BIY AD

18 Nisan 2011 Pazartesi

Bir Veda Havası

O son yazı bize yakışmamış. Abim, kardeşim ve küçük kardeşim olarak gördüğüm üç Galatasaraylı bunu söyledi. Onlar diyorsa doğrudur. Veda için başka bir şeyler yapmak gerekiyor sanırım, peki:

16 Kasım 2008 tarihinden beri yazılarımızın öznesi olan, onlarla gurur duyduğumuz, bizi hiç utandırmayan "Sarayın Sultanları"na teşekkür ederim öncelikle. Her zamankinden daha çok seviyorum onları.

Son yazı dolayısıyla hayal kırıklığına uğrattığımız, üzdüğümüz her kim varsa onlardan da özür dilerim.

Sarayın Sultanları Blogu'na benim kadar emeği olan Çağlar Torun ve Cem Erman başta olmak üzere, bizlere her ricamızda fazlasıyla yardımcı olan Önder Çiçekoğlu, Murat İnal, Fatih Dilber, Serdar Gürel, İsmail Şenol, Emre, Oğuz Yenihayat ve Cem Akdağ hocamıza teşekkür ederim paylaşımları için. Cem Hoca'nın blogumuza yazı yazması, hatta bize attığı ilk mail gururumuz ve iyi bir iş yaptığımızın göstergesiydi. Caner Eler'den övgü, İsmail Şenol'dan yazı alabilmek de yine bizi çok mutlu etmişti. Bir kez daha teşekkürler.

Yukarıda saydığımız isimlerin yanında isim isim saymakla bitmeyecek ve birini atlarsak çok ayıp olacak her zaman destekleri ve ilgileri ile bizleri mutlu eden kardeşlerimize, abilerimize ve ablalarımıza da teşekkürler.

Doğru bilgi aktarabilmek adına ulaştığımızda bizi hiç kırmayan Müge Erdem, Mihriban Oğuz, Ayhan Avcı, Alper Durur, Olcay Orak, Caner Yıllar'a da sonsuz teşekkürler.

Sarayın Sultanları Blogu'na da teşekkürler, beni çok güzel insanlarla tanıştırdığı için.

Son ve belki en büyük teşekkür de buraya girip yazılarımıza zaman ayıran, okuyan, söylediklerimize önem veren, paylaşan tüm takipçilerimize.

Benim vedam değil tabii ki bu, GSBasket ve diğer platformda yazmaya, çizmeye, okumaya, Sarayın Sultanları'nın olduğu her yerde desteğimi sesimle, alkışımla vermeye devam edeceğim. Yalnız gönül bu blogu, Işıl'ın elinde şampiyonluk kupasıyla fotoğrafını koyarak bitirmeyi isterdi. Olmadı, oldurmadılar.

Sarayın Sultanları Blogu hakkını, emek hırsızlarına helal etmiyor. Ankaralı, Biricik ve Keseratar'ın ve de yardımcılarının kulağına gider umarım.

Laf ağızdan bir kere çıkar, bu blog için dönüş yok artık ne yazık ki. Arşiv olarak yıllar sonra da kullanılabilmesi için bu son yazıyla, böylece kalmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Son kez emeği geçen, yardımı dokunan, bizleri mutlu eden herkese teşekkür ederim, hayal kırıklığına uğrattıklarımızdan özür dilerim. Sarayın Sultanları ismi de çok yakışıyor bu takıma, artık bir internet sitesini hatırlatmadığına göre daha çok kullanılmasında fayda var bence :)

***SON***

8 Nisan 2011 Cuma

Avrupa'nın En Büyüğü Belirleniyor

Türkiye'de Galatasaray-Fenerbahçe final serisinin heyecanı varken, Euroleague Kadınlar'da Avrupa'nın büyüğü belirlenecek pazar günü. Ekaterinburg'da düzenlenecek Final-Four'a, ev sahibi konumundaki UMMC Ekaterinburg, bir diğer Rus ekibi Spartak Moskova ve İspanyollar Halcon Avenida ile Ros Casares katılıyorlar. Rus takımları ve İspanyol takımları bugün yarı finalde karşılaşacaklar statü gereği. Ros Casares, Halcon Avenida ve UMMC Ekaterinburg 8 galibiyet-2 mağlubiyet ve averajla grup aşamalarının en başarılı 2.,3. ve 4. takımı oldular. Grup aşamasının namağlup tek takımı ve doğal olarak birincisi olan Fenerbahçe ise, bu aşamayı 6 galibiyet-4 mağlubiyet ile geçip, 8. sırada olan Spartak tarafından çeyrek finalde elendi.

UMMC Ekaterinburg - Spartak Moskova (Bugün, 16:00)
Geride bıraktığımız üç sezonda da olduğu gibi, yarı finalin bir ayağı yine bu iki Rus takımı arasında oynanacak. Daha önceki üç karşılaşmayı da Spartak kazanıp, daha sonrasında da şampiyon olmuştu. İki takımın Rus Ligi'ndeki karşılaşmalarında deplasmanda 53-82, evindeki maçta da 73-69 ile gülen UMMC olmuştu. Şu anda playoff yarı finaline, Euroleague sebebiyle ara verilen Rus Ligi'nin normal sezonunu 18-0'lık performansıyla UMMC lider bitirdi ve aynı zamanda Rusya Kupası'nı da kazandı. Normal sezonu 15-3 ile ikinci bitiren Spartak Moskova, Rusya Kupası'na yarı finalde Nazdezhda'ya yenilerek veda etmişti. Euroleague'de de UMMC daha güçlü gözüken taraf bu sene, özellikle 68-51 ve 32-74 ile geçtikleri Cras Basket serisi rakiplere korku vermek adına iyi bir fırsattı. Sezon boyunca istikrarsız bir performans çizen Spartak ise, bu sezon UMMC'yi yenen tek takım olan Fenerbahçe'yi 2-0 ile eleyerek buraya geldi. Artık klasik haline gelen "Spartak, Spartak'tır" sözümüzü unutmasak da, deplasmanlardaki kötü performansları göz önüne alındığında UMMC Ekaterinburg karşısında, rakiplerine göre şanslarının daha düşük olduğunu düşünüyorum.

Ros Casares - Halcon Avenida (Bugün, 18:15)
Euroleague'de 2010 sezonunun 2.'si Ros Casares ile 2009'un 2.'si Halcon Avenida (her ikisi de kendi evlerinde düzenlenen final-fourlarda bu başarıyı göstermişlerdi) Rusya'da, tekrar final oynamak için birbirleriyle karşılaşacaklar. Halcon, Galatasaray'ın da içinde bulunduğu C Grubu'nda etkili bir performans sergileyip, herkesin takdirini kazanmıştı. Yapılanması, oyuncu seçimleri, alt yapısı ve hatta devşirmesi ile bile örnek alınabilecek bir takım Halcon. Gönlümden geçen de Halcon'un bu sene şampiyonluğu kazanması. Ros Casares sene başında koç değişikliğine gitmişti, aşı tutmamış olsa gerek ki Jordi Fernandez'in yerine kadın basketbolunun en önemli isimlerinden, Spartak'ı ayağa kaldıran koç Natalia Hejkova ile anlaştılar. Şu anda Ekaterinburg'daki oyuncular içinde en skorer olanları Ros Casares oyuncusu Katie Douglas 18.7 ortalama ile. İki takımın İspanya Ligi'ndeki karşılaşmalarını, normal sezon lideri Halcon Avenida kazandı 76-65 ve 59-82 ile. İspanya Kupası'nda ise Halcon yarı finalde, Ros Casares de finalde Rivas tarafından elendi. Kadrolarında çok büyük bir yıldız olmasa da takım oyunları ve Snell, Torrens, Lyttle ve Erika de Souza gibi değerli parçaları ile Avrupa'da en keyif veren kadın basketbol takımı olduğunu düşündüğüm Halcon, savunmacı Ros Casares karşısında bir adım önde. En azından benim gözümde.

*Maçlar Eurosport2'den canlı olarak yayınlanacak.

7 Nisan 2011 Perşembe

NCAA Şampiyonası ve Draftlara Bakış

Elite 8'den başlayarak, büyük sürprizlere sahne olan NCAA şampiyonası, Texas A&M'nin şampiyonluğu ile sonuçlandı. Normal sezonda 3 kez yenildikleri, Big 12 Konferansı'nın şampiyonu Baylor'u son 8'de mağlup eden Texas A&M, Final Four'un ilk basamağında da Pac-10 şampiyonu, NCAA'nin en kaliteli kadrolarından ve favorilerinden olan Stanford ile karşılaştılar. Son anlarında can alınıp, can verilen bir maç oldu ve Texas güçlü rakibini 63-62 ile geçti. Finalde karşılarında Notre Dame vardı, onlar da buraya SEC Şampiyonu Tennessee'yi ve yarı finalde şampiyonluğun en büyük favorisi UConn'u yenerek gelmişlerdi.

İlk dakikalarda yaptıkları top kayıpları Notre Dame'yi geri düşürürken final maçında, yıldızları Skylar Diggins ile tekrar oyuna tutundular. Fakat Danielle Adams liderliğindeki Texas, işi bırakmayarak 76-70 ile tarihinin ilk finalinde, ilk şampiyonluğuna ulaşmış oldu.

Harika bir NCAA kariyeri geçirip, buraya unutulmaz izler bırakan Maya Moore'nin son senesinde şampiyonluk kazanamaması hayal kırıklığı oldu. Onları eleyenin Stanford olmaması ve elendikleri Notre Dame'nin de şampiyon olamaması turnuvanın ne derece sürprizlere açık olduğunun kanıtı. Bu sene kolejdeki son yıllını yaşayan, profesyonelliğe hazırlanan yıldız adayları 11 Nisan, Pazartesi günü WNBA Draftları'nda bir kez daha karşılaşacaklar. İzlediğim maçlarda benim en çok dikkatimi çeken isimleri değerlendirmek istiyorum.
WNBA DRAFT 2011

Maya Moore: Birinci sıradan draft edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Daha profesyonel olmadan All-Star olan tek oyuncu olan Maya, geride bıraktığımız Dünya Şampiyonası'nda da Amerika Milli Takımı'nda kendine yer bulmuştu. Namağlup şampiyonluklar, konferansın tüm zamanlardaki sayı rekoru, 3000 sayı barajını aşma, Wade Ödülü'nü 3 kez kazanan tek kadın basketbolcu olma vs. ile. NCAA'de yapılabilecek her şeyi yaptı. Kısa forvet pozisyonunda oynayan Maya Moore, daha önceden de dediğimiz gibi oyunuyla hem Diana Taurasi'yi hem de Tamika Catchings'i izlettiriyor sanki bizlere. Eğer gelişimi bu şekilde devam ederse tüm zamanların en iyi oyuncusu olacağını düşünüyorum. Oyununu ayrıca anlatmaya gerek duymuyorum, hem Diana hem Tamika, daha ne diyelim. NCAA'de geçirdiği 4 senede rekorları şu şekilde Maya'nın; 41 sayı (2010'da Florida State'ye karşı), isabetli 10 üçlük (2009'da 14 denemede Syracuse'ye karşı), 20 ribaund (2010'da Syracuse'ye karşı), 9 asist (2011'de Providence'ye karşı), 5 blok (3 kez), 7 top çalma (2011 Duke'ye karşı). Tamika Catchings'ten sonra biri quintuple-double yaparsa, onun Maya Moore olması şaşırtıcı olmayacak.

Elizabeth Cambage: O aslında bir NCAA oyuncusu değil ama Moore'dan sonra Draft'a girecek en dikkat çekici oyuncu. Takımı Bulleen ile WNBL(Avustralya Kadın Basketbol Ligi)
'de şampiyon olan Cambage, MVP ödülünü de kazandı. Bu sezon 24 maça çıkan genç oyuncu, ortalama 25 dakika sahada kalıp; 22.3 sayı-8.2 ribaund-1.6 asist-2.7 blok ortalamalarına imza attı. 2.03 yüksekliğinde olan Cambage'yi Dünya Şampiyonası ve daha sonrasında blogda ağırlamıştık. Kendisini son izlediğimizde, aklını tam manasıyla kullanmadığından bahsetmiştik. Yani sadece fiziğini kullanarak bu kadar başarılı olan genç bir uzunun, arttırdığı oyun aklı ve basketbol bilgisi ile ileride neler yapabileceği bizleri heyecanlandırıyor.

Kayla Pedersen ve Jeanette Pohlen: Stanford önümüzdeki senelerde zorlanacak ama Kayla ve Jeanette'nin ayrılık vakti geldi. Kayla Pedersen 1.93 yüksekliğinde ve kısa forvet olarak oynuyor. Uzun boyunun avantajıyla ribaund ve savunma katkısı değerli ama ben onun overrated olduğunu düşünüyorum açıkçası. Underrated olduğunu düşündüğüm Jeanette Pohlen ise benim favorimdi NCAA'deki. 1.80 üstü boyuyla guard pozisyonunda oynuyor, bu sezonu oyun kurucu olarak oynadı. Bazen fazlaca top kaybı yapsa da (hatta bu top kayıpları, kaybedilen Texas A&M maçında fazlaca can sıktı) skorer guard pozisyonuna kaymasıyla başarılı bir profesyonel kariyerin onu beklediğini düşünüyorum. Savunmadaki size avantajı ve oyun bilgisiyle önemli bir savunmacı, hücumda da aynı derecede etkili, özellikle harika bir dış şutör olmasıyla. İlk turun son sıralarında seçilmesi bekleniyor ama doğru yere giderse, kendinden önce draft edilen birçok oyuncudan daha başarılı bir WNBA kariyeri olabilir.
Courtney Vandersloot: NCAA tarihinde (kadınlar ve erkekler) 2000 sayı-1000 asist barajını geçen tek oyuncu oldu son senesinde. Saf bir oyun kurucu olan Courtney, son senesinde önceki sezonlara göre ciddi bir patlama yaptı. Kritik UCLA maçında, 29 sayı-17 asist yapabilecek yeteneklere sahip, sezon boyunca da sıçka tekrarladı bu tarz istatistikleri. Hızlı ayakları ve keskin dış atışları ve tabii ki asist yeteneği ile savunulması çok zor bir oyuncu.

Danielle Adams: Şampiyon Texas A&M'in yıldızı Danielle de bu başarıyla, en dikkat çekici oyunculardan biri konumunda. Pota altında oynuyor, 1.85 boyunda ama fazlaca iri. Botaş ve Rivas'tan hatırlayacağımız Courtney Paris fiziğine yakın ama ondan daha topluca olduğunu belirtelim. Zaman zaman dış atışlarla da etkili oluyor Adams. Baylor'u yendikleri maçta, NCAA'nin en iyi pivotu olarak gösterilen Brittney Griner'ı, yavaşlatmayı başardı. İyi bir referans olacak bu onun için.

Amber Harris: Kendisini hiç izlemedim ama tüm "Mock Draft"larda 3. sıradan seçilecek deniyor. Eğer bu denilen olursa, 1.96'lık uzun forvet Sylvia Fowles'ın pota altındaki partneri olacak. NCAA'de oynadığı 131 maçta 16.6 sayı-9.2 ribaund-2.7 blok
ortalamaları yakaladı. Bu başarılı performansı WNBA'de de sürdürürse, Chicago Sky pota altına hiçbir rakip oyuncu girmek istemeyecektir.

Sarah Krnjic(Sırbistan), Anastasiya Shilova(Rusya), Olga Maznichenko ve Olesia Malashenko (Ukrayna), Adrijana Bosjnak ve Anesa Hamsic(Bosna-Hersek) ve Helena Severrisdottir(İzlanda)
2011 Draftlarına girecek Avrupalı 7 oyuncu.

Draft'a girecek oyuncuların tam listesini buradan, takımların seçim sıralarını buradan, WNBA.com'da yapılan (tahmini) Mock Draft'a buradan ulaşabilirsiniz.

Final Takvimi

10 Nisan, Pazar (14:00) - Abdi İpekçi
12 Nisan, Salı - Abdi İpekçi
15 Nisan, Cuma - Caferağa
17 Nisan, Pazar - Caferağa
19 Nisan, Salı - Abdi İpekçi

6 Nisan 2011 Çarşamba

F.Bahçe Fazla Bekletmedi (70-95)

Dün finale yükselen Sarayın Sultanları'nın ardından bugün gözler Adana'daydı. Hem ligdeki maçta hem de geçtiğimiz hafta sonu Caferağa'da sarı lacivertlileri epeyce zorlayan Botaş, en azından bir maç alarak seriyi Cuma gününe taşımak niyetindeydi. Sakatlığı nedeniyle son dönemde forma giyemeyen Nevriye Yılmaz'ın bu kez benchde yer aldığı karşılaşmada ilk dakikadan itibaren skorda üstün olan taraf Fenerbahçe'ydi. Botaş ise Boddie ile geride takip eden takım rolündeydi. 42-36 Fenerbahçe üstünlüğüyle tamamlanan devrede Angel, Nevin ve Matovic'in üç faule ulaşması 2.yarı için Nevriye'nin az da olsa kullanılabileceğini düşündürürken fırtına gibi bir başlangıç geldi ev sahibinden ve 7-0'lık seriyle 43-42'de ilk kez öne geçmeyi başardılar. Fakat, bu nokta ilk ve tek öne geçişleri olarak kaldı. Oyunun kontrolünü yeniden eline alan sarı lacivertliler, Şaziye'nin basket faulü sonrası Botaş koçu Olcay Orak'a çalınan teknik faulü 9-0'lık bir seriye dönüştürerek kapıyı tamamen kapattı.

3-0'la seriyi geçen ve finale yükselen Fenerbahçe'de Şaziye İvegin 28 dakika parkede kalırken 13 sayı-3 asist ile tamamladı maçı. Önemli bir detay final öncesinde. Koç ile yaşadığı 'ırkçı' polemiği sonrası Angel da en etkili olduğu maçı oynadı, 21 sayı-10 ribaunduyla.Matovic'in 22 dakikada ürettiği 17 sayı da boyalı bölge etkinliği için önemliydi. Tüm bunların bileşkesinde bu seriyi 5'i Caferağa'da 5'i de Adana'da olmak üzere gerçek kimliğiyle oynadığı 10 dakika ile 3-0 geçmeyi başardı Fenerbahçe.

Botaş cephesinde ise Jolene Anderson'ın bugün beklenenden uzak bir performans sergilemesi ve bitirim Boddie'e eşlik edememesi onlar adına sezonun kapanış günü anlamına geldi. Başarılı bir sezon çıkardıklarını söylemek lazım, zaman olursa belki ilerde daha detaylı değerlendirmelerde de bulunabiliriz.

Beklenen ve istenen final serisinde program TBF tarafından önümüzdeki saatlerde açıklanacak.

5 Nisan 2011 Salı

Sarayın Sultanları Finalde!


Panküp Kayseri:61- Galatasaray:69
Maçtan bir gün önceki antrenmanda sakatlanan Michelle Campbell'dan yoksun olarak geldi sahaya Galatasaray,. Işıl-Seimone-Tamika-Bahar-Sylvia klasik beşiyle başladığı maça. Seimone Augustus çok etkili başladı maça, skor 6-12'ye gelirken Amerikalı yıldız 7. sayısını atmıştı rakip potaya. Çeyreğin bitimine 4 dakika kala Tamika'nın basketiyle skor 8-16'ya taşınırken, Galatasaray ilk beşinin tamamı en az birer isabet bulmuş oldu. Galatasaray'ın etkili savunması, pota altında bulunan 4 isabet haricinde nefes aldırmadı Panküp'e. İlk çeyreği 12-23 geri kapatan ev sahibi ekip, ikinci çeyreğe etkili bir başlangıç yaptı. Çeyreğin ilk 3 dakikasında 9-0'lık Panküp serisi ile skor 21-23'e geldikten sonra, Galatasaray savunmasını sertleştirdi ve farkı tekrar açmaya başladı. İkinci çeyreğin son 7.5 dakikasında sadece 2 basket yiyen Sarayın Sultanları, Işıl Alben'in şık asisti sonrasında Sylvia Fowles'ın son saniye isabetiyle, 27-35 önde gittiler soyunma odasına.

İkinci yarıda ilk sayılarını Sylvia Fowles ile bulan Galatasaray, farkı çift haneye çıkardıktan sonra Barbara Turner'ın üçlüğüne rağmen etkili savunmasını sürdürdü. Bu çeyrekte de toplam 4 basket yiyen Galatasaray, Panküp'e savunma konusunda en iyinin kendisi olduğunu kanıtlamak ister gibiydi. Hücumda, tüm oyuncularından katkı almanın avantajıyla farkı açan Sarayın Sultanları, Bahar'ın 4, Sylvia'nın 3 faule ulaşmasıyla ilginç bir beşe döndü. Hodges-Nihan-Tuğba-Gülşah-Tamika ile çeyreğin son 2 dakikasını oynayıp, Hodges'ın sayılarıyla 36-54 önde girdi son çeyreğe Galatasaray. Dördüncü çeyreğin başında da bu ilginç beşi bozmadı Ceyhun Yıldızoğlu ve takımı Gülşah'ın üst üste sayılarıyla farkı 21'e kadar çıkarttı. Pringle'nin üst üste sayılarıyla fark 17'ye düştükten sonra Galatasaray, Işıl-Seimone-Gülşah-Tamika-Sylvia beşine döndü ve Gülşah'ın dış isabetiyle, farkı tekrar 20'ye çekti (44-64) bitime 3:50 kala. Normal sezon maçındaki gibi bu maçta da Barbara Turner'ın ateşlediği son anlardaki geri dönüş sürprizi bekliyordu Galatasaray'ı. 2 dakika civarı bir sürede 17-2'lik bir seri oluşturan Panküp, skoru 61-66'ya getirdi. Son dakikanın içinde Tuğba Palazoğlu'nun üçlüğü ile nefes alan Galatasaray, aynı Tuğba'nın top kaybı sonrasında nefesini biraz daha tutmak zorunda kaldı fakat Panküp kalan sürede skor üretemeyince Galatasaray, 61-69 ile seride durumu 3-0 yaptı ve finale yükseldi.

Bu kritik son dönemde formunu yükselten Seimone Augustus, attığı 20 sayıyla bu maçın da kazanılmasında büyük pay sahibi. Tabii Kaptan Işıl da, içeriye penetreleri sonrasında bulduğu sayılar ve hücum ribaundları ile etkili bir günündeydi. Gülşah'ın da artık korkusuzca üçlüklerini atması ve güvendiğimiz üçlüklerini bulması sevindirici, bunun bir düzene oturması daha da sevindirici. Bahar'ı faul problemine giriyor diye eleştiriyorduk, bugün en girmemesi gereken gündü, Michelle'nin yokluğu sebebiyle. Bahar 4 faule erken ulaştı ama onu eleştirecek bir durum yok, o ne kadar faul yapmamak için kendini sakınsa, inadınaymış gibi düdükler geldi. Kendini sakınarak oynadığı bu maçı 6 sayı-5 ribaund-3 asist ile tamamladı Bahar. Artık haber değeri taşımıyor ama Sylvia Fowles double-double yaptı, 10 sayı-11 ribaund ile. Tamika bugün biraz fazla top kaybı yapsa da farklı pozisyonlarda, her türlü dezavantajına rağmen aklıyla takımına yardımcı oldu. Son dakikalardaki gevşeme olmasa, çok etkileyici bir performanstı. Fark 20'ye çıktıktan sonra, belli bir rahatlama hakları ama farkın 5'e kadar inmesi de değil. Final serisi öncesi, Kayseri'de ikinci kez başımıza gelen bu durumdan ders çıkarmak lazım. Buralara kadar da hatalarımızdan ders çıkararak geldik zaten.

Playofflarda 4/4 yaparak finaldeyiz, hedef için finaldeyiz. Tebrikler ve teşekkürler Sarayın Sultanları.

2 Nisan 2011 Cumartesi

Hayal Kırıklığı

Galatasaray taraftarı daha ne istiyor? Türkiye Kupası, normal sezon şampiyonluğu, Mersin serisindeki etkileyici performans... Bugün yine 400-500 kişinin Galatasaray'ı vardı Abdi İpekçi'de.

Sorarsanız; kızlar 71-63 yendiler Panküp'ü. Bu seride bir maç daha kazanırlarsa finale çıkacaklar. Hani şu son 10 yıldaki 3. final, 10 yıl sonra saha avantajıyla çıkılacak ilk final. Kaybederlerse gün doğar, Abdi İpekçi'de sevincine ortak olamadıklarımız için, internetten kelle alma operasyonları başlatırız kötü günlerinde. Yakışır!

Not1: İyi ki doğdun Seda Kaptan. Seni aramızda görmek bizleri mutlu etti.
Not2: Tebrikler Sarayın Sultanları.
Not3: Hakemler çok formsuz. Son dönemde çok ama çok kötüler.

1 Nisan 2011 Cuma

Büyüteç: Galatasaray - Panküp Kayseri

TKBL Playoffunda yarı final, Galatasaray-Panküp Kayseri maçıyla başlıyor. Daha önceden de belirttiğimiz gibi, yarı finalin diğer ayağında da Fenerbahçe ile Botaş karşılaşacak. İstanbul takımlarının 1-0 önde başladığı serilerde, 3 galibiyete ulaşan ekipler final biletini kazanacak.

Özellikle ligin ilk yarısında başarılı bir performans gösteren Panküp Kayseri, normal sezonu 4. sırada tamamladı. Ligin ilk haftasında Fenerbahçe'yi yenip, son haftada Galatasaray'a mağlup olunca Panküp Kayseri, Kayseri şehri Galatasaray'ın normal sezon şampiyonluğunda çok önemli bir durak oldu diyebiliriz. Normal sezonu 15 galibiyet-7 mağlubiyet ile kapatan yeşil-siyahlılar, playoff çeyrek finalinde Beşiktaş'ı 2 kez yenip, 1-1'den başlayan seriyi mümkün olan en kısa zamanda bitirdiler. Normal sezon sonunda, lig genelinde Galatasaray'ın ardından en az sayı yiyen ekip Panküp Kayseri'ydi. Fakat bunu çok da belirleyici bir istatistik olarak veremiyoruz, çünkü bu konuda en başarılı 3. ekip olan Mersin BŞB, Galatasaray karşısında fena dağılmıştı bir önceki basamakta. Mersin BŞB ile Panküp arasında benzerlikler mevcut. Savunma takımı olma çabası, potansiyelli genç bir yerli oyun kurucu, dümeni gerektiğinde ondan alabilecek tecrübeli bir Amerikalı guard, dış şutlarıyla can yakan kısa forvet ve pota altında takımın atar damarı konumundaki 2 yabancı şeklinde tasvir etsek Mersin'den mi, yoksa Panküp'ten mi bahsediyoruz ayrıştırmak gayet zor. Fakat; Gizem-VJ-Barbara-Sanford-Pringle ile Tuğçe-Jinks-Tuğba-Larkins-Mokango karşılaştırmasında benim oylarım hep Panküp oyuncularına gider, Mersin'e göre daha verimli bir benchlerinin de olmasıyla Panküp, Mersin'in bir-iki model üstü denilebilir. Yani Galatasaray bir bilgisayar oyununda level atlamış gibi, önceki seviyedeki rakibinin daha donanımlısıyla karşılaşacak yarı finalde.

Normal sezondaki karşılaşmalar; İstanbul'da 57-47, Kayseri'de 68-77 ile Galatasaray lehine sonuçlanmıştı. Her savunma takımının olduğu gibi Panküp'ün de temel sorunu, kendilerinden daha iyi bir savunma ile karşılaşmalarında boşluğa düşmeleri. Bu göz önüne alındığında da Galatasaray en son karşılaşmak isteyecekleri rakiptir herhalde. Mersin serisi öncesinde öneminden bahsettiğimiz uzun forvet katkısı bu serinin de anahtarı kuşkusuz. Kritik viraja girerken formunu beklediğimiz seviyeye yaklaştıran Bahar'ın ve tabii Michelle'nin mevcut performansları, Galatasaray'a daha fazla güven duymamızı sağlıyor.

İlk Maç:

Galatasaray - Panküp Kayseri
2 Nisan, Cumartesi
Abdi İpekçi 15:00
Yayın: GS TV

İkinci Maç: Panküp Kayseri - Galatasaray 5 Nisan, Salı 18:00.
Gerekirse Üçüncü Maç: Panküp Kayseri - Galatasaray 7 Nisan, Perşembe 18:00.
Gerekirse Dördüncü Maç: Galatasaray - Panküp Kayseri 10 Nisan, Pazar.

Büyüteç: Fenerbahçe-Botaş

Galatasaray-Panküp serisine kısaca bir baktıktan sonra, sıra Fenerbahçe-Botaş serisinde. En azından benim gözümde bir sürpriz yaparak yarı finale yükselen Botaş, Nevriye'nin yokluğunda çekişmeli iki maç ile Samsun'u geçen Fenerbahçe'nin rakibi oldu.

Fenerbahçe, ligin ilk maçında mağlup olduktan sonra 15'i TKBL, 12'si Euroleague çıktığı toplam 27 maçı da kazandı. Bu 27 maçlık galibiyet serisinin ardından, ligde aldığı Galatasaray mağlubiyeti ile saha avantajını yitiren sarı-lacivertliler daha sonrasında da, Euroleague ve Türkiye Kupası'nda hedeflerine ulaşamadan elendiler. Türkiye Kupası sonrasında, kaptanının sakatlığı ile darbe alan Fenerbahçe, geride bıraktığımız hafta Angel McCoughtry'nin, koçu hakkında yaptığı "ırkçı" yakıştırması ile bir halka daha ekledi mevcut sorunlarına. Daha sonrasında Angel'ın özür dilemesiyle, olay kapandı gibi görünse de Samsun'la oynanan 2. maçta Angel kadroya alınmamıştı.

Normal sezonu 6. sırada tamamlayan Botaş ise lige 4/4 ile başlayıp, daha sonrasında 8 galibiyet-10 mağlubiyet aldı. Tarsus'a şanslarının tutması ve çeyrek finalde bu takım ile eşleşmeleriyle büyük bir avantaj yakaladılar. Tarsus deplasmanındaki ilk maçı kaybettikten sonra evinde fire vermeyen Botaş, yarı finalin 4. takımı oldu. Sezon boyunca 30 sayı üstü performanslar da sergileyip ligin sayı kraliçesi olan Jolene Anderson'un son dönemlerde düşen performansıyla birlikte süreleri de azaldı. Tarsus serisinde hiç etkinlik sağlayamasa da Jolene, Whitney Boddie'nin etkili oyunu Botaş için işleri kolaylaştırdı.

İki takımın normal sezondaki iki karşılaşmasını da Fenerbahçe kazandı. Adana'da 83-89 ile gülen sarı-lacivertliler, normal sezonun son haftasındaki maçta da 104-80 ile geçtiler Botaş'ı. Bu sebepten dolayı seriye 1-0 önde başlayacak Fenerbahçe'de Nevriye Yılmaz'ın durumu belirsizliğini koruyor. Fenerbahçe'nin 3-0 ile geçmesi muhtemeldir ama Botaş buraya gelmişken, Tarsus'a yaptığı sürprizi yeni rakibine de yaşatmak isteyecektir.

Birinci Maç: 3 Nisan Pazar 14:00 Caferağa S.S.
İkinci Maç: 6 Nisan Çarşamba 18:00 Menderes S.S.
Gerekirse Üçüncü Maç: 8 Nisan Cuma 18:00 Menderes S.S.
Gerekirse Dördüncü Maç: 11 Nisan Pazartesi Caferağa S.S.

Yarı Final Programı


Galatasaray (1) - Panküp Kayseri (0)
 -2 Nisan Cumartesi 15:00 Abdi İpekçi
 -5 Nisan Salı 18:00 Kadir Has 
 -7 Nisan Perşembe 18:00 Kadir Has
 -10 Nisan Pazar Abdi İpekçi

Fenerbahçe (1) - Botaş (0)
-3 Nisan Pazar 14:00 Caferağa
-6 Nisan Çarşamba 18:00 Menderes
-8 Nisan Cuma 18:00 Menderes
-11 Nisan Pazartesi Caferağa

Botaş Yarı Finalde


Botaş:64 - Tarsus:54
Çekişmeli geçen ilk 25 dakikanın ardından Botaş'ın, farkı açtığı ve son anlarına rahat girdiği bir maç oldu. Seri boyunca Jolene Anderson'u fazla kullanmayan Botaş, de Oliviera ile oynadığı anlarda takım olma konusunda daha başarılı gözüküyor. Normal sezonda iki kez yendikleri Tarsus'u, düşük bir performansla geldikleri playoff döneminde iki kez daha yenip yarı finalin yolunu tuttular. Dünkü galibiyette başrol Whitnet Boddie'nindi kuşkusuz, Burcu Uzun, Megan Fraaze, Gökçe Doğan ve de Oliviera da iyi oyunlarıyla dikkat çeken diğer isimler oldular. Tarsus'un oyuna tutunmasında Pierson'un double-double'lık performansının etkisi büyüktü ama takımın diğer Amerikalıları yardımcı olamadılar ona. Kübra da özellikle ilk yarıdaki oyunuyla öne çıkan iki isimden biri oldu konuk ekipte. Yeni yılda çok başarılı bir performans ile iyi bir hava yakalayan Tarsus, kupa ve ligde başarılı maçlar çıkardıktan sonra bu sezon kendilerine en ters gelen takım olan Botaş karşısında, deplasmanda tutunamayarak sezonu kapadı. Kendilerine lige kattıkları heyecan için teşekkür ediyoruz, yaptıkları yatırım ve genç oyunculara değer veren sistemleriyle önümüzdeki sezon daha başarılı işlere imza atmalarını diliyoruz.

BOTAŞ (64): Seda Tabakçı (3 ribaund), Burcu Uzun 8 (7 ribaund-5 asist), Santos De Oliviera 10 (6 ribaund), Jolene Anderson 2 (8 ribaund-1 asist), Gamze Takmaz 3 (2 asist), Gökçe Doğan 10 (4 ribaund- 3 asist), Megan Frazee 13 (14 ribaund-3 asist), Whitney Boddie 18 (6 ribaund-4 asist)

TARSUS BELEDİYE (54): Naile İvegin 8 (5 ribaund), Dunyall Canty 4 (2 asist), Özge Yavaş 4 (3 ribaund-1 asist), Seda Erdoğan (2 ribaund-1 asist), Kübra Siyahdemir 11 (3 ribaund-6 asist), Burcu Taşbaş 2, Alexis Hornbuckle 3 (6 ribaund), Plenette Pierson 16 (10 ribaund- 1 asist), Shyra Ely 6 (5 ribaund-1 asist)

Botaş Seriyi 3-1 Kazandı