BIY AD

30 Kasım 2009 Pazartesi

Ah Şu Galatasaray Taraftarı (!)

Maç sonrası karşı yakada biraz oyalandıktan sonra ancak eve gelebildim, bayram telaşı da dinmiş oldu bahaneyle. Yoksa maça gidiş için evden çıktığım anda üzerime gerginlik yüklenmişti adeta. Metrobüs bir seferde İstanbul nüfusunun yarısını taşıma denemesinde falan bulunuyordu. Dönüşte de o tantana çekilmez olurdu.

Zaten sıkıntılı geçen yolculuk sonrası salonda olanlar neredeyse oradaki bütün herkesi çileden çıkardı. Zafer Hoca, Samsun'daki mağlubiyet sonrası der ki; havalimanında bizi karşılayanlar, maça gelmedi o yüzden kaybettik. Baştaki isim o zihniyetteyse zaten Caferağa'ya, Akatlar'a hiç gitmesin bu takım, oralarda taraftarımız hiç olmayacak yeniliriz mazallah. Hoş bugün o taraftarlar, P. Taylor liderliğinde Fenerbahçe takımının resmen çarpı koyduğu yerden bulduğu dış atışlarına çare bulamadı. Yarım metrekarelik yerden kaç boş üçlük yedik hatırlamıyorum. İnatla alan savunmasına devam ettirmek, ultrAslan'ın hocalık kariyerine yakışmadı. Halbuki Kalaycıoğlu her savunmada gerekli katkıyı veriyordu ellerini, kollarını kaldırıp savunmalara eşlik ederek.

Maç sırasında yanımda duran biri bizim benchi işaret ederek "Pardon ya, bunların hepsi sakat mı, neden hala Yasemin oyunda?" dedi. Beni benden alan bir soru oldu. Çek versiyonu Vecerova ile birlikte basit hataları, atamadıkları boş oğlu boş sayılarla maçın kaderini değiştirdiler. Neden hala oyundalar bilmiyorum, bilen varsa öğrenmek de isterim. Rotasyonsa; Sophia'yı başka mevkilerde görevlendirdiği süreyi pota altında verse en azından bir saç baş yolduran isimi daha az izlerdik.

Hakemmiş, şanssızlıkmış, sakatlıkmış hiç birinin önemi yok. 8 sayı önde girdiğin final çeyreğinde, 6 sayı geriye düşüyorsan bir anda kimseye laf demeye hakkın yok. Yazık, hakikatten yazık, böyle maç hediye edilmez. Onca yıl başında kaldığın takıma karşı bu maçı alamıyorsan, hücumlarına çare üretemiyorsan bu işin içinde geçirdiğin yıllara ayıp. Sana görev veren kulüplerin büyüklüklerine ayıp! Sözüm sana Galatasaray taraftarı, başkası üstüne alınmaz zaten. Onlar Albeni gibi, bahanesi hazır...

Kalaycıoğlu'ndan Sevgilerle


Jia Perkins'in yokluğu sonrası dün gece düşündüğümüz beşlerden biri olan Nilay Yiğit - Katie Douglas - Sophia Young - Yelena Leuchenka - Yasemin Horasan beşi ile başlamayı tercih etti Zafer Kalaycıoğlu. Fenerbahçe tarafında ise Birsel Vardarlı - Penny Taylor - Nicole Powell - Sutton Brown - Nevin Nevlin beşini gördük maç başlarken. Grip olduğu dedikoduları dolaşan Nevriye Yılmaz ise takımla beraber ısındıktan sonra benchde başladı karşılaşmaya, alışık olmadığımız şekilde.

Katie'nin iki numaraya, Sophia'nın üç numaraya çekildiği bu beşin dezavantajlarından biri sezon başından bu yana olduğu gibi Sophia'dan skor katkısı alamamak idi. Ki ilk çeyrekte bunu yaşadık fazlasıyla. Bu maç özelinde ikinci bir dezavantaj da ribaundlarda yaşanacak demiştim dün, ilk çeyrekte 6'sı hücum olmak üzere toplam 11 ribaund aldı Fenerbahçe takımı. Biz ise sadece dört ribaund alabilmiştik, biri hücum olmak üzere. Maça Nevin Nevlin'in tepeden, hemen hemen aynı yerden bulduğu iki üçlükle 6-0'lık bir giriş yapan Fenerbahçe ilk on dakikada üç sayı çizgisinin gerisinden 4-6 ile oldukça iyi bir yüzde tutturdu. Bunun yanı sıra alınan altı hücum ribaundu ile de ikinci şans sayılarında üstünlük sağlayan Fenerbahçe'ye karşı serbest atış çizgisinden üretilen sayılarla karşılık vermeye çalıştı Galatasaray. Her hücumda en az iki kere hücum eden Fenerbahçe'ye karşı, Sophia'yı da kullanamaz durumda iken ilk on dakikayı yalnızca iki sayı geride kapatmamızın sebebi ise serbest atış çizgisinden 7-7 ile üretilen 7 sayı idi. Buna karşılık Fenerbahçe'nin ilk çeyrekte serbest atış çizgisine hiç gelememiş olması iyi başlamasak da oyuna tutunmamızı sağladı.

İkinci çeyreğe Tuğba - Esra - Katie - Ivana Vecerova - Yelena Leuchenka beşi ile başlarken beklenilen hamle Katie'nin skoru üstlenmesi idi bu beşte. Öyle de oldu, bu çeyrekte üretilen 15 sarı kırmızı sayının 8'inde Katie Douglas imzası vardı. Katie'nin skorer oyunu ile ritm yakalayıp, oyunu kontrol altına almaya başladığımız anlarda ise Vecerova'nın yaptığı sportmenlik dışı faul ile oyun yeniden dengeye geldi, önce oyun olarak daha sonra da skor olarak. İlk yarıda sadece 5 dakika sahada kalan 1 şut kaçırıp 1 ribaund alıp 1 de faul yapan Vecerova ilk yirmi dakikanın kaderini çizen isimdi bana kalırsa. Bitime dört dakika kala Nilay Yiğit'in oldukça uzun mesafeden bulduğu üçlük ile 35 sayıyı gördük devrede ama geri kalan dört dakikada alınan toplam üç molaya karşın sayı üretmeyi başaramadık. Böylece soyunma odasına 35-39 geride girdik. Vecerova formadan çekerek sportmenlik dışı faulü yaptığında skor 20-28 lehimize idi, 11-5'lik bir Fenerbahçe serisi izledik yani devre sonunda. Boşuna not almamışım Vecerova'nın yaptığı bu faulü.

İlk yarıda takım halinde sadece dört faul yapmamız devrenin en ilginç istatistiği idi kesinlikle.

İkinci yarıya iki takım da maça başladığı beşlerle başladı. İlk iki dakikada yapılan iyi savunma ve akıcı hücumlarla üç ayrı oyuncudan bulunan 6 sayı ile ilk yirmi dakikada oluşan farkı kapatıp öne geçmeyi başardık. Hücumda oldukça zorlanan Fenerbahçe'de ise Penny devreye girdi ve iki tane basket faul ile takımının ilk sayılarını üretti bu çeyrekte. Faul yapıp da baskete izin vermeyi anlayamıyorum ben, hele ki karşınızda alelade bir isim yokken buna daha fazla dikkat etmek gerekiyor. Özellikle Nilay Yiğit'in 2'e 1'de çok daha erken faul yapma şansı varken atışla birlikte faul yapması kabul edilebilir bir hata değil. Bu küçük farklar belirliyor çünkü galibi derbilerde, bu hataları daha fazla yapan taraf bizdik bugün. İlk dört dakikada yalnızca Penny'in basket faulleri ile sayılar bulan Fenerbahçe'ye karşı Katie Douglas ile cevap vermeye çalışırken Ivana Vecerova engel oldu buna bir kez daha. Katie Douglas'ın üçlüğü sırasında anlamsız bir hücum faul yapan oyuncu, ilk yarıdaki sportmenlik dışı faulünün ardından bir kez daha çiziyordu oyunun kaderini takımın öne geçmesini engelleyerek adeta.

Üçüncü çeyreğin en kritik anlarında Tuğba - Esra - Sophia - Vecerova - Yasemin beşini tercih eden Kalaycıoğlu bu beş ile ne yapmayı planlıyordu bilmiyorum ama maçı kazanmayı düşünmediği açık. Sophia'yı sezon başından beri kullanamadığımızı da düşününce şu beşin skor üretmesi mümkün değildi, nitekim üretemediler de. Bunu görmek için illa deneyimlemek gerekmiyordu ama, skorun 44-50'e gelmesine neden oldu bu tercih. Katie'nin girişi ve oyunun rahatlaması ile Tuğba Palazoğlu'ndan dört dakikalık sekansda tam 8 sayı izledik. Son saniyede Nilay!ın yine uzun mesafeli üçlüğü ile final periyoduna 61-54 önde giren taraf olduk. Son dört dakikada yakalanan 17-4'lük seri ile maçı koparma noktasına gelmiştik, son çeyrek öncesinde.

26-15 Galatasaray üstünlüğü ile sona eren bu çeyrekte 9 sayı üreten Penny Taylor, Fenerbahçe'nin skıştığı anlarda ayakta kalan tek isimdi yine. İlk yarıda toplam dört faul yapmamıza karşın bu çeyrekte ilk dört dakikada takım faulünü doldurmamız ise bu çeyrekte yenilen 15 sayının 8'inin serbest atış çizgisinden gelmesine neden oldu.

Son çeyreğe başlayan Nilay - Esra - Sophia - Vecerova - Yasemin tercihinden beklenen Esra'nın dış atışıyla gelecek sayılardı doğal olarak. İlk iki hücumdan, biri Esra'nın üçlüğü, boş dönülse de üçüncü hücumda beklenen oldu ve Esra üçlüğü yolladı. Bitime sekiz dakika kala farkı sekiz sayıya kadar çıkardık böylece, 64-56 ile. Hücumda Sophia'nın yeter artık diyip ekmeğini taştan çıkartan performansı ile farkı korumaya devam ederken ilginç bir zone tercihi geldi Zafer Kalaycıoğlu'ndan. Anlamlandıramadığım bu tercihe önce Penny ardından sol forvetten Powell ile cezayı kesti Fenerbahçe. Sahada Powell, Penny ve Esmeral varken ve hepsinden öte skor olarak önde iken bunun denenmesi anlayabilmek mümkün değil. Mola dönüşü Sophia'nın üçlüğü ile yeniden farkı beş sayıya çıkarsak da dört dakikada yenilen 13-5'lk seri ile Fenerbahçe 71-69 ile öne geçmeyi başardı. Ve bir daha da arkasına bakmayarak haklı bir galibiyet aldı, 84-77 ile.

Bu noktada yapılan zone tercihi bize bir maçtan çok daha fazlasını kaybettirdi, belki de şampiyonluğu. Neden diye soruyorum o andan bu yana ama bir sebep bulamıyorum bulan varsa eğer dinleyeme hazırım. Tıpkı maç sonunda yapılan taktik faullerin neden yapıldığını çözemediğim gibi, averaj diye bir olgunun varlığından haberdar değil sanırım teknik ekip. Kafadan beş sayı eklediler farka bu saçmasapan taktik faullerle.

Kalaycıoğlu'nun bu maçı kazanmayı herşeyden çok istediğini biliyorum ama bugün yapılan hatalarla maçı rakibe verdi elleriyle. Stresten olsa gerek, malum kendisi bir kaç çatlak sesi de bu galibiyetle bastıracağını ümit ediyordu. Taraftar gene salondaydı takıma destek olmak için keşke Zafer Kalaycıoğlu da bu takımın koçu olabileceğini ucundan da olsa belli edebilseydi de galibiyet gelseydi bugün.

Ellerimizle ikram ettik, rakip de geri çevirmedi afiyet olsun. Seneye de Haydar Kemal Ateş ve Nevriye Yılmaz ikilisi ile deneriz, durmak yok.

Galatasaray: 77- Fenerbahçe: 84


Jia'sız Derbiye Bakış


Jia Perkins'in sakatlığı nedeniyle yarın derbide oynayamayacak olması Derbi Öncesi başlıklı yazıda yazdıklarımızın bir kısmını kaldırıp çöpe attı. Çünkü Jia Galatasaray hücumu için kritik bir isim, sezon başından bu yana yakaladığı 16.6 sayı ortalamasının yanı sıra oyun her sıkıştığında Katie Douglas gelene kadar sahada eline en çok güvenilen isim konumundaydı. Yarın oynamayacak olması şüphesiz önemli bir kayıp Galatasaray için.

Jia Perkins'in yokluğunda Katie Douglas'ı iki numaraya çekip, Sophia'yı sezon başından bu yana olduğu gibi yine üç numarada başlatabilir coach Zafer Kalaycıoğlu. Nilay Yiğit - Katie Douglas - Sophia Young - Yelena Leuchenka - Yasemin Horasan beşini görebiliriz yarın hava atışı için. Katie Douglas'ın baskıya karşı top getirme avantajını da düşünürsek eğer akıllı bir hamle olacaktır bu açıdan. Pota altında da Yelena ve Yasemin'in Fenerbahçe uzunları ile korakor mücade edebileceğini söylebiliriz ayrıca. Fakat bu beşin dezavantajı Sophia'yı üç numara çekip, ondan gereken katkıyı alamamak olur ki sene başından bu yana maç başlarında yaşadığımız bir sorun bu. Maça bu şekilde hücumda tutuk başlamak da maçın gidişatı adına pek tercih edilmemeli gibi geliyor bana.

2 numarada oluşan bu açığı kapatacak yerli isimler ise Esra Şencebe ve Tuğba Palazoğlu. Sakatlıktan yeni dönen Tuğba Palazoğlu sağma şekilde döndüğünü ve hazır olduğunu gösterdi Beşiktaş Cola Turka ve Ros Casares karşılaşmalarında. Nilay'ın yanına bu iki oyuncudan birini koyup, Katie'yi üç Sophia'ı da olması gerektiği gibi dört numarada başlatmak da ikinci bir tercih. Esra Şencebe'nin son dönem skorer oyunu ve Tuğba'nın da bıraktığı yerden oyununa devam ediyor oluşu iki oyuncu arasında tercihi güçleştiriyor fakat sağlık açısından %100 durumda ise ön alan baskısında da önemli katkılar sağlayabilecek olan Tuğba'nın tercih edilmesi daha mantıklı bir hamle gibi sanki.

Bu iki senaryodan birini tercih edecek coach Zafer Kalaycıoğlu ve maçın gidişatına göre iki farklı takımı da göreceğiz sahada dönüşümlü olarak. Net olarak birbirinden üstünlüklerini söylemek mümkün değil o nedenle koçun tercihine şu noktada saygı duymaktan başka birşey gelmez elden.

Jia'nın olmayışı ile Ivana Vecerova yeniden takımdaki yerini alacak bu hafta. Ros Casares maçının final dakikalarında önce aldığı savunma ribaundunu rakibe kaptırıp iki sayıya neden olması hemen ardından gelen hücumda yaptığı hücum faul ile topu rakibe teslim etmesi o maçın ardından Vecerova'nın takıma katkısının fazlaca sorgulanmasına yol açmıştı. O gün gerçekten kötü bir maç çıkardı Vecerova ama yarın yeni bir gün ve yeni bir maç bekliyor bizi. Fenerbahçe'nin etkili uzunlarının olduğunu biliyoruz, onları durdurmak adına elde ek bir silahın daha olacak olması önemli tabii ki. Sene başından bu yana beklentileri karşılayamayan bir oyun ortaya koysa da, hoş bir beklenti olmaması gerektiğini de yazmıştım geldiğinde, faul problemine karşın ve ribaundlarda yaşanacak sorunu çözme adına elde bir opsiyonun daha olması iyi oldu. Hücumdaki boşluğu Sophia ve Katie'nin doldurması şartıyla tabii ki.

Birbirini takip eden yazılar şeklinde devam ediyoruz, gelen sıcak haberlerle. Nevriye Yılmaz haberinin halen Fenerbahçe resmi sitesi tarafından yalanlanmamış olması acaba dedirtse de sanırım Nevriye'nin durumu için salona kadar beklemememiz gerekecek. Nevriye Yılmaz oynayacaksa eğer halen ortada bir maç Jia'nın yokluğuna rağmen. Mücadele eden ve şampiyonluğu isteyen takım kazanacak. Ligin altıncı haftasından ne şampiyonluğu diyecek olanlar ise geçmiş senelerde iç sahada aldığımız derbi sonuçlarına ve hemen ardından da o sezonun final serilerine bir baksınlar. Bu ligde şampiyonluk isteniyorsa eğer Fenerbahçe'ye evinizde kaybetmemeniz gerekiyor, altın kural bu.

29 Kasım 2009 Pazar

Jia Perkins Derbide Yok


İdmanda bileğini burkan ve iki gündür takımla birlikte çalışamayan Jia Perkins yarınki derbide forma giyemeyecekmiş. Bu durumda geçen hafta tribüne çıkan Ivana Vecerova yeniden takımdaki yerini alacak yarın. Ve tabii maçın öyküsü çok daha farklı şekillenecek, bir alt postta yazdıklarımızın bu sıcak haber sonrası update edilmesi gerekebilir.

Derbi Öncesi


Ağustos ayının ortasında lig fikstürü çekilirken kaçıncı haftaya denk gelecek acaba diye merakla beklenilen karşılaşma geldi nihayet. Erkek basketbol takımında yaşanan forma skandalının ardından yönetimin basketbol şubesini daha fazla sahiplenmesi, Abdi İpekçi'deki derbi sırasında ve sonrasında yaşananlarla iyice gerilen ortamın bileşkesinde yarın saat 15.00'da Ahmet Cömert Spor Salonu'nda Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya gelecek. Maç D-Spor'dan ve iki kulübün resmi televizyonlarından canlı olarak yayınlanacak.

Abdi İpekçi'de gerçekleştirilen havuz şampiyonası nedeniyle Ahmet Cömert'te oynanacak olan bu karşılaşma öncesinde emniyetin ilginç bazı kararları var güvenlik sağlama noktasında. Fenerbahçe benchinin arkası, pota arkası ve televizyonun çekim açısına göre karşıda kalan tribüne seyirci almamayı planlıyor emniyet güçleri. Geriye de zaten hepi topu 500 kişilik biryer kalıyor. Yarın salona gelecek 2500'den fazla kişiyi emniyet nereye sığdırır, onu da bu kararı alanlar düşünsün diyelim ve biz sahaiçine bakmaya başlayalım.


Ligde geride kalan beş haftada yenilgisiz tek takım hüviyetine sahip olan Fenerbahçe'yi bu beş maçlık periyotta sadece Mersin maçı özelinde değerlendirmek doğru olacaktır bizim için. Tıpkı Galatasaray'ın, İstanbul Üniversitesi ve Kocaeli maçla
rına değil de Samsun deplasmanındaki oyununa bakmamızın gerekliliği gibi. Çünkü Galatasaray ve Fenerbahçe bu ligin üstünde kadrolara sahip iki takım ve ligin alt - orta sıra takımlarına karşı aldıkları galibiyetlerin istatistiğini tutmak doğru sonuçlar vermeyecektir bize. Meraklıları için Galatasaray istatistikleri ve Fenerbahçe istatistikleri burada. Derbilerde istatistiklerin pek işe yaramadığı söylenir, bu genel kanıya inanarak devam edelim biz, iki takımın kağıt üstündeki artılarına ve eksilerine bakmaya.

Geçen hafta Akatlar'daki derbide ilk kez Galatasaray forması giyen Katie Douglas'ın 18 sayılık performansı ve savunmayı sertleştiren oyun yapısından ziyade daha önemli olan birşey daha var, mevcut Galatasaray beşi için. Katie'nin gelişi ile Sophia Young gerçek mevkiisi olan dört numaraya geçiş yaptı. Böylece Sophia sezon b
aşından bu yana maçlara başladığı üç numaradan kurtularak, onu bu yeryüzünde özel kılan bölgeye geçmiş oldu yeniden. Galatasaray'ın hücumu için çok kritik bir öneme sahip bu nokta ve bana göre maç öncesindeki en büyük avantaj bu sarı kırmızılı cephede, tabii Zafer Kalaycıoğlu halen onu üç numarada oynatmaya devam etmezse. Bunun yanı sıra penetresi ortalama üstü olan ve bunu iyi kullanabilen Jia Perkins'in savunmasının faulsüz yapılmasının biraz zor olması, derbi atmosferinin de katkısıyla, önemli Galatasaray adına. Jia Perkins'in şut ritmini bularak başladığı karşılaşmalarda skoru üstlendiğini de biliyoruz geride kalan karşılaşmalardan. Buna fırsat vermemek adına özel önlemler alınacaktır ona henüz maçın başında.

Fenerbahçe cephesinde ise boyalı bölgedeki oyunculardan verim alabilmek maçın kilidi olacak. Nevriye Yılmaz, Sutton Brown, Nevin Nevl
in, Nicole Powell ve az süreler alsa da genç Devran'ın Galatasaray uzunlarına karşı üstünlük kuracağını düşünüyorum ben. Ligdeki yabancı oyuncu sınırlaması sebebiyle kenarda kalacak olan Vecerova'nın da olmayışı ile bolca ribaund alacaktır Fenerbahçe uzunları. Geçen hafta Akatlar'da Leuchenka'nın kenara gelişi ile savunma ribaundu almakta oldukça zorlanmıştı Galatasaray, hatırlatmak gerekirse. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Mersin'e bütün oyunu geriden takip ederek, 12 sayı farkla mağlup olan Fenerbahçe takımı ligdeki ikinci karşılaşmalarında topu pota altına indirerek ve bu dört uzununundan toplam 54 sayı bularak maç kazanmıştı. Yarın da bunu uygulamak için sahaya çıkacaklardır. Bu dört uzunun maç başına ortalama 20 ribaund aldığını düşünürsek de - Nevriye Yılmaz 6.6 ribaund ile lider - yarın boyalı bölgeden epeyce ekmek çıkacaktır onlara.

Bir diğer kritik nokta ise oyun kurucuların birbirlerine sağlayacakları üstünlük olacak yarın. Malum bu noktada Fenerbahçe'nin uzun zamandır Galatasaray'a karşı bir üstünlüğü bir sözkonusu. Milli takımın kısalarını elinde bulunduran Fenerbahçe, bu oyuncularının fark yaratan performansları ile sonuca gitti genellikle. Birsel Vardarlı ve Esmeral Tunçluer ikilisine karşı bu kez Işıl Alben yerine Nilay Yiğit ile maça çıkacak Galatasaray. Nilay Yiğit'in yanında da Esra Şencebe ve sakatlıktan dönen Tuğba Palazoğlu olacak zaman zaman. Nilay Yiğit oyunda iken Birsel ve Esmeral'e karşı top taşımada ve oyun kurmada çok sorunlar yaşanacağını düşünmüyorum ama Esra ve Tuğba'nın top getirmesi durumunda Fenerbahçe bunu avantaja çevirmek adına hemen bir önalan baskısı getirecektir, yarın maçın kırılma anlarında oluşabilecek senaryolardan biri bence bu. Bu noktada Sophia Young, Jia Perkins ve Katie Douglas gibi oyuncuların da yarı sahaya top getirebilecek isimler olması önemli şüphesiz ama Tuğba ve Esra'nın 1 numarada oynayacağı her dakika Galatasaray'ın aleyhine gelişecektir kanısındayım ben. Ve daha önceki senelerde de bunu fazlasıyla deneyimleyen biri olarak, maçın kilidini burada görüyorum kesinlikle.


Maçın izlemesi çok zevkli olacak ve galibi de büyük ölçüde belirleyecek olan eşleşmesi ise Katie Douglas - Penny Taylor arasında olacak. Bu sene WNBA finalinde karşı karşıya gelen bu iki süper starı bu kez Galatasaray - Fenerbahçe derbisi özelinde, o rekabetle izlemek çok daha özel olacak şüphesiz. Euroleague'deki Fenerbahçe - Spartak maçında bunun bir benzerini izlemiştik, Taurasi ile Penny Taylor arasında. Yarınki bu eşleşme tabii ki çok daha heyecanlı ve anlamlı olacak iki takımın taraftarları adına. Katie'nin savunma sertliğini arttırıcı etkisinin yanı sıra ceza şutlarını yüksek yüzdeyle sokması önemli artıları. Buna karşı Penny Taylor'ın da savunulması zor penetreleri ve orta mesafe şutları en önemli silahı. Şu ana kadar Fenerbahçe'nin oynadığı tüm önemli karşılaşmalarda takımın eline baktığı isim olması da ayrıca öenmli kılıyor Penny'nin yarınki performansını. Bu eşleşmenin yanı sıra yine WNBA'den iki önemli ismi karşı karşıya getirecek olan Sophia Young - Sutton Brown(zaman zaman Nicole Powell) eşleşmeleri de oldukça önemli maçın galibini belirlemesi açısından. Özellikle Sophia Young'ın hücum perfomansı Galatasaray'ın maçı kazanabilmesi noktasında ayrıca önemli. Plase olarak da Birsel Vardarlı - Nilay Yiğit eşleşmesini söylemek gerekiyor sanırım, Türk işi bir eşleşme maçın sonucu belirler belki de uzun zaman sonra.

Galatasaray Ahmet Cömert'ten yarın akşam mutlu şekilde ayrılmak istiyorsa eğer öncelikle şu ana kadar oynanan tüm kritik karşılaşmalarda Fenerbahçe'li oyuncuların eline baktığı Penny Taylor'ı durdurması gerekecek. Ayağının tozuyla çıktığı Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında dahi takımın en skoreri olması durumu daha iyi özetliyor sanırım. Spartak maçında ikinci çeyrekte Taurasi ile düelloya girerken de, öncesinde de hep aranan isim olması da yine bu düşüncelerin parkedeki görünümü. Penny'i yavaşlatmak galibiyet adına yapılması gereken ilk hamle. İkincisi ise verilecek hücum ribaundlarını önlemek için box -out'ların iyi yapılması ve kısaların da ribaund konsantrasyonunu üst seviyede göstermesi. Çünkü Leuchenka ve Yasemin Horasan'dan biri kenara geldiğinde bu sorun yaşanacak yarın kesinlikle, ona dikkat ederek rakibe ikinci şans sayıları vermemek gerekiyor.


Fenerbahçe ise Esra veya Tuğba'nın oyun kurucu oynadığı anlarda bu durumdan yararlanmak isteyecektir, özellikle bekleyecektir Haydar Kemal Ateş bu dakikaları. Onun haricinde ise Fenerbahçe'nin Penny Taylor silahı dışında sürekli pota altına top indirmeye çalışacağını ve oradan bulacağı sayılarla birlikte, Galatasaray uzunlarını da faul problemine sokmak zorunda olduğunu düşünüyorum ben, eğer galibiyet istiyorlarsa.

Derbilerde işin teknik-taktik boyutundan öte oyuncuların ruh halinin daha etken olduğunu hepimiz biliyoruz. Bayan basketbolunda da bu aynen geçerli, hatta daha fazlasıyla. Yarın ev sahibi avantajı ile taraftarını arkasına alarak hücum edecek olan Galatasaray bu anlamda önemli bir avantaja sahip. Zafer Kalaycıoğlu'nun göreve geldiği günden bu yana ellerini ovuşturarak bu maçı beklediğini de çok iyi biliyorum zira burada alınacak bir Fenerbahçe galibiyeti sonrası taraftarın kendisini fazlasıyla seveceğini düşünüyor. Nilay Yiğit'in orta sahadan üçlük soktuğu bir çeyrek sonunda gelen Nilay tezahüratlarını da düşününce hak veriyorum Zafer Kalaycıoğlu'na. Bunu yapmak için de elinden geleni yapacaktır, bu da ikinci önemli avantaj saha dışında Galatasaray adına.

Fenerbahçe derbilerinde kenarda yaptığı hareketlerle tüm salonu geren, saha içine kadar girerek zaten bir kıvılcım bekleyen tribünleri ateşe veren Zafer Kalaycıoğlu'nu yarın Galatasaray'ın başında izlemek ilginç bir dene
yim olacak gerçekten benim için. Karşı tarafta ise Haydar Kemal Ateş olacak Fenerbahçe takımının başında. Yarın sahaya çıkacak olan oyunculara ve hemen ardından benchdeki teknik adamlara bakıp da kahrolmamak ve Türk basketbolunun her kademesindeki bu ahbap - çavuş ilişkilerine lanet etmemek mümkün değil. Zafer Kalaycıoğlu, Ateş'e karşın ehven-i şerdir daha ötesi değil ne yazık ki. Bu atmosferi fazlasıyla yaşamış olması ve artık play-off öncesinde bu maçın önemini tüm takımın geçen sezonlarda 1-0 yenik başlanan yarı final serileri ile fazlasıyla yaşamış olması nedeniyle bir adım önde Galatasaray.


Bu yazıyı yazdığım sırada şöyle bir haber düştü nete. Doğruluğunu teyid ettiremedim henüz haberin, eğer Nevriye yarın sahada olmaz ise bu yazıdaki teknik detayların pek çoğu anlamını kaybedecek özellikle Fenerbahçe için. İki takımın arasında son dönemde oynanan karşılaşmalardaki Fenerbahçe üstünlüğünün temel sebebi Nevriye Yılmaz gibi bir Türk uzununun olmaması Galatasaray'ın. Esmeral ve Birsel'in karşısına bu kez Nilay Yiğit'i koyan Galatasaray'ın, Nevriye Yılmaz tehtidini kaybedecek bir Fenerbahçe'yi iç sahada rahatça yenmesi gerekir.

Erkek şubesinde yaşanan kaosun ardından Ahmet Dedehayır'ın da istifa ettirilmesi ve yeni bir ekibin göreve getirilmesi ile bayan takımında da bir takım değişiklikler yaşanacak ister istemez. Zor günlerden geçiyoruz hepimiz, Ros Casares maçında iyi bir oyun ortaya koyamasak da çok iyi mücadele ettik. Bu sezonun final serisi hariç en önemli maçına çıkıyoruz yarın, bu kez yarışta ben de varım diyebilmek için, seriye 1-0 geride başlamamak için yarın kazanmamız gerekiyor. Mesaj maçı tanımını kullanacaksak eğer bu sezon içerisinde, bu yarınki maçtır başka maça bakmaya gerek yok.

28 Kasım 2009 Cumartesi

Yenilendik

Kendi aramızda bir süredir sayfamızı yenilemeyi konuşuyorduk. Bu görüşümüzü hayata geçirmeye karar verdiğimiz gün aldığımız mail hoş bir tesadüf oldu bizim adımıza. Sağolsun, BİY'den Barış Abi'nin büyük yardımı ile sayfamızı gördüğünüz üzere yenilemiş bulunuyoruz.

Bizim gözümüze daha şık geldi blogun bu son hali, bu yeni halimiz hakkında sizlerin de görüşlerini merak ediyoruz aslında.

Sürpriz Cumartesi


Haftaiçi Eurocup'da Ermeni takımı karşısında alınan fakrlı mağlubiyetin ardından Aziz Akkaya'nın istifa sinyalini yazmıştık. Bu psikoloji içerisinde, Sales'in de yokluğu devam ederken geçen hafta Botaş karşısında deplasmanda aldığı galibiyet ile morallenen ve Pazartesi günü oynaması gereken Samsun Basketbol maçı da ertelenen Çankaya Üniversitesi'nin Beşiktaş Cola Turka'ya kolay teslim olmayacağını düşünüyordum. Ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası, benim beklentim iyi mücadele ve tek haneli farkta kaybedilmiş bir maçtı Çankaya Üniversitesi adına.

Maçın başlamasıyla birlikte oyunun hakimi olan ve skoru sürükleyen taraf Çankaya Üniversitesi oldu. Maça hızlı bir giriş yapmaları oyuna da tutunmalarını sağladı, bu açıdan çok önemliydi maçın başındaki 16-7'lik Çankaya Üniversitesi serisi. Bu hızlı girişe hızlı reaksiyon gösteremedi Beşiktaş Cola Turka takımı ve böylece konuk takım oyuna hükmetmeye başladı. Bu noktada bu reaksiyonun gösterilememesini sezon başından bu yana takımın en skorer oyuncusu olan Sales'in yokluğuna bağlayabileceğimiz gibi Aziz Akkaya'nın haftaiçindeki açıklamalarına da bağlayabiliriz tabii ki. O açıklamalardan sonra takımın ruh halinin de pek sağlıklı olduğunu zannetmiyorum ben. Bu durumdan iyi yararlanan Çankaya Üniversitesi bir ara farkı ondört sayıya çıkarmasına rağmen devreye 43-40 öne girmeyi başardı. İkinci yarının beşinci dakikasında 50-49 ile öne geçmeyi başardı Beşiktaş Cola Turka, burası da maç içindeki ikinci eşikti bana göre siyah beyazlılar adına. İyi günlerinde olmamalarına, sakat ve idari açıdan fazlaca karışık bir durumda olmalarına rağmen gereken anda öne geçmeyi başardılar fakat burada oyuna tutunamadılar ne yazık ki. Geri kalan beş dakikada gelen 16-4'lük Çankaya Üniversitesi serisi üçüncü çeyreğin skorunu 65-54 olarak belirlerken geride kalan on dakika öncesinde de fazlaca umut yükledi konuk takıma.


Bu skor avantajını son çeyrekte kullanmayı başaran Çankaya Üniversitesi, sahadan 74-68'lik skorla galip ayrılmayı başararak çok önemli bir galibiyet aldı. Geride kalan beş maçta ikinci galibiyetleri oldu bu ve rakiplerinin de Akatlar'dan galibiyet çıkartma olasılığının çok düşük olduğunu düşününce bu galibiyet daha da anlamlı oluyor tabii ki. Önümüzdeki iki haftada Samsun Basketbol-ertelenen karşılaşma-Galatasaray ve Fenerbahçe ile oynayacaklar. Bu galibiyet büyük moral olacak onlar için, haftaya evlerinde Galatasaray'a karşı onları daha dirençli de kılıcak tabii ki bu galibiyet.

Beşiktaş Cola Turka için ise hiç akılda olmayan bir mağlubiyet idi bu. Haftaiçindeki karşılaşmada alınan farklı mağlubiyet, Aziz Akkaya'nın açıklamaları, sakatlıklar, dar rotasyon, Türk oyunculardan gereken verimin alınamaması derken sezon öncesi fazlaca umutlu olduğum Beşiktaş Cola Turka'da işler şu anda hiç de iyi gitmiyor. Böyle durumlarda kan değişikliğinden başka bir çare işe yaramaz genellikle. Yara kanamaya devam ediyor, bakalım nasıl bir hamle gelecek yönetimden.

Sürpriz Cumartesi dedik başlığa.. Günün ikinci sürprizi de İstanbul Üniversitesi'nden geldi. İstanbul takımı Tarsus deplasmanından 62-57'lik skorla galip ayrılırken altıncı maçında dördüncü galibiyetini almayı başardı. Kaybettikleri iki karşılaşma da ligin 'ablaları' Galatasaray ve Fenerbahçe'ye karşı. Lige henüz adım attıkları bir sezonda bu başlangıç gerçekten çok sevindirici onlar adına. Maçın kırılma anı, daha doğrusu periyodu, ise ikinci çeyrekte Tarsus takımının yalnızca 4 - dört- sayı üretebilmiş olması. Kendi evinizde on dakikada yalnızca dört sayı üretip o maçı kazanmanız mümkün değil tabii ama yine de farkı tek hanelere kadar indirip kafa kafaya getirmeyi başarmış Tarsus takımı.
Bu arada takımın en skorer oyuncusu 5-13 saha içi isabeti ile oynayarak 13 sayı üreten Kübra Siyahdemir olmuş. İstanbul Üniversitesi ise elindeki bu galibiyeti korumayı başararak alt sıralardan ziyade ligin orta sıralarında yer alacağını, henüz altı hafta geride kalmış iken göstermiş oldu bir bakıma rakiplerine. Yabancı oyuncularının gösterdiği performansların yanı sıra Gizem Yavuz'un da dikkat çekici rakamları var İstanbul takımında sezon başından bu yana, atlamamak lazım onu da, takipteyiz.

Sophia WNBA.com'un Konuğu Oldu

WNBA.com, oyuncumuz Sophia Young ile bir röportaj gerçekleştirmiş mail yoluyla, Ros Casares maçı öncesi. Orjinal halini okumak istiyenlere linki burada. Röportaj mail yoluyla yapıldığı için daha farklı bir hava oluşmuş tabii, biz yine de çevirisini koyalım buraya.

WNBA.com: Galatasaray için tekrar Türkiye'desin. Şu ana kadar sezon nasıl geçti?
S. Young: Sezon şimdiye kadar iyi gidiyor. Türkiye Ligi'nde 4-1, Euroleague'de 3-1'lik serilerimiz var. Takımda yeni oyuncular var bu sezon ve işler yolunda şimdilik.

WNBA.com: Türkiye'de üçüncü sezonun, artık ikinci evin gibi oldu mu orası?

S. Y: Evet, çünkü burada Amerika'ya nazaran daha çok vakit harcıyorum. Buranın harika bir yer olduğunu düşünüyorum.

WNBA.com: Türk kültürüne uyum sağlayabildin mi ? Dillerini konuşabiliyor musun? Yerel yemekler yiyor musun? Müzik dinliyor musun?
S.Y: 3 yıldır buradayım ve artık Türkçe'yi öğrenmenin vaktinin geldiğini düşünüyorum. Bunun için çalışıyorum. Yemekler harika. Müzik dinlemek için o kadar gitmezdim, bunun benden istenmesi biraz ağır olur. (Gülüyor)

WNBA.com: Euroleague ile Türkiye Ligi arasında dinlenmeye ve eğlenceye zaman bulabiliyor musun? Ne tür şeyler yapıyorsun?

S.Y: İki lig arasında aynı hafta içinde seyahatlar yapmak, biraz stresli ve zorlu oluyor. Rahatlamak için yerel publara gidiyorum ve alışveriş yapıyorum.

WNBA.com: Avrupa'da bazı uzun seyahatler yaptığınızı biliyorum. Nasıl zaman geçiriyorsun? Film, tv, show, müzik, uyku?
S.Y: Genellikle okurum.

WNBA.com: Eurocup'da geçirdiğiniz iki yılın ardından, bu sene Galatasaray Euroleague'de mücadele ediyor. İki organizasyon arasındaki en büyük fark nedir?
S.Y: Euroleague'de rekabetin daha fazla olduğunu söylemeliyim, oyuncular daha iyi ve rekabet daha yoğun.

WNBA.com: Takımında 2 WNBA oyuncusu daha var(Katie Douglas ve Jia Perkins). Okyanus ötesinde WNBA oyuncularıyla oynamanın avantajları nedir?
S.Y: Takımda WNBA oyuncuları ile birlikte olmak gerçekten harika.Onlarla pek çok şey paylaşabiliyorsun, diğer kızlarla alakalı ve tabii coachlarla alakalı (gülüyor). Katie ve Jia ikisi de harika insanlar, onları tanıdıkça daha iyi zaman geçireceğimi düşünüyorum.

WNBA.com: Okyanus ötesindeki kariyerinde, yaşadığın en güzel hatıralar neler?
S.Y: Kesinlikle EuroCup'ı kazanmak. Farklı ülkelere seyahat etmek (özellikle İtalya, yemekleri harika) ve yeni insanlarla tanışmak.

WNBA.com: Oradayken evinle alakalı olarak en çok neyi özlüyorsun?
S.Y: Eve dönüş atmosferini özlüyorum. Aslında her yere gittim diyebilirim ve insanlarla aynı dili konuşuyoruz ve sanki üç kafalıymışım gibi bakmıyorlar bana.

WNBA.com: Türkiye'ye giderken evini hatırlatması için yanına birşeyler alıyor musun?
S.Y: İki köpeğimi alıyordum yanıma fakat burası ikinci evim olduğundan bu yana onları burada kullanıyorum.

WNBA.com: Okyanusun ötesinde iken gelecek WNBA sezonunda oyununa katmak için çalıştığın özel şeyler var mı ?
S.Y: Daima oyununuzu geliştirmeye çalışmalısınız, top kontrolümü geliştirmeye çalışıyorum.

WNBA.com: Avrupa'da oynanan basketbol ile WNBA arasındaki en büyük farklılık nedir?
S.Y: WNBA'de deplasmanda iken hakemler adil olmak için en iyisini yapmaya çalışıyorlar. Burada ise durum daha farklı, deplasmanda kararlar genellikle ev sahibi lehine çıkıyor.

WNBA.com: Silver Stars'ın geçen sezonu hakkında konuşalım biraz da. Bireysel olarak ve takım olarak performansınızı nasıl değerlendiriyorsun?
S.Y: İyi bir yıl olduğunu söyleyebilirim takım için. Kişisel olarak ise, daha iyi olmayı umut ediyordum. Fakat bazı şeyler oldu. Bunlardan ders alıp, ileriye taşımak gerekiyor.

WNBA.com: VJ ve Erin'in emeklilikleri sonrasında draftlar ve serbest oyuncularla Silver Stars'da birtakım değişiklikler olacak. Coach'ın çalışmaları ile ortaya çıkacak yeni sezondaki takımla alakalı olarak heyecanlı mısın?
S.Y:Takımımızı güçlendirecek kararlar vereceklerine eminim.

Bahar Çağlar Sorunsalı


'Çok istekli ve bu isteği devam ettiği sürece çok iyi bir basketbolcu olacaktır. Ben onun Hidayet gibi olabileceğini düşünüyorum. Hatırlarsanız Efes yıllarında 1-2 oynayarak başladı. O fundamentalı aldıktan sonra boyu uzadı, güçlendi, kilo aldı ve 3 oynarken bu avantajını kullanabiliyor. Baharında 2-3-4 oynayabilecek duruma gelebileceğini düşünüyorum. A milli takım seviyesinde ilk 8 ‘ den daha yukarı çıkamadık. Ümitlerde iki tane Avrupa dördüncülüğümüz var ve bu takımın en önemli oyuncularında biriydi Bahar. Şimdiye kadar oynadığımız maçların genel ortalamasına baktığımızda süre olarak en çok oynayan oyuncu ve sezon içerisinde de devam edecektir bu. Tabi ki istediğimiz seviyeye gelmesi için biraz daha zamana ihtiyacı var.''

Bahar Çağlar'ı rotasyona nasıl dahil edebiliriz temalı soruya cevaben bunları söylemişti henüz sezonun başında Zafer Kalaycıoğlu. Gerçekten de hazırlık döneminin en fazla süre alan ve iyi rakamları ile dikkat çeken ismi Bahar olmuştu. Yabancı oyuncuların kadroya katılımı ile, özellikle Avrupa'lı uzunların, birlikte ise kızağa çekilen ilk isim de yine Bahar Çağlar oldu. Yukarıdaki açıklamalara bakıyorum, gerçekten görmek istediğim şeyler. Bir de parkeye dönüp bakıyorum, gördüklerimle bu söylenenlerin alakası yok. Bir yerde bir hata var, şöyle bir bakalım bu hata nerede.



Ligde ve Euroleague'de beşer maç oynadı takım bugüne kadar, bu 10 maçta toplam 51 dakika oynayabildi Bahar. Üstelik bunun yarısı da idmanda yapılan beşe beşlerden daha hafif geçen Kocaeli maçında aldığı süreler. Burada aldığı dakikaların, attığı sayıların bir önemi yok Bahar için. Kendini kanıtlayaması gereken genç oyuncular için önemlidir bu maçlar. Zira Bahar sıradan bir genç oyuncu değil. Oralarda süre almak, sayı atmak belki Dilara'yı ya da Gizem'i mutlu edebilir şu anda ama Bahar'ı mutlu ettiğini hiç zannetmiyorum. Ümitler Şampiyonasında çok iyi maçlar çıkarmış, turnuvanın en iyi beşlerine seçilmiş, gelecek vaad eden genç oyuncular kategorilerine ismi dahil edilmiş bir oyuncu Bahar. Ceyhan Belediyesi'nde 10.8 sayı 6.8 ribaund 1.6 asist 1.5 top çalma rakamları ile tamamladığı 2007-08 sezonunun ardından kulübün bugüne kadar ödediği en yüksek bonservis bedeli ödenerek kadroya katılan Bahar Çağlar'ın Galatasaray forması ile geçirdiği iki sezonun ardından altyapı ve genç oyunculara bakış konulu bir kitap yazılabilir rahatlıkla. Ansiklopediye bile döner aslında bu, cilt cilt.

Ceyhan Belediyesi'nden transfer edildiği günü hatırlıyorum da ne çok sevinmiştim bu transfere. Üstelik pek de kolay olmamıştı bu transfer, araya Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın da girmeye çalıştığı konuşulmuştu bir süre. Ve de bu alanda pek de görülmeyecek şekilde bir bonservis ücreti ödenerek alınmıştı Bahar. Bu yaşanacakları görebilseydim önceden eğer gerçekten gelmemesini isterdim bütün kalbimle. Ümit milli takımın yıldızıydı bize geldiğinde ve A takım ile de antremanlara çıkıyordu Bahar. Cem Akdağ'lı Galatasaray'ın silahlarından biri olan hızlı hücuma uyum sağlayacak, rakip yarı sahaya çabuk geçebilen, transition basketbolunu uygulayabilecek özellikleri olan, size olarak bazı rakiplerine karşı küçük kalsa da ribaund sezisi kuvvetli ve şutu da çok çok iyi olmasa da ''iyi'' diyebileceğimiz bir genç oyuncu olarak geldi Bahar takıma. Bütün bu özelliklerinin yanı sıra farklı bir özelliği daha var onun, solak bir oyuncu Bahar. Savunmacılara ters gelen bu özelliğini de iyi kullanıyor(du),hem takımında hem de milli forma altında. Tam olarak bunu avantaja çevirebilmesi ile sağ elini de kuvvetlendirmesi ile mümkün olacak, verdiği röportajlarda da bunu sıklıkla vurgulamıştı zaten Bahar. Kendisi de artılarının eksilerinin farkında yani, onun sıradan bir genç yetenek olmadığını söylemiştim değil mi?


Geride kalan döneme baktığımızda ise hepimizin aklında benchde havlu sallayan Bahar Çağlar portresi var, garbage time'da oyuna giren Bahar. Ötesi yok ne yazık ki. Tabii ki bu sarı kırmızılı forma altında geçerli. Ceyhun Yıldızoğlu'nun Milli takımında bu yaz Polonya'da 6.7 sayı 4.3 ribaund 1 asist ortalamaları ile oynadı Bahar. Bu rakamlardan da önemlisi, sahada o eski Bahar'ı gösterdi bize. Bir sene benchde oturan Bahar'ın henüz ilk maçında dahi bu kadar istekli olacağını tahmin etmemiştim ben. Ceyhun Yıldızoğlu, Bahar'dan nasıl verim alınacağı konusunda ufak bir konferans verdi turnuva boyunca ama ülke topraklarına döndüğümüzde Bahar yine sahanın dışına itildi, benche doğru.


Son oynanan Ros Casares maçının istatistik kağıdında Bahar Çağlar'ın karşısında 1 -bir- dakika yazıyor. Neden mi girdi oyuna? Çünkü ilk çeyrekte Sophia Young ribaund mücadelesinde lensini düşürdü ve kenara geldi onu takmak için. Ve Bahar Çağlar, Sophia lensini takarken takım sahada dört kişi kalmasın diye mecburcu olarak sürüldü sahaya, istenildiği için değil. 1988 doğumlu bu genç oyuncunun altyapıdan takıma dahil edilen, tecrübe kazanması gereken bir isim olmadığını, ciddi rakamlar ödenip kadroya katıldığını ve Ivana Vecerova'nın 24 dakika süre aldığı takımda en az 24 dakika oynayabilecek kapasitede bir oyuncu olduğunu görsün artık birileri şu sezon da sona ermeden. Gerekiyorsa o lensi Sophia çıkarmış iken başkaları taksın, sahayı daha iyi görebilmek için.

27 Kasım 2009 Cuma

TBBL 6. Hafta Programı


28 Kasım Cumartesi
13:45 Beşiktaş Cola Turka - Çankaya Üniversitesi
15:00 Tarsus Belediyesi - İstanbul Üniversitesi

29 Kasım Pazar
14:00 Botaş - Ceyhan Belediyesi
14:00 Panküp Kayseri Şekerspor - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kağıtspor

30 Kasım Pazartesi
15:00 Galatasaray - Fenerbahçe D Spor
17:00 Samsun Basketbol - Mersin Büyükşehir Belediyesi D Spor

Aziz Akkaya'da Sona Doğru


Sales'in yokluğunda dün Eurocup'a ilk kez katılan Ermeni takımı karşısında etkisiz bir oyun göstererek, bütün maçı çift haneli farklarla geride götüren Beşiktaş Cola Turka'da coach Aziz Akkaya bu mağlubiyeti
'' Çok büyük bir ayıp. Beşiktaş tarihine sürülmüş bir leke olduğunu düşünüyorum" şeklinde özetlemiş maçın ardından. ''Herhalde böylece süremizi de doldurmuş olacağız. Geçen hafta Galatasaray maçını kaybettik. Şimdi de, ilk defa Avrupa kupasında oynayan bir takıma kaybediyorsanız, bunun bir bedeli olması lazım. Bu bedeli de bir şekilde ödeyeceğiz. İstediğimiz takımı kuramıyoruz. Daha iyi bir takım kurmamız lazım ama olmuyor. Şu an kaybettiğimiz çok fazla bir şey yok. Ancak aldığımız sonuçların bir bedeli olması lazım. İstifa etmeyi düşünüyorum. Yöneticilerle oturup, karşılıklı konuşmamız lazım. Ben buraya uzun yıllar emek verdim. Bir takım bu kadar kötü oynuyorsa, bunun bir sebebi vardır. Bugün genç takım olsaydı sahada, daha iyi oynardı.'' diye de eklemiş. Bu açıklamaların ardından gelecek bir istifa haberi de hiçbirimizi şaşırtmayacaktır sanırım.

Ülkemizde nadir görülen bir şekilde Beşiktaş Cola Turka takımının başında yirmi yılı aşkın bir süredir görev yapan Aziz Akkaya'nın eleştirildiği pek çok nokta vardır. Hakemlere baskı kurmaya çalışması, kenarda taraftarı da zaman zaman geren fazla agresif tavırları, yerli ve yabancı oyunculara davranışı arasındaki farklar gibi. Fakat bu ülkede Beşiktaş gibi bir camiada 20 küsür senedir görev yapıyorsanız, bu büyük bir olaydır bence. Ekonomik sıkıntılar, gelen yönetimlerin şubeye bakış açısı, taraftarın ilgisizliği de cabası. Bırakırsa eğer görevini arkasından söylecek çok sözü olan taraftarlar gibi Aziz Akkaya'nın da söyleyecekleri olacaktır elbet.

Gecenin Kazananı Botaş


En kötü üçte iki yaparız tahmininde bulunurken fire verdiğim tek takım olan Botaş’ın bu gecenin tek kazananı olması ters köşe olduğumuzu göstermeye yeter sanırım. Evinde ağırladığı Bachet Icım takımından ilk çeyrekte tam otuz sayı yemesine rağmen ikinci çeyrek performansı ile maça tutunmayı başardı Botaş takımı ve devresini 51-46 geride kapattığı karşılaşmadan 25-9’luk üçüncü çeyrek performansı ile 93-81 galip ayrılmayı başardı. İlk yirmi dakikada 46 sayı üretmenize rağmen soyunma odasına beş sayı geride gidiyorsanız problem var demektir. Bu problemi devre arasında iyi etüd ettiğini gösterdi Botaş teknik ekibi, üçüncü on dakikadan yalnızca 9 sayıya izin vererek. 13-19 şut yüzdesi ile 27 sayı üreten Brooke Reves bunun yanına eklediği 12 ribaund ile de daha değerli kıldı bu performansını. Devrede 14, totalde 19 sayı üreten genç oyuncu Gülşah Gümüşay’ın bu performansı da sevindirici Adana temsilcisinde. Genç oyuncunun bu seneki Botaş kadrosunda daha da öne çıkmasını bekliyorum ben önümüzdeki dönemde. Sharne Zoll’un 11 sayı 13 asistlik double double’ı da dikkat çekici. Tam beş oyuncusunun çift hanelerde skor üretimi yaptığı maçta doksanları görmesi de zor olmadı tabii Botaş için, son olarak tecrübeli oyuncu Didem Süer’in- ki kendisi bir dönem Galatasaray forması da giymiştir - 13 sayısını atlamayalım. Bu galibiyetle birlikte ikinci maçında ilk galibiyetini almış oldu Botaş takımı.

Bu gece galibiyet beklediğim takımlardan biri Samsun Basketbol idi, Targoviste karşısında. Fakat oyunun kontrolünü bir türlü ele geçiremedi Samsun takımı, sürekli olarak kovalayan takım konumundaydılar maç boyunca. Üçüncü çeyreğin sonlarına doğru ilk kez farkı bir sayıya kadar indirmeyi başarsalar da devamını getiremediler (47-48). 3.çeyreğin son üç dakikasından bitime beş dakika kalaya kadar geçen dönemde pek çok fırsattan yararlanamadı Samsun takımı ve bir türlü farkı kapatamadılar. Son dakikalara önde girmenin avantajını iyi kullanan Romen takımı da sahadan 72-63’lük skorla galip ayrılmayı başardı. Samsun takımının geçen yılki başarısını çok kez konuştuk burada ve o başarıdaki kilit rolün yabancıların katkısı ve taraftarın iç sahada takımı sahiplenişi olarak gösterdik her zaman. Bu iki sac ayağından taraftar yine üzerine düşeni yapıyor, bu ülkede pek de ilgi gösterilmeyen bir alanda üstelik, ama yabancılar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Üstelik bugün Gülşah Akkaya’dan da 17 sayılık bir skor katkısı gelmişken Romen takımını eli boş göndermek lazımdı, ne yazık ki üçüncü maçında da galibiyet çıkartamadı Samsun Basketbol.

Gecenin sürpriz sonuçlarından biri ise Akatlar’dan çıktı. Sales’in son oynanan Galatasaray maçının son çeyreğinde bileğinden sakatlanarak çıktığını görmüştüm ama ciddi olabileceğini tahmin etmemiştim açıkçası. Bugün kadroda ismini göremeyince, maçın pek de kolay geçmeyeceğini ama yine de Beşiktaş Cola Turka’nın kazanacağını düşündüm. Sales geride kalan dönemde siyah beyazlıların hücumdaki sürükleyicisi olsa da Ermeni takımını Sales’siz de yenmesi gerekiyordu Beşiktaş Cola Turka’nın. Sales’in yokluğunda Zellous’un, Dacic ve Mandir ikilisinin biraz daha fazla sorumluluk alması gerekiyordu ama bu üçlünün 13-41’lik şut performansının yanı sıra 5 asist/ 7 top kaybı ile oynaması maçın da sonucunu büyük ölçüde belirlemiş aslında. Buna ek olarak Ermeni takımının devrede 9-16, maç sonunda 14-30 ile üçlük isabeti bulması ve serbest atış çizgisine bolca gidip oradan da 19-22 gibi oldukça yüksek bir yüzde yakalamaları da skoru 87-64 olarak belirlemiş konuk takım lehine.

Hatis Yerevan takımında geçen sene parkedeki oyunundan ziyade magazinsel davranışları ile gündemden düşmeyen Dabovic ve geçen sene gidilen Çankaya Üniversitesi – Galatasaray lig maçında bizim grubun tamamının tutulduğu, maçtan sonra da facebook vasıtasıyla muhabbet kurulan Bojana Vulic yer alıyormuş.Vulic 16 sayı 7 ribaund ile iyi bir maç çıkartırken Dabovic de 7sayı 3 asist ile orta karar bir oyun ortaya koymuş.

Kurban Bayramınız Kutlu Olsun

26 Kasım 2009 Perşembe

22 Ay Sonra Evde Hüzün Var

Dün geceki Ros Casares maçı ile 22 aylık bir seri sonlanmış oldu. Sultanlar sarayında 13 maç sonra ilk defa boyun eğdi rakibine. Avrupa kupalarında bir yerlere gelecekse takımınız, iç saha performansı son derece önemli. Futbol takımımızın da Avrupalı'yı Sami Yen'den çıkarmadığı böyle uzunca bir seri vardı, onlara Ali Sami Yen'i 80.000 kişilik zannettiren. O seriye de son veren yine bir İspanya takımı Barcelona olmuştu ne ilginçtir ki.

Yakın tarihten geçmişe doğru sıralarsak; bu sezon Euroleague'de Teo Vilnius (82-55), Cras Basket (76-64), geçen sezon Eurocup'ta Cras Basket (82-61), Dinamo Kursk (62-39), Chevakata (55-49), K.V. Imperial AEL (74-68), Municival Targoviste (75-66), Aris (97-45), ZKK Buducnost (85-57), Mondeville (73-53), 2007/08 sezonunda yine Eurocup'ta Beretta Famila (63-55), Electra Ramat-Hasharon (70-53), Tarbes GB (61-41) İstanbul cehenneminin kurbanları olmuşlardı.

İstanbul'daki en son mağlubiyet ise Eurocup'ta son 32 maçlarında Pays Aix Basket karşısındaydı. Fransa'da oynanan ilk maçı 65-52 kazanan ekibimiz, 17 Ocak 2008 tarihinde oynanan rövanşında 57-60 yenilmesine rağmen üst tura yükselmişti. Yendiği rakiplerine göre daha düşük seyirci ortalamalarına oynasa da ekibimiz yaklaşık 2 yıllık bir galibiyet serisi yakalamıştı, şanssız denilebilecek bir mağlubiyet ile noktaladık bu seriyi. Ros Casares maçı da yeni bir serinin başlangıçı olur umarım.

Eurocup Mesaisi


FIBA Eurocup'da mücadele eden üç takımız da bugün iç sahada rakiplerini ağırlayacaklar. Kupaya iyi bir başlangıç yapan ve ilk iki maçını kazanan Beşiktaş Cola Turka, Akatlar'da Ermeni takımı Hatis Yerevan ile karşılaşacak bu akşam. Rahat bir galibiyet almalarını bekliyorum Beşiktaş Cola Turka'dan, zayıf bir takım çünkü rakip. Bir diğer temsilcimiz Samsun Basketbol ilk iki maçını kaybettikten sonra bugün üçüncü karşılaşmasında Romanya takımı Municipal Targoviste'yi ağırlayacak. Geçen sezondan bildiğimiz bir takım Romen takımı. Haftabaşında domuz gribi şüphesiyle Çankaya Üniversitesi maçına çıkamayan Samsun takımında oyuncuların durumu gayet iyi, testlerde H1N1 virüsüne rastlanmamış. Hanife Çakır haricinde eksik oyuncu yok bugün Samsun'da. Taraftar desteğini de arkalarına alarak başabaş geçen bir oyun sonunda galibiyet bekliyorum artık onlardan, buna çok ihtiyaçları var. Adana'da bir Romen takımını daha ağırlayacağız bugün, 18.30'da Botaş ile Baschet Icım takımı karşı karşıya gelecek.

Üçte üç yapabiliriz bu gece, iki galibiyete de hayır denmez tabii. Bol şans takımlarımıza.

Galatasaray: 62 - Ros Casares: 63 | | İyi Mücadele Kötü Sonuç


Katie Douglas'ın pasaport sorunu nedeniyle Yunan kimliğini kullanamayacağı bu karşılaşma öncesi bir tercih yapacaktı teknik ekip. Her ne kadar en çok verim verdiği yerde ısrarla oynatılmasa da Sophia Young'sız bir Galatasaray beşi düşünülemezdi Euroleague arenasında. Geriye bir tek Jia Perkins kalıyordu, tribüne gidebilecek isim olarak. Ama takımla daha uzun süredir beraber olan ve şu ana kadarda takımın tek istikrarlı hücumcusu olan Jia Perkins'i sahada tutmayı tercih etti teknik ekip. Naçizane benim görüşüm de bu yöndeydi maç öncesinde her ne kadar Katie'nin takıma girişi Sophia'yı gerçek mevkisi dört numaraya kaydıracak olsa da.

Nilay Yiğit - Jia Perkins - Sophia Young - Ivana Vecerova - Yelana Leuchenka beşi ile sahaya gelirken, Sophia yine üç numarada başlıyordu karşılaşmaya ne yazık ki. Maça istekli bir savunma ile başladık, Cras Basket Taranto'nun almış olduğu galibiyet bizimkileri de epeyce iştahlandırmış gibiydi açıkçası. İlk beş dakikalık dönemde yalnızca maçın ilk hücumunda sayı yedik ve bu dönemi 6-2 önde geçerken, Ros Casares takımı da dört takım faulünü doldurmuştu. Burada skorboarddan bağımsız olarak vurgulanması gereken, hareketli ve diri savunma yapıyor oluşumuzdu kesinlikle. Bu savunmanın vermiş olduğu hava ile de hücum sahasında sezon geneline göre daha hareketli bir takım izledik. Pas sayısı fazla, topu eskiye nazaran daha hızlı dolaştırabilen ve en önemlisi bu hareketliliğinin karşılığını hücum ribaundlarında alan bir Galatasaray vardı sahada. İlk çeyrekte potadan dönen 11 hücumumuzun 9'unda ribaundu çektiğimizi söylemek gerekiyor bu noktada. Bu gerçekten önemli bir rakam ama daha da önemlisi bunu ne ölçüde skorboarda yansıtabildiğiniz. Ros Casares gibi hücum gücü çeşitliliği olan bir takımdan bir periyotta yalnızca 8 sayı yiyip, iyi savunma yaptığımız bir dönemde tam beş top kaybı yaptırırken İspanyollar'a, üstelik hücumda da alınan bu fazlaca ribaundlara rağmen farkı çift haneye taşımayı başaramadık (16-8). Bu çeyreğin en güzel hareketi ise, Jia Perkins'in tepeden üçlük kullanan Becky Hammon'a yaptığı blok idi şüphesiz. Ve tabii hemen arkasından kaptığı bu topu hızlı hücumda sayıya çevirişi.

İlk on dakikalık sekansta yalnızca 8 sayıya izin veren sarı kırmızı savunma, ikinci çeyrekte henüz 55 saniye geride kalmışken potasında dört sayıyı görmüştü çoktan. Oyunun her anında iyi savunma yapmamız gerektiği konusunda çok net bir uyarıydı bu aslında takıma. Her ne kadar oyuna kötü başlamış da olsalar hem biz gereken farkı yakalayamamıştık bu dönemde hem de onlar toparlanacaklarını göstermiş oldular bize. Bu iki kolay sayının ardından savunma yeniden eski dozajına yükselirken hücumda da Leuchenka - Jia - Nilay ve Vecerova ile tam 11 sayı ürettik ve 15. dakikada farkı ilk kez çift hanelere çıkarmayı başardık 27-16 ile. Burada gözden kaçmaması gereken nokta bunu hücum sahasındaki başarıdan ziyade savunmadaki gayret ile başarılmış olması. Topu pota altından oyuna sokmak ile ribaundu alıp hücuma geçmek açısından teknik açıdan olmasa da psikolojik açıdan çok büyük ayrımlar var.

Devreye beş dakika kala bu farkı yakalamış iken ilk yarıdaki bu güzel mücadelenin ödülü olarak soyunma odasına en az bu farkı koruyarak gitmek gerekiyordu bence. Fakat bu dakikadan itibaren savunmada anlamsız bir zone denemesine giriştik ve içeriden sayı yemeyelim endişesi ile, ki sık sık yardıma gelmemiz buna çalıştığımızı gösteriyordu, dışarıyı fazlaca unuttuk. Ve bu kötü savunmaya karşı 1.48 dakikalık dönemde tam üç tane isabetli üçlük buldu Ros Casares takımı üç farklı oyuncusundan. Ve yakaladığı 13-6'lık seri ile de devre arasına yalnızca 4 sayı farkla, 33-29 geride girdiler. Bir üst paragrafta vurguladığım noktayı daha da güçlendiriyor bu rakamlar. Bu seviyede hücum ile maç kazanmanız pek mümkün değil, savunarak kazanmanız gerekiyor. Riga, Teo Vilnius karşısında bunun pek bir önemi yok tabii ki ama işte rakip Ros Casares olduğunda işler farklı şekilleniyor. Yirmi dakikanın önemli bölümünde istekli, arzulu bir savunma yaparak rakibi de sık sık hataya zorlamış iken son iki dakikalık dönemdeki kötü savunmaya dokuz sayılık bir ceza kesti İspanyollar ve soyunma odasına mutlu şekilde gittiler.

Bundan sonrası bilindik senaryo aslında, birçok kez gördük bu sahneyi. Kötü oynamasına rağmen farkı makul düzeye çeken rakip takım üçüncü çeyreği başında öne geçer ve arkasına bir daha da bakmaz. Böyle bir ikinci yarı kurmuştum ben kafamda, devre arasında. Sophia'nın ilk iki dakikadaki beş sayısı ise sadece bu senaryonun gerçekleşmesini biraz daha öteleyebildi, fazlasını değil. 29. dakikada Milton'ın basketi ile ilk kez öne geçti Ros Casares takımı. Savunmamızın gardı gittikçe düştü ve sırasıyla 8, 21 sayı yediğimiz ilk iki çeyreğin ardından bu çeyrekte de 22 sayı gördük potamızda. Buna karşılık gittikçe düşen bir hücum performansına da şahit olduk takım halinde. Ve son çeyreğe girilirken de Ahmet Cömert'in skorboardunda 51-50'lik Ros Casares üstünlüğü gözüküyordu.

Son çeyrekte dişlilerin biraz daha sıkılacağı, iki takımın da savunmasını en üst düzeye çekmek isteyeceğini bilmeyenimiz yoktu. Bundan daha önemlisi ise, bizim sezon başından bu yana sertleşen savunmalar karşısında çaresiz kalma sorunumuzu bu on dakikada da devam ettirip ettiremeyeceğimiz idi. Haftasonu Akatlar'da bu sorunu Katie Douglas ile çözmüştük ve bu on dakika öncesi elimizdeki tek silah Jia ve onun penetreleri idi. (Kadromuzda yeryüzünün bu alandaki sayılı dört numaralarından biri var farkındayım.) Ve işte beklenen senaryo. Sertleşen Ros Casares defansı, topu getirirken dahi çok zorlanmamız, hücum sahasına yerleşip sete başlayana kadar geçen minimum 13-16 saniye. Ve topu potaya dahi yollayamadan biten hücumlarımız. İki takım da oldukça diri savunma yaptı bu on dakikalık dönemde, üretilen 12'şer sayı da bunun en iyi göstergesi. Ama bizim bu savunma karşısında bu kadar çaresiz kalışımız kabul edilebilir bir durum değil, üstelik sezon başından bu yana takım farketmeksizin yaşıyoruz bunu.

Bütün bunlara rağmen özellikle ilk yarıdaki mücadelenin karşılığını uzatmalarda alabilirdik belki ama Jia ikide bir atınca o fırsatı da kaçırdık elimizden. Ve sahadan 63-62 mağlup ayrıldık. Jia'nın serbest atışına denilebilecek fazla birşey yok, canı sağolsun kaçabilirden başka. Son 20 saniye kala top elimizde iken, topu son hücum olarak kullanarak uzatmaları tercih etmek daha mantıklıydı aslında. Gereksiz yere ilk anda hemen yüklendi içeri Jia ve kaybetti topu. Gerçi Veli Yiğit sağolsun ağzıyla kaçırttı Palau'ya serbest atışları ama bu da önemli bir detaydı bence. Orada son top kullanmak gerekiyordu bence. Hızlı bir sayı bulup taktik faul yapmaktan daha mantıklı bu dediğim bana göre.

Maç öncesinde galibiyet bekliyor muydum, açık konuşmak gerekirse hayır beklemiyordum. Zira grup kalın çizgilerle birbirinden ayrılmış ikililere sahip. Ros Casares- Ekaterinburg ikilisi, Cras Basket Taranto - Galatasaray ikilisi ve son olarak TTT Riga - Teo Vilnius ikilisi şeklinde. Ama şu iyi mücadeleyi, isteği gördükten sonra kaçan bu galibiyete de fazlasıyla üzüldüm. Hakedilmişti çünkü bu galibiyet her ne kadar kenardan çok çok ilginç tercihler ve akabinde hatalar gelse de bir top için yerden yere atlayan Sarayın Sultanları bu galibiyeti haketmişlerdi parkede gösterdikleri mücadele ile.

Fazlaca uzun olacak eğer devam edersem ve uzun yazıların dikkatli okunmadığını düşünen biri olarak oyunun teknik detaylarına da yarın bir gözatarız hepberaber diyorum, şimdilik burada keselim.

25 Kasım 2009 Çarşamba

Galatasaray: 62 - Ros Casares: 63

Maç yazısı birazdan..

Dedehayır İstifa Etti


İstifa etti deniliyor, Divan'da resmi açıklama gelirse eğer bizim de edecek bir iki kelamımız olacaktır elbet..

24 Kasım 2009 Salı

Ros Casares (Maç Öncesi)

Çarşamba akşamı Ros Casares Valencia karşısında bu sezonki en önemli maçlarımızdan birine çıkacağız. Sıralamadaki yerimize bakınca gruptan çok büyük aksilikler olmazsa çıkacağız ama sonraki aşamada yapılacak çapraz eşleşmede kendimize üstlerde bir yer alıp nispeten daha zayıf takımlarla eşleşebilmek için bu maç çok önemli.

Rakibimiz 2002'den bu yana kupa 1'de mücadele eden, oturmuş bir Euroleague takımı. 2007 Final Four'unda yakaladıkları ikincilik de bu kupadaki en büyük başarıları. Üzerinden geçen 3 seneye rağmen o yılın kadrosundan; Amerika milli takımında da sık sık forma giyen Delisha Milton, Brezilyalı pivot Erika de Souza, 2002 yılından itibaren takımın formasını giyen tecrübeli guard Elisa Aguilar ve İspanya milli takım formasını 100'den fazla kez giymiş Laia Palau gibi dört oyuncuyla günümüzde de devam ediyorlar.

Bu sene Euroleague'ye göz korkutan bir galibiyet ile başladı İspanyol ekibi. TTT Riga'yı 118-38 gibi bir skorla ezerek bütün dikkatleri üzerine çektiler. Başarılı performanslarını Litvanya deplasmanında da sürdüren Ros Casares, 48-78 ile Teo Vilnius'u da mağlup etti. Grubumuzda çıktığı üçüncü maçında UMMC Ekaterinburg'u evlerinde ağırladılar. Rusların gücünü hepimiz çok iyi biliyoruz, kupanın da favorilerinden olan Ekaterinburg'a karşı alınacak galibiyet grup liderliği ve ileriki turlarda kafa takımlara karşı iyi bir meydan okuma olacaktı. 12-0'lık seri ile başladıkları maçı, 19 sayı fark ile 87-68 kazandılar. Üç maç sonunda yakaladıkları 3-0'lık galibiyet serisi ve 139 sayı averaj Euroleague seviyesinde gerçekten mükemmel rakamlar. Fakat dördüncü maçlarda son iki yılda çok sıkı fıkı olup, güç terazisindeki ağırlığını çok iyi bildiğimiz Cras Basket Taranto karşısında aldıkları mağlubiyet ile sonunda frene bastılar. İtalyanlar 78-69 ile uğurlarken Valencia ekibini onlara bu kupadaki ilk mağlubiyetlerini de tattırdılar.

Delisha Milton

Kadrolarına baktığımızda pota altı oyuncuları Erika ve Milton'un takımın en etkili hücum güçleri olduğunu söylebiliriz. Yalnız istatistiklere bakıp o şu kadar ribaund almış, bu bu kadar sayı atmış demeyeceğim, çünkü TTT Riga maçının rakamları uçurduğu aşikar. Yine de uzunlarının skorer oyunları bize nasıl oynadıkları hakkında bilgi verir. Tabii bu iki isime, İspanya milli takımının da önemli oyuncularından Anna Montañana'yı da eklemeliyiz. Takımda bu iki süperstar'ın varlığı dolayısı ile az süre alsa da o da takımın etkili isimlerinden. Bizim uzunlarımıza bu maçta çok iş düşecek yani, umarım Vecerova'nın eski takım arkadaşlarına diyecek bir sözü vardır. Bu etkili uzun rotasyonunu tecrübeli guardlarla destekliyor rakibimiz. Tuğba'nın da dönüşü ile yapacağımız sağlam ön alan baskısı uzunlarımızın yükünü de hafifletecektir. Katie Douglas'ın pasaport sorunu yüzünden, üç Amerikalı oyuncumuzdan biri tribüne çıkacak gibi gözüküyor bu maçta. Bu ismin Sophia olmayacağı açık, Perkins ile Douglas arasında zor bir seçimi olacak teknik heyetin. Takımla geçirilen süre mi yoksa büyük isim mi olmak ağır basacak göreceğiz çarşamba akşamı.

Eğer Ros Casares yazısı yazılıyorsa şu ana kadar ismi çoktan geçmesi gereken biri vardı, ismini şu ana kadar hiç kullanmadan ona ayrı bir paragraf açmak istedim. Bayan basketbolunun en çok tanınan, en ünlü isimlerinden Becky Hammon'u izleyeceğiz rakibimizde. İspanyol ekibinin bu sene kadrosuna kattığı yıldız San Antonio Silver Stars forması ile de Sophia Young'ın Wnba'den takım arkadaşı. Tecrübeli guard için bu spor dalının David Beckham'ı dersek yanlış olmaz heralde. Onu All-Star yapan yeteneklerinin yanı sıra, güzelliği ile de oynadığı her takımda özel seyircisi olan bir oyuncudur kendisi. Becky'i izlemek büyük mutluluk olacak, en azından ben çok mutluyum diyebilirim.


Şu anda biz, Ros Casares ve UMMC 3'er galibiyet ile grubun ilk üçünü oluşturuyoruz. Kendi evimizde alacağımız galibiyet, bizi zirvede onların bir adım önüne çıkaracakken daha da iyisi Ros Caseres'i sonrasında oynacağı maçlarda daha agresif hale gelmesini sağlar. Onlarla son maçı oynayacağımızdan, o maça kadar alacakları her galibiyet, grubun diğer takımlarına karşı bizi sıralamada üstte tutacaktır. Cras Basket'in onları mağlup edebilmesi, bizim oyuncularımızın da iştahını kabartmıştır herhalde. Geçen sene finalde gördüğümüz Cras Basket taraftarı salonlarını doldurup takımlarını gayet iyi destekleyen, farkı açsak da takımının maça tutunmasında önemli bir faktördü. Bizim de bu iç saha maçında taraftarımıza çok ihtiyacımız olacak ve kazanırsak yine taraftarla birlikte alacağız bu maçı.

Maç Çarşamba saat 20:00'de Ahmet Cömert'te oynanacak. Çağlar uyarana kadar benim gibi Abdi İpekçi'de zannedenler varsa gidip havuz havası alabilirler oradan. Galatasaray TV'den maçın canlı olarak yayınlanacağını söyleyeyim ama takımın da bu maçta desteğe çok ihtiyacı olduğunu ve Becky Hammon faktörünü hatırlatıp kararı size bırakayım.

Biz Zor Günlerin Adamıyız


Böyle diyordu Bülent Korkmaz soyunma odasında arkadaşlarına yaptığı konuşmada. Gerçek dostlar da böyle zor günlerde ortaya çıkıyor işte. Cem Akdağ'ı Galatasaray Cafe Crown'ın coachu olarak izleyeceğiz artık. Bu renklerle, bu renklere çok yakışan hocamız bir kez daha buluştu, kariyer planlarından öteye birkez daha elini taşın altına soktu. Hem de bu sefer sıfırdan değil "-4'ten".

Zaten kızların Eurocup şampiyonluğu birini erkek takımının başına geçirecekse eğer, bu terfiyi(!) hak eden Cem Akdağ idi en başından beri.

Başarılar Cem Hocam, bu saatten sonra verilecek şerefli mücadelede Allah yardımcınız olsun.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Samsun Basketbol'da Grip Şüphesi


Bugün öğlen oynanması gereken Çankaya Üniversitesi - Samsun Basketbol maçına gitmek niyetindeydim aslında ama 16.30'daki vizem engel oldu buna. Çankaya geçen hafta deplasmanda kazandı, Samsun Basketbol bir yandan lig bir yandan Avrupa derken ritim bulamadı bir türlü, güzel mücadele olacaktı kaçırdım diye de hayıflandım durdum bütün gün. Eve gelince sitelere baktım, hiçbiryerde skor yok. Federasyonun resmi sitesini açtım, orada da skor yok, şu saate kadar maçın akıbeti hakkında da bir bilgiye ulaşamadım ne yazık ki.

Az önce öğrendim ki, Samsun takımında yedi oyuncuda domuz gribi şüphesi varmış. Ve bu nedenle Ankara'ya gelmemiş Samsun takımı. Maç ileri bir tarihe ertelenecek federasyon tarafından ama maçın oynanmadığına dair tek bir yazı bile olmayınca resmi sitede üzülüyor insan tabii. Bu kadar zor mu yani başkentte oynanması gereken bir maçın neden oynanamadığını yazmak. Kendi imkanlarımız ile öğrenmeye çalışıyoruz ne olup bittiğini.

Domuz gribi şüphesiyle 7 oyuncusundan mahrum kalan Samsun takımının Perşembe günü Samsun'da oynayacağı Municipial Targoviste maçının da oynanmama durumu olabilirmiş, rapor verecekmiş hastalıkla alakalı olarak Samsun takımı. Eğer Beşiktaş Cola Turka'ya yapıldığı gibi son anda emrivaki şekli olmazsa rakibin de anlayışlı davranacağını düşünüyorum.

Wnba'de Rakiplerdi


Şimdi ortak payda parçalıda takım arkadaşı..

Beşiktaş Cola Turka: 68 - Galatasaray: 79 | | Zorlu Hafta İlk Galibiyet

Akatlara her gidişimizde yaşadığımız ufak bir salonu bulamama sendromu sonrasında salondaki yerimizi aldık. Beklentimiz, Beşiktaş taraftarının dün futbolda Fenerbahçe karşısında alınan galibiyet sonrası, biraz da zafer sarhoşluğu ile 15.30'daki maça fazla ilgi göstermeyeceğiydi. Ne yazık ki salondaki boşluklar beklentilerimizin de üzerindeydi. Ülkemizde bu spor ilgi görmese de sonuçta oynanan bir derbi ve oynanan salon Beşiktaşlılar'ın yoğun olduğu bir konumda, ben şahsen isterdim ki en azından yüz kişilik takıma destek veren bir grup olsun ama bu sayının 20'yi geçtiğini söyleyemem. Neredeyse bütün maçı Akatlar'daki meşhur abinin taktikleri ve haykırışları ile geçirdik. Her ne kadar kendi içimizde azılı fanatikler olsak da buraya bir şeyler yazarken imalardan uzak ve laf sokma hevesimizi kenara bırakıp bir şeyler karalıyoruz, o yüzden gönül rahatlığı ile diyebilirim ki Beşiktaş takımı o salona oynamayı hak etmiyor. Biraz empati yapıp o kızların yerine koyunca kendilerini, evdeki maçları katlanılmaz bir şekilde "evribadi, ribant, blok, vs." gürültüsü içinde tamamlamanın zorluğunu hissederler heralde.

Yazıya bu serzeniş ile başladım, illa bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim bu konuda. En sonda diyeceğimi en başta diyerek rahatladım. Parkeye dönersek, sonunda Katie Douglas'ı aramızda beyaz cam olmadan izleme şerefine nail olduk. İlk maçı ve takımla yaklaşık bir haftadır birlikte olması onu maksimum performansından uzak tuttu bu maçta belki ama 18 sayı hiç de fena bir başlangıç sayılmaz yine de. Attığı sayılardan öte duruşu ile bile "ben superstarım" havası var (daha yaygın bir örnekle; Harry Kewell asilliği). Tuğba'yı yeniden oynarken, Esra'yı da istikrarlı bir şekilde her maçta skorer kimliği ile izlemek yerliler adına bizi sevindiren olaylar. Bir de Nilay hakkında yazmam gerekenler var, sahada takıma bir katkı verdiği açık zaten onu oyuncu kimliği ile değil diğer konularda eleştirdik hep, bugün Bjk farkı erittiğinde benchte otururken Nilay'ın maçı yaşadığını, bir Işıl Alben hırsı ile oradan heyecanlı bir şekilde arkadaşlarını desteklediğini iletmek zorundayım. Keza bu davranışlar bana hala hiç samimi gelmiyor ama gördüklerimi iletmem de lazım.

Tribündeki aile desteği ile Jia Perkins de agresif bir oyun ortaya koydu savunmayı canlı tutup, hücumda da takıma gereken katkıyı verdi. Kısa forvete Katie'nin gelişi sonrasında diğer Amerikalılar'ımızın kendi pozisyonlarına dönmesi hem bireysel performansları hem de takımımızın oyununu ileriye taşıyacak gibi görünüyor. Tabii bu ek, Vecerova'yı da tribüne çıkardı bu maçta. Sanırım lig genelinde de takımı tribünden destekleyecek yabancımız o olacak gibi sakatlıklar haricinde.

Takım olarak iyi denilecek bir performans sergiledik bu zorlu deplasmanda. Üçüncü çeyreği de bir ders olarak aklımızda tutmamız lazım yine de. 30-52 girdiğimiz devrenin dönüşünde inanılmaz bir seri yedik, konsantrasyon düşüklüğü makul karşılanabilir belki ama Kalaycıoğlu'nun hücumda hiç bir şey üretemediğimiz bu dönemi sadece çeyreğin 2. dakikasında aldığı mola ile geçmesi şaşırtıcıydı. Bu süreçte Beşiktaşlı oyuncuların gereksiz sertlikte faulleri ve Esra Erden'in topu pota arkasına fırlatmasına hakemlerin sessiz kalması da can sıkıcı oldu. Neyse ki son çeyrekte kendimize geldik, Beşiktaş'ın daha da yaklaşmasını engelleyip maçın sonunu rahat getirdik. Ayrıca bu maç süresince gördük ki Bahar ve Yasemen dahil kadromuzdaki dört gencimiz zorlu maçlarda bench dekoru olarak ablalarını alkışlamakla görevliler bu sene de.

Sonuçta bu hafta oynayacağımız ilk derbiyi kazandık, önce Euroleague mesaisi sonra Ahmet Cömert'de Fenerbahçe ile bir derbi daha. Bu haftaki zorlu maratona güzel bir başlangıç yaptık. Akatlardan bir kez daha şen dönüyoruz, darısı evde de başımıza diyelim.

22 Kasım 2009 Pazar

Hoşgeldin Katie!

Beşiktaş Cola Turka: 68 - Galatasaray: 79

İlk yarıdaki çılgın şut yüzdesi ikinci yarı düşecekti doğal olarak. Bunu bekliyordum zaten ama beklemediğim bir çeyrekte yalnızca 12 sayı atmamız idi, 24 sayı yiyerek. İlk yarıda cebe koyduğumuz galibiyeti üçüncü periyottaki kötü hücum, gözlerle yapılan savunma ile biraz zora soksak da periyot sonlarındaki son saniye üçlükleri ve Katie Douglas'ın ilk maçındaki iyi performansı ile galip dönüyoruz Akatlar'dan bir kez daha.

Detayları Akatlar'da maçı izleyen Aras'dan alacağız, akşamki futbol maçından sonra tabii.

Beşiktaş Cola Turka: 30 - Galatasaray: 52(Devre skoru)


Nilay Yiğit - Jia Perkins - Katie Douglas - Sophia Young - Yasemin Horasan beşi ile başlıyoruz.

15/24 ikilik, 6/11 üçlük ile çılgın bir hücum performansı izledik ilk yarıda Sarayın Sultanları'ndan. Tam sekiz oyuncudan skor katkısı alırken Katie Douglas 12, Esra Şencebe 10 sayı ile çift haneye ulaşan isimler oldular. Şu ana kadarki en iyi hücum performansımızdı bu kesinlikle, devrede gelen 52 sayı da bunu gösteriyor zaten.

Maç rahat bir tempoda ilerleyince sakatlığı yeni atlatan ve bugün oynamayacağı açıklanan Tuğba Palazoğlu da girdi oyuna ve 5 dakika kadar sahada kaldı. Bir de üçlük yollayarak takımın bu yüksek yüzdesine ufak da olsa bir katkı sağlamış oldu.

Rotasyonu geniş kullanarak maçı bu noktalarda tutarak rahatça kazanmak lazım artık bu ilk yirmi dakikanın ardından.

Beşiktaş Cola Turka - Galatasaray ( Maç Öncesi )


Bayanlar Basketbol Ligi'nde sezonun ilk derbisi yarın saat 15.30'da Akatlar'da oynanacak. Maç öncesi iki tarafta da fazlasıyla sıkıntılar mevcut, genel çerçevede bir bakalım derbi öncesi bizi nelerin beklediğine.

Evsahibi Beşiktaş Cola Turka ligde geride bıraktığımız bir ayda oynadığı dört karşılaşmanın üçünden galip ayrılmayı başardı. Kaybettikleri tek maç 'olaylı' Tarsus deplasmanında idi. Maç sonunda hakemlerden fazlaca dert yanan siyah beyazlıların bu isyanlarında pek de haksız olmadıklarını görmüştük. Bu deplasman mağlubiyeti haricinde ligin ilk haftasında Panküp Kayseri Şekerspor karşısında özellikle ilk yarıda çok zorlanmalarına ve maçın büyük bir kısmını geride götürmelerine rağmen maçı kazanmayı başarmışlardı. Yine Akatlar'da karşılaştıkları Botaş takımını ise oldukça rahat geçmeyi başardılar, beklenildiği üzere. Siyah beyazlılar için benim kafamda belirlediğim eşik maçlardan biri geçen pazartesi Samsun Basketbol deplasmanında oynadıkları karşılaşma idi. Haftaiçinde Rusya deplasmanında, yalnızca beş kişilik bir rotasyonla mücadele eden rakiplerini kolay geçseler de Beşiktaş Cola Turka da çok geniş rotasyonu olan bir takım değil ve bu mücadele ile birlikte uzun yolculuk onları epeyce yormuştu. Bunun reaksiyonu nasıl olacak diye merak ediyordum açıkçası ama tıpkı onlar gibi Rusya deplasmanında maç yapan Samsun takımına karşı ağır bastılar ve maçı kazanmayı başardılar.

Bu hafta içinde de İstanbul'da Yunan rakibini mağlup eden siyah beyazlılarda bu karşılaşmada Melek Bouthors, Tuğba Taşçı ve Gergena Branzova forma giymediler. Bu eksiklerin üstüne bir de Dacic'in sakat sakat korse ile oynaması eklenince rotasyon iyice daraldı ve Shavonte Zellous 40, Mandir 38 ve Sales 34 dakika sahada kaldılar. Bu durum yarın birşekilde sıkıntı yaratacak diye tahmin ediyorum siyahbeyazlılarda. Haftaiçinde bir operasyon geçiren ve yaklaşık 3 hafta sahalardan uzak kalacak olan Melek Bouthors yarın da forma giyemeyecek. Bunun haricinde sezon başından bu yana oynayamayan Tuğba Taşçı yine forma şansı bulamayacaktır diye tahmin ediyorum. Grip nedeniyle haftaiçi oynayamayan Branzova ise büyük ihtimalle sahada olacaktır.

Öncelikle geçen hafta Samsun'da alınan galibiyet çok önemliydi Beşiktaş Cola Turka adına, bunun olumlu yansımalarını sahada göreceğiz. Bir normal sezon + iki maçtır kimsenin galibiyet alamadığı deplasmandan, Rusya dönüşü güzel bir galibiyetle ayrıldı siyah beyazlılar. Özgüvenleri açısından da önemliydi bu galibiyet şüphesiz ve tabii gereken mesajı rakiplere verme noktasında da. Bunun haricinde önemli olan nokta Beşiktaş Cola Turka'nın temel taşı diyebileceğimiz Zellous - Sales - Dacic üçlüsünün ortaya koyacağı performans. Haftaiçi takımla yalnızca bir antremana çıkabilen Dacic ayrı bir öneme sahip bu noktada, ortaya koyacağı oyun ile. Sales'in takımı hücumda sürükleyen oyununu izliyoruz sezon başından beri fakat ilk kez bu seviyede bir maça çıkacaklar ve burada Galatasaray'a karşı da bunu sürdüreceğini söylemek güç değil fakat takım arkadaşlarının buna ne ölçüde uyum sağlayacağını kestirmek güç şimdiden.

Galatasaray tarafına döndüğümüzde ise Samsun deplasmanında alınan mağlubiyetin ardından Ekaterinburg deplasmanında çok çok kötü, mahkum bir oyunla gelen mağlubiyet ve şimdi de Akatlar deplasmanı. Önümüzdeki haftaiçinde Ros Casares ile oynanacak Euroleague maçı ve hemen akabinde iç sahada Fenerbahçe maçını gösteriyor takvimlerimiz. Gerçekten zorlu bir periyot ve bu periyot öncesi gördüklerimiz de hiç açıcı şeyler değil. Bunları zaten sürekli olarak yazıyoruz bu sayfalarda, o yüzden maç öncesine devam edelim biz.

Işıl Alben ve Tuğba Palazoğlu yarın yine takımla beraber olamayacaklar. Kocaeli maçında salona gelen, taraftarlara taktim edilen ve yaklaşık bir haftadır takımla birlikte olan Katie Douglas ile bu derbi ile birlikte sarı kırmızılı formayı giymeye başlayacaktır diye tahmin ediyorum. Zira geçen hafta hazır durumda olduğunu söylemişti kendisine uzatılan mikrofonlara.

Katie Douglas'ın da dahil oluşu ile bu derbi gerçekten çok keyifli bir hale dönüşecek benim açımdan. Bir yanda Sales'i ve onun takımını sürükleyişini izlerken öte yandan Galatasaray forması ile ilk resmi maçına çıkacak olan Katie Douglas'ı göreceğiz. Wnba'de başarılı bir çaylak sezonu geçirdikten sonra Beşiktaş Cola Turka forması ile de oldukça iyi işler yapan Zellous'un karşısında Nilay Yiğit'in vereceği sınavı izleyeceğiz hep beraber. Hareketliliği ile özellikle hücumda epeyce zorlayacaktır diye tahmin ediyorum Nilay'ı. Hareketlilik ve potaya yönelme demişken, sezon başından bu yana Galatasaray'ın en skorer ismi Jia Perkins'i de unutmamak lazım. Özellikle şut ritmini bularak başladığında çok etkili oluyor gerçekten. Bunun yanı sıra sezon başından beri maçlara üç numara başladığı için artık kendisi de bu durumdan şüphelenmeye başlayan ve acaba ben gerçekten üç numara olabilir miyim diyen Sophia Young, boyalı bölgede önemli bir güç olacak Sarayın Sultanları için. Tabii her pozisyonda da yanında Dacic'i görmek şartı ile.

Bu yabancı oyuncuların mücadelesinde ise farkı yaratacak isimler ise yerli oyuncular olacak. Sezon başından bu yana özellikle ligde iyi maçlar çıkartan ve o eski Yasemin'den kesitler sunan Yasemin Horasan yarın yine bu son dönem lig performanslarından birini gösterip 9-10 sayısının yanına bir o kadar ribaund ekleyebilirse önemli bir avantaj sağlar takım adına. Aynı şekilde son dönemin hareketli isimlerinden ve son Kocaeli maçının da özellikle ilk yarısının yıldız isimlerinden Esra Şencebe o bldiğimiz şut ritmine ulaşırsa yine önemli bir avantaj sağlamış olacak galibiyet yolunda. Ev sahibi Beşiktaş Cola Turka'da ise bu duruma en yakın isim Naile İvegin, Galatasaray'ın sezon başından beri kısaları savunmada büyük sıkıntılar yaşadığını düşünürsek bütün Beşiktaş Cola Turka'lı kısaları sayabiliriz aslında bu kategoride. Ama yine de yerli oyunculardan alınacak katkılar ve bunun maç sonucuna etkileri noktasında Galatasaray bir adım daha önde rakibine nazaran.

Katie Douglas'ın da dahil olduğu bir kadroda, Sophia Young'ın üç numara oynamadığı bir Galatasaray beşiyle ve hücumda ne yaptığını bilen bir Galatasaray takımı Akatlar'dan galibiyet çıkartabilir, ütopik bir durum değil bu. Zaten son dönemde iki takım arasında oynanan maçlarda da sarı kırmızı üstünlük dikkatleri çekiyor. Ama herşeyden önce, bence yarın bu sezonun en kaliteli basketbol maçlarından birini izleyeceğiz. Güzel mücadele ve güzel oyun neticesinde bir Galatasaray galibiyeti yazmak isterim tabii ki ama son topa kalacak bir mücadele bekliyorum ben, yalan yok. Galibiyet çok ortada bana göre, daha çok isteyen taraf,ilk çeyrekte dışarı çıkan bir top için yere atlayan takım kazanacak yarın.