BIY AD

21 Kasım 2008 Cuma

Alo? Sutton-Brown'la mı görüşüyorum?

Derbiden aklımda kalan bir kare:
Işıl blok yedikten sonra topu Sutton-Brown'un ayağına vuruyor ve centilmenlik dışı faul alıyor. Sayı krizine girmiş olan rakip farkı tekrar açıyor. O an "Ne yaptın be Işıl!" diye kızmadım ama bir şey söyleme hakkım olsa tercihim kesinlikle "Sakin ol" olurdu fakat o da yanlış tercihmiş.

Işıl zaten yeterince sakinmiş, bu olay yaşanana kadar TSB manasızca can yakıcı şekilde 3 müdahale yapıyor Işıl'a. Her seferinde rakibesini yere devirmeyi başaran TSB, birinde ufak süreli bir sakatlık da yaşatıyor. Işıl (futbol tabiriyle) bu biçişlerin ilk üçüne ses seda etmiyor ama 4. pozisyon; blokladıktan sonra arkadan atılan diz ve küfürvari bağırışlarının amacı neydi TSB? Hani efor sarfediyorsun, gaza geliyorsun basketbol böyle bir spor. Kabul ediyoruz, tamam. Tamam da sadece konuşsan kimse sana yine bir şey demeyecek. Neden diz atıyorsun Işıl'a? Garezin mi var? O Galatasaray'lı, ben de harbi Fenerliyim ispatında mısın?
Anlamak güç. Yoksa birileri kulağına mı söyledi, "canını yak Galatasaray'ın 10 numarasının" diye?

TSB'nin ona yaptıklarına çok bile dayanmış Bandiera. Orda topu ayağına vurup arkasını dönüyor, topu değil de Sutton-Brown'u atsa seyircinin önüne neler olurdu? Galatasaray tribünlerinin göz bebeği Işıl orda istese olayı biraz uzatır ve taraftarının hakeme, skora olan tepkisini TSB'nin üzerine döndürürdü. Yine ağır başlı davranmış "her şeyimiz". ..

Hiç yorum yok: