demişken altyapıdan gelecek olan gençlerden bahsetmemek olmaz. Mersin ve çevre illerdeki potansiyeli kullanarak güneyde güçlü bir altyapı kurma çalışmaları içinde olduğunu söylemişti sezon içerisinde. Buradan çıkarılacak genç yetenekler zaman içerisinde Mersin temsilcisinde kendisini gösterme fırsatı bulacaktır bundan şüphem yok. Ama bu sezon dikkat edilmesi gereken isim Merve Aydın olucak. Henüz 16 yaşında olmasına rağmen çok güveniyor kendisine Ceyhun Hoca, ismini bir kenara not etmenizi tavsiye ederim.

Bu arada sezonu Ekim ayındaki Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı ile Fenerbahçe karşısında açıyor Mersin BŞB. Büyük ihtimalle Ankara'da oynanır bu karşılaşma, sezon öncesi iki takımı da canlı olarak izleme fırsatı bulurum ben de. Taraftar üstünlüğü kuşkusuz Fenerbahçe'den yana olacak bu maçta ama zaten Mersin takımının taraftar desteği ile oynadığını söylemek güç, pek etkilemez yani onları. Sezon içerisinde Ceyhun Yıldızoğlu'nun sık sık dile getirdiği gibi sessiz sakin maç izliyor Mersin taraftarı sinema filmi izlermişcesine.

Mersin'den haberler şimdilik bu kadar, geçen sezonki başarılarının üstüne koyarak devam edeceklerini düşünüyorum ama yabancı transferlerinin durumu kesinleştiğinde bu yazdıklarımız doğrultusunda yeniden bir bakarız Mersin'in durumuna.

7 Ağustos 2009 Cuma

Samsun'dan Haberler


Geçen sezonun flaş takımı Samsun Basket sezon içinde yaşanan maddi sıkıntılar sonrası ligden çekilmeyi dahi düşünmüştü bir ara hatırlayacağınız üzere. Başkan Hüseyin Tahinci'nin istifa edip seçime gitmesi ve yeniden seçilmesi ile başlayan yeni süreçte ise lige devam etme kararı almışlardı. Şurada yazmıştık Samsun'da yaşananları, o günden bu yana neler olmuş bir bakalım.

İlk olarak geçtiğimiz sezonu İstanbul Üniversitesi takımı ile ikinci ligde geçiren 1986 doğumlu genç guard Hande Kayalar ile anlaştılar. Geçen sezon 19 maçta oynayan Hande 6,4 sayı, 1,6 ribaund ve 1,8 asist ortalamalarıyla tamamladı sezonu, takımın birinci lige çıkmasında pay sahibi isimlerden biri. Altyapılardan bildiğimiz bir isim Hande, 2. lig tecrübesinin ardından bu sezon biraz da mecburiyetten gençleşen Samsun takımında bulduğu dakikalarda iyi işler yapacaktır.

Samsun takımının ikinci transferi tanıdık bir isim oldu. Eski kaptanlarımızdan deneyimli forvet Tuğçe Canbaz ile anlaştılar. Geçen sezonu Bahçeşehir Burhaniye'de geçirmişti Tuğçe, 5 sayı 4 ribaund 1,2 asist ortalamarı ile. Sahada vereceği katkıların yanı sıra genç oyunculara tecrübesi ile de ablalık yapacaktır.

Bir diğer yerli transfer de İlsu Darıcıoğlu oldu, böylece 1 numarayı Türk oyunculara emanet etti Cantuğ Keskindemir. İlsu ve back-up'ı Hande ligimiz için yeterli bir ikili. 1983 doğumlu İlsu, ligimizin gezginlerinden. Geçtiğimiz sezonu Tarsus Belediye takımında 6.1 sayı, 2.5 ribaund ve 3.3 asist ortalamalarıyla tamamladı, tüm maçlarda oynadığını da eklersek eğer bu rakamlar daha da anlamlanmış olur şüphesiz. Takımı oynatmayı seven bir guard İlsu, şutu çok istikrarlı olmasa da yanındaki oyuncuları oyunun içine sokmayı becerebilmesi önemli bir artı.

Bu transferlerin ardından yapılan Gülşah Akkaya hamlesi şüphesiz Samsun adına sezonun en önemli yerli transferi. Hem Türkiye'de hem Avrupa'da hem de Amerika'da sayı kraliçelikleri yaşamış, sayı potansiyelini kanıtlamış ve bunu yüzdeli şut kullarak başarmış bir isim Gülşah. Gerektiğinde 1 numaraya kayabilmesi ve oyun kurabilmesi Eurocup'da mücadele edicek Samsun takıma avantaj sağlayacaktır. Oyunun sıkıştığı anlarda başvurulacak ilk isim olucak tabii tecrübe faktörü öne çıkıyor burada. Onun sahadaki varlığı önemli olucak bu sene Samsun için, gösterdiği performans da sezon içinde Samsun Basketbol'un ligdeki konumunda belirleyici olucak.

Bu 4 yerli oyuncunun ardından yabancı transferine yöneldi Samsun Basket. Aslında sezon bitimindeki açıklamalardan sonra lige devam edilmeyeceğini, edilse dahi yerli ve genç oyuncularla bunun yapılacağını düşünmüştüm ama pek düşündüğüm gibi olmadı. Dışarıya yapılan yerli takviyelerinden sonra boyalı bölgeye bir transfer gerekiyordu. Burası için de aşina olduğumuz bir isim, Vera Atanasova Perostiyska ile anlaşılmış. Daha önce ligimizde iki sezon oynamış olması uyum sorununun kolay aşılabileceğini gösteriyor, tercih edilme sebeplerinden biri bu olsa gerek. Geçen sezonu ülkesinin liginde tamamlayan milli oyuncu 19.6 sayı,10.6 ribaund gibi oldukça iyi rakamlar yakalamış. Tabii ligin ve takımının durumunu bilmeden yapıyorum bu yorumu, o yüzden biraz sığ kalıyor. Ama pota altına gereken takviye yapılmış duruyor şu an için kağıt üstünde.

Son olarak ise yine tanıdık bir isim ile anlaştı Samsun Basket. Eski oyuncularımızdan Saynur Tozlu yeni sezonda Samsun takımında forma giyecek. Altyapılardan ödüllerle gelen ve beklentiler olan bir isimdi Saynur fakat bizde gereken patlamayı bir türlü gösteremedi. Geçtğimiz sezonu Tarsus Belediye'de geçirdi, tam olarak forma şansı bulduğunu ve kendini gösterecek fırsatın sunulduğunu söylemek zor. Ligin ikinci yarısında disiplinsiz davranışları nedeniyle kadrodışı bırakıldığı haberlerini okumuştuk
Tuğçe İnöntepe ile birlikte. Kenardan gelip 10 dakika civarında süre alacak bir transfer Saynur, fiyat/performans parametresi açısından bakacak olursak da çok yüksek rakamlar almayacağı için iyi bir transfer diyebiliriz. Umarım Tarsus'da alamadığı dakikaları Samsun takımında alır ve altyapıdan beri beklenen patlamayı gerçekleştirebilir.

Gelenlerden bahsetmişken bir de gidenlere bakalım. Geçen seneki çıkışta büyük pay sahibi isimlerden biri olan Burcu Uzun Botaş ile anlaştı. Geçen yılki takımın başına buyruk guardı
Julie McBride için çok fazla dedikodu çıksa da henüz bir takımla anlaştığını duymadım, bir ara özellikle Galatasaray ile ismi çok anılmıştı, Türk statüsüne geçeceği söylentisi ile. Yine takımın skor ve ribaund yükünü çeken ve başarının ana karakterlerinden biri olan Erlana Larkins Mersin BŞB ile anlaştı., Ceyhun Yıldızoğlu iyi bir hamle yaptı. Ligimizi tanımanın da vermiş olduğu motivasyon ile bir adım daha ileriye götürebilir oyununu Larkins. Samsun'dan Mersin'e geçen bir diğer isim ise Nihan Anaz oldu.

Şimdilik Samsun'dan haberler bu kadar, bunu bir yazı dizisi haline getirip sezon öncesi takımlardaki gelişmeleri yazmayı planlıyorum. Sıradaki takımımız da Avrupa Kupaları'na katılmama kararı alan Ceyhun Yıldızoğlu'nun Mersin'i olsun.

Vefat ve Başsağlığı

Blogumuzun kurucusu ve yazarlarından olan Aras Kafkaslı(pErEz|uA|) kardeşimizin eniştesi vefat etmiştir. Başımız sağolsun kardeşim.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

4 Ağustos 2009 Salı

Jia Perkins Galatasaray'da


Uzun zamandır gündemimizde olan Jia Perkins nihayet geçtiğimiz hafta başında resmi olarak açıklandı. Bu transferle birlikte kısa oyuncu rotasyonunu tamamlamış olduk ve bir sakatlık falan olmazsa eğer transferi de kapattık diyebiliriz. Önce Işıl daha sonra Augutus'un takıma katılması ile kadro tam anlamıyla tamamlanmış olucak ki Işıl'ın parkelere dönmek için en az 2 ayı olduğunu, Augutus'un takıma katılmasının da Ocak - Şubat ayını bulacağını eklemem gerekiyor.

Yeni transferimiz Jia Perkins kimdir, tanıyalım biraz.

Tam ismi Jia Dorene Perkins olan Amerikalı oyuncu 23 Şubat 1982 doğumlu. Profesyonel futbolcu bir babanın kızı olarak spor sevgisini genlerinden alan Perkins, Texas Tech kolejinde oynadığı 115 karşılaşmada 15.4 sayı, 4.7 ribaund ve 3.3 asist ortalamaları tutturdu. 2002-03 sezonunda gösterdiği performansla Mansiyon Ödülünü kazanan Perkins, Texas Tech kolejinde tüm zamanların en skorerleri sıralamasında dördüncü, top çalma sıralamasında ikinci ve tüm zamanların en çok asist yapan oyuncusu listesinde de yedinci olabilmeyi başarmış bir oyuncu. Çaylak sezonunda da, sophomore olarak adlandırılan ikinci sezonunda da hep dikkat çeken ve yıl sonundaki en iyi takımlara seçilen bir kolej kariyerine sahip Perkins. Amerika'lıların freshman dedikleri ilk sezonunda takımın en değerli oyuncusu seçilerek dikkatleri daha ilk yılında üstüne çeken genç oyun kurucu, 12 Aralık 2002 tarihinde oynadığı karşılaşmada Creighton potalarına yolladığı 41 sayı ile de kolejdeki kariyer rekorunu gerçekleştirmiş oldu..

Ayrıca 2002 yılında Brezilya'daki Dünya Gençler Şampiyonası'nda altın madalya kazanan Amerika takımında da yer alan Perkins, kolej kariyerinin ardından WNBA'de yoluna devam etti.

2004 draftında üçüncü turda Charlotte tarafından seçilen Perkins, Nisan ayındaki bu seçimden yaklaşık iki ay sonra, 4 Haziranda anne oldu. Bu nedenle sezonun neredeyse tamamını kaçırmak zorunda kaldı. Draft edildiği sezonda profesyonel olarak ligde yer almadı diyebiliriz yani.


2005 sezonu profesyonel anlamda WNBA'de geçirdiği ilk sezon oldu onun adına. 30 maçın 11 tanesinde ilk beş başlarken yaklaşık olarak 15 dakika sahada kaldı. Bu dakikalarda 5 sayı, 1.1 asist ve 1.5 ribaund ortalamalarını yakaladı. Sezonun tamamında takımının kadrosunda yer alan Perkins, Phoneix potalarına bıraktığı 21 sayı ile kendi adına sezonun en yüksek rakamına ulaştı, ayrıca 38 dakika sahada kaldığı Seattle maçı da en uzun süre sahada kaldığı maç olarak geçti istatistiklerine.

Seattle'da geçirdiği kağıt üstünde iki, sahada ise bir sezonun ardından Chicago Sky takımına transfer oldu Jia Perkins. Burada bir parantez açmamız gerekiyor, 2006 sezonundan itibaren lige dahil olan Chicago Sky takımı Expansion Draft kapsamında 2005 yılının Kasım ayında Jia Perkins'i kadrosuna kattı. Lige yeni katılan bir takıma dahil oldu yani Perkins. Yeni takımında aldığı sürelerin artacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. 30 maçın 27'sinde ilk beş başlarken ortalama 28 dakika sahada kalan Perkins, 9.4 sayı, 3.2 asist ve 3.6 ribaund ortalamaları ile bir önceki yıla nazaran rakamlarını geliştirmiş oldu böylece lige yeni katılan Chicago Sky organizasyonunda.

2007 sezonunda Chicago Sky takımına katılan Armintie Price 34 maçın tamamında ilk beş başlarken, Perkins'in dakikalarından da fazlasıyla çaldı. Bu sezon yalnızca beş maça ilk beşte başlayabilen Perkins ortalama 23 dakika sahada kalırken 11.7 sayı, 2.3 asist ve 3.3 ribaund ortalamaları ile oynadı. Bu sezonda tüm WNBA'de üçlük yüzdesi en yüksek dördüncü oyuncu olurken (39/90), top çalma ortalamasını da 1.52'lere kadar yükseltmeyi başardı.


2008 yılında ise 34 maçın tamamına ilk beş başlayan Perkins bu doğrultuda rakamlarını da oldukça yükseltmeyi başardı. Ortalama 31 dakika sahada kalırken bu rakam onun şu ana kadarki WNBA kariyerinin en yüksek ortalamasıydı aynı zamanda. Bu sezonda tutturduğu 17 sayı ortalaması onu ligin en skorerleri sıralamasında dokuzuncu yaparken, maç başına yakaladığı 1.9 top çalma ortalaması da yine onu ligin en çok top çalan altıncı oyuncusu yaptı. Ve yine bu sezonda ligin en iyi serbest atıcıları listesinde beşinci sırada yer aldı Perkins, yani iyi bir serbest atışcı kazandık, takım halinde serbest atışlarda zaman zaman problemler yaşadığımızı düşününce. (106/119) Gerçi bu ülkemizin hem bayanlarda hem erkeklerde genel karakteri oldu diyebiliriz ya orası da ayrı.

Bu sezona yine Chicago Sky forması ile başlayan Jia Perkins geride kalan 20 karşılaşmanın tamamında forma giyerken, bu karşılaşmaların hepsinde ilk beş olarak başladı. 15.5 sayı, 3.4 asist, 3.8 ribaund ortalamalarının yanına eklediği maç başına 2.5 top çalma istatistiği ile Chicago takımının öne çıkan ismi oldu diyebiliriz rahatlıkla. Bu etkili performansı sonrası, WNBA'deki beşinci sezonunda ilk kez All- Star'a seçilmeyi başardı. All - Star karşılaşmasında Doğu forması ile 19 dakika sahada kalırken 16 sayı 3 ribaund 5 asist 4 top çalma ile oynadı.

Peki Jia Perkins'in bize katkısı ne düzeyde olur, biraz da ona bakalım.

Işıl'ın en az iki ayı olduğunu öğrendik bugün resmi ağızlardan ki geçirdiği sakatlık sonrası dizinin tam anlamıyla güçlenmesi gerekiyor yoksa daha uzun süren sakatlıklara sebep olabilir, bu da verilen süreyi daha da uzatabilir. O süreyi biraz daha esnek tutmalıyız yani kafamızda ha olur da erken dönerse, çok da güzel olur. Onun yokluğunda guard bölgesini Nilay Yiğit ile takviye ettik. Her ne kadar menajerimiz milli bir guardımız var diye övünse de geçen sezon hiç kullanmadığımız ya da kullanamadığımız Yasemen Saylar ile birlikte üç guardımız oluyor. Nilay'ın hızlı tempoda verim verdiğini daha önce epey etraflıca yazmıştım zaten, sete setlerde Jia Perkins büyük önem taşıyacak orası kesin zira Nilay savunmalar oturduğunda oyun kuruculuk meziyetlerinden uzaklaşan bir oyuncu. Bu noktada Perkins'in daha önce Hasharon takımı ile bir Avrupa tecrübesi yaşamış olması önemli. WNBA'den ilk çıkışı olmadığı için, bu kıtada oynanan oyuna çok da uzak değil.

Bir diğer özelliği ise 1 ve 2 numaraları rahatlıkla oynayabilmesi. Son sezonlarda asist ortalamalarını 2.5-3 civarında tutmayı başarmış bir Perkins'in bu özelliğinden faydalanacağımız gibi Nilay'la oyun kurup, onu ikiye çekme alternatifimiz de oluşmuş durumda. Her ne kadar dış şutu çok istikrarlı olmasa da gününde olduğunda can yakabilecek, bizi sevindirebilecek bir oyuncu. Ama bir Augustus seviyesi bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacaktır, onu peşinen söyleyeyim zira onun yokluğunda, onun yaptığı işleri yapacak bir oyuncu transfer etmişiz havası var. Augustus ayrı bir dünya, onu kabul etmek ve herkesden ayrı olarak değerlendirmek gerekiyor.


WNBA'deki beş sezonunda top çalma ortalamasını düzenli olarak her yıl yükselten Jia Perkins, geçen sezon yakaladığı 1.9 rakamından sonra bu sezon geride kalan 20 maçta 2.5 gibi bir ortalama tutturdu ki, bu sezonda da yine bu rakamın üstüne çıkacağını söylemek mümkün. Savunmadaki konsantrasyonunu gösteren önemli bir istatistik bu, Perkins'in araya girip turnike ile bitirdiği hücum görüntülerini sık sık izleyebiliriz bu sezon.

Işıl'ın sakatlığı sonrası gelen Nilay Yiğit takviyesi bizi ligde idare etse de Euroleague'de sıkıntılar yaşatabilecek bir hamleydi. Jia Perkins hamlesi ile bunu biraz daha bertaraf etme şansımız oluştu, tepede bulunan ve tarafımızdan alınması şu an için pek mümkün olmayan oyunculardan sonra, tercih edilebilecek isimlerden biriydi kesinlikle. Beklentileri çok yüksek tutmamak gerektiğinin altını bir kez daha çizerek, kağıt üstünde iyi bir transfer olduğunu söyleyebilirim. Tabii bir de parkede takımla beraber izlemek gerekiyor, onun için biraz bekleyeceğiz ama.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Buradayız !


'Asıl Düşmek Buymuş'
başlıklı postu yazarken Aras, bloga uzunca bir süre birşeyler yazmamayı düşünüyorduk, zaman aralığı olarak da Zafer Kalaycıoğlu'nun takımın başından ayrılma tarihini işaretleyecektik takvimimizde. O posttan bu yana 10 gün geçmiş yaklaşık olarak, bu arada etraflıca konuşma şansımız oldu bu konuyu. Devam edelim mi bırakalım mı diye tartışırken kendi içimizde cevaplarımız hep çok netti ama birşeyler eksik kalıyordu hep bu cevaplarda, birileri geldi diye, birilerini istemiyoruz diye o formanın hakkını ciddi anlamda verenleri yalnız bırakmamaya karar verdik sonuç olarak. Verdiğimiz bu kadar doğru mudur yanlış mıdır bilemiyoruz, bunu zaman gösterecek.

İkinci lige düşerken bu takım, üstelik kulübün kuruluşunun 100.yılında çok üzülmüştük hepimiz ama bir an olsun bile aklımızdan bırakıp gitmek geçmemişti. Şimdi biz bunu etraflıca oturup düşünüyorsak kendi aramızda, şubeyi yönettiğini zannedenler de oturup düşünmemeliler nerede hata yaptıklarını. Çünkü biliyoruz ki yalnız değiliz, bizim gibi düşünen çok kişi var.

Bu takım maç kazandı hep beraber sevindik tribünde, maç kaybetti onlarla üzüldük, çıktılar soyunma odasından onlarla gözyaşı döktük zira başarı ana kriterimiz değildi ki zerre kadar umrumuzda değildi, bu takım bizimdi. Ötesi var mı ? Peki geçen sezon üçlüklerini Şaziye'nin yolladığı takım kimindi? Şimdi benchde Zafer Kalaycıoğlu'nun durduğu, oyunu Nilay Yiğit'in kurduğu takımın benim olduğunu söyleyemem ben. Aidiyet duygumuzu paramparça ettiler el birliği ile.

Planlı, programlı şekilde takımı sabote edenlere inat, şubeyi bitirmeye çalışan yönetici ve menajerlerimize inat, attığı sayılar yaptığı asistler için onu sevdiğimizi zannettikleri 10 numara bir kızın 10 numara hikayesini anlayamayanlara ve anlayamayacak olanlara inat, bırakmıyoruz.

Buradayız !