BIY AD

4 Aralık 2009 Cuma

Beklenen Mağlubiyet


İtalya deplasmanından mevcut şartlar altında alınacak bir galibiyetin büyük bir sürpriz olacağını söylemiştik gün içinde. Maçın ilk yarısını ve son beş dakikasını izleyebildim, aradaki on beş dakikayı izleyemedim ne yazık ki onu baştan söyleyeyim de sonra izlemeden yazıyor hissiyatı oluşmasın kimsede. Uzun uzadıya izlenecek ve yorumlanacak bir sistem de yok zaten ortada, orası da apayrı bir sorun açıkçası.

Takımdaki as guardların sakatlanmasının ardından maçın başında topu getirme görevi Tuğba Palazoğlu'na aitti. Tuğba'nın yanında ise pasaport sorunu halen devam eden fakat bugün Jia'nın yokluğunda Amerikan pasaportu ile oynayan Katie Douglas, 3 numaranın vazgeçilmez ismi Sophia Young, son dönemin formda(!) ismi Ivana Vecerova ve Yelena Leuchenka vardı. Henüz maç başlamadan Veli Yiğit'in saha dışından aktardıkları ile İtalyanlar'ın içinde geçen sezonun bahar aylarından kalma bir acı olduğunu anlamıştım ben de hepimiz gibi. Kupayı kendi evimizde, gözleri önünde kaldırmamız canlarını yakmış belli ki, üstüne bir de İstanbul'da ilk maçta yenince iyice bilenmişler haklı olarak. Salonda çok iyi bir atmosfer vardı onlar adına, bizim adımıza ise kesinlikle ders alınması gereken bir olaydı bu. Ev sahibi avantajını nasıl kullandıklarını, hem bizi hem hakemleri nasıl baskı altına aldıklarını görmek lazım. Bu sayfalara hiç hakem konuşmadım bugüne kadar, konuşmayacağım da, yanlış anlaşılmasını istemem o nedenle bu satırların. Sadece boş bir Abdi İpekçi'de çok rahat çalınacak düdüklerin dolu bir Abdi İpekçi'de aleyhimize kolay kolay çalınmayacağını görmek gerek.


İlk on dakikada sekiz şut kaçırıp bunların dördünün ribaundunu aldığımız halde yalnızca kişisel çabalarla dört saha içi isabet bulabiliyorsak İtalya deplasmanından iki puanla dönmek de hayal oluyor doğal olarak. İlk çeyrekte 6 sayı üreten Leuchenka ve kendisine bir türlü top inmeyen Sphia'nın tamamen kişisel becerileri, Katie'nin de iki serbest atışı ile 10 sayı üretebildik. Taranto'nun 16 sayısına karşılık.

İkinci çeyreğin henüz başında çok kısa sürede Yasemin Horasan'ın üçlemesi ile Bahar Çağlar girdi ilk kez oyuna. Ardından da Katie Douglas'ı biraz dinlendirebilmek için Yasemen Saylar girdi oyuna. Uzun zamandır istediğimiz, beklediğimiz bu iki oyuncunun tamamen zorunluluktan süre alıyor olması hoş değil tabii ki. Bugün Jia ve Nilay Yiğit sakat olmasa Yasemen'e düşen rol gene havlu sallamak olacaktı, aynı şekilde Yasemin 2 dakika içinde üçlemese Bahar İtalya'ya sadece turistik bir gezi yapmış olacaktı. Bunu bilen oyuncuyu da bu şekilde oyuna sokarak birşey kazanmak mümkün değil tabii ki, ikinci yarı Bahar'ı yine oturttu yanında Zafer Kalaycıoğlu, hiç sokmadı oyuna. Süper yıldız Vecerova harikalar yarattığı için, şansına küs Bahar.

Bu çeyrekte ilk altı dakikada toplam 7 sayı üretebildik ve bu 7 sayının tamamı Sophia Young'dan geldi, biri el üstü üçlük olmak üzere. Bitime 1 dakika kala yalnızca 7 sayımız vardı, son bir dakikada Leuchenka ve Katie ile dört sayı daha bulduk, 11 sayı ile kapattık çeyreği. Sırf bu istatistik bile takımda işlerin yolunda gitmediğine en büyük işaret. Kazandığımız TTT Riga, Teo Vilnius, Cras Basket maçlarından sonra da takımın hücumda gerekli akışkanlığı, dinamizmi sağlayamadığından sertleşen savunmalara karşı çaresiz kaldığından bahsetmiştik. Sorun dünden bugüne olan birşey değil, Jia ve Nilay Yiğit'in yokluğunda da ortaya çıkmış bir durum değil ayrıca. Zaten vardı bu sorun, sadece şu dönemde herkesin görebilmesi ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için bir fırsat doğdu bize. Ben böyle görmek istiyorum en azından, bu sakatlıkların yansımasını. Hücumda tek silahınız kalmış iken, onu da tamamen yanlış kullanmanıza rağmen kendi çabasıyla yedi sayı üretebilecek herşeyiyle sahada mücadele eden bir yıldız oyuncu, herşey ayna gibi parlıyor sahada. Sezonun geride kalan kısmının bir özetini izledik ilk yirmi dakikada yalnızca 21 sayı üretirken.


İkinci yarıyı tam olarak izleyemedim, malum nedenden dolayı. O nedenle yorum yapmam saçma olur, maçı açtığımda son çeyrekte fark 18 sayıya kadar çıkmıştı. Son dakikalarda farkı ilk maçtaki sınır olan 12 sayıya kadar indirmeyi başarmamıza rağmen çok ilginç tercihlerle yeniden 14'e çıkarttırdık ve sahadan 77-63 mağlup ayrıldık. Fark 12, son 24 saniye top bizde. Yapılacak en mantıklı hamle son hücum olarak kullanıp, sayı bulunmasa dahi 12 farkı koruyabilmek. Ama biz moladan döndüğümüz halde hücum etmeye çalışıyoruz hızlı şekilde sanki bir an önce sayıya ihtiyacımız varmışcasına ve top kaybı ile sonuçlanıyor bu girişim. Bize de yine bu tercihin sebebini sorgulamak düşüyor, daha Fenerbahçe derbisindeki zone'un sebebini bulamamışken. Bunu da yazdık deftere, cevapsız sorular bölümüne.

Hiç yorum yok: