BIY AD

7 Şubat 2011 Pazartesi

Günün Değil Dünün Sonucu

  • Bir Galatasaray düşünün; Caferağa'da davetlileri, alt yapı oyuncuları dışarıda kalmış. Başkanı "ne yapsınlar, yer yok" diye geçiştirsin.
  • Bir Galatasaray düşünün; takımı deplasmana gitsin, yöneticileri evlerinden takip etsin. Oyuncular küfür, fiziki müdahale yerken tribünlerden takım menajeri o taraftarlarla muhatap olmak zorunda kalsın.
  • Bir Galatasaray düşünün; Michelle Campbell'i sahada yerli olarak kullansın ama resmi kağıtlarda yabancı olarak gözüktüğü için transfer yapamasın.
  • Bir Galatasaray düşünün; genç takımı maça yetişemediği için hükmen yenilsin.
  • Bir Galatasaray düşünün; yıllarca aradığı sponsoru bulduktan sonra aldığı parayı harcayamayacak kadar vizyonsuz olsun.
  • Bir Galatasaray düşünün; Şubatın 6'sına kadar Tamika Catchings'i beklemek ve tüm umutlarını bir oyuncuya bağlamak zorunda kalsın.
  • Bir Galatasaray düşünün; yerli kalitesini Fenerbahçe seviyesine bir anda yükseltmesi imkansızken, eldekilerin de gelişimi kesilmiş.
  • Bir Galatasaray düşünün; koçu bilmem kaçıncı tercih olarak aldığı yabancı oyuncuyu tanıyamasın Türkiye'ye geldiğinde.
  • Ve bir Fenerbahçe düşünün; yıllardır birer birer oturttuğu taşların sağlamlığına inanmış, gerekli son yüklemeyi de yapmış, kendine Euroleague şampiyonluğunu hedef koymuş, Galatasaray'ın 5 ayda alamadığı Angel McCoughtry'i ihtiyacı olduğu ilk gün alabilecek bir yapıya gelmiş, kaybettiği 2 değerli oyuncusunun yerine anında refleks gösterip 3 oyuncu almış.

21 Haziran günü, bir foruma yazmışım; "Euroleague'de eşleşirsek, Fenerbahçe mutlak favori olur. TKBL'de şanslar daha yakın" diye. Ama Galatasaray taraftarı, Fenerbahçe ile eşleşince çok mutlu oldu bir umutla. 10 maçını da kazanan tek, UMMC Ekaterinburg'u iki kez yenen bir takıma karşı oynayacaktı Galatasaray. Sanırım istatistikler yetmiyor, birinin bunu söylemesi lazım; özellikle Euroleague'de Fenerbahçe, Galatasaray'a göre çok daha güçlü bir takım. Eşleşmenin sonunda da normal sonuç olan 2-0 ile Fenerbahçe yıllardır olduğu yer; son 8'e yükseldi. Anormal olan Galatasaray oyuncularının, taraftarlarının umudunu boşa çıkararak UMMC'ye karşı oynuyormuş gibi pasif kalmaları oldu. Topu yemelerini bekliyorduk en azından. Ama çekingenlikler, titreyen eller her iki maçta da farkı getirdi.


Galatasaray'ın yerli oyuncularda kalitesi daha aşağıdayken, yabancı ve devşirme oyuncular konusunda hata yapma lüksü yokken 3.5 tane hatayla çıktı Fenerbahçe karşısına. Bir türlü yapamadığı masa başı işlerinden dolayı dış transferde eli kolu bağlanmış Galatasaray'ın, son yıllarda alt yapıdan yetiştirip ancak bench seviyesine getirebildiği tek oyuncusu da uzun süreli sakatlanmış. Dışarıdan aldığı yerlilerin kaliteyi yukarıya çekmesi beklenirken, o oyuncularının da gelişimi tıkanmış. Diğer pozisyonlarda da kaybedeceği bir şeyi olmadığı için ya tutarsa diye sürekli oyuncu alıp, gönderiyor Galatasaray. Ayrıca bu takım son 5 senede 5 koç değiştirmiş. İstikrarın, i'si yok kısacası.

Mevcut düzende Galatasaray'ın alabileceği daha iyi yerliler yok, yetiştirebilecek en iyi hoca olduğuna inanıyorum Ceyhun Yıldızoğlu'nun. Işıl, Bahar, Gülşah, Tuğba, Nihan'ın hem alabileceğimiz en iyi oyuncular olduğuna hem de mücadelelerine, iyi insanlıklarına, karakter olarak Galatasaray'a yakıştıklarına inanıyorum. Seimone'yi de katıp yukarıda saydığım tüm isimleri sevip, güveniyorum. Fakat bir haftadır, insanlara hesap vermek zorunda olduğumu öğrendim bundan dolayı. Facebook'tan, twitter'dan, diğer sanal platformlardan ve yüz yüze konuşmalarımızdan bana sitem yağıyor, alttan alttan gülüyorlar ne oldu takımına diye. Bana hesap soran insanlar içlerini ferah tutabilirler, hepsinden daha çok üzülüyorum. Suçum; bu takımın fertlerini sevmek, arkalarında durmak ve kendimin inanmadığı yerlerde de inanıyormuş gibi yapıp taraftarı da bu yarışma ortamında takımın arkasına geçmeye sevk etmek olduğu için içim rahat. İyi yapmışım üstüme düşeni.

Ayrıca belirtmek istiyorum; ben bu serinin 2-0 biteceğini de kestirebiliyordum, Fenerbahçe'yle eşleştiğimizde havalara uçan ben değildim. Sahaya çıkacak oyuncular, taktikler değil, yılların getirdiği fark beni korkutuyordu ve korkulan oldu. Herkese ufak bir tavsiyem var; Galatasaray, Fenerbahçe'ye şu iki maçta kötü oynadığı için mi yenildi, sene başında kötü transferler yaptığı için mi yenildi, yoksa yılların getirdiği farka mı boyun eğdi? Herkes bunu bir düşünsün, sonra neden istikrardan yana olduğumu anlamaya çalışsın. Bugüne kadar hayatımda tek ayrıcalık ve öncelik tanıdığım olgu Galatasaray oldu ve Galatasaray'ın iyiliğine olduğuna inandığım şeyleri yazdım. Benim içim çok rahat. Buraya bir şey yazıyorsam, başka sebebi yoktur; Galatasaray'ın hayrına olduğuna inandığım için yazıyorumdur. Umarım demek istediğimi anlamıştır benim ve blogun denetleyicileri.

Fenerbahçe maçından Fenerbahçe maçına salonlara koşan(!), yenilince oyunculara hakaret eden, yenilince dediklerinde haklı çıktıklarını düşündükleri için keyif alan insanların takımı değildir Sarayın Sultanları veya Galatasaray'ın hiçbir şubesi. "Seviyoruz işte var mı diyeceğin" diye bağıran taraftarınızı unutmayın ve onlar için oynayın. Bir şeyler yapmak zorundasınız, mücadele etmek zorundasınız hanımlar. Ben de hayal kırıklığına uğradım, bu serideki halinizden dolayı. Sorumluluklarınız; sizi üstünüzdeki formadan ötürü, sizi siz olduğunuz için seven insanlara karşı, inanın her kime, kaç farklı yenilirseniz yenilin böyle insanlar var. Kalan iki kulvar ve iki ay var önünüzde, elinizden gelenin en iyisini yapın. Kaybederseniz de alkışlarla veda edin, içiniz rahat olsun giderken.

Herkesin kendisini sorgulaması için güzel bir seri oldu Fenerbahçe serisi, eşleştiğimizde memnun değildim ama durumumuzu görmek adına çok iyi bir fırsatmış. Umarım ders çıkartabiliriz buradan. Bu takım, Fenerbahçe karşısında varlık gösteremeden elenirken, neden böyle oldu, benim payıma düşen hata ne diye düşünsün herkes. Başkan Adnan Polat başlasın buna, kadrodaki en genç oyuncu İlayda'ya kadar yönetimden, teknik heyetten, oyunculara kadar herkes sorumluluklarının, Galatasaray'da geçirdikleri günlerde neyi yapmadıklarının hesabını çıkarsın. Verilmeyecek hesabı yok hiçbirinin, ancak hatalarını fark edip, artık yapmaktan vazgeçerlerse Galatasaray'ın ilerisi için umudu olur.

Hiç yorum yok: