BIY AD

30 Ocak 2010 Cumartesi

Seda Tekindağ'a Ziyaret

Geçtiğimiz haftasonu geçirdiği trafik kazası sonrası halen yoğun bakımda bulunan Seda Tekindağ'ı da unutmamış Sarayın Sultanları. Adana'ya gidip de hastaneye uğramamak olmaz diyerek, geçmiş olsuna gitmişler hastaneye, Seda'nın yanına. Gelişmeler olumlu ama halen yoğun bakımda Seda, iyi haberlerini bekliyoruz dört gözle.

Botaş: 59 - Galatasaray: 67

Tamika Catchings'li kadronun ilk maçıydı Botaş deplasmanı. Ayağının tozuyla ilk beş çıktığı karşılaşmada 16 sayı 6 ribaund 3 asistlik bir oyun ortaya koyan Catchings'e Sophia'dan 16 sayı 10 ribaundluk bir destek gelince, son haftaların formda takımı Botaş karşısında aldığı sekiz sayılık galibiyetle İstanbul'a dönüyor Sarayın Sultanları. İzleyemediğimiz maç için istatistiklerden üzerinden ne yazsak hep eksik kalacak, en iyisi Catchings'li Galatasaray'ı izledikten sonra yazmak olacak herhalde. Paris'in 19 sayı 18 ribaundluk double double'ına rağmen Adana deplasmanında alınan galibiyetle ikinci sezonu resmen açmış bulunuyoruz.

Botaş - Galatasaray

Sezonun ikinci yarısını bugün 15.30'da Adana'da Botaş karşısında açıyoruz. 11 maçta alabildiği 4 galibiyet ile Çankaya Üniversitesi'nin sadece bir galibiyet üzerinde Botaş, Tarsus Belediyesi ile beraber. Fakat ilk yarının ortasından itibaren yapmaya başladıkları transferler ile ligin dibinden çok orta sıralarla tepe takımlar arasında bir yere yerleşmek niyetinde olduklarını açıkça gösterdiler. Bu takviyelerle birlikte son dört maçlarının üçünü kazanmayı başarırlarken sadece Caferağa'da, 113-95'lik gibi bu sezonun en fazla sayı olan maçında yenildiler. Avrupa'da da yollarına devam ettiklerini biliyoruz. Son olarak haftaiçinde Mondeville'i mağlup ettiler, her ne kadar 26 sayılık farkı kapattırsalar da.

Zoll, Prince, Melvin ve Paris ile oldukça güçlü bir yabancı kadro var ellerinde. Zoll'un bugün hem Nilay Yiğit'e karşı hem de bir numaraya geçtiklerinde Esra - Tuğba ikilisine karşı yenilmeyeceğini hatta zaman zaman da etkili olabileceğini söyleyebiliriz. Mondeville karşısında mükemmele yakın bir oyun çıkartan Paris'i yerinde izleyen Kalaycıoğlu'nun onu durdurmak değil de yavaşlatabilmek adına neler düşündüğünü merak ediyorum açıkçası. Vecerova çok ince kalır, Leuchenka aynı şekilde arkasında duramaz. Tek ihtimal kalıyor bu durumda: Artık beli dönmeyen Yasemin Horasan. Onu da tek çeyrekte faul problemine sokarak benche yollar Paris. Bugün pota altında Paris'i durdurmak hiç ama hiç kolay olmayacak. Ki Paris de bu özelliklerini iyi bildiği için iç dış dengesini de kurmaya çalışan bir oyuncu, pasör özelliğini olaya dahil ederek. Galatasaray'ın şutör oyuncuları özellikle kısaları savunmada büyük problemler yaşadığını sezon başından bu yana biliyoruz. Ligin henüz ilk maçında Abdi İpekçi'de 7/13 üçlük atan ve 26 sayı üreten Burcu Uzun'un bu performansı tesadüf değildi şüphesiz. Tıpkı rakip takımların tüm skorer kısaları ve şutörlerinin Galatasaray maçlarında yıldızlaşmasının tesadüf olmadığı gibi.

İstanbul'a gelerek takıma katılan Catchings bugün kadroda yer alacakmış. Fakat ne kadar süre alır, onu kestirmek güç. Maçın gidişatı benim bakış açımdan Botaş'a daha yakın olduğu için sürelerinin de fazla olacağını düşünüyorum aslında. Bizi kurtar Catchings modunda bir maç da yaşayabiliriz tabii ki, son bir sezonda fazlaca alışık olduğumuz üzere. Zor bir deplasmana gidiyoruz, formda bir takımla karşılaşacağız. Alınacak olası bir mağlubiyet beni hiç şaşırtmayacak ama illa ki şaşıran ve bahane bulmaya çalışan birileri olacaktır, bu senaryonun devamında.

Ayhan Kalyoncu: Böyle All Star Mı Olur?

'Böyle All - Star mı olur? Ne bir smaç oldu, ne bir alley-oop?'

Geçtiğimiz haftasonu Ankara'da yapılan TBBL All - Star 2010'un yorumculardan biri olan Ayhan Kalyoncu, dün akşam Trt-3'deki Pota programında all-star'ı yorumlarken kurdu bu cümleyi. Devamı da var aslında ama bu kadarı da kafi gelecektir diye düşünüyorum. Bayan basketboluna tam manasıyla hakim kişi sayısının azlığını biliyoruz hepimiz ama bayan basketbolunda smaç basabilen yalnızca dört isim olduğunu da bilsin bir zahmet maçı yorumlattığınız kişi. Bu kadar mı saygı gösteriyorsunuz izleyicilerinize, ayıptır.

TRT'nin kafa yapısını değiştirmesi mümkün gözükmüyor, bari yazalım buraya da belki Ayhan Kalyoncu'nun da kulağına falan gider, öğrenir bir şekilde. Lisa Leslie, Candace Parker, Sylvia Fowles ve daha lisedeyken smaç basarak tüm dikkatleri üzerine çeken Brittney Griner haricinde smaç basabilen bayan basketbolcu yok.

29 Ocak 2010 Cuma

Kupa Sekizi

Devreyi ilk sekiz içerisinde tamamlayan Fenerbahçe, Mersin BŞB, Galatasaray, Beşiktaş Cola Turka, Panküp Kayseri Şekerspor, Ceyhan Belediyesi, Samsun Basketbol ve İstanbul Üniversitesi Türkiye Kupası'na katılmaya hak kazanan takımlar oldular. İstanbul Üniversitesi'nin son dönemdeki form düşüklüğüne karşın kupaya katılmayı başarmasının yanı sıra Samsun Basketbol da son maçlardaki çıkışı ile kendine ilk sekiz içerisinde yer bulmayı başardı. Tek maçlık performansların galibi belirleyeceğini düşünürsek her sonuca açık karşılaşmalar bunlar. Tabii ki Fenerbahçe ve Mersin BŞB, rakiplerinden birer adım daha öndeler. Ne yazık ki, bütçesi diğer beş takımın toplamı kadar belki de daha fazla olan Galatasaray'ı bu iki takımın yanına ekleyemiyorum. Zira sezon başından bu yana ne oynandığını dahası ne oynanmak istediğini anlayan yok.

Sezon başında Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Fenerbahçe'yi farklı mağlup ederek Ceyhun Yıldızoğlu yönetiminde ilk kupasını kazanan Mersin'in buraya her takımdan daha motive olarak geleceğini düşünüyorum ben. Eğer ki kupaya kadar Galatasaray teknik kadrosunda bir değişiklik yaşanmazsa, Fenerbahçe - Mersin finalini izlemek çok keyifli olur.

TBBL 12. Hafta Programı

30 Ocak Cumartesi
14:00 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kağıtspor - Mersin Büyükşehir Belediyesi

15:30 Botaş - Galatasaray

15:30 Fenerbahçe - Çankaya Üniversitesi
D Spor

31 Ocak Pazar
14:00 Panküp Kayseri Şekerspor - Beşiktaş Cola Turka

15:30 Tarsus Belediyesi - Samsun Basketbol
D Spor

3 Şubat Çarşamba
14:00 İstanbul Üniversitesi - Ceyhan Belediyesi

Betty Lenox Tarsus'da

Ligin ilk yarısında oynadığı 11 karşılaşmada yalnızca dört galibiyet alabilen Tarsus Belediyesi, Los Angeles Sparks'dan Betty Lenox'u kadrosuna katmış bu ara dönemde. İstikrarlı bir skorer yaratmakta zorlandılar ligin ilk yarısında, en stabil katkıyı Marina Kress'den aldılar. Bu açıdan güvenebilecekleri, topun elinde fazla kalmasına itiraz etmeyecekleri bir isme ihtiyaçları vardı. Wnba'de sezonu 22.3 dakika 10.2 sayı 4.5 ribaund 1.8 asist ortalamaları ile tamamlayan Amerika'lı guard, geçtiğimiz sezon da Rus ligi takımlarından Nazdes de 22.4 sayı ortalaması ile ligin sayı kraliçesi olmuştu. Bu performansından da okuyabileceğimiz gibi, Lenox oyun kurmaktan ziyade sayı atmak için geliyor Tarsus'a.

Lotos Gydnia, Eka Ael Limassol, Coconuda Maddaloni gibi takımlarda Avrupa tecrübesi de fazlasıyla bulunan 33 yaşındaki oyuncu Wnba'de oldukça isimli bir oyuncu konumunda aslında. 3000 sayı - 1000 ribaund eşiğini geçen oyunculardan biri Lenox. 2000 sezonunda Yılın Çaylağı seçilen, 2004-05 sezonunda şampiyonluğa ulaşan Seattle'ın başarısında en büyük pay sahibi olan Lenox, 22.3 sayı ortalaması ile tamamladığı final serisinin ardından da haklı şekilde Mvp ödülünü kazanmıştı. Aradan geçen yaklaşık altı seneye rağmen yine de skorer yönünü devam ettirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır sanırım.

Sezon başında kadro planlamasını istediği düzeyde yapamayan Tarsus Belediyesi de can simidi olarak kendisine sarılmış durumda şu anda. Bakalım Tarsus kariyerinde neler yapacak Lenox.

28 Ocak 2010 Perşembe

Botaş: 76 - Mondeville: 67 ( Botaş İşi Zora Soktu)

Top-16'nın ilk ayağında Fransız takımı Mondeville ile karşılaştı Botaş. Maç öncesi umutlu olduğumu söylemiştim, her ne kadar salon beklediğim dolulukta olmasa da rakip tam beklediğim düzeydeydi. Buraya yalnızca 9 kişi ile gelmiş olmaları da, bu düşüncemi kuvvetlendirdi maç öncesinde. Trt'nin eşsiz maç anlatımı ve yorumuna karşın gösterdiğim sabır direnişi ile maçın tamamladım. Şaşırtıcı ama bu yayına rağmen tamamını izledim maçın.

Kıta dışından yalnızca iki oyuncu bulundurabilme kuralı nedeniyle Paris - Zoll ve Prince'dan birini tribüne yollaması gerekiyordu Botaş'ın. Bir önceki turda olduğu gibi bu isim yine Prince oldu. Bir sakatlık olmadığı müddetçe de bu tercihin devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır sanırım. Paris her iki pota altında da sağladığı dominasyon ile çok rahat sayı ürettiği gibi savunmada da boyalı bölgenin ayakta kalmasını sağlayan isim oldu bugün. Rakip onun bu oyununa, bir periyot kadar gecikmeli de olsa double - team' ler ile çözümler aramaya başladığında da pasör özelliğini ortaya koyarak arkadaşlarını besledi Paris. Zoll'un sezon başından bu yana ortaya koyduğu istkrarlı oyunu da eklediğimizde bu tabloya mecburen tribüne çıkması gerekiyor Prince'in. Ki onun tribünde olması da haftasonu için önemli Botaş adına, diri bir Prince çok daha efektif olacaktır Botaş'ın hücum planlarında.

Karşılıklı basketlerle geçilen ve iki takımın da fazlasıyla birbirinin hamlelerini kontrol ettiği ilk çeyreği 18-17 önde kapatan taraf ev sahibi Botaş oldu. Paris'in savunabilecek size'da bir oyuncunun Fransız temsilcisinde bulunmadığını çok net şekilde gördüğümüz bu çeyrekte tam 9 sayı üretti Amerika'lı oyuncu. Maçın gidişatına adına önemli bir noktaydı burası.

İkinci çeyrekte Paris'e çözüm bulmaya çalışan ve kısmen de bunda başarılı olan Mondeville'in hesaba katmadığı isim ise TBBL'nin en genç kaptanı Gamze Takmaz oldu. Bu çeyrekte tam 9 sayılık bir katkı yapan kaptan, skoru da sürükleyen isim oldu. Paris'in boyalı bölgeyi tek başına kapattığı bir zone denemesi ile de rakibin dengesini fazlaca bozan Botaş, yalnızca 11 sayı yediği bu çeyrekte Paris'e omuz veren Didem Süer - Gamze Takmaz ikilisi ile tam 24 sayı üreterek soyunma odasına 42-28 önde girmeyi başardı.

İki aşamalı bu eleminasyon maçlarında ev sahibi avantajına sahip olmak tabii ki önemli. Fakat eğer rakibiniz evinde iyi oynuyorsa ilk maçta alacağı iyi bir skorla ikinci maçta tüm riski sizin omuzlarınıza yükleyebiliyor. Böyle de bir dezavantajı var aslında, eğer karşınızda bundan yararlanmak isteyen bir takım varsa. Botaş da bu sezon evinde oldukça iyi oynamasının avantajını kullandığı bir önceki turun ardından bugün de, 64-38 ile 26 sayılık farkı gördü üçüncü çeyreğin bitimine 40 saniye kala. Son çeyrekte oyun düzenlerini bozarak zamana oynamaya başladıklarında, eyvah dedim içimden. Çünkü mevcut kadro ve sahadaki mevcut beş kontrol basketbolundan ziyade tek uzun dört şutör gibi günümüzün popüler sistemine gayet uygun bir beşti. Süreyi kullanmaya başladığınızda bu hücum dengesi de yok oluyor ve ritm kaybeden takım son on dakikada 29- 12'lik bir seri yiyebiliyor. Tıpkı bugün olduğu gibi.

Otuz dakikada ortaya konan tüm emeklerin yerle bir oluşunu koç da kenardan bizler gibi izleyerek, oyuna müdahale etmeyince son 10 dakika 40 saniyeye 26 sayı geride giren Fransızlar, maç bitiminde sevinen taraf oldular. Burada oyuna müdahale edememek kabul edilebilir bir hata değil benim açımdan. Sırf mola almak da değil buradan kastım, oyunu da hiç okuyamadı koç. Tek bir sayının dahi önemli olduğu bir kupada mücadele ederken 26 sayı önde girdiğin son periyodun ardından farkı 9 sayıya kadar indirtmek, nereden bakarsak bakalım sınıfta kalan bir performans kesinlikle. Tek haneli bir farkla gidiyorlar evlerineFransızlar ve en az 10 sayılık bir fark gerekiyor şimdi onlara. Bugün izlediğim iki takımı teraziye koyduğumda, ev sahibi atmosferini de dahil ederek, bu kez herşey ortada diyorum. Fakat Botaş'lı oyuncuların o 26 sayılık farkı acilen unutmaları gerekiyor, çünkü oyuncuların kafasının orada kaldığı her hallerinden belli oluyordu son beş dakikalık sekansda ve maç bitiminde.

Halen önemli bir şansı var bence Botaş'ın, yeter ki dediğim gibi o farkı silsinler kafalarından. Maçı 22 sayı 16 ribaund ile tamamlayan Paris'in bu dominant oyunundan daha sevindirici olanı ise kesinlikle 91'li Gamze Takmaz'ın 18 sayı 5 ribaund 1 asitlik güzel oyunuydu. Yürü bakalım genç kaptan, takipteyiz.

Botaş (76): Sharnee Zoll 9 (4 ribaund- 5 asist), Burcu Çiğil 3 (2 ribaund- 2 asist), Pelin Gülbağ 2, Didem Süer 9 (3 ribaund- 1 asist), Seda Tabakçı 4 (5 ribaund- 1 asist), Judit Kajdasci (2 ribaund), Gamze Takmaz 18 (5 ribaund- 1 asist), Courtney Paris 22 (16 ribaund- 2 asist), Dürdane Gümüşay 9 (7 ribaund- 2 asist)

Uso Mondeville (67): Esther Moisan Niamke 7 (4 ribaund- 3 asist), Fanny Cavallo (1 asist), Aija Putnina 13 (1 ribaund- 1 asist), Lenae Williams 13 (1 ribaund- 2 asist), Clarisse Costaz 9 (3 ribaund- 1 asist), Yacine Sene 9 (2 ribaund- 2 asist), Pauline Thizy 6 (2 ribaund), Aurelie Bonnan 10 (5 ribaund), Valeriya Berezhynska (3 ribaund- 1 asist)

Catchings İstanbul'da

"Galatasaray'a gelmeden önce Katie ile konuştum. Buradaki organizasyonun çok iyi olduğu söyledi. Bu, benim karar vermem için yeterliydi"

''İstanbul'dan bir takımdan daha teklif vardı ancak ben Galatasaray'ı tercih ettim"

Açıklamalar tahmin ettiğiniz üzere Tamika Catchings'e ait. Fenerbahçe'nin transfer arayışında olduğunu duymayan kalmadı. Ebony Hoffman dedikodusu da vardı hatta bir ara, ses çıkmadı sonra ne oldu bilmiyorum. Bu anlamda Tamika'ya da gitmiş olmaları tabii ki tesadüf değil, tıpkı Tamika'nın Galatasaray'ı tercih etmesinin tesadüf olmadığı gibi. Burada keyifler gıcır, paralar da gününde ödeniyor ve üstelik ligde de iki tane rakip var gerisini idman havasında yeniyoruz demiş olması muhtemel Katie'nin referansı ya da Fenerbahçe'nin teklifinin biraz üstünde bir para sebebi ile geldi Tamika. İyi ki de geldi, onun gibi bir yıldızı canlı olarak izlemek büyük keyif bizler için.

Botaş - USO Mondeville

Eurocup'da gruptan çıkma başarısı gösteren tek takımımız olan Botaş, saha dezavantajı ile başladığı bir önceki turda Polonya'lı rakibini oldukça rahat geçmişti. Bugün rakip Fransa'dan Mondeville. Geçen yıldan aşina olduğumuz bir takım Mondeville. Eurocup zaferine giden yolda geçilen engellerden biriydi, bu sezon da Botaş'a rakip oldular. Temsilcimiz yine saha dezavantajı ile başlıyor son 16'daki bu mücadelesine. Bir önceki eşleşmede Adana'da oynanan maçta almıştık turu, bugün bir kez daha yapabiliriz bunu. Son olarak Paris'in de katılımıyla kadrosuna son şeklini veren Botaş, temposuyla ve oyun ritmiyle vurup geçebilir bugün. Mondeville'in kendilerini Adana'da neyin beklediğine dair pek fazla fikir sahibi olduğunu zannetmiyorum. Eğer salonda o eski günleri hatırlatan bir atmosfer yaratılırsa bugün, saha dezavantajına rağmen Botaş'ın oldukça önemli bir şansı var bence.

Bu maç öncesinde güzel bir haber de TRT'den geldi. Adana'daki bu zevkli mücadeleyi 18.30'dan itibaren TRT -2'den canlı olarak izleyebileceğiz. Bu kupada direnen son temsilcimize, bol şanslar diliyoruz.

Vickie Johnson Kayseri'de

Bu yaz sonunda Amerika kariyerini sonlandırdığını, Avrupa'dan bir teklif olması durumunda düşünebileceğini söylemişti Vickie Johnson. Bu cümleleri okuduğumda aklımın ucundan dahi geçmeyen bir takıma geldi bugün. Yeniden Türkiye'de Vickie, bu kez Panküp Kayseri Şekerspor forması ile mücadele edecek ligimizde. Tangela Smith transferinin ardından Vickie Johnson takviyesi ile de çok daha potansiyelli bir takım haline geldi Kayseri temsilcisi. Yukarıyı yıkamayacak olsalar da çok zorlayacakları kesin. Vickie'yi yeniden izlemek çok ama çok güzel olacak benim için. Hoşgeldin Vickie..

26 Ocak 2010 Salı

İmza Kampanyası - Engelsiz Aslanlar -

Şube Kaptanı gelmiyor ki hiç salona,
Kanımıza dokunuyor tuttuğu kupa,
Galalarda, orda burda, televizyonda,
Geleceksen gel Dilara yoksa hiç durma !

Şube Kaptanı sıfatı ile her başarıdan sonra basının karşısına çıkmaktan utanmayan Dilara Endican'ı davetler, galalar, ödül törenleri ve bilimum organizasyonlardan vakit bulabilirse eğer, bir gün olsun salonda görebilmeyi çok istiyoruz.

Şube Kaptanı sıfatı ile her başarıdan sonra basının karşısına çıkmaktan utanmayan Dilara Endican'ı davetler, galalar, ödül törenleri ve bilimum organizasyonlardan vakit bulabilirse eğer, bir gün olsun salonda görebilmeyi çok istiyoruz.

İstediğimiz o kadar derinden geliyor ki kendisinin salona lutfetmesi için bir de pankart hazırlayarak imza kampanyası başlattık. Pankartımızın üzerinde Engelsiz Aslanlar'ımızın her maçında salonda bulunan insanların yanı sıra eski oyuncularımızın da imzaları bulunuyor...

İmza kampanyasını, Engelsiz Aslanlar'ımızın bir sonraki karşılaşmasında da devam ettirmeyi sonrasında ise davetimiz hala kabul buyurulmamışsa pankartın üzerinde yazılı bulunan ''ya da'' kısmını üzülerek uygulamaya geçmeyi planlıyoruz.

Büyük Galatasaray Taraftarı'nın, bu çok değerli (!) hanımefendinin de aramıza teşrif buyurması için kampanyaya desteğini bekliyoruz.

http://www.yildizliaslanlar.com/

25 Ocak 2010 Pazartesi

TBBL All - Star(?) 2010

Dün Seda Tekindağ'dan gelen kötü haber bayan basketbol camiasının moralini fazlasıyla bozsa da, çok önceden planlandığı gibi bugün Ankara'da TBBL All - Star organizasyonu gerçekleştirildi. Tıpkı TBL All - Star'ında olduğu gibi oyuncu seçimi için öncelikle resmi siteden oylama yapılan bu organizasyonda, verilen oylar şeffaf şekilde açıklanmadığı için oyuncu tercihleri hakkında fazla birşey yazmak istemiyorum açıkçası. Katie Douglas, Sophia Young, Nicole Powell gibi bayan basketbolunun dünya genelinde önemli kabul edilen isimlerinin kadroya dahil edilmemesini anlamak mümkün değil. Tıpkı geçen sene Seimone Augustus'un kadroya alınmaması gibi. Bizim ülkemizde sırf adı yapıldı olsun diye düzenlendiği için bu organizasyonlar, yıldız oyuncular da haftasonunu bu organizasyonla geçirmektense dinlenmeyi tercih de edebiliyorlar tabii, bu da işin diğer boyutu. Fakat her iki şekilde de sorunun kaynağı çok açık.

Rusya Ligi'nin ardından WNBA'den en fazla oyuncuyu bünyesinde barındıran ligimize yakışmayan bir organizasyon bu ne yazık ki. 2000'lerin başından itibaren düzenli olarak bu alana kaynak yaratan Fenerbahçe ve uzun zaman sonra yeniden bayan basketbol şubesinin varlığını hatırlayarak, ezeli rekabeti bu alanda yeniden yeşerten Galatasaray, ciddi rakamlar ödeyerek dünyaca ünlü oyuncuları getiriyorsa bu lige şayet ligin All - Star organizasyonu da yapılmış olmak için yapılmamalı diye düşünüyorum.

Oyuncu tercihleri dışında koç seçiminde de önemli bir isimi göremedik bugün. Türk Karması'nın koçluğunu Panküp Kayseri Şekerspor'dan Ayhan Avcı üstlenirken, Yabancı Karması'nın başında ise Fenerbahçe ile ligin ilk yarısını namağlup tamamlayan Haydar Kemal Ateş bulunuyordu. Kendisini bayan basketbolunun misyoneri olarak tanımlayan ve bu alanda yaptığı hizmetler ile de bu tanımlamayı fazlasıyla hakeden, geçen sezon devraldığı Mersin BŞB'i iki sezonda başa oynayan bir takım konumuna getiren Ceyhun Yıldızoğlu bu organizasyonda görev almalıydı diye düşünüyorum naçizane. Bayan basketbolu denildiğinde benim aklıma gelen iki isimden biridir Yıldızoğlu, pek çok kişi için de böyle olduğunu biliyorum aslında. Organizasyonun sponsorluğunu üstlenen Panküp'ün bu tercihlere etkisi olmuş mudur acaba diye de düşünmeden edemiyor hani insan. Neyse, en iyisi saha içinde kalarak devam edelim biz bu organizasyona.

Üçlük yarışmasında bu sezon birçok maçını canlı olarak seyrettiğim Bowen favoriydi. Gerçekten çok düzgün bir bileği var, maç içinde de ısınmaya başladığında durdurmak pek mümkün olmuyor, mesafeye bakmadan isabet sağlayabiliyor şutlarında. Plaseler ise ligin tecrübeli şutörlerinden Esra Şencebe ve bu sene FIBA tarafından 'Avrupa'da Yılın Genç Bayan Basketbolcusu' ödülüne aday gösterilen Botaş takımından Gülşah Gümüşay'dı. Finale de bu üçlü kaldı. Esra Şencebe şut mekaniği sebebiyle zaman problemi yaşarken, Gülşah ilk turda çok iyi bir skor yapmanın verdiği avantajla geldiği final turunda son istasyona 24 puanın 18'ini toplayarak geldi. Fakat sanıyorum ki biraz da yaşının vermiş olduğu heyecan ile sol dipten karavana atınca, yarışmayı kazanan isim 22 puan ile Çankaya Üniversitesi'nden Lindsay Bowen oldu.

Birbirine çok yakın derecelerin yapıldığı yetenek yarışmasını kazanan isim ise ilk turu 31, ikinci turu ise 30 saniyede tamamlayan Seda Erdoğan oldu. Çankaya Üniversitesi'nden Brooks favorimdi aslında ama fazlasıyla yanılttı beni. :) Tarsus Belediyesi'nde forma giyen Seda, Serkan Erdoğan'ın da kardeşi. Bimeyenler için not düşelim onu da.

Erkek Yerli Karması'nın yaptığını bu kez bayanlar yapabilir mi şeklinde düşünceler vardı maç öncesinde ama gelenek bozulmadı. Mevcut durumda önümüzdeki beş yılda da bozulması pek mümkün durmuyor zaten, yabancılar karması maçı 108-78 kazandı. Bu sezon Beşiktaş Cola Turka'nın skor yükünü tek başına sırtlanarak, takımı sürükleyen isim olan Sales de maçın MVP'si seçildi 21 sayı 8 ribaundu ile.

Bir All - Star organizasyonunu daha geride bırakmış olduk böylece. Kalbi kırılmaması, küstürülmemesi gereken herkese gereken özenin gösterildiği ama basketbolun güzelliği adına da hiçbir şey izleyemediğimiz, dahası bu potansiyele sahip isimlerin ya organizasyona katılmadığı ya da katılanların ortamın sıkıcılığından dolayı bitse de gitsek havasında takıldığı bir All - Star daha başarıyla(?) tamamlandı. Darısı önümüzdeki sezonlara..

24 Ocak 2010 Pazar

Geçmiş Olsun Seda


Galatasaray altyapısından çıkan ve bir dönem kaptanlığımızı da yapan Seda Tekindağ, sabah saatlerinde antrenmana giderken yaptığı trafik kazası sonucu beyin kanaması teşhisiyle yoğun bakıma kaldırılmış. Ceyhan Belediye formasını giyen milli oyuncuya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve bir an önce parkelere dönmesini dört gözle bekliyoruz.

21 Ocak 2010 Perşembe

EuroLeague'de Eşleşmeler


Bayan basketbolunun bir numaralı kupasında, dün oynanan maçlarla grup aşaması sona erdi. Gruplarda alınan neticeler sonucunda oluşan genel sıralamaya göre çapraz eşleşme yapıldı. Genel sıralama alttaki gibi şekillendi:

1. Spartak Moscow Region Vidnoje 10-0
2. UMMC Ekaterinburg 9-1
3. Wisla Can-Pack 9-1
4. Ros Casares 8-2
5. Halcon Avenida 8-2
6. Rivas Ecópolis 7-3
7. Beretta-Famila Schio 7-3
8. Fenerbahçe 7-3
9. Cras Basket Taranto 6-4
10. Good Angels Kosice 6-4
11. Frisco Sika Brno 6-4
12. Bourges Basket 5-5
13. ZVVZ USK Prague 5-5
14. MiZo Pécs 2010 4-6
15. Galatasaray 4-6
16. Lotos Gdynia 3-7

Eşleşmeler ise;
  1. Spartak Moscow Region - Lotos Gdynia
  2. UMMC Ekaterinburg - Galatasaray
  3. Wisla Can-Pack - Mizo Pécs
  4. Ros Casares - ZVVZ USK Prague
  5. Halcon Avenida - Bourges Basket
  6. Rivas Ecópolis - Frisco Sika Brno
  7. Beretta Familia Schio - Good Angels Kosice
  8. Fenerbahçe - Cras Basket Taranto
Sonraki turda 1 numaralı eşleşmenin galibi, 8 numaralı eşleşmenin galibi ile karşılaşacak. İlk turdakinin benzeri bir eşleşme var yani.

Top 16'da eşleşmelerin ilk ayakları 2 Şubat'ta seri başı konumundaki ekiplerin sahasında oynanacak. İkinci maçlar ise 5 Şubat'ta, sıralamada son 8'de yer alan rakiplerin evinde. İki maç kazananların üst tura atladığı bu basamakta eğer 3. maçlara gerek duyulursa, onlar da 10 Şubat'ta ilk maçın oynandığı salonda yapılacak.

Genel tablo böyle, kendi adımıza bakarsak tek şansımız gruptan tanıdığımız bir ekiple tekrar karşılaşmamız ama ne yazık ki dün Ros Casares karşısında bir kez daha gördüğümüz, "siz çok güçlüsünüz, hadi yenin de gidelim" felsefesi ile umut veren bir şeyler yazmak çok zor. Maç tarihi yaklaşınca tekrardan bir UMMC Ekaterinburg incelemesi sayfalarımızda olur.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Ros Casares - Galatasaray

Bu akşam İspanya'da oynayacağımız maç ile grup aşamasının son maçına çıkıyoruz. Ros Casares 7 galibiyet, 2 mağlubiyet ile 2. sırasında grubun. İlk maç öncesi yaptığımız ayrıntılı incelemeyi hatırlamak isteyenleri buraya alalım.

TSİ 21.30'da başlayacak maçı GS TV canlı olarak yayınlayacak. Leuchanka sakatlığı dolayısıyla bu deplasmanda forma giyemeyecek. Gruptaki sıralamaları ve üst tura yükselmeleri kesinleşmiş iki takımın mücadelesi olacak ama alınacak galibiyet sonraki turda sıralama avantajı için gerekli her iki tarafa da.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Jia Perkins Takımdan Ayrıldı

Yabancı rotasyonu Tamika Catchings transferinin ardından fazlasıyla şişkinleşmişti, bir hamle bekliyordum açıkçası. Giden isim Jia Perkins oldu. Katie Douglas - Tamika Catchings - Sophia Young üçlüsüyle birlikte ligdeki 3+2 kuralını düşündüğümüzde olması gereken buydu. Zira dakikaları çok azalacaktı ve kendisi de istemedi sanırım bunu.

Seimone ile kazanılan Avrupa Kupası'nın ardından kim gelirse gelsin o beklentiyi karşılama durumu yoktu, bunu zaten biliyorduk ama geldiğinde teknik ve idari kadro tarafından lanse edilen Jia Perkins portresiyle benim izlediğim Jia portresinin alakasının olmadığını yazmıştım zamanında. Skor potansiyeli yüksek ama standardı pek olmayan bir isim Jia, takımla beraber geçirdiği zamanın ardından gördük bunu zaten hepimiz. Jia böyleydi hep, ondan büyük beklentileri olanların hatası var bu işte. Jia'nın hiçbir suçu yok. Bir de Çek milli takımının önemli ismi Vecerova var mesela aynı şekilde. Neyse hayırlısı olsun artık, söylenecek fazla birşey yok.

17 Ocak 2010 Pazar

Fenerbahçe: 92 - Beşiktaş CT.:59 || Fener Tam Gaz Devam

Caferağa'da oynanacak derbiyi yerinde izlemek istedim. Ne yazık ki beklentileri karşılamayan bir derbi oldu, en azından "tarafsız" bir seyirci olan benim adıma. Derbi, forma sıkıntısıyla başladı. Isınma tişörtlerini çıkardığında takımlar, Fenerbahçe formasının arka tarafının koyu lacivert ve beyaz olmasından dolayı iki takımın formaları birbirine çok karışıyordu. Seyir açısından can sıkıcı bir durumdu.

Beşiktaş'ın kötü gidişi ve buna karşılık Fenerbahçe'nin kararlı yürüyüşü olduğu açık. Beşiktaş'tan galibiyet beklemek hayalcilikti maç öncesinde ama yine de geçen sene siyah beyazlı ekip bu derbilerde bir reaksiyon göstermişti. Galibiyet olmasa dahi bir mücadele, bir emek bekliyorduk ama hiçbir şey göremedik ne yazık ki. Fenerbahçe maça iyi bir başlangıç yapıp rakibine dişini gösterdi. İlk dakikalar Birsel'in sürüklediği hücumlar ve Beşiktaş'ın maça kroke durumda başlamasıyla 8-0 ile geçildi. Fenerbahçe maça Birsel'in büyük katkısı ile başladı, tamamı ilk çeyrekte 10 sayı attı ve arkadaşlarına da asistlerle birçok sayı attırdı. Tabi Fenerbahçe'yi farklı yapan sadece Birsel'in eline bakmamaları. Penny Taylor ve Ajavon'un hücum katkıları, savunma da ise takımca üstün gayretleri ile farkı süreyle orantılı bir şekilde açtı sarı-lacivertliler.

30-12 ile başlayan 2. çeyreğin başlarında Beşiktaş'ın bir anlık kıvılcım yakalaması ile 34-20'ye geldi skor. Fakat bu Beşiktaş'ın son barutuymuş. Sadece 2 sayı daha atabildi Beşiktaşlı oyuncular bu dönemden sonra. Devre 46-22 sonuçlanınca, maç da bitmiş gibi oldu. Zaten direnmeye niyeti olmayan Beşiktaş'a karşı, taraftarının da destek ve isteğiyle tek ayak üstünde yakaladığı ezeli rakibine acımadı F.bahçe.

İstatistiklere bakmadan önce Beşiktaş hücumlarının kısa bir özetini söyleyeyim. Kötü paslar ve başarısız dış atış denemeleri haricinde bir şey yapmak isterse siyah-beyazlılar; penetreler top çalmalar ile kesildi, bunu geçebilirse pota altında bloklandılar. Takım halinde 12 top çalma yapmış Fener, ribaundlarda ise 43-37 üstünlük kurdu. Açıkçası bu istatistiğin daha farklı olduğunu düşünüyordum, çünkü Beşiktaş oyuncular kucaklarına düşen topları tutmaları haricinde her mücadelede yenildiler rakiplerine. Beşiktaş'ın maç boyunca isabet sağladığı iki dış atışın da maçın son iki dakikasında geldiğini ekliyeyim. 2/15 (%15) gibi feci bir performans sergilediler üçlük denemelerinde.

35 sayılık ev sahibi üstünlüğü ile girilen final periyodun da ise tribünler maçtan daha ilgi çekiciydi. Maçı bırakan taraftarlar, Beşiktaş ile "Yıldırım Demirören Yeter" makarası yaparken, takımlarına yaptıkları "Erkekler gelsin sizi izlesin" tezahüratı ve Tanjevic'e yaptıkları istifa çağrısı ile ilginç bir tezat da oluşturdular. Özellikle bu periyot olmak üzere maç boyunca küfürlerin de eksik olmadığı bir derbi böyle geçildi.

Ceyhan Belediye: 50 - Galatasaray: 70

Zor geçmesi muhtemel bir deplasmandan 20 farkla dönüyor takım, şen ola Cimbom şen ola.

Maç hakkında biz de dahil olmak üzere blog ahalisini bilgilendirmek isteyen olursa, yorum bölümüne bekleriz.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Botaş'ın Rakibi Mondeville

Eurocup'da son 16'a kalan tek takımımız olan Botaş'ın rakibi Fransız takımıUSO Mondeville oldu. İlk maç 28 Ocak'ta Adana'da, turu geçen takımı belirleyecek olan ikinci maç ise 5 Şubat Fransa'da oynanacak. Geçen seneden hatırladığımız bir diğer takım olan Mondeville, bu sezon A grubunu altı maçta aldığı beş galibiyet ile tamamladı. Bir önceki turda da Botaş'ın grubunda yer alan Baschet Icım'ı geçtiler rahat şekilde. Gruplarda oynanan karşılaşmalarda Adana'da mağlup ettiği Baschet Icım takımına deplasmanda mağlup olmuştu Botaş. Adana'daki ilk maç oldukça kritik eğer burada oyun temposu ile rakibini bozarsa Botaş, turu geçen taraf olabilir.

TBBL 11. Hafta Programı


16 Ocak Cumartesi
15:30 İstanbul Üniversitesi – Mersin Büyükşehir Belediyesi D Spor

17 Ocak Pazar
14:00 Kocaeli Bş.Bld.Kağıtspor – Çankaya Üniversitesi
14:00 Panküp Kayseri Şekerspor – Samsun Basketbol
14:30 Ceyhan Belediyesi – Galatasaray
15:00 Tarsus Belediyesi – Botaş
15:30 Fenerbahçe – Beşiktaş Cola Turka D Spor

15 Ocak 2010 Cuma

Botaş Son 16'da


Adana'daki ilk maçta alınan 74-50'lik galibiyetin ardından Polkowice deplasmanına daha rahat bir şekilde giden ve Epiphanny Prince'in yer almadığı bir kadroyla sahaya çıkan Botaşspor, sahadan 69-64 mağlup ayrılmasına karşın ilk maçta aldığı farklı galibiyet ile turu geçen taraf olmayı başardı. Saha avantajının da rakipte bulunduğu bu turu geçmeleri çok çok değerli Botaş için. Takıma yeni katılan Lynne Paris'in 23 sayı 14 ribaundluk katkısının yanı sıra Zoll'un 17 sayı 4 asistlik oyunu ve Melike Gümüşay'ın istikrarını koruyarak ürettiği 11 sayı yenilgiye rağmen turu getiren önemli faktörler. Geçen hafta ligde aldıkları Kayseri galibiyetinin ardından gelen bu tur onları lige daha da motive edecektir. Paris takviyesi ile de bir yükselme trendine gireceklerini tahmin ediyorum bu dönemde.

Bir sonraki turda kiminle karşılaşılacağı henüz belli değil, son 16'a kaldı ve rakibini bekliyor Botaş. Kontenjandan katıldıkları bu kupada yoluna devam eden tek Türk takımı olmaları da ayrıca bir tebriği hakediyor kesinlikle.

Dynamo Kursk: 93 - Beşiktaş C.T: 72 | | Avrupa'da Yolun Sonu

Akatlar'da alınan 26 syaılık mağlubiyetin ardından umutsuz gidilen Rusya deplasmanından 93-72 mağlup ayrılarak bu sezonluk Avrupa defterini kapatmış oldu siyah beyazlılar. 27 sayılık bir fark gerekiyorsa ve Rusya'ya gidiyorsanız, zaten bu normal şartlar altında pek gerçekleşmeyecek bir durumdur; bunu hepimiz çok iyi biliyorduk. Buna rağmen Sales önderliğinde direndi Beşiktaş Cola Turka ve devreye 39-37 önde girdiler. Fakat maçtan sonra Dynamo koçu Paulauskas'ın da dediği gibi ilk yarıda İstanbul'da alınan farklı galibiyetin verdiği rehavetle sahaya çıkan oyuncular soyunma odasında sağlam azar yemiş olmalılar ki; ikinci yarının skoru 56-33 Dynamo lehine oluştu. Ribaundlardaki 57-26'lık akılalmaz üstünlüğü de atlamak olmaz tabii.

Jillian Robbins'in maçtan sonra onu durduramadık dediği Sales 29 sayı ile maçın en skoreri olmuş bir kez daha. Ama ne yazık ki yeterli olmadı bu performans ve Eurocup'dan elendi siyah beyazlılar. Haftasonu oynanacak Fenerbahçe maçı ve hemen akabinde gelecek olan seçimlerle şubede bir hareketlilik beklediğimi belirteyim bir kez daha.

Çankaya Üni.: 70 - Samsun: 79

Samsun takımında yaşanan grip sebebiyle ertelenen Çankaya Üniversitesi ile Samsun Basketbol arasındaki 5. hafta karşılaşması nihayet bu haftaiçi oynanabildi. Ankara'daki maçı 79-70 kazanarak önemli bir galibiyet alan Samsun takımı, bu galibiyetle birlikte kupaya kalmayı da garantilemiş oldu. Genç coach Arman Özkale yönetimindeki çıkışlarını da devam ettirmeleri açısından ve takımın moral kazanması noktasında da önemli bir galibiyet oldu bu. Bu hafta zor geçmesi muhtemel Kayseri deplasmanında olduklarını da düşününce.

Ev sahibi Çankaya Üniversitesi ise üçte üç= kupaya bilet parolasıyla çıktıkları yolda ikinci maçlarında ikinci mağlubiyetlerini aldılar. Ki onlar için kritik eşiğin geçen hafta son topta kaybedilen İstanbul Üniversitesi maçı olduğunu yazmıştık. Bu hafta Kocaeli deplasmanında kazanarakbu dönemi tek galibiyet ile kapatmaları oldukça muhtemel.

Samsun Basketbol'da Gülşah Akkaya'nın 24 sayısının yanı sıra Gaither'in 20 sayı ve 5'i hücum olmak üzere çektiği 15 ribaund maçın kilit istatistikleri. Chaney ve Alyoshkina ikilisinden gelen 28 sayı 9 ribaundluk katkı da haklı bir galibiyet aldıklarını gösteriyor. Tabii bu rakamların gösterdiği bir diğer şey ise; Samsun'un yabancılarından verim almaya başladığı. Çankaya tarafında ise Bowen ve Dilek Ünüvar'ın 5/17 üçlük yüzdesi herşeyi özetliyor, şutlar girmediğinde ikinci bir alternatifleri yok ne yazık ki.

Çankaya Üniversitesi (70): Ayşe Dilek Unuvar 11 (6 ribaund- 4 asist- 2 top çalma), Damla Gezgin 8 (1 ribaund- 1 asist), Lidsay Bowen 15 (4 ribaund- 2 asist), Dila Aşkın 2, Berrin Karabaş, Görkem Ertaş Osmanbaşolu 2 (7 ribaund), Eureba Brooks 17 (6 ribaund- 4 asist), Elizabeth Frazee 12 (9 ribaund- 1 asist), Josephine Owino 3 (5 ribaund)

Samsun Basketbol (79): Cansu Aslan 1, Gülşah Akkaya 24 (7 ribaund), Saynur Tozlu 3 (2 ribaund), Hande Kayalar, Katryna Gaither 20 (15 ribaund- 4 asist), Quianna Chaney 16 (2 ribaund- 8 asist), Lyubov Alyoshkina 12 (7 ribaund), İlsu Darıcıoğlu 3

14 Ocak 2010 Perşembe

Sessiz Protesto

Zafer Kalaycıoğlu muhteşem bir coach demiş Cappie Pondexter maçın ardından; vardır elbet bir bildiği. Beklenilen şekilde bir mağlubiyet ile yola devam ediliyor Euroleague'de. Derbiler ve geçen sezonki final haricinde hiçbir zaman dolu bir salona oynamadı bayan basketbolcular ama hiç bu kadar boş bir salonu da görmemişlerdi sanıyorum. Avrupa şampiyonu olmuş takımın bunun üzerinden henüz bir yıl geçmeden, kendi evinde güvenlik görevlilerine maç oynayacak duruma gelmesi bile sorunun boyutunu apaçık ortaya koyuyor. Her maça gelen, isimlerini bilmeseler de simaen birbirlerini tanıyan kişiler de gelmiyor artık maçlara, ayaklar geri geri gidiyor çünkü. Sorun yokmuş gibi davranmakla ya da bu durumu susarak atlatacağımızı sanmak bize prestij ve zaman kaybı olarak dönüyor, geçen her saniye. Takım içerisindeki oyuncuların memnuniyetsizliği de koç ile alakalı imza toplamaya kadar gitmiş durumda iken, yolun başında olmasak da ortasında dahi, bu değişikliğe gitmenin tam vaktidir.

Galatasaray: 64 - Ekaterinburg: 69

13 Ocak 2010 Çarşamba

Bana Bir Masal Anlat Baba


"Kulüpte en iyi giden branş bayan basketbol takımıydı. Ancak son yıllarda yaşananlardan dolayı insan bazı şeyleri kendi kendine sormadan edemiyor. Bunlar neden yapılıyor diye. Galatasaray bayan basketbol takımına yapılanı bir Fenerbahçeli yapmaz."

Açıklamalar Mihriban Oğuz tarafından, radyosporda yapılmış.

Takımın başında Cem Akdağ var iken, arkasından dönen dolambaçlı işlere dayanamayarak ayrıldığı günlerde şubedeki hareketlilik, kaynayan dedikodu kazanı ve devam eden süreçte Zafer Kalaycıoğlu'nun Fenerbahçe ile sözleşmesi sürerken takımla birlikte deplasmana götürülmesi ve o maçta bench arkasından takımı idare etmesi esnasında takımın idarecisi sıfatına sahip Mihriban Oğuz'un açıklamaları bunlar.

''Fenerbahçe'nin ambargo koyduğu branşlara karşın şampiyon oluyorsunuz. Belki de oynadığımız Eurolig'e damga vuracak, final four'un değişmez takımı olacaktık. Birileri bu başarıyı çekemedi. Ben bunun arkasında başka şeyler olduğunu düşünüyorum. Galatasaraylılık bu değil."

Zafer Kalaycıoğlu göreve getirildiğinde hocamıza destek çıkalım; destek çıkmayanlar köstektir, Fenerbahçe'lidir diyen Mihriban Oğuz'un açıklamaları aynı zamanda bunlar.

Çok değil aradan geçen altı ay neticesinde gelinen nokta ortada. Radyolara çıkıp ben masumum beni çekemediler ve gönderdiler demek kolaya kaçmaktan başka birşey değil. Varsa eğer kimsenin bilmediği ama bilmesi gerektiği birşey düzgünce açıklanır, herkes de öğrenir bunun doğrusunu. Ve ona göre davranır bundan sonra, davranması gereken kişilere. Ama bu yapılacaksa eğer zaman aralığını da biraz geniş tutmak gerekiyor, Ayhan Avcı'nın son dönemlerinden alarak başlayalım mesela. Hepsi anlatılsın, herkes öğrensin herşeyi. Ne dersiniz, hoş olmaz mı ?

Geçen sezon koçluktan istifa eden ve şu anda erkek takımını çalıştıran Cem Akdağ'ın o tarihten bu yana herhangi bir basın organında o konuya dair bir açıklamasını gördünüz mü? Sizce ilgi olmadığı için mi açıklama yapmadı Cem Akdağ? Final öncesinde ve sonrasında yoğunlaşan bu röportaj tekliflerini Galatasaray'a zarar verecek tek kelime etmem diyerek çeviren ve ortalığı kızıştırmak amacıyla röportaj isteyenlerin hevesini kursağında bırakan Cem Akdağ yaşanmışlığı karşımızda iken görevden ayrılınmasının ardından henüz ikinci günde yapılan bu açıklamalar herşeyi tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor zaten. Fazla söze gerek yok.

12 Ocak 2010 Salı

Tamika Catchings Galatasaray'da

Tamika Catchings Galatasaray'da diyor Önder abi, hayırlı olsun.

Sorunun yıldız isim eksikliği değil içerisinde bulunulan durum olduğunu hepimiz biliyoruz. Transfere ihtiyacımız yok, tek gereken içimizi temizlemek. Bu şartlar altında da Tamika Catchings şüphesiz ki harika bir isim ama sorunun çözümü olmadığı da kesin. Ekaterinburg maçının ardından gereken hamle yapılsın, ondan sonrasına bakalım hep beraber. Bizim diyebileceğimiz bir takımla.

10 Ocak 2010 Pazar

Akatlar'da Umut Yok

Haftaiçi alınan farklı Dynamo Kursk mağlubiyetinin ardından Akatlar'da Kocaeli'yi ağırladı Beşiktaş Cola Turka. Eurocup'da da forma giymeyen Zellous bugün de cezası sebebiyle oynayamadı. Onun yokluğunda skoru üstlenen beklenildiği gibi Sales oldu bir kez daha. Nereye kadar gidecek böyle bilmiyorum ama Sales gerçekten bu yaşında inanılmaz bir mücadele koyuyor ortaya. Kocaeli takımının önde tamamladığı bir devre var mı şu ana kadar tam hatırlamıyorum ama yoksa bile bugün Akatlar'da başardılar bunu. Ve soyunma odasına 31-26 önde girmeyi başardılar.

İkinci yarı toparlanan Beşiktaş Cola Turka her ne kadar bu maçı kazanmış olsa da SOS vermeye devam ediyorlar. Seçimler gelse de bir an önce yeni bir yol belirleseler kendilerine, iyi olacak diye düşünüyorum dışarıdan bir göz olarak.


Beşiktaş Cola Turka (69):
Naile İvegin 7( 7ribaund, 1 asist), Sandra Mandir 8 (6 ribaund, 2 asist), Esra Erden 8 (3 ribaund, 2 asist), Lucie Bouthors (1 ribaund), Gonca Karataş (1 ribaund, 1 asist), Tuğba Taşçı 2 (3 asist), Nazlı Güler 6 (9 ribaund, 1 asist), Melek Bilge 2 (5 ribaund), Gergena Branzova Erdenay 10 (12 ribaund, 1 asist), Nykesha Sales 26 (4 ribaund, 2 asist), Ayşe Cora ( 3 ribaund, 2 asist)

Kocaeli BŞB Kağıtspor: (55): Ceyda Kozluca 14 (8 ribaund, 3 asist), Burcu Erbaş 2 (2 ribaund, 1 asist), Banu Yıllar 9 (3 ribaund, 4 asist), Aslı Sevinç 18 (20 ribaund, 1 asist), Meryem Kolaylı 5 (5 ribaund, 1 asist), Meriç Banu Yenal 7 (8 ribaund),

Çankaya Üni. : 73 - İstanbul Üni. : 75

Evinde oynayacağı İstanbul Üniversitesi ve Samsun Basketbol karşılaşmalarının ardından Kocaeli deplasmanına giderek ilk yarıyı tamamlayacak olan Çankaya Üniversitesi'nde hedef üçte üç yaparak ilk sekiz içerisine girmek olarak açıklanmıştı. Bu serinin ilk maçında evlerinde İstanbul Üniversitesi'ni ağırladılar. Ligin hızlı tempoda oynayan takımlarından İstanbul Üniversitesi'ni kendi tempolarına çekmiş gözüküyorlar, skora bakacak olursak. Maçı kazanma adına ilk hamleleri bu olsa da devamında skoru üstlenecek birden fazla isime ihtiyaçları vardı. Zira İstanbul Üniversitesi'nde hem Hodges hem de Humprey düzenli olarak skor katkısı veren oyuncular. Bu iki oyuncunun ürettiği 40 sayıya karşılık ev sahibi takımda da dört yabancı oyuncudan gelen toplam 70 sayı var. 73 sayının 70'ini yabancı oyuncularından bulan Çankaya'ya karşılık, İstanbul Üniversitesi yerlilerinden gelen 11 sayı maçın da galibini belirlemiş gibi duruyor.

Çankaya Üniversitesi için oldukça kritik bir maçtı bence bu. Eğer kazanabilselerdi Samsun'u da içerde mağlup ederek amaçladıkları seriyi gerçekleştirerek Türkiye Kupası'na kalabilirlerdi. Ama artık işleri zora girdi gibi gözüküyor. İstanbul Üniversitesi de Mersin maçı öncesinde önemli bir galibiyet aldı bana göre, tahminlerimizin üzerinde devam ediyorlar halen.

Samsun Basketbol: 64 - Fenerbahçe: 74

Dün ligin gidişatı açısından çok kritik bir mücadele olacak demiştim Samsun Basketbol - Fenerbahçe maçı için. Gerçekten de bahsettiğim seviyelerde bir karşılaşma oldu.. D - Spor yayın ekibinin bu maçı yayınlamak yerine sonucu önceden belli olan Galatasaray - Tarsus Belediye maçını seçmesi sebebiyle salonda nasıl bir atmosfer vardı göremedik ne yazık ki. Ama duyduklarım ve yerel basından okuduklarım salonun her zamanki doluluk düzeyinde olduğu yönünde. İki takım arasındaki ciddi kadro ve kalite farkını kapatan taraftar da bir yere kadar etkili oluyor işte. O farkı sadece dış etkenlerle kapatmanız mümkün olmuyor, eğer ufak bir fark sözkonusu değil ise.

İlk çeyrekte önce Nevin Nevlin'in ardından da Penny Taylor'ın faul problemine girmesi ile Samsun Basketbol ilk yarıda sürekli olarak oyunun içerisinde kalmayı başardı. 2. çeyrekte bir ara farkı 10 sayıya kadar da çıkardılar hatta ama o noktada gelen Fenerbahçe serisine cevap veremediler. Oyunun kırılma anlarından en önemlisi buydu bence, eğer oyunu orada tutup da soyunma odasına girselerdi daha değişik bir senaryo izleyebilirdik.


Fenerbahçe'nin Türkiye Ligi'ndeki önemli bir maçında daha farkı yaratan isim yine Nevriye Yılmaz oldu dün. 20 sayı 9 ribaund ile tamamladı maçı ve rakipsiz olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Bu sezon tüm önemli maçlarda karakterli bir oyun ortaya koymuş durumda Nevriye, performansını giderek arttırıyor. Ve Fenerbahçe'nin ligdeki rakipleri bu hegamonyaya son vermek istiyorlarsa, yapılacak şey gayet açık.


Yerel basında mağlubiyetin sebebi olarak hakemlerin yanlı tutumları gösterilmiş ve hakem yüzünden kaybettik denilmiş. Maçı izleyeme fırsatımız olmadığı için bu konuda birşey söyleyemem ama böyle de bir iddia var ortada, yazalım onu da.

Salonda Fenerbahçe taraftarı da yokmuş bu arada, hayret.

Sona Doğru

Yapılan güzel bir sert savunma ya da oynanan güzel bir hücum seti yoktu yine bugün. Tıpkı sezon başından bu yana olduğu gibi. Önceleri sadece skora bakarak takımla ilişiklerini devam ettirmeye çalışanlar artık maçları da izlememe noktasına geldiler. Hatta takımın kaybetmesini isteyenleri gördüm bugün. Eğer Zafer Kalaycıoğlu görevinden ayrılacaksa ne kadar maç kaybetmemiz gerekiyorsa bir fazlasını kaybedelim. Ama sahada izlediğimiz sarı kırmızılı takımı canı gönülden destekleyememe duygusunu yaşamayalım bir daha.

Zararın büyük kısmını görmüşken, dönelim artık bu yoldan.

Galatasaray: 67 - Tarsus Belediye: 62

9 Ocak 2010 Cumartesi

Mihriban Oğuz Görevinden Ayrıldı


Mihriban Oğuz Ayrıldı Mı? demiştik 30 Aralık'da. Mersin maçı sonrası yaşanan birtakım gelişmeler neticesinde dedikodular dolanmaya başlanmıştı. Mihriban Oğuz'un istifasını verdiği fakat henüz kabul edilmediği bunlardan en öne çıkanıydı. Bugün akşam kulüpten yapılan açıklamayla resmiyet kazanan duruma göre, Mihriban Oğuz takımdaki görevinden ayrıldı. Görev süresi boyunca yaptıkları/yapamadıkları olmuştur illa ki, emeği için çabası için teşekkürden fazlası gelmez elimizden. Fazlasıyla kırmıştır beni zamanında çok gereksiz bir tartışmaya çekerek, Galatasaray'lı olmamakla suçlayarak üstelik. Şu noktada aylar önce dediğim duruma gelinmesi, kalbimizin boş yere kırılmasını falan geçtim, kendisinin de görevi bırakmasına sebep olmuştur gördüğümüz üzere. Aradan geçen aylar sonra haksız olmadığımı görmek kendi adıma sevindirici, her ne kadar Oğuz için pek de iyi sonuçlar doğurmasa da.

Giderse eğer umarım tek gitmez demiştim, halen bunu istiyorum. Çünkü tek suçlu Mihriban Oğuz değil. Takımda idari kararlar alınırken Müge Erdem görevli değil miydi? Şimdi Mihriban Oğuz'un ayrılması ile kalanlar aklanmış mı oluyor yani? Müge Erdem de en az Mihriban Oğuz kadar pay sahibidir şu anki tabloda. Zafer Kalaycıoğlu'nu zaten söylemeye gerek yok. Bu isimlerin ayrılmasının ardından yeni yüzlerle, yeni bir yapılanmayla başlamalıyız yola. Gerekirse yeni oyuncularla. Ve herşeyden öte gönül rahatlığıyla bizim diyebileceğimiz bir takımla.

Samsun'da Kritik Viraj


Yarın oynanacak olan Samsun Basketbol - Fenerbahçe maçı, ligin gidişatı açısından bir maçın çok ötesinde anlamlar taşıyan bir karşılaşma olacak kanısındayım. Ligin şu ana kadar mağlubiyet almayan tek takımı Fenerbahçe, neredeyse zorlanmadı bile diyebiliriz geride kalan dokuz karşılaşmada. Bu maçlar arasında en zorlayıcı olanı şüphesiz Galatasaray deplasmanıydı ki orada da Zafer Kalaycıoğlu hamleleri ile oldukça rahatlattı Fenerbahçe takımını. Kendi yaptığı hamlelerle rakibin hamle yapmasına gerek bile kalmadan kurdeleli hediye paketi ile yolladı galibiyeti. Fenerbahçe de geri çevirmedi tabii ki bu güzel hediyeyi. Onun dışındaki tüm karşılaşmaları oldukça rahat şekilde kazandı sarı lacivertliler. Ligin ikinci haftasında karşılaştıkları Mersin BŞB zorlayabilirdi onları belki. Ama orada da kaybedilen Cumhurbaşkanlığı Kupası etken oldu ve bu kez hazırlıklı olan Fenerbahçe evinde kazanmayı başardı.

Geçen sezon, yeni çıktığı birinci ligde normal sezonda evinde hiç mağlubiyet almadan sezonu tamamlayan Samsun Basketbol ev sahibi avantajını tam manasıyla kullanan tek takım diyebiliriz ligimizde. Diğer takımlara ve onlara gönül verenlere de haksızlık yapmak istemem ama Samsun'daki bu ilginin eşi benzeri yok gerçekten. Foto Samsun'daki Galatasaray maçından. Şu fotoğrafı ülkenin herhangi bir yerinde yakalamamız mümkün değil diye düşünüyorum.

Güç kaybederek sezona giren ve bunun neticesinde kan değişikliğine kadar giden Samsun takımında genç koç Arman Özkale'nin takıma yeni bir çehre katacağını tahmin ediyorum demiştim. Yarın böylesine önemli bir maç da kendisi için ayrıca motivasyon kaynağı olacaktır. Ve tabii takımla birlikte salona gelecek olanlar için de. Eğer yarın Samsun Basketbol da Fenerbahçe'yi taraftarının doldurduğu salonda mağlup edemezse, Fenerbahçe'nin ligi namağlup tamamlaması yakındır.

8 Ocak 2010 Cuma

Veda


Takımımızın genel menajeri Mihriban Oğuz görevinden ayrıldı.

TBBL 10. Hafta Programı

8 Ocak Cuma
14:00 Çankaya Üniversitesi – İstanbul Üniversitesi

9 Ocak Cumartesi
15:30 Galatasaray – Tarsus Belediyesi D Spor
17:00 Samsun Basketbol – Fenerbahçe

10 Ocak Pazar
15:30 Beşiktaş Cola Turka – Kocaeli Bş.Bld.Kağıtspor
15:30 Botaş – Panküp Kayseri Şekerspor D Spor
16:00 Mersin Büyükşehir Belediyesi – Ceyhan Belediyesi

Son 16'a Doğru: Botaş


Eurocup'daki diğer temsilcimiz evinde ağırladığı Polonya'nın CCC Polkowise takımını 74-50'lik skorla mağlup etmeyi başararak oldukça önemli bir avantaj elde etmiş oldu. Botaş'ın hücum ritmi ile rakibini ekarte etmesini ve kazanmasını beklediğimi yazmıştım fakat böylesine bir farkı da beklemiyordum kesinlikle. Polkowise takımını hiç izlemedim bugüne kadar, sadece kadroları üzerinden konuşuyorum, dip not olarak belirteyim onu da. Oldukça şaşırtıcı bir skor bu bana göre, tebrikler Botaş'a.

Sezonun geri kalan dönemlerinden aşina olduğumuz bir Botaş tablosu var bu maçın istatistik kağıdında da. Zoll'un 6 sayı 11 asistlik oyunu, Prince'in 20 sayı 8 ribaundluk skoru üstlenen oyun yapısı, genç Melike'nin yalnızca bir şut kaçırarak 10 sayı 8 ribaundluk önemli katkısı alışık olduğumuz Botaş karakteristikleri. Bunun yanı sıra tecrübeli Didem Süer'in son maçlardaki çıkışını sürdürerek 13 sayı üretmesi ve Seda Tabakçı'nın 28 dakika sahada kalıp oldukça düşük yüzdeyle olmasına rağmen 15 sayılık bir skor katkısı vermiş olmasının yanı sıra 4'ü hücum olmak üzere 7 de ribaund çekmesi farkı yaratan faktörler olmuş Botaş takımında.

Sezon başında Mersin'in bu kupaya katılmama kararı almasının ardından katılmıştı Botaş Eurocup'a. Ve şu ana kadar olan dönemde oldukça başarılı bir performans gösterdiler. Bu turu da geçtiler diyebiliriz sanırım artık. Avrupa'daki bu başarının lige de yakın zamanda olumlu yansımaları olacaktır illa ki. Ligin dibinden ayrılarak hakettikleri şekilde orta sıralardaki yerini alacaktır umarım Botaş takımı.

Buraya Kadarmış


Eurocup'daki temsilcilerimizden Beşiktaş Cola Turka Akatlar'da Dynamo Kursk takımına 95-69'luk skorla oldukça farklı şekilde mağlup oldu dün. Bu skorla birlikte Avrupa defteri de kapandı siyah beyazlılar için, büyük bir mucize olmadığı taktirde.

Karşılaşma öncesinde Dynamo takımının tura yakın olduğunu düşünsem de tek haneli farklarda Beşiktaş Cola Turka galibiyeti bekliyordum ben dün akşam. Zellous'un yokluğu tabii ki önemli bir eksik onlar için ama yine de bu kadar kolay teslim olmalarını beklemiyordum. Sales'in 28 sayısına rağmen 26 sayı farkla mağlup olmaları isimlerden ziyade daha komplike bir sorun olduğunu göstermeye yeter aslında. Sales'in bir sezon ara verdikten sonra yeniden oldukça formda dönmesi, hemen arkasından sakatlanıp yine aynı performansla parkelere dönmüş olması gerçekten saygı duyulacak ve örnek alınacak bir iş ahlakı. Onun yanına sabit performansla ortalama bir katkı verecek bir isim çıkartılabilseydi eğer sezon başından bu yana herşey çok daha farklı olabilirdi siyah beyazlılar adına.

Maçın ardından istatistik kağıdının en dikkat çekici kısmı Dynamo takımının ribaundlarda kurmuş olduğu 52-33'lük üstünlük. Ve aldığı 15 hücum ribaundu. Fazlasını konuşmaya gerek yok. Ay sonundaki seçimlerin ardından bir değişim yaşanabilir belki şubede ki oldukça gerekli bence şu aşamada.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Eurocup 2010


Eurocup'da yoluna devam eden takımlarımızdan Beşiktaş Cola Turka yarın Akatlar'da Dynamo Kursk'u ağırlayacak. Rus takımlarının özellikle evlerinde oynadıkları karşılaşmalarda istedikleri skorları almada güçlük çekmediklerini biliyoruz. Tabii ki bunda uçak yolculuğunun ardından yapılan hayli yorucu karayolu yolculuklarının ve salonda yaratılan atmosferlerin de etken olduğunu biliyoruz, geçmiş dönem performanslarımızdan. Geçen sene Eurocup zaferine yürüdüğümüz yolda karşılaştığımız ve deplasmanda farklı mağlup olduğumuz bir takımdı Dynamo takımı. İçerde de Seimone Augustus'un insanüstü performansı ile turu geçmeyi başarmıştık. Oldukça zor bir eşleşme bu Beşiktaş Cola Turka için. Yarın çift haneli bir farkı cebine koyarak Rusya'ya gitmeli ki tur şansını devam ettirebilsin siyah beyazlılar. Yarın salonun yine boş olacağını tahmin etmek zor değil fakat yine de içerde oynuyor olmanın verdiği avantajla Beşiktaş Cola Turka galibiyeti bekliyorum ben. Sales, Zellous, Dacic gibi isimlerle kendi evinde ağır basacak olan taraf Beşiktaş Cola Turka bana göre.

Bir diğer temsilcimiz Botaş ise yarın saat 18.30'da Polonya takımı CCC Polkowice ile karşılaşacak. İki takımımızın da ev sahibi avantajına sahip olamaması can sıkıcı tabii ki. Geçen sezon özellikle Cem Akdağ döneminde, kopan maçlarda dahi as takımın sahada yer alması, molaların alınması tepki görmüştü bazı kesimler tarafından. Fakat bunun semeresini son 32 takım arasına kaldığımızda almaya başlamıştık ve tüm turlarda ev sahibi avantajını elinde bulunduran taraf biz olmuştuk. Dolayısıyla Euro Cup'da ev sahibi avantajını elinde bulundurmak çok ama çok önemli. Buna rağmen Botaş'ın Adana'da o hızlı oyun temposu ve akışkan hücumları ile, Prince'in da katkıları ile yarın galip gelmesini bekliyorum.

İki takımımıza da bol şanslar diliyoruz, Euro Cup'da ikide iki ile yola devam etmek gerçekten müthiş olur.

5 Ocak 2010 Salı

Zellous'a 2 Maç Ceza


16 Kasım'da Samsun'da oynanan Samsun Basketbol - Beşiktaş Cola Turka karşılaşmasını 63-60'lık skorla kazanan taraf siyah beyazlılar olmuştu. Maç sonunda ise ortalık biraz karışmıştı ve o karışıklıkta sahaya atılan maddelerden birini tribüne iade eden Shavonte Zellous, bunu biraz daha ileri götürüp tribünle ağız dalaşına girince federasyon da cezayı kesmiş Amerika'lı oyuncuya. Beşiktaş Cola Turka için kritik öneme sahip oyunculardan biri, Sales'in yokluğunda da en önemlisi olan Zellous iki maç takımdan ayrı kalacak aldığı ceza sonrasında. Ev sahibi Samsun Basketbol'a ise 2500 YTL para cezası uygun görülmüş.

SBK'nın Yeni Koçu: Arman Özkale


Lige verilen ara ve bu araya girilirken çok önceden görüp, buraya da not düştüğümüz gerçeklerin parkede birer birer yansımasını görmek bloga post hızımızı da sekteye uğrattı açıkçası. Gündemde pek hareketli değildi, bunun da etkisiyle biraz kafa dinleme imkanı bulduk diyebiliriz aslında. Bizim için de iyi oldu bu ara.

Bu haftasonu oynanacak maçlarla devam edecek olan ligimizin şu an için en hareketli takımı Samsun Basketbol. Samsun temsilcisinde ligde ve Avrupa'daki kötü gidişat sırasında, Samsun'daki bir maç esnasında, coach Cantuğ Keskindemir'in yardımcısı Fırat Bozkurt ile tartıştığını ve Fırat Bozkurt'un salonu terkettiğini yazmıştık. Taraftarın nedense bu yeni kurulan takıma sabır gösteremediğini ve onların da maç sonlarında tepkilerini koça yansıttığını da görmüştük geçen haftalarda. Bu kötü gidişat neticesinde coach Cantuğ Keskindemir'i genel menajerliğe getiren Samsun takımı koçluk görevini ise Keskindemir'in yardımcısı Mustafa Arman Özkale'ye layık görmüşler. Fırat Bozkurt da asistan olarak devam edecekmiş Samsun takımında.

Kötü gidişatlar genellikle kan değişikliği ile neticelenir bizim ülkemizin spor takımlarında, bu kez tam bir kan değişikliğinden bahsetmesek de bir kan dolaşımı olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım. Arman Özkale'nin takıma yeni bir soluk getireceğine inanıyorum, başarılar koç.

1 Ocak 2010 Cuma

George'un Melekleri

Bojana Vulic - George Kazanjian - Milica Dabovic

Haris coachu, kaptanı bir yanında oyun kurucusu bir yanında kutlamada. Türkiye'de hocasıyla anlaşamayan Milica, orada daha güvende gibi görünüyor.