BIY AD

27 Temmuz 2010 Salı

WNBA Raporu

Doğu Konferansı
  1. Indiana 15/7
  2. Atlanta 15/9
  3. Washington 13/8
  4. Connecticut 12/10
  5. Chicago 12/12
  6. New York 11/11
Batı Konferansı
  1. Seattle 20/2
  2. Phoenix 10/12
  3. San Antonio 8/14
  4. Minnesota 7/14
  5. Los Angeles 7/16
  6. Tulsa 4/19
Haftanın Oyuncuları
  • Cappie Pondexter ( New York Liberty/Doğu)
  • Diana Taurasi (Phoenix Mercury/Batı)
Oyuncu Ortalamaları
  • Seimone Augustus: 19.3 sayı - 3.3 ribaund - 1.8 asist
  • Sylvia Fowles: 18 sayı - 10.1 ribaund - 1,6 asist - 2.8 blok
  • Diana Taurasi: 23.8 sayı - 4.4 ribaund - 4 asist
  • Penny Taylor: 17.4 sayı - 4.1 ribaund - 4.8 asist
  • Dominique Canty: 8.7 sayı - 2.7 ribaund - 3.4 asist (Sky/Tarsus)
  • Nakia Sanford: 7 sayı - 4.3 ribaund (Mystics/Panküp)
Yaklaşık 1.5 haftadır kopuktum WNBA'den, Indiana ile Phoenix baya silkinmişler, Seattle yıka yıka gitmeye devam ediyor. Haftaya daha çok analiz içeren bir WNBA Raporu yazsak iyi olacak dengeleri kontrol etmek için. Bu gece 6 maç var WNBA'de, Seattle-Phoenix maçı kaçmaz, ayrıca Seimone ve Sylvia'nın da sahaya çıkıyor.

Türkiye İçin Turnuva Sonrası

Bir önceki yazıda U20 Avrupa Şampiyonası'nda diğer takımlardan ön plana çıkan oyunculardan bahsetmiştik. Türkiye'den de Yasemen ile Tuğçe ilk planda öne çıkan isimler oldular. Çok eksikleri yok rakiplerine karşı şimdilik ama ileriki yılları düşündükçe umutsuzlaşıyorum bizim kızlar için.

Takım olarak, biraz şans eksikliği biraz da tipik Türk hastalıklarımız olmasa kendimize sıralamada 7.'likten daha iyi bir yer edinebilirdik. Ama asli sorunumuz, bizim oyuncularımızın çoğunun Letonya'ya maç oynamadan gitmeleriydi. Önceki yazıda adını andığımız rakiplerin hemen hemen hepsi takımlarının rotasyonunda 15 dakikadan fazla süreler alan isimler, hatta içlerinde Euroleague-Eurocup tecrübesi olanlar da var. Bizim takım kaptanımız Yasemen bile, antrenman maçları dışında hiç bir zaman sahada tutulmuyor ne yazık ki.

Genç ve Türk sıfatlarına sahip oyuncular, sırf yaşından ötürü yalancı bir "tecrübe" etiketine sahip, gelişimi durmuş oyuncular tarafından gölgelendiği için hep dönüp durduğumuz yerli oyuncu yetişmeme sorunu yine karşımıza çıkıyor. Yaş grupları ilerledikçe Avrupalılarla aramızdaki makas da açılıyor, şartlar böyle olunca.

Tuğçe Canıtez'ın en güzelini yaptığını söyleyebiliriz mevcut sistem içinde. Gönül isterdi Türkiye'de kalsın, bir takımımızın Avrupa Kupası mücadelesinde aktif rol alsın ama hepimiz biliyoruz ki; ya daha yaşlı bir yerli ya da fark yaratmayacak bir yabancı tarafından süreleri çalınıp, köreltilmesi daha büyük bir ihtimaldi. Şu anda TBBL'de tepeye oynayan tüm takımlar Tuğçe'yi kadrosunda görmek istiyor. Tuğçe okulunu bitirip döndüğünde -eğer Türkiye'ye dönerse tabii ki- hem eli daha güçlü olacak hem de en çok gelişeceği çağları uygun bir ortamda oynayarak geçirmiş olacak. Keşke eline fırsat geçen tüm oyuncularımız duygusallığı ve maddiyatı bir tarafa bırakıp Tuğçe'nin yolunu izlese, bu yolun dönüşünde onları çok daha iyi fırsatların bekleyeceği aşikar.

ve Galatasaray İçin Daha Sonrası
Galatasaray üzerinden bakarsak olaya, geçtiğimiz sene tüm planlar günlük başarı için yapılmıştı. Sadece Nilay'ın transferi bile vizyonsuzluktu benim için, tabii transferi yapan koç kısa vadeli başarının sembol isimlerden olunca çok yadırganmadı bu transfer hamlesi. Yasemen benchte unutuldu, Yasemin hiçbir şey yapmamasına rağmen Bahar'a tercih edildi sezonun çoğu döneminde. O sezonun ardından önümüzdeki yıllara umutla bakmamızın en önemli sebebi, Ceyhun Yıldızoğlu'nun gençlere tanıdığı şanstır. Yine aynı laflara döneceğiz ama Galatasaray'ın şampiyonluk yolunda en büyük handikapı olan Birsel-Esmeral-Nevriye üçlüsüne karşı satın alınabilecek bir yerli grubu yok. Bu yüzden kendi değerlerimizi yaratacağız. Çağlar, Melek Bilge transferini; "Galatasaray'ın kendi Nevriye Yılmaz'ını yaratma projesi" diye yorumlamıştı, gerçekten de çok güzel anlatmış olayı Çağlar.

Bu işin Şaziye'yi, Nilay'ı, Yasemin'i transfer etmekle olmadığını da gördük geçen senelerde. Şampiyonluksuz geçen 10 senenin ardından, bir sene de bir hedef uğruna bekleriz. Melek, Bahar, Yasemen ve Gülşah'tan birini bile kazansak hem Galatasaray hem de Milli Takım için en az 10 senelik bir oyuncu ortaya çıkarmış oluruz. Gelip geçici bir başarıdan çok daha önemli bu gençlik aşısı bizim için.

Alina Harikalar Diyarında

U20 Şampiyonası ile ilgili son yazıyı da bireysel performanslara ayırıp, "Milli İlgiyi" yavaş yavaş artık resmi maçları başlayacak A Milli Takım'a çevireceğiz.

Rusya'nın şampiyonluğu ile biten turnuvada MVP de Rusya'dan çıktı doğal olarak. Sezon içinde Dinamo Moskova'da Eurocup finali de yaşayan Anastasia Logunova; 12.3 sayı - 3.2 asist - 5.9 ribaund ortalamalarıyla bu seneki turnuvanın en değerli ismi oldu. Logunova'nın yanında takım arkadaşı Tatiana Petrushina (UMMC), Marta Xargay (İspanya/Halcon Avenida), Alina Iagupova (Ukrayna/Dnipro Dnepropetrovsk) ve Sabine Niedola (Letonya/Nantes Rezé Basket) şampiyonanın en iyi 5'ine seçilen diğer oyuncular oldular. Tabi bu isimlerin dışında; sayı kraliçesi Marina Solopova (Litvanya/Lemminkainen), ribaund kraliçesi Giedre Paugaite (Litvanya/TEO Vilnius), Olesia Malashenko (Ukrayna/Arras Basket), Cristina Ouvina (İspanya/Mann Filter) diğer dikkat çeken isimler oldular.

Bu genç hanımlardan birini özellikle ayırmak istiyorum, o isim; Alina Iagupova. Ukraynalı oyuncu 1992 doğumlu, tüm oyuncular içinde yaş olarak en küçük 10 isimden biri olan Iagupova, birçok istatistikte de adını ilk 10'a yazdırmayı başardı. Turnuva sonunda 17.6 sayı (3. sıra), 8.7 ribaund (5. sıra), 5.9 asist (1. sıra), 3.1 top çalma (1. sıra), 1.2 blok (8. sıra) ortalamaları ile tüm istatistiklerde iyi yerler edindi kendine. Sıralama maçlarında Ukrayna formasıyla, Ümit Millilere rakip olan Alina, bu maçta zirve istatistiklerine imza attı. Maçı 26 sayı-7 ribaund-11 asist-6 top çalma-3 blok ile tamamlarken genç oyuncu, bizim kızları tek başına yendi desek yeridir.

Alina 1.80'lik boyuyla, guard pozisyonunda oynuyor. Asli görevlerinin yanında, pozisyonuna göre uzun boyuyla ribaund ve blok içinde kendine avantaj sağlıyor genç guard. Yaşı henüz U18 seviyesindeyken, bir üst yaş grubunda mücadele eden oyuncu, olumlu istatistikleri ile turnuvanın 5'ine seçilmeyi başardı. Bardağın bir de boş tarafı var genç oyuncu için, öncelikle Alina 3 sayı çizgisinin gerisinde yeterince iyi değil, bir diğer sorun da top kayıpları. Asist ve top çalma istatistiklerinin yanında top kaybında da 1. sırada yer aldı Alina Iagupova. Maç başına ortalama 5 top kaybeden oyuncu, Letonya karşısında tam 14 top kaybı yaparak bu konudaki zaafını ortaya koymuş oldu. Dış atışlar ve top kaybı konusundaki sorunlarını çözerse Alina, belki de Ukrayna tarihinin en önemli basketbolcusu olabilir. Üst seviyede basketbol oynaması için önünde uzun yıllar var kuşkusuz, ilerleyen yıllarda eksiklerini kaparsa onu izlemesi -şu anda hiç izlemeden, bu kadar yorum yapıyorken- gerçekten büyük zevk olacağa benziyor.

25 Temmuz 2010 Pazar

U20 Avrupa Şampiyonası Sonuçlandı || Şampiyon Rusya

15 Temmuz'da başlayan turnuva bugün oynanan final ve sıralama maçları ile sonlandı. Millilerimiz öğle saatlerinde oynadığı maçta Sırbistan'ı mağlup ederek 7.'likle kapamıştı turnuvayı. Günün en önemli maçı, yani turnuvanın finalinde Rusya, İspanya'yı 75-74 mağlup ederek bu yaş grubunun şampiyonu olmayı başardı.

Her iki grup aşamasında da birer maç kaybeden Rusya, finalde karşısına namağlup olarak gelen İspanya'yı zor da olsa mağlup etmeyi başardı. Maçın bitimine 17 saniye kala, top İspanya'da iken maç boyunca takımını ayakta tutan Ouvina son hücumdan sayı çıkaramayınca İspanya'nın ümitleri tükenmiş oldu. Rusya'da 21 sayı atan Shilova ile İspanya'yı 4 üçlüğü ve toplam 24 sayısı ile oyuna bağlayan Ouvina final maçının öne çıkan isimleri oldular.

Turnuva sonunda sıralandırmaya bakmadan finalin kaybeden İspanya bir övgüyü hak ediyor kesinlikle. Kulüplerde, milli takım seviyesinde, bireysel sporlarda sporun hemen her dalında tepeye oynuyorlar. Sporla ilgilenip de İspanya'yı gıpta ile izlemeyen insan yoktur herhalde.

Final Maçı:
(1.) Rusya: 75 - (2.) İspanya: 74

3.'lük Maçı:
(4.) Fransa: 49 - (3.) Letonya: 53

5.'lik Maçı:
(6.) Litvanya: 64 - (5.) Ukrayna: 82

7.'lik Maçı:
(8.) Sırbistan: 46 - (7.) Türkiye: 68

9.'luk Maçı:
(9.) Polonya: 61 - (10.) Hollanda: 50

11.'lik Maçı:
(12.) İtalya: 72 - (11.) Belarus: 91

13. Romanya
14. Almanya
15. İsveç
16. Bulgaristan

Ümitler Avrupa Yedincisi

Ümit Kadınlar Avrupa Şampiyonası'nın son gününde 7-8 maçında Sırbistan karşısındaydık bugün. Turnuvanın bizim açımızdan kapanış maçı olan bu karşılaşmada bugüne kadar az süre alan isimlere şans verdi koç Aziz Akkaya. İlk çeyrekteki Sırbistan üstünlüğünün ardından oyuna kontrol altına almayı başararak diğer üç çeyreği kazanmayı başardık. 68-46 üstünlüğümüz ile sona eren karşılaşma ile birlikte şampiyonayı da yedinci sırada tamamlamayı başardık. Özge Yavaş'ın 12 sayı - 5 asist - 2 ribaundluk oyunu ve turnuvadaki en uzun dakikaları bugün alan Esra Ural'ın 4 sayı 1-3 ribaundu istatistik kağıdının dikkat çeken rakamları olarak gözüküyor. Ribaundlardaki 50-42'lik üstünlüğümüz de bir o kadar dikkat çelici.

Üstüste dört galibiyetle başladığımız turnuvada ikinci grupta 17 sayıdan verdiğimiz Sırbistan maçı kırılma noktası oldu bizim için. Bugün Rusya ile final oynayacak İspanya'ya karşı aldığımız mağlubiyet kabul edilebilir bir durum ama Sırbistan maçını çok ekstra şekilde kaybettik. 17 sayıdan vermemiz de ayrıca kötü oldu elbette, psikolojik açıdan. Yine de toplamda başarılı bir turnuva çıkardığımızı söyleyebiliriz diye düşünüyorum. Bu konuyu konuşmaya devam edeceğiz önümüzdeki günlerde..Şimdilik emeği geçen herkese teşekkür ederek, bir kez daha tebrik edelim takımımızı.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Ümitler Letonya'ya Son Topta Kaybetti

Ümitler Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek finale yükselen takımımız günün son karşılaşmasında ev sahibi Letonya ile karşılaştı. Ev sahibi avantajını kullanmak isteyen rakibimize karşı ilk dakikalarda oyunu dengede götürmeyi başararak Damla Gezgin'in üçlüğüyle ilk çeyreği 15-12 önde tamamladık. İkinci çeyrekte Letonya'nın oyuna domine etmesine cevap veremeyince soyunma odasına 33-25 geride girmemize karşın ikinci yarının ilk beş dakikalık sekansında yakaladığımız 10-2'lik seri ile durumu yeniden eşitledik. Yirmialtıncı dakikada, skor 35-35 iken, günün takımımız adına en etkili ismi Özge Yavaş ikinci sportmenlik dışı faulünü yaparak oyun dışı kaldı. Ev sahibi lehine çalınan bu düdükler başlangıçta kafamızda soru işareti oluştursa da her iki düdük de doğruydu diyor koç Aziz Akkaya. Özge'nin devre dışı kalmasına, bu maça kadar turnuvanın ribaund lideri Tuğçe Canıtez'in hücumda etkisiz bir maç oynuyor olmasına karşın son topa kadar taşıdık maçı. Fakat son 22 saniyede iki üçlük isabeti bulan Klintsone 64-57'lik skorla kapıyı suratımıza kapatan isim oldu.

Salonda 4500 kişi vardı diyor koç Akkaya. Bu atmosferde şampiyonanın ev sahibine karşı, son ondört dakikayı günün en etkili isminden yoksun olarak oynuyor ve son topta kaybediyorsanız bu takıma teşekkür etmekten başka birşey yapılmaz. Madalya istiyorduk, alabileceğimizi de biliyorduk ama olmadı. Şimdi 5-8 maçlarını oynayıp, klasmandaki yerimizi belirleyeceğiz. Yaşattığınız heyecan, akıttığınız ter için teşekkürler hepinize.

23 Temmuz 2010 Cuma

Yeni Transfer: Gintare Petronyte

Geçtiğimiz gün arka arkaya açıklanan üç transferin son halkasıydı Gentare Petronyte. 1989 doğumlu Litvanyalı oyuncunun boyu 1.95. Ülkesinde Teo Vilnius takımında forma giydikten sonra geçtiğimiz sezon Yunanistan'da Sony Athinaikos'da mücadele etti. Yunan takımıyla Euro Cup şampiyonluğu elde eden Gintare, bu kupada 9.7 sayı - 6.6 ribaund ortalamaları ile katkı sahibi olan isimlerden biriydi. Bu kupada 16 maçta forma giyen Gentare, bu rakamları ortalama 18 dakika parkede kalarak yaptı ki bu da rakamların değerini daha da arttıran bir detay kesinlikle. Buraya kadar olan kısımlar malum herkesin kolayca ulaşabileceği bilgiler. Biz diğer isim analizlerinde olduğu gibi yine Gintare - Galatasaray Medical Park birlikteliği penceresinden bakmaya çalışalım duruma.

Öncelikle geçen yıl kadroda yer alan Ivana Vecerova, Yelena Leuchenka ve Yasemin Horasan'ın bu sezon takımdan ayrılmasının ardından o bölgeye transfer gerekliliği aşikardı. İlk olarak Fowles hamlesi geldi oraya ki bu başlı başına bir olay. Daha önce konuşmuştuk bunu. Fowles'ın yanına yapılacak ikinci takviye önemliydi artık. Ceyhun Yıldızoğlu'nun göreve gelmesinden çok önce kadroya kazandırılan Fowles'ın ardından verilecek bu ikinci karar yeni koça ait olacaktı. Öyle de oldu. Fowles'ın yanına 89 jenerasyonun Türkiye'deki en önemli uzunu olarak gösterilen Melek Bilge'yi dahil ettikten sonra Avrupa'da Yılın Genç Oyuncusu seçilmiş bir diğer 89 doğumlu Gentare'yi de takıma kazandırdı koç. Litvanya gibi bir basketbol ekolünden gelen Gintare, herşeyden önce büyük potansiyeliyle geliyor Florya'ya. Bu potansiyelinin bir kısmını Athinaikos formasıyla geçen sene kinetiğe dönüştürmüş olsa da devamını getirebilmek için giyecek parçalı formayı.

Kendi yaşıtlarının arasında sivrilip, turnuvalardaki ciddi rakamlarıyla dikkat çektikten sonra Bahar Çağlar'ın da arasında yer aldığı genç oyuncular kümesinden sıyrılarak Yılın Genç Oyuncusu seçilen Gintare, önümüzdeki sezon bölgesinde dünyanın şu an için en dominant ismi Fowles ile birlikte oynayacak. Bu gerçekten kolay kolay ele geçirelemeyecek bir şans olacak onun için. Ha keza Melek Bilge için de aynı şeyler geçerli. Melek'e nazaran Gintare'nin daha fazla süre alacağı ve Fowles ile daha sık sahada yer alacağı ortada. Ülkesinin basketbol ekolüne yaraşır şekilde orta mesafe şutu bulunan Gintare, Fowles'e gelmesi muhtemel ikili sıkıştırmaları yüksek yüzdeyle sayıya dönüştürebilecek bir isim. Yine altyapısını aldığı ülkenin bir özelliği olarak oyun aklı üst seviyede olan bir uzun Gintare. Estetik paslarını, zaman zaman bir guard inceliğindeki düşüncelerini görebiliriz sahada. Çok sık ve istikrarlı şekilde yapmıyor bunu ama hiç beklenmedik anda bazen güzel servisler yaparken görebiliriz onu. Boyuyla orantılı olarak ribaund rakamlarının yüksek olması normal karşılanabilir elbette ama hücum ribaundlarında da etkili bir isim Gintare. Geçen sezon Euro Cup'da 18 dakikada ortalama 6.6 ribaund çekerken bunların 2.4'ü hücum ribaundu olarak geçti kayıtlara.

Herşeyden öte Litvanya gibi bir basketbol ülkesinin henüz 89 doğumlu ve çok şeyler beklediği oyuncusu kadroya katılmış durumda. Üstelik sözleşme iki yıllık olarak imzalandı. Koç Yıldızoğlu'nun kafasındaki oyun planında Gintare'ye biçilen rol nedir, nasıl bir katkı vermesi isteniyor tarzındaki soruların cevabı için biraz beklememiz gerekecek şu anda. Fakat Fowles ile birlikte iyi bir ikili olacağını düşünüyorum ben Gintare'nin. Fowles - Gintare - Melek Bilge--olası xxx hamlelerinin ardından da boyalı bölgede sıkıntısız dönemlere doğru adımlar atılıyor gibi sanki. Bir numarada halen ciddi dezavantaja sahip olsak da uzun rotasyonun bu denli kaliteli ve potansiyelli isimlerden oluşması bu dezavantajı biraz olsun dengeleyebilir.

Ümitlerin Rakibi Ev Sahibi Letonya

Dün 17 sayıdan verdiğimiz Sırbistan maçının ardından bugün grup liderliği için turnuvanın tek namağlup takımı İspanya karşısındaydık. Kazandığımız takdirde grup lideri olarak yükselecektik çeyrek finale. Beklediğimiz gibi zorlu geçti bizim açımızdan maç. İlk çeyrekten itibaren kontrolü ellerine aldı İspanyollar ve kırk dakikayı rahat şekilde önde götürerek 80-57 galip ayrıldılar sahadan. Grubumuzda oynanan diğer iki maçı ardından liderlik için çıktığımız İspanya maçını grup üçüncüsü olarak kapattık.

Çeyrek finali iki gün önce garantileyen takımımız grup üçüncülüğünün çaprazdan gelen grup ikincisi Letonya ile eşleşti. Şampiyonadaki tek mağlubiyetini Rusya karşısında alan Letonya aynı zamanda turnuvanın da ev sahibi. 17 sayıdan verdiğimiz Sırbistan maçı madalya yolumuzu engebeli hale getirse de Letonya karşısında halen ciddi bir şansa sahibiz bence. Karşılaşma 23 Temmuz Cuma günü saat 20.45'de.

22 Temmuz 2010 Perşembe

Yeni Transfer: Melek Bilge

Dün açıklanan transferlerden bir diğeri Melek Bilge idi. Gerçi oyuncunun menajerlik şirketi kendi sitesinde günler öncesinden duyurmuştu bu transferi ama biz yine de resmi sitenin haberi girmesini bekledik bu satırları yazmak için. 1989 doğumlu Melek, 1.94 boyunda. Kendi jenerasyonun umut vaad eden isimlerinden biri olarak dikkat çektiği Migros takımından Beşiktaş Cola Turka'ya transfer oldu geçtiğimiz sezon. Aziz Akkaya'nın rotasyonunda fazla süre alamadığı için geçen sezon özelinde konuşmak pek sağlıklı olmayacaktır. Zaten sezonun bir kısmında da sakatlığı nedeniyle oynayamadı.

Peki kadrosunda ciddi bir revizyona giden Galatasaray Medical Park, Melek Bilge'yi neden kadrosuna kattı? Bizim için cevabı mühim olan soru budur an itibariyle. Öncelikle Melek, 1989 doğumlu ve henüz 21 yaşında. Kendi jenerasyonunda dikkat çekmesinin ardından A Milli Takım kadrosuna da dahil edilmiş bir oyuncu. Beşiktaş Cola Turka'da bench ısıtarak geçirdiği sezonun ardından geldiği Florya'da bir anda takımın önemli rollerinden birine girmesi beklenmiyor elbette. Slywia Fowles gibi bir dünya yıldızı ile antreman yapacak olması ve kendi yaş gruplarında ' Yılın En İyi Genç Oyuncusu' seçilmiş bir Litvanyalı ile forma rekabetine girecek olması Melek için oldukça mühim. Zira Fowles ile antreman yapacak olmak, hem de bu yaşta, herkese nasip olacak bir şans değil. Türkiye'de bu şansı en iyi şekilde değerlendirmesi gereken genç bir uzun varsa şayet bu Melek Bilge idi bana göre de. Bu noktadan sonra kendisine verilen bu şansı kullanıp kullanmamak kendi elinde. Altın tepside güzel bir fırsat bu Melek için.

Altyapılardan oyuncu çıkaramama sorunumuz ciddi boyutlara evrilmişken uzun oyuncu sorunsalı da bambaşka bir boyut. Şu an için rakipsiz olan ve muhtemelen kariyerine de Türkiye'de rakipsiz şekilde son verecek olan Nevriye Yılmaz'ın yerine birini koyacaksak şayet bu isim Melek Bilge olabilir. Tabii ki o aşamaları geçmesi için yiyeceği çok ekmek, aşacağı çok yol var. Bu yolda işini kolaylaştırabilmek ve usta ellerde işlenebilmek için Fowles ve Gintare'nin yanına 3. uzun olarak ekleniyor Melek Bilge koç Yıldızoğlu tarafından. Üstelik beş yıllık sözleşmeye imza attırılarak. Bu beş yılın da Melek Bilge'den uzun vadede ülkenin en ciddi uzun oyuncusu yaratma projesinin bir aşamasını olduğunu okumak gerekiyor.

Sözleşmenin beş yıllık imzalanması ve mevcut kadroda şu an için Fowles - Gintare ikilisinin yer almasının yanı sıra muhtemel bir devşirmenin de gerçekleşme olasılığının bulunması, ilk sezonda Melek Bilge'nin tamamen benche mahkum kalacağı şeklinde yorumlanmamalı. Ceyhun Yıldızoğlu'nun kurduğu kadrolarda sezonu benchde açıp benchde kapatan isimlere pek yer yoktur zira. Melek de henüz ilk sezonunda ligde süreler alacaktır. Ki bu noktada takımın ilk idmanlarını ve hazırlık sürecini beklemek doğru olacaktır. Fakat alacağı bu muhtemel süreleri arttırması da, bahsettiğim projenin esas kızı olması da kendi elinde. Önemli bir şans var önünde, umarım değerlendirir bu şansı ve ülke basketbolu Nevriye Yılmaz'ın ardından uzun yıllar hizmet edecek ikinci bir kalifiye uzun kazanmış olur.

Nevriye Yılmaz'ı Fenerbahçe'den geri almayacak olan Galatasaray'ın kendi Nevriye Yılmaz'ını yaratma projesidir diyorum ben Melek için. Bu konuda yanılıp yanılmadığımızı önümüzdeki sezonlarda hep birlikte göreceğiz.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Yeni Transfer: Ceyda Kozluca

Yoğun bir günü geride bırakırken yavaş yavaş isimler özeline inmeye başlasak iyi olacak sanırım. Bugün açıklanan ilk isim geçtiğimiz sezonu Kocaeli BŞB forması ile tamamlayan Ceyda Kozluca olmuştu. 1984 doğumlu oyuncu 1.80 boyunda ve iki numara olarak görev yapıyor. Kariyerinde daha önce Beşiktaş, Erdemir, Akyazı ve son olarak Kocaeli BŞB formaları giymiş şekilde geliyor Florya'ya. Geride bıraktığımız sezonda ligde 15.5 sayı - 4.7 ribaund - 2.7 asist ortalamaları tutturmayı başardı. Buraya kadar olan kısım bugün resmi site tarafından girilen ve şu ana kadar tüm siteler tarafından kopyala-yapıştır yapılan transfer bilgileri. Google çubuğuna Ceyda Kozluca yazarsanız şayet bunlara ulaşmanız saniyeler sürüyor sadece. Bu bilgileri giriş tadında bırakalım ve devam edelim biz.

Öncelikle Ceyda'nın geçen yıl bu ortalamaları elde etmesinde ana faktör Kocaeli ekibinin sezon başında ilginç bir kararla anlaştığı yabancı oyuncuları yollayıp, yola tamamen Türk işi bir kadroyla devam etmesiydi. O dar rotasyonla yola çıkarlarken zaten ligden düşmeyi kabullenmişlerdi. İşte bu döngü içerisinde, çoğu zaman başlayan beşin hemen hemen hiç oyundan çıkmadan oynadığı karşılaşmalarda yakaladı bu ortalamaları Ceyda. Elbette değerli rakamlar bunlar ama bu noktayı da atlamamak gerekiyor. Bu noktayı belirttikten sonra altının çizilmesi gereken bir kısım daha var. O da Ceyda'nın geride bıraktığımız sezondan önce okulunu bitirip tamamen basketbola odaklanması. Ülkemizdeki genç oyuncuların yaşadığı temel sorunlardan biri bu. 'Okul mu basketbol mu?' ikileminde sıkışan ve biraz ondan biraz bundan derken epeyce yıpranan ve spora olanak sağlamayan, yardımcı olmayan eğitim sisteminde arada kalan isimlerden biriydi Ceyda. Kariyerinde yer alan Akyazı takımında oynama sebebi de tamamen okulu ile ilintili. İdman -okul - yolculuk üçgeninde yoğunlaşan Ceyda, Marmara Üniversitesi Fransızca bölümünü bitirmesinin ardından kendini tam anlamıyla basketbola vermeye başladı. Ki 25-26 yaşlar bu açıdan oldukça makul yaşlar olarak bilinir.

Oyununu geliştirmek için çabalayan Ceyda'nın bu gelişimi koç Ceyhun Yıldızoğlu'nun detaylı gözlemlerinden kaçmadı elbette. Önce Milli takım kadrosuna dahil etti Ceyda'yı ve şimdi de G.Saray Medical Park kadrosuna. Bunun tek sebebi Ceyda'nın kendini geliştirmesi ve halen gelişime açık bir oyuncu olarak yoluna devam etmesi değil elbette. Bir diğer sebep ise Yıldızoğlu'nun Florya'da genç oyuncularla orta vadeli olarak kurmaya çalıştığı yeni sistemde aradığı temel özelliklerden birinin Ceyda'da bulunuyor oluşu: Birden fazla pozisyonu oynayabilmek. İki numara olarak bilinmesine karşın üç numara pozisyonunda da oynayabilir Ceyda. Tıpkı yeni transferlerden Gülşah gibi. 1 ve 2 numaralı oynayabilen Doneeka Hodges gibi.

Yıldızoğlu'nun normal sezonları geniş rotasyonlu oynadığını, kadroya dahil ettiği herkesten bir şekilde katkı alıp onlara aidiyetlik hissi verebildiğini biliyoruz. Geçmiş dönemde hem Botaş'ta hem de Mersin'de deneyimledik bunları. Bu kez daha yüksek bütçeli bir takımda, daha kaliteli isimlerle kurmaya çalışacak bu dengeyi. Elbette Seimone ve Fowles gibi isimlerin bu rotasyon zincirinin en az kesilecek halkaları olduğu açık. Fakat Eurocup kazandığımız dönemde olduğu gibi Seimone'nin 5'e 1 hücumlarını görme olasılığımızın da epeyce düşük olduğunu eklemek lazım. İşte oluşturulacak bu yeni rotasyonda önemli görevler üstlenecek Ceyda. Hücum sahasında şutuna güvenen, zaman zaman eli sıcak olduğunda bunu öldürücü boyuta taşıyabilecek bir yerli oyuncu olarak giriyor bu kadroya. Dışarda Seimone, içerde Fowles'ın yer aldığı bir beşte yapılacak yardım savunmalarında ceza şutu sokabilecek oluşu da bir diğer detay. Ki ben Yıldızoğlu'nun bu sezon bu noktada planlamalar yapacağını düşünüyorum. Aslında bu kısımda Ceyda ile Cem Akdağ'ın Esra Şencebe profilleri eşleşiyor gibi.

İşin savunma kısmında da hareketliliği ile yardımı olacaktır Ceyda'nın. Ortalama bir savunmacı diyebiliriz kendisine bu noktada fakat burada kendisine biçilecek görev de önemli olacak. Zira geçen yıl Kocaeli'nde olduğu gibi hücumda bütün toplar elinde sonlanmayacak burada. Aksine eline top değmeden geçirebileceği zaman dilimleri bile olacaktır. Bu da işin savunma kısmı için daha fazla enerjisi olması muhtemel bir Ceyda profili çıkartıyor karşımıza.

Esra Şencebe - Yasemin Horasan ve takıma katıldığı günü matem günü ilan ettiğimiz Nilay Yiğit önümüzdeki sezonun kadrosunda düşünülmediği için bu isimlerin yerine takviyeler gerekiyordu. Ve bunu da Fenerbahçe'nin Big Three'si kadroda tutulurken yapmak gerekiyordu. Bu bağlamda Ceyda transferi, geçen yıl küme düşen takımdan alınmış bir oyuncu olarak yorumlanmamalı. Elbette bu cümle bir gerçeği yansıtıyor ama bizim de ülke kadın basketbolunda belirli çerçevelerimiz var. Ve bu çerçeve içerisinde takıma kazandırılabilecek önemli isimlerden biriydi Ceyda. Önümüzdeki dönemde oyunuyla, mücadelesiyle, hırsıyla giydiği formanın hakkını verecektir.

Sırada Melek Bilge ve
Gintare Petronyte analizleri var. Şimdilik kısa bir es verelim.

Yeni Çehresiyle Galatasaray I

Işıl Alben - Yasemen Saylar - Doneeka Hodges
Nihan Anaz - Tuğba Palazoğlu -Ceyda Kozluca
Seimone Augustus - Gülşah Gümüşay
Bahar Çağlar - Melek Bilge
Slywia Fowles - Gintare Petronyte

Şu an için elimizdeki kadro bu. Tasnifi oyuncuların pozisyonlarına göre yapmadım, baştan belirteyim bunu da gelmesi muhtemel xxx iki numara oynamaz be baba tarzı yorumları engellemiş olayım. Zira şu an için 12 kişinin yer aldığı bu kadroda birden fazla pozisyonu oynayabilecek fazlaca oyuncu var.

Ceyhun Yıldızoğlu ile yeni bir yola çıkan Galatasaray'da son dönemde görmeye alışık olmadığımız şekilde radikal kararlar alınıyor. Elbette bu kararların en radikali sezon sonunda Zafer Kalaycıoğlu ile yolları ayırarak son dönemin en başarılı yerli ismi Ceyhun Yıldızoğlu ile anlaşmaktı. Yıldızoğlu farklı bir isim, farklı bir tarzı var. Bu oyuna bakış açısı pek çok teknik adamdan farklı ve dolayısıyla parkedeki takımları her zaman için adından söz ettirecek çapta farklılıklara imza attı hep. Peki Yıldızoğlu'nu farklı kılan bu özelliklerin Florya'da da kendini gösterebilmesi için koça gereken stabil ortam sağlanabilecek mi? Galatasaray'ın şu anki en temel sorunu ne transferler, ne kadro yapılanmasıdır. En temel sorun budur. Taraftar şu an için Ceyhun Yıldızoğlu'nun yanında gözüküyor ama geçtiğimiz bir yıllık kara dönemde yönlendirmelere fazlasıyla açık olduğunu ispat eden davranışlar sergileyen taraftarın kötü dönemde koçun arkasında durabilme ihtimalini oldukça düşük görüyorum ben. Dolayısıyla yönetimin de bu anlamda pek geçer bir notu yok benim nazarımda. Tabii ki deneyimlemeden bilemeyiz bu süreçte yaşanabilecekleri.

Kadroya dönecek olursak şayet, Nihan Anaz - Doneeka Hodges - Ceyda Kozluca - Melek Bilge - Gülşah Gümüşay gibi geçen sezon ligin alt sıralarında mücadele veren takımlardan bir yerli rotasyon oluşturdu Yıldızoğlu. Bu rotasyonu oluşturmak için de kabuklaşmış yerli rotasyonu bozmak durumundaydı elbette. Birsel - Esmeral - Nevriye üçlüsü ile mükemmele yakın bir performans gösteren Fenerbahçe yerli kadrosu karşısına son dönemde sayısız kez dikilen ve bunların çoğunda sahadan mağlup olarak ayrılan bu yerli rotasyonu tekrar bu savaşa sokmak istemedi koç. Bunu gayet makul karşılıyorum zira işin psikolojik boyutu da çok önemli bu aşamada. Yeni bir ekiple, hepsinden öte kendi ekibiyle girmek istedi bu yarışa koç. Şu anda takımda olmasını istediğiniz yerli oyuncu kimdir diye bir anket assak sağ tarafa, çıkacak üç isimden en az ikisi F.Bahçe'li olacaktır diye tahmin ediyorum. Dolayısıyla bu yarışta yapılmamış olanı yapması gerekiyordu Yıldızoğlu'nun. Ve o da kariyerinin tamamında bu kararları almaktan çekinmeyen bir isim olarak radikal değişikliği gerçekleştirdi.

Bu tarz radikal değişikliklerin iki sonucu vardır: Ya kral olursunuz ya da başarısızlık yaftasıyla birlikte görevinizden ayrılırsınız. Gönlümüz elbette ilkinden yana ama ikincisinin gerçekleşme ihtimali de hiç ama hiç düşük değil şu mevcut tabloda.

Yabancı tercihleri, Avrupa'daki hedefler ve yeni çehresiyle Galatasaray Medical Park yazıları devam edecek kısa sürede. Şimdilik giriş yapmış olalım bu yazıyla. Devam edecek..

Gintare Petronyte de Galatasaray'da

Sarayın Sultanları açısından hareketli bir gün yaşanıyor. İsmi günler öncesinden pek çok siteye düşmüş olan Gintare Petronyte de önümüzdeki sezon Galatasaray Medical Park takımının kadrosunda yer alacak. 1989 doğumlu oyuncu geçen sezon EuroCup'ı kazanan Sony Athinaikos takımında forma giymişti. Daha önce sözleşme imzaladığımız fakat bağlarından sakatlandığı için sözleşmeyi fesh ettiğimiz Wiggins'in da takım arkadaşıydı geçen sezon. Basketbol ekolü bir ülkenin gelecek vaad eden önemli uzunlarından biri olarak geliyor İstanbul'a. Sözleşme iki yıllık olarak açıklanmış ki bu da önemli bir ayrıntı. Bugün açıklanan üçüncü transfer oldu Petronyte. Biraz nefeslenelim, devam ederiz.

Melek Bilge Galatasaray'da

Transfer listesinin tepesinde yer alan isimlerden biriydi Melek Bilge. Onun da durumu bundan günler önce belli olmuştu zaten. Melek'in menajerlik şirketi sözleşme imzalandığını kendi sitesi üzerinden duyurmuştu. Bizim kanattan açıklama ise ancak bugün gelebildi. Daha önce ligimizde Migros ve Beşiktaş Cola Turka formaları giyen Melek Bilge, önümüzdeki sezon parçalıyı terletecek.

Radikal hamlelere ve fazlasıyla soru işareti barındıran transferlere bir yenisi daha eklenmiş oldu böylece. Tüm resmi görebilmek ve doğru okuyabilmek adına hamlelerin tamamlanmasını bekliyoruz artık.

Ceyda Kozluca G.Saray'da

Uzun zamandır ismi gündemde yer alan Ceyda Kozluca transferi az önce resmi site tarafından resmen duyuruldu. Milli takım kampında bulunan Ceyda transferinin bittiğini ve resmi sözleşmeye imza atılmasının beklendiğini birinci ağızlardan öğrensek de işlemler resmiyete dökülmeden burada yazıp çizmeme kararımız nedeniyle bekliyorduk biz de herkes gibi. Yerli rotasyonu yenileme çerçevesinde radikal adımlar atılırken üzerinde konuşulması gereken bir isim Ceyda. Bunun için uzunca zamanımız var, ilerleyen saatlerde bir Ceyda Kozluca yazısı yer alacak bu sayfada. Şimdilik hayırlı olsun diyerek bir virgül koyalım buraya.

20 Temmuz 2010 Salı

Türkiye: 71 - Sırbistan: 75( İlk Mağlubiyet)

İkinci tur karşılaşmalarına dün İtalya galibiyeti ile başlamamızın ardından bugün Sırbistan karşısındaydık. Yasemen'in ilk iki buçuk dakikada iki faul alması korkutsa da dünün suskun ismi Tuğçe'nin etkili oyunu ile iyi başladık maça. Ve ilk çeyreği Damla'nın son saniye üçlüğü ile 21-18 önde tamamladık. İkinci periyodun ilk beş dakikalık diliminde ise takımımızın yarattığı fırtına vardı parkede. Fırtına dindiğinde ise beş dakikaya sığdırılan 17-5'lik seri ile skor 38-21 lehimize oluşmuştu. Beşte beş de güzel olur hani, hem böylece yarınki İspanya maçı da tam bir final maçına dönüşür diye düşünerek çıktım evden. Dışardayken de skor almaya çalıştım sık sık. Yavaş yavaş kapatmış farkı Sırp takımı, final periyodu öncesinde 59-59'da eşitlemeyi de başarmış. 16-12'lik son çeyrek, 54-33'lük son yirmibeş dakika skoru sayesinde sahadan 75-71 galip ayrılmışlar. Tam dört oyuncumuz çift hanelerde skor üretmesine karşın Sırp takımının 6/12 üçlük yüzdesi galibi belirleyen temel faktör olarak gözüküyor. Henüz onbeşinci dakikada yakaladığımız onyedi sayılık farkı koruyamamak da bizim eksi hanemizde yer alıyor elbette.

Grubumuzda yer alan Belarus ve İtalya'nın gösterdiği başarısız performansların ardından çeyrek finale kalmayı dün garantilemiştik zaten. Bugünkü mağlubiyet sıralamadaki yerimiz açısından etkili olacaktır. Bu nedenle yarınki İspanya maçı oldukça önemli. Şu anda turnuvanın tek yenilgisiz takımı İspanyollar. Bu maçı kaybettiğimiz takdirde gruptaki diğer maçların neticesine göre sıralamamız belli olacak.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Namağlup Devam Ediyoruz

Gruplardaki ilk üç maçı kayıpsız geçen takımımız bugün İtalya karşısındaydı. Grup maçlarında en etkili ismimiz olarak dikkat çeken Tuğçe Canıtez'in 37 dakika sahada kalmasına karşın 0-6 ile saha içi isabeti bulamadığı karşılaşmanın ilk yarısında Simay çıktı sahneye. İlk yirmi dakikada ürettiği 14 sayı ile soyunma odasına 37-37 beraberlikle girmemizi sağladı. Tuğçe'nin bir türlü istediği ritmi bulamadığı karşılaşmanın ikinci yarısında Esra Ural'ın sayılarıyla skorda öne fırlasak da final periyoduna girmeden yakalandık İtalyan'lara. Final periyodunda Tuğçe'nin hareketlenmesini umuyorduk fakat gününde değildi bugün Tuğçe. Onun yokluğunda Yasemen Saylar çıktı sahneye. Üstüste bulduğu 11 sayı ile maça imzasını atan isim olan Yasemen, karşılaşmayı 21 sayı - 5 asist - 5 ribaund ile tamamladı. Ve sahadan 67-58'lik skorla galip ayrılmamızı sağlayan isim oldu. Tamamı ilk yarıda olmak üzere 14 sayı üreterek çift haneye çıkan bir diğer oyuncumuz da Simay oldu. 22 dakika sahada kalarak istatistik kağıdına 9 sayı - 10 ribaund yazdıran Esra, efektif bir performans ortaya koyarken günün suskun ismi Tuğçe, üçü hücum olmak üzere 11 ribaund çekmeyi başardı.

Dördüncü maçta dördüncü galibiyetimizi alarak devam ediyoruz yola. Yarın akşam 18.30'da rakibimiz Sırbistan olacak. İkinci gruba bir galibiyet taşıyabilen Sırbistan ile oynadıktan sonra bugün Belarus'u rahat geçen İspanya ile oynayacağız. Maç maç düşünmeye devam şimdilik, bozmak yok..Yürüyedurun..

18 Temmuz 2010 Pazar

Ümit Kadın Milli Takımımız Grup Lideri

İlk iki günde alınan iki galibiyetin ardından grubun diğer namağlup ve daha önce bu seviyelerde şampiyonluklar kazanmış ekol takımlardan biri olan Litvanya karşısındaydık bugün. Romanya ve Belarus maçlarına nazaran daha zorlu bir kırk dakika geçireceğimizi ama ilk iki maçı maçı kazanmanın getirdiği özgüvenin de bizim işimize yarayacağını söylemiştim dün. İlk çeyrekte öne fırlayarak skor avantajını ele geçirsek de daha sonra dengeledi durumu Litvanya takımı. Final periyoduna 13-2'lik seri ile giriş yaparak en kritik anda yeniden direksiyona oturan Milliler, Tuğçe Canıtez'in 29 sayı -10 ribaund - 2 asistlik muazzam performansı ile sahadan 64-62 galip ayrılmayı başardılar. Bu sonuçla birlikte grubu namağlup şekilde lider tamamlayan takımımız, bir sonraki turda İspanya - Sırbistan - İtalya üçlüsü ile mücadele edecek. Erkek takımının Hırvatistan'da geçirdiği berbat turnuvanın ardından Kadın Milli Takımımızın bu mücadelesi ve emeği gözden kaçmamalı. Özellikle bugün alınan galibiyet alelade bir galibiyet değil. Litvanya gibi ekol bir takıma karşı alınmış, önemli bir galibiyet. Devamını da bekliyoruz artık.

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Türkiye: 75 - Beyaz Rusya: 61

İlk günkü Romanya galibiyetinin ardından ikinci maçta Beyaz Rusya karşısındaydık. Bu kez işi maçın başından itibaren sıkı tutarak ilk on dakikayı 23-8 önde geçen takımımız, maç boyunca bu farkı koruyarak sahadan 75-61'lik skorla galip ayrılmayı başardı. İlk günün başarılı ismi Tuğçe Canıtez 16 sayı -16 ribaund ile ikinci maçta ikinci double double'ını yaparken ilk gün neden az süre aldığı konusunda fikir yürütmeye çalıştığımız Esra Ural da 11 sayı - 10 ribaund ile cevap vermiş bize. Gözbebeğimiz Yasemen Saylar ise 12 sayı - 8 ribaund - 5 asistlik oyunu ile istatistik kağıdının her hanesine yazdırmış adını.

Bugün oynanacak üçüncü maçta rakip Litvanya. Tıpkı bizim gibi ilk iki maçını rahat kazanarak buraya gelen Litvanya ile grup liderliği maçına çıkıyoruz. Alınacak galibiyetlerin bir üst tura taşınacak olması her maçı değerli kılıyor elbette ama grup lideri olarak yukarı çıkmak moral motivasyon açısından da çok önemli olacaktır bizim için. Rakip ilk iki güne nazaran daha zorlu ama biz de iyi başladık turnuvaya. Bakalım akşam nasıl bir maç bekliyor olacak bizi.

Türkiye (75):
Simay Karaman 10 (4 ribaund- 1 asist), Burcu Çiğil 6 (4 ribaund), Gonca Karataş 2 (2 ribaund), Yasemen Saylar 12 (8 ribaund- 5 asist), Asena Yalçın 5, Ayşe İpek Derici, Özge Yavaş 8 (3 ribaund- 6 asist), Damla Gezgin 2 (3 asist), Tuğçe Canıtez 16 (16 ribaund- 2 asist), Esra Ural 11 (10 ribaund), Yelda Kavazoğlu 3 (3 ribaund)

Beyaz Rusya (61): Aliaksandra Musatava 5, Karalina Padshyvalava 7 (2 ribaund- 4 asist), Maryia Rashchenia 3, Maryia Papova 8 (7 ribaund), Maryia Filonchyk 17, Maryna Ivashchanka 8, Aliaksandra Zubrytskaya 4, Anzhela Kakhanskaya 3, Veranika Valeuskaya 4, Veranika Adamik, Katsiaryna Kashlei 2

16 Temmuz 2010 Cuma

Türkiye: 69 - Romanya: 53 (U20 Avrupa Şampiyonası)

Ümit Milli Takım, Avrupa Şampiyonası'na iyi bir başlangıç yaptı. Romanya ile karşılaşan ekibimiz sahadan 69-53 ile galip ayrıldı. Canlı skordan takip ediyorduk maçı, son çeyrek maçında sistem uçana kadar. 2. çeyrekteki bir uyku dönemi haricinde hep oyunu sürükleyen taraf bizim kızlarımızdı.

Maça; Yasemen, Damla, Burcu, Tuğçe, Esra beşiyle başladık. Esra-Gonca değişikliğinde Gonca'dan skor açısından çok daha faydalı oyun gelince Aziz Hoca da Gonca'yı daha çok kullandı maçta. Damla kritik yerlerde dış atışlarla devreye girdi, Yasemen, takım olarak kötü oynanan 2. çeyreğin ardından, 3. çeyrekte takımın ilk 7 sayısının tamamına imza atarak kötü süreçten çıkmaya yardımcı oldu ama 7 top kaybı ve 1/5 serbest atış ile maçı noktalaması bir oyun kurucuya yakışmamış. Özge de benchten gelerek, yine kendi gibi benchten gelen Gonca'yla birlikte 12 sayıyla takımın en skorer iki isminden biri oldu. Tuğçe'nin de double double'ı önemliydi ama şut performansı hiç iyi değildi yıldız oyuncumuzun, 2/10 saha içi isabetiyle bitirdi maçı. Daha iyisini bekliyoruz ondan açıkçası.

Takım halinde 10/32 ikilik, 10/29 üçlük denemesiyle tamamladık maçı. 10 ikilik isabetinin de 5'i iki guard Yasemen ve Özge'den geldi. Gonca hariç diğer uzunlarımız zorlamazsa içeriyi daha zorlu rakipler karşısında işimiz zorlaşır. Takım halinde yaptığımız 17 top kaybı da üstünde durulması gereken bir diğer nokta. Her şeye rağmen turnuvanın açılış maçında aldığımız 16 farklı galibiyet sevindirdi bizleri, bu şekilde devam kızlar...

TÜRKİYE (69): Simay Karaman 6 (1 ribaund- 1 asist), Burcu Çiğil 10 (4 ribaund- 2 asist), Gonca Karataş 12 (5 ribaund), Yasemen Saylar 7 (1 ribaund), Özge Yavaş 12 (2 ribaund- 1 asist), Damla Gezgin 9 (3 ribaund- 2 asist), Tuğçe Canıtez 11 (16 ribaund- 2 asist), Esra Ural 2 (5 ribaund), Yelda Kavazoğlu (1 ribaund)

ROMANYA (53): Alexandra Ioanescu 6 (3 ribaund- 4 asist), Alina Chivu 7 (2 ribaund- 1 asist), Christina Bigica 7 (3 ribaund), Bianca Barbu (1 ribaund- 2 asist), Arina Craciun (1 ribaund), Gabriela Munteanu 8 (3 ribaund), Andreea Pop 4 (6 ribaund), Maria Manta 13 (10 ribaund), Elisabeth Pavel 8 (10 ribaund- 2 asist)

Bu arada TBF sitesinde takımdan Ümit Milli Kadın Takım diye bahsediliyor, önceki bir yazıda çok eleştirmiştik bu konuda, yanlıştan döndükleri için teşekkürler.

İlk gün sonunda sonuçlar şöyle:
A Grubu: Fransa: 73 - Bulgaristan: 51, Polonya: 72 - Hollanda: 57
B Grubu: Letonya: 57 - İsveç: 41, Rusya: 79 - Ukrayna: 74
C Grubu: İspanya: 74 - İtalya: 50, Sırbistan: 80 - Almanya: 63
D Grubu: Litvanya: 74 - Belarus: 56, Türkiye: 69 - Romanya: 53

Ümit Millilerimiz yarın Belarus ile karşılaşıyor, ikinci galibiyeti alıp bu gruptan çıkmayı garantilemek lazım ilk etapta.

Türkiye: 67 - Almanya: 60/63 Arası Bir Şey !?

Cavalase Turnuvasında Almanya ile karşılaşan Milli Takımımız, rakibini iki uzatma sonucunda 67-60 mağlup etti. Hem İtalya Federasyonu hem de TBF şaka gibi tavırlarla iletiyor turnuvayı bizlere. O yüzden hep kısır kalıyor bu turnuva ile ilgili yazılar. Nevriye'nin eksikliğinin yanında, Murat Abi'den öğrendiğimiz üzere; Bahar da İtalya ile oynanan maçta bileğini burkmuş, o da oynamadı Almanya'ya karşı. TBF'nin sitesindeki istatistikler şu şekilde (inşallah doğrudur):

TÜRKİYE (67): Ceyda Kozluca 6, Gökçe Doğan 2, Birsel Vardarlı 4, Nilay Yiğit 4, Bahar Yapar 8, Esmeral Tunçluer 10, Melek Bilge 6, Mehtap Gezer 6, Meriç Banu Yenal 2, Gizem Yavuz 7, Kübra Siyahdemir 12

ALMANTA (60): Nikagbatse 3, Richter 4, Koop, Austmann 10, Bar 12, Skuballa, Frohlic 13, Thimm 1, Menz 3, Fikiel, Glaser 14

Günün diğer maçında, Letonya ev sahibi İtalya'yı 61-56 mağlup etti.

Biz twitter'da 6 saat önce geyiğini yaptık, TBF'deki yanlışlıklar hala düzeltilmediyse bizim de diyeceklerimiz bu kadardır. Yarın kızlara Letonya karşısında bol şans, az da olsa burada sizinle ilgilenen bir kitle var merak etmeyin...

15 Temmuz 2010 Perşembe

U20 Avrupa Şampiyonası Başlıyor

A Milli Takım'ın hazırlık programından bahsediyoruz bu dönemde ama asıl heyecan bugün Ümit Milli seviyesinde başlayacak. Bugün (15 Haziran) Letonya'da start alacak turnuva 10 gün sürecek ve bu yaş grubunda Avrupa'nın en iyisini belirleyecek. İlk etapta 16 takım, 4 grupta mücadele edecek, gruplar şu şekilde:

A Grubu: Bulgaristan, Hollanda, Polonya, Fransa
B Grubu: Ukrayna, Letonya, İsveç, Rusya
C Grubu: İtalya, Almanya, Sırbistan, İspanya
D Grubu: Belarus, Romanya, Türkiye, Litvanya

Millilerimizin maç programı da belirlendi: 15 Temmuz Perşembe 21:30'da Romanya, 16 Temmuz Cuma 18:00'de Belarus, 17 Temmuz Cumartesi 20:45'te Litvanya ile karşılaşacak Ümit Millilerimiz.

Gruplarında ilk üç sırayı alan takımlar bir üst tura yükselecek. Sonraki aşamada altışarlı iki grup oluşacak ve bu altılı gruplarda ilk 4'e giren takımlar çeyrek final oynayacak. Çeyrek finalde eşleşmeler, çapraz eşleme ile oluşacak, bu yüzden her iki grup aşamasında da alınacak galibiyetler çok önemli. Eğer Ümit Milliler bir üst tura yükselirse C Grubu'ndan takımlarla eşleşecekler bir üst turda, o grup da maşallah ölüm grubu gibi gözüküyor ülke isimlerine bakınca.

Kızlardan iyi bir derece hatta madalya bekliyoruz mümkünse, Letonya'da bulunan kadromuz şu şekilde:

Ebru Ağar F 1.80 Botaşspor
Tuğçe Canıtez PF 1.90 North Idaho
Burcu Çiğil F 1.76 Botaşspor
İpek Derici F 1.88 Fenerbahçe
Damla Gezgin G 1.75 Çankaya Üni.
Simay Karaman F 1.80 İstanbul Üni.
Gonca Karataş C 1.97 Beşiktaş
Yelda Kavazoğlu C 1.90 İstanbul Üni.
Yasemen Saylar G 1.77 Galatasaray
Esra Ural C 1.98 Panküp
Asena Yalçın PG 1.72 Ceyhan Bld.
Özge Yavaş G 1.74 Antalya Koleji

Takımın koçluğunu Beşiktaş antrenörü Aziz Akkaya yapıyor, yardımcı koçlardan biri de Galatasaray'dan tanıdığımız Hakan Acer. Tuğçe takımımızın yıldızı diyebiliriz ama tek silahımız değil tabii ki, TBBL'de bu sene koçlarından iyi süreler koparan kızlar da bulunuyor kadroda. TBB2L'nin asist kraliçesi Özge Yavaş'a da dikkat, Ceyhun Yıldızoğlu'nun süzgecinden geçmiş bir isim olduğuna göre, bizim de ondan bir şeyler bekleme hakkımız var. Ben de şahsen, Esra ve Asena'dan iyi performanslar bekliyorum. TBBL sezonunda takımlarında zaman zaman parlamışlardı, kendi yaş gruplarında daha iyilerini yapmamaları için bir sebep yok. Ve sona sakladığım Yasemen Saylar; takım kaptanı bu yaş grubunda son turnuvasına çıkıyor yanılmıyorsam. Gelecek için beklentilerin çok yoğun olduğu bir isim Yasemen, Galatasaray alt yapısından yetiştiği için bizim her zaman özel ilgimiz onunla olacak kariyeri boyunca. Bu turnuvada hem kaptan hem de takımın oyun kurucusu olduğu için takımın saha içi lideri konumunda. Ona ve takım arkadaşlarına üstün başarılar diliyoruz, tüm gönlümüz genç takımımızla. Başarılar kızlar...

Durun! Atmayın Artık

Bu gece sabaha karşı öyle bir maç vardı ki WNBA'de, kaçıran herkes pişman olmuştur herhalde benim gibi. Nasıl anlatsak ki şimdi; Diana Taurasi 44, Phoenix toplam 107 sayı attı ama kazanamadılar. 40 dakika yetmedi, 45 dakika yetmedi, 50. dakikanın sonunda da galip çıkmadı maçta, ancak 55 dakikanın sonunda Seattle maçı kaçırabildi Phoenix'ten. Salonu dolduran 13.500 kişi yaklaşık 2 saat 50 dakika boyunca bu heyecan tufanına ortak olmuşlar, taraftarlar bu süre içinde sanırım demişlerdir "artık atmayın da evimize gidelim" diye.

Seattle, Batı konferansı takımlarına hiç maç kaybetmemişti bu maça kadar. Onları play-offlarda en çok zorlayacak Batı takımının da son şampiyon Phoenix olması bekleniyor, bu karşılama bir maçtan öteye gövde gösterisine döndü iki takım için de bu şartlar altında. Kimse pes edip, psikolojik savaşta geri adım atmak istemiyordu kuşkusuz, hal böyle olunca da 3 kere uzayan bir basketbol şöleni çıkmış ortaya. Tamam, 55 dakikaya uzadı maç ama 44 sayı-5 asist-5 ribaund-4 top çalma-2 blok yapan Taurasi'ye de bir "insan mısın sen" yolluyorum buradan. Bir insan üstü varlık da Seattle'da var tabii, LJ de 31 sayı-18 ribaund ile takımına maçı getiren en önemli faktörlerden biri olmuş. Can alıcı yumruğun Sue Bird'ün, 3. uzatmanın bitmesine 6.4 saniye kala 107-107 eşitliği bozan üçlüğü olduğunu da yazalım. 111-107'lik skor ile Seattle süper gidişini sürdürdü, Phoenix'te ise Diana 44 atıyor, 30 atıyor, defalarca yirmi küsürlü üretimler yapıyor ama takımı 12. mağlubiyetini alıyor. Taurasi daha ne yapsın da maç kazandırsın takımına. Phoenix'te bir şeylerin ters gittiği açık, bakalım play-off'ta akılları başlarına gelecek mi?

Ne ilginçtir ki Seattle, Phoenix, Taurasi ve Lauren Jackson öyle maçlar çıkarmışlar ki maç sonunda herhangi bir rekor gelmedi. Takım halinde ve kişisel olarak tüm sayı rekorlarının -ve hatta 2001 yılında 4 uzatmaya giden WNBA tarihinin en uzun maçının- altında bu dört isimden en az biri var. Kendi rekorlarını da geliştiremediler 55 dakika sonunda.

Gecenin diğer maçlarında Galatasaray'ın transferlerinden güzel performanslar geldi. Chicago Sky'ın San Antonio Silver Stars'ı 88-61 mağlup ettiği maçta, Big Syl 18 dakikadan kısa bir süre sahada kalarak 14 sayı-5 ribaunda imza attı. Sophia Young'ın da maçı 14 sayı ile bitirdiğini ekleyelim.

Bir maç kazandıran performans da Seimone Augustus'tan geldi. Takımının zorlu Atlanta karşılaşmasında 22 sayı atan Seimone, 83-81'lik galibiyette büyük pay sahibi oldu. Seimone'ın tam istatistikleri şöyle; 22 sayı-8 ribaund-3 asist, bunların yanında maçı hiç top kaybı yapmadan tamamladığını da belirtmek lazım. Atlanta; McCoughtry (25 sayı), de Souza (18 sayı-20 ribaund) ve Castro Marques (20 sayı) ile vurmuş ama yıkamamış Minnesota Lynx'i.

Gecenin bir diğer maçında Connecticut, Indiana Fever'ı 77-68 mağlup etti. Maçın Tamika Catchings adına özel bir yanı vardı. Karşılaşma öncesi kariyerinde toplam 1998 ribaundı olan Tamika bu maçta aldığı 9 ribaund ile WNBA tarihinin 2000 ribaund barajını aşan 10. oyuncusu oldu. Tebriklerimizi yollayalım efsaneye.

Milli Takım İtalya'da Mağlup

Millilerimizin hazırlık programı kapsamında ilk olarak İtalya ile bir maç oynayacağını söylemiştik, İtalya karşısında devreyi önde kapadığımız maçta, son çeyrekte sayı atmayı unutunca 61-45 ile mağlup ayrılmışız sahadan. Maçı izleme ve herhangi bir şekilde takip etme şansımız olmadığı için net yorumlar yapamıyoruz. Önceki yazıda uzun pozisyonunda zaafımız olduğunu yazmıştık, istatistik listesinde Nevriye'nin adını göremediğimize göre en güvenilir uzunumuz da oynamamış. Bu büyük handikabın yanında, Ceyhun Hoca da rotasyonu geniş tutmuş gibi gözüküyor. Tam nedenini bilemesek de; 46-40 İtalya lehine başlayan son çeyrekte her şey rakibin lehinde işlemiş ve mağlubiyet gelmiş sonuç olarak. TBF sitesinde sadece kimin kaç sayı attığı var, biz de o kadarını iletebiliyoruz:

İTALYA (61): Ginaoila 5,Donvito 2, Modica 17, Masciadri 4, Ramon, Ress 7, Alexender 5, Sandir 2, Sottana 8, Consolini 4, Cinili 2, Nadalin 5

TÜRKİYE (45): Ceyda Kozluca 5, Gökçe Doğan, Birsel Vardarlı 3, Nilay Yiğit 3, Bahar Yapar 4, Esmeral Tunçluer 16, Kübra Siyahdemir, Melek Bilge 2, Mehtap Gezer 8, Meriç Banu Yenal 2, Bahar Çağlar 2, Gizem Yavuz

Bugün Almanya ile oynayacağımız maç ile Cavalese Turnuvası'na başlıyoruz. Tabii sonuçtan daha önemli noktalar var bu hazırlık döneminde ama kaybetme alışkanlığı olan bir takımla da başlamak istemeyiz resmi maçlara. İyi sonuçlar da bekliyoruz artık.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

A Milli Takım İtalya'da


A Milli Takım, ağustos ayında başlayacak Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçlarına hazırlık çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda takımımız İtalya'da düzenlenecek dörtlü turnuvaya katılmak üzere bu ülkeye gitti. Bugün 19:00'da İtalya ile bir hazırlık maçı oynayacak takımımız, yarından itibaren turnuva kapsamında; 15 Temmuz Perşembe 18:00’de Almanya, 16 Temmuz Cuma 18:00’de Letonya ve 17 Temmuz Cumartesi de 20:00’de İtalya ile karşılaşacak. Milli Takım kadrosundaki oyuncular ise; Nevriye YILMAZ (Fenerbahçe), Esmeral TUNÇLUER (Fenerbahçe), Birsel VARDARLI (Fenerbahçe), Bahar ÇAĞLAR (Galatasaray), Nilay YİĞİT (Beşiktaş Cola Turka), Mehtap GEZER (İstanbul Üniversitesi), Bahar YAPAR (İstanbul Üniversitesi), Gökçe DOĞAN (Tarsus Belediyesi), Ceyda KOZLUCA (Kocaeli Bş.Kağıt Spor), Kübra SİYAHDEMİR (Tarsus Belediyesi), Melek BİLGE (Beşiktaş Cola Turka), Meriç Banu YENAL (Kocaeli Bş.Kağıt Spor), Gizem YAVUZ (İstanbul Üniversitesi) oldu.

Görüldüğü üzere Nevlin kadroda yok, bu Michelle Campbell'e bir kapı açabilir ilerisi için. Özellikle uzun pozisyonunda bir zaaf varken. Bir de pek girmediğimiz bir topa girelim; giden kadroda tek Galatasaray oyuncusu Bahar Çağlar ama kamp dönüşünde bu sayının 2'ye, hatta 3'e çıkması muhtemeldir.

Başarılı ve sakatlıksız maçlar diliyoruz Ay-Yıldızlılara.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Eski Kaplanlar Aslan Oldu

Seimone Augustus ve Sylvia Fowles'ın yakın arkadaşlıkları, son All-Star maçında Seimone'ın tweetleri ile bir kez daha göz önüne serildi. Twitter'daki yorumlarıyla maça renk katan Seimone, başarılı bir oyun çıkaran arkadaşını -haklı da olarak- yere göğe sığdıramıyordu. İkilinin ABD Milli Takımı'nda beraber mücadele ettiğini, hatta Pekin Olimpiyatları'nda altın madalyaya uzanan takımın parçaları olduğunu hepimiz biliyoruz ama dostluğun arka planı çoğumuzun gözünden kaçmıştır.

Gelecek sezonda Galatasaray'da bir kez daha buluşacak ikili, kolej yıllarında LSU (Louisiana State University) kadın basketbol takımında beraber mücadele etmişlerdi. 2004/05 ve 2005/06 sezonlarını beraber geçiren Sylvia ve Seimone, LSU Lady Tigers ismiyle mücadele eden üniversite takımında iyice sivrilmeye başladılar. Beraber oynadıkları süreçte takımın koçluğunu da günümüzde Spartak Moskova'dan tanıdığımız Pokey Chatman yapıyordu. Bizim kızlarla birlikte geçen iki sezonda Lady Tigers, iki bölgesel şampiyonluk yaşadı. Bu şampiyonlukları getiren en önemli etkenin altını çizmek lazım; Seimone bu iki sezonda oynadığı hiçbir maçta da tek haneye düşmedi, hep çift hanelerde skor üretti.

Her iki sezonda da bölgesel şampiyonluklara ulaştılar demiştik Lady Tigers için, ama ne yazık ki NCAA Final Fourlar'ında yarı finalde elenerek daha ilerisini göremediler bu sezonlarda. Yalnız Seimone'un demin de bahsettiğimiz delicesine istatistikleri, ona çok büyük bir onurun kapısını açacaktı okulundan ayrılırken. Biz, 2006'da bölgesel şampiyonluğu getiren maça bakalım öncesinde. Kazananı Final Four'a götürecek maçta, LSU'nin rakibi Stanford'du. Maçın bitimine 2:09 kala Augustus'un turnikesiyle 60-55 öne geçen LSU, sonrasında korkulu rüya ile yüz yüze geldi. Fark 1'e inerken, son 4.8 saniyede top Candice Wiggins'in ellerindeydi Stanford adına. Wiggins driplinge başladığında Seimone'u buldu karşısında, hücum faul ile sonuçlanan bu atak sonrasında Seimone serbest atış çizgisine gitti ve sayıya çevirdiği iki faulle takımını Final Four'a götürdü. Bir tanıdık isimle daha karşılaştığımız 2006 San Antonio Bölgesel Finali'nde, yılın karmasına baktığımızda TBBL'den tanıdığımız bir isim daha göreceğiz:
Seimone Augustus (LSU), Candice Wiggins (Stanford), Sylvia Fowles (LSU), Brooke Smith (Stanford), Courtney Paris (Oklahoma)

Seimone'un iyice büyüdüğü 2006 sezonunun ardından, Sylvia LSU'da yalnız kalacaktı. 2006 Draftları'nda Seimone birinci sıradan seçildi ve WNBA'in yolunu tuttu. Seimone giderken LSU'dan götürdüğü bir şey daha vardı; forması... O güne kadar sadece 8 forma emekliye ayrılmıştı LSU tarafından, bunlardan dördü erkek basketbolda (Pete Maravich, Bob Pettit, Rudy Macklin ve Shaquille O'Neal), diğerleri ise 2'si Amerikan futbolu, 2'si de beysbolda efsaneleşen isimlerin formalarıydı. Seimone'ın 33 numaralı forması LSU tarafından emekliye ayrılan 9. formaydı ama bir kadın sporcunun forması bu onura ilk kez ulaşıyordu üniversitenin tarihinde.

Kolej yıllarında oyunculara verilen 3 ulusal ödül var Wade Trophy, Naismith Award ve John R. Wooden Award isimlerinde. 2005 ve 2006 yıllarında bu 3 ödül de Seimone tarafından süpürüldü 6 kez. Seimone yine bu yıllarda LSU'nin içinde bulunduğu SEC'de (Güneydoğu Konferansı) iki kez yılın oyuncusu seçildi. Seimone'suz iki sezonda da yine zorlu rakipler bekliyordu Sylvia Fowles'u bu ulusal ödülleri kazanmak için. En büyük rakip Candace Parker'dı kuşkusuz, Candace peş peşe iki kez John R. Wooden Award'ı kazanırken, 2007'de Wade Trophy'i, 2008'de de Naismith Award'ı kazandı. Bu iki yılda Parker'ın kazanmadığı diğer iki ödül de Candice Wiggins ve Lindsey Harding tarafından paylaşıldı. Fowles, bu ödüllerden uzak kalırken, 2008'de SEC'de yılın oyuncusu olmayı başardı. Asıl ilginç olan ise; 2010 All-Star'ında kariyerinin şimdiye kadarki en büyük ödülünü alırken "Big Syl", onu kolej yıllarında ödüllerden uzak tutan üç isim Augustus, Parker ve Wiggins sağlık problemleri nedeniyle milli formadan uzakta kalıyordu. WNBA karmasında oynayan Harding ise başarısız bir oyun sergiledi bu All-Star maçında.

2008 Draftı'nda Sylvia Fowles'ın, Candace Parker'ın gerisinde Candice Wiggins'in önünde, Chicago Sky tarafından 2. sırada seçilmesi ile Lady Tigers dönemi resmen bitmiş oldu. Amerika Milli Takımı haricinde, Sylvia ile Seimone 5 sene sonra ilk kez beraber oynayacaklar Galatasaray'da. Biri 19, biri 21 yaşındayken başlayan bu takım arkadaşlığı, parçalı ile perçinlenecek İstanbul'da. Eski "Kaplanlar" şimdi "Aslan" oldu. Amerika'da kaplanken ıskalanan şampiyonluklar, aslanın pençesinden kaçmaz inşallah Türkiye'de...


11 Temmuz 2010 Pazar

All-Star'ın Özeti (Video)

Dünkü maçtan kısa bir özet, Sylvia'nın MVP dansı da içinde..

ABD: 99 - WNBA Yıldızları: 72 || All-Star'dan Notlar

Öğle Saatlerinin Kraliçeleri: Maç öncesi Yetenek ve 3 Sayı Yarışmaları yapıldı. Günün ilk heyecanı Yetenek Yarışmasındaydı; Renee Montgomery parkuru 25 saniyede tamamlayarak bu yarışmanın kazananı olmayı başardı. Katie Douglas da 3 Sayı Yarışmasının Kraliçesi oldu, özellikle finaldeki performansı çok etkileyiciydi Katie'nin. Maç içinde, İstanbul'da izlediğimiz standarta dönünce tüm barutunu yarışmada kullanmış dedirtti.

Big Syl Büyük Geldi: Maçın açılış sayısı Sylvia Fowles'tan geldi. Bu sayıyla öne geçen Amerika, 2-2'den sonra bir daha skorun eşitlenmesine bile izin vermedi. Maçın açılışını yapan Sylvia, 3. çeyrekte bulduğu peş peşe sayılarla maçı bitiren isim de oldu. Son çeyrekte hiç sahne almayan oyuncu, sahada kaldığı 16.5 dakikada; 23 sayı - 8 ribaund ile MVP olmaya başardı. Twitter'a baktığımızda, maçla ilgili bütün tweetlerde Sylvia Fowles'ın adı geçiyor. Dominant bir oyunla en sivrilen isim olmayı başardı.

En Ciddi All-Star: Amerika'nın güçlü bir başlangıç yapıp, maçı sürüklemesiyle hepimiz unuttuk bunun aslında bir All-Star maçı olduğunu. Yaklaşık 2.5 ay sonra Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenecek Dünya Şampiyonası'na hazırlık için Amerika Milli Takımı'nın çok fırsatı olmayacak, takımın bir arada olduğu bu kısıtlı dönemi iyi değerlendirmek isteyen Koç Geno Auriemma ve oyuncuları, maçı 3.5 çeyrek boyunca fazlasıyla ciddiye aldılar. Bu da farkı getirdi doğal olarak.

UConn Damgası: Organizasyonun düzenlendiği şehir Connecticut'ta, bu gece Connecticut Üniversitesi'nden (UConn) gelen tam 7 isim boy gösterdi. Amerika Milli Takım Koçu; Geno Auriemma, Diana Taurasi, Sue Bird, Swin Cash, Tina Charles, Renee Montegomery UConn Basketbol takımından yükselen isimler, bir de hala bu okulda eğitimini sürdürüp daha profesyonel olmadan böyle bir organizasyonda ve milli takıma seçilen Maya Moore var.

Evin Küçük Kızı: Maya Moore ile devam edelim, genç oyuncu yukarıda bahsettiğimiz sebeplerden dolayı seyircinin göz bebeği konumundaydı. Maç boyunca en çok alkış alan isim Maya oldu Connecticut'ta. Oyunda da hiç sırıttığını söyleyemeyiz Maya'nın. İleriki dönemde vizyona girecek Oscar Adayı filmin, fragmanını izler gibi olduk bu gece. Genç oyuncu, maçı; 12 sayı, 8 ribaund ve 5 asist ile tamamladı.

Eski Dostlar, Eski Dostlar: Bir önceki sezonu Galatasaray ile geçirip, yollarımızın şimdilik ayrıldığı Katie Douglas, Sophia Young ve Tamika Catchings All-Star'da forma giydiler. Tamika ilk 6 dakikadan sonra sahaya dönmedi, sanırım ufak bir problem yaşadı. Tamika'nın rakibi konumundaki WNBA Yıldızları Sophia Young ve Katie Douglas, Penny Taylorla birlikte takımlarının en skorer 3 ismi oldular. Listeye yeni Fenerbahçeli Diana Taurasi'yi de katıp neler yapmışlar bir bakalım isterseniz:
Diana Taurasi: 20:05 dakika; 9 sayı-1 ribaund-1 top çalma
Tamika Catchings: 05:39 dakika; 3 sayı-1 ribaund-4 asist
Katie Douglas: 24:06 dakika; 15 sayı-2 ribaund-2 asist
Sophia Young: 19:22 dakika; 10 sayı-5 ribaund
Penny Taylor: 13:37 dakika; 12 sayı-1 asist-3 top çalma

Washington'un Başarısı: Doğu ekibi isim isim bakıldığında rakiplerine göre daha zayıf gözükebilir kadrosu ama takım oyunları ile bunu aşmış gözüküyorlar. Takımın All-Star oyuncusu Alana Beard sakatlığı dolayısıyla parkelerden uzakken Mystics, WNBA Yıldızları'nın ilk beşine tam 3 oyuncu yolladı. Lindsey Harding, Monique Currie ve Crystal Langhorne takımının yüzünü ağrıtırken, artık yaşından dolayı ABD Milli Takımı'na alınmayan Katie Smith gibi bir çok önemli bir ismin de Mystics kadrosunda olduğunu söyleyelim.

Amerika Fırtınası

Amerika Milli Takımı ile WNBA Yıldızları arasında oynanan maç ABD'nin ezici üstünlüğü ile sonlandı. Fazla ayrıntı vermiyorum, NtvSpor'dan maçın tekrarını izleyecekler için. Sylvia, tartışmasız maçın en iyi oyuncusuydu ve hakkını aldı. Genç oyuncu Maya Moore ise Sun Arena'da en çok alkış alan isimlerden biriydi, taraftarlar yeni yıldızlarını cesaretlendirdiler. Bir parantez de Katie Douglas'a açıyorum, 3'lük yarışmasının kazananı, barutunun çoğunu 3'lük yarışmasında kullanmış, bu başarısını tam olarak maça yansıtamadı.

Şu anda NtvSpor'da maçı izleyebilirsiniz, keyifli bir maç sizleri bekliyor. Ayrıntılar yarın, iyi seyirler herkese...