BIY AD

15 Şubat 2011 Salı

2+2=4

Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş ve Ümit Milli Takım çalıştırıcısı Aziz Akkaya ile Panküp Kayseri'nin koçu Ayhan Avcı'nın yabancı sayısı, devşirme oyuncular ve alt yapılar hakkında yaptığı açıklamalar gündem oluşturdu. Kadın basketboluna uzun yıllar emek veren bu değerli iki ismin röportajlarını Basketfaul sitesinden (Aziz Akkaya röportajı, Ayhan Avcı röportajı) okuyabilirsiniz. Bu yazıda geçmese de Aziz Hoca'nın daha önce katıldığı bir televizyon programında, devşirme oyuncu ve yabancı kuralı hakkında yaptığı eleştirileri de duymuştuk.

Her iki koçun da temel korkuları, alttan oyuncu gelmiyor endişelerine katılmamak imkansız. Fakat sahada kullanılan yabancı sayısının bir azaltılması ile Türk oyuncuların gelişimine nasıl bir katkı bekliyoruz? Var mı aklınıza gelen bir Türk, yedeği olduğu yabancı oyuncudan daha fazla yetenekli? Belki yanılıyor olabilirim ama ben Nevriye Yılmaz haricinde bir eşiği atlamış, gerçekten yıldız seviyesinde basketbol oynayan bir Türk olduğunu düşünmüyorum. Şu durumda yabancı sayısını azaltmanın, kaliteyi düşürmekten başka bir etkisi olamaz. Devşirme oyuncu konusunda kesinlikle bir yanlış yapılıyor ülkemizde. Kulüpler tarafından ilk fırsatı bulunduğunda Türk yapılan, -genellikle Amerikalı- yabancı oyuncular takımlarına pek bir katkı sağlamazken, milli takıma da zarar veriyorlar. Mevcut kurala (3+1) göre iki Türk oyuncu sahada olmak zorunda. 12 takımlı ligde 24 Türk oyuncu ilk beşlerde yer alıyor, bu oyuncuları yedekleyenleri de göz önüne alırsak 36 sayısına yükseliyor rakam. Kadrodaki diğer oyuncuları da katarsak biraz da iyimser bakışla rakamın 45-50'ye çekebiliriz. 12 kişilik bir milli takım kadrosu oluşturmak için fena sayılmayacak bir rakam. Fakat her takım devşirme oyuncu kullanırsa, -sadece 1 tanesi milli takımda oynayabileceği için- yerli havuzunda 11 oyunculuk bir daralma olacak. Devşirme kuralını kaldırmak değil de daha iyi kullanabilmek lazım. Galatasaray üzerinden örnek verirsek; şuta kalktığında taraftarının nefesini tuttuğu Michelle Campbell değil de bir dünya yıldızı olan Sophia Young Türk olsaydı, Galatasaray ve Türkiye Milli Takımı'na yapacağı katkıyı düşünmek lazım. Böyle bir durum varken de Galatasaray'ın rakibi Fenerbahçe'ye, 'sen devşirme kullanamazsın' demek de imkansız. Rekabeti zedeleyecektir. O yüzden federasyonun, bir kalite sınırı getirmesi ve devşirme oyuncu kullanımını belli bir seviyeye çekmesi gerekmekte.

Ayhan ve Aziz Hocalar söylediklerini Türk basketbolu için söylemişlerdir ama bir de onların ne yaptığına bakmak lazım. Barbara Turner ve geçtiğimiz yılkarda Gergena Branzova Erdenay onların takımlarında oynamıyorlar mıydı? Barbara Turner, Bahar Öztürk olduktan sonra onun arkasında hiç süre alamayan Türk oyuncular Ayhan Hoca'ya aynı yakarışı yapsa haklarıdır. Yine Panküp'ten devam edersek, koç; "Esra Ural, Nevriye’nin veliahtı olabilir ama ona yol açamıyorum. Sistem değişmezse, gelecek sezon da yabancı pivot alacak ve Esra’yı yine oynatamayacağım. Ben bu durumdan rahatsızım." diyor. Esra Ural her daim dikkatimizin üzerinde olduğu, bir şeyler beklediğimiz bir genç oyuncu ama Nakia Sanford-Latoya Pringle'nin önüne geçmesi imkansız. Zaten kimse de Ayhan Avcı'yı neden Esra'yı ilk beş başlatmıyorsun veya 20-25 dakika oynatmıyorsun diye eleştiremez. Lakin benim, elinde Esra ve Bircan gibi iki genç uzun varken neden Bojana Vulic'i transfer ettiği konusunda eleştirim var hocaya. Gerekliliği sorgulanabilecek bir transfer yüzünden, iki gencin önü kapanıyor. Bunun sorumlusu 3+1 kuralı olmamalı. Esra'nın önünde iki iyi oyuncu (iki iyi örnek varken) potansiyelli ama tecrübesiz Gizem Yavuz ile artık 40 yaşına dayanmış Vickie Johnson'ın sürüklediği guard pozisyonuna, Bojana'nın yerine, Gizem'e faydası dokunacak bir yabancı oyuncu alınsaydı daha iyi olurdu bence. Beşiktaş'a gelirsek, Gergena Erdenay'ın sonrasında hatadan (?) vazgeçen Aziz Hoca'nın şimdiki kadrosunda devşirme olmasa da Fransa Milli Takımları'nın çeşitli yaş gruplarında forma giydiği için Türkiye forması giymesi imkansız Melek Bouthors var. Kalite ve aldığı süre olarak Türk oyunculardan pek farkı olmayan Melek, Aziz Hoca'nın takımına nasıl bir katkı sağlıyor, ben merak ediyorum. Peki Ayşe Cora gibi harika ham yetenekleri ve belirgin bir potansiyeli olan bir Türk kızı, kadroda geleceği olmayan hangi yerliler tarafından 2.-3. plana itiliyor bunu düşünmek lazım. Yabancılarla alakası olan bir durum değil bu. Genç ama tecrübesiz olduklarından dolayı, tecrübeli ama yeteneksiz oyuncuların arkasında eriyen genç oyuncuların hakkını da savunmak lazım.

Şu iyi derken güzel de, şu kötü şeklinde isim vermeyi hiç sevmiyorum ama Şaziye İvegin'e bakıyorum, son 3 sezonda bu yılların en iyi üç takımından para kazanmaya devam ediyor ama sahada verdiği bir şey yok. Angel McCoughtry'nin oyuna olan sevgisi ve bağlılığına, bir de mücadelesine bakınca ben utanıyorum Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi 2-3 oyuncudan birinin bu durumda olmasından. P
eki durum böyleyken Ratgeber'in değimiyle "Avrupa'nın en iyi forvetlerinden biri olacak" Özge Kavurmacıoğlu nerede? Anca 20-30 fark olduğunda son 3 dakikada sahaya giriyor. Beşiktaş'ta oyunculuğundan çok sert ve gereksiz faulleri ile aklımda yer edinmiş Esra Ataç ile çok sevsek de 3 senedir performansı diplerde olan Esra Şencebe, Ayşe Cora'nın önünü kapatıyor. Başka bir açıdan da bakılırsa, Türkiye standartlarının çok ötesinde oyuncular olmadığını beklediğimiz Işıl Alben ile Bahar Çağlar hala sadece Türkiye standardı içinde iyiler. Anadolu'da ise fırsat transferi (yerli-yabancı) bulunca yöneticilerde doğan alma isteği, onun pozisyonunda oynayan yerli oyuncuya bakmaksızın transferi resmileştiriyor ve oyuncuların önünü tıkıyor. Sonra suçlu 3+1 kuralı mı oluyor?

Genç kızları basketbolcu olmaya ikna edecek çok ciddi sebepler yok, olanları daha iyi olmaya teşvik edecek takım içi rekabet yok, daha da kötüsü Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti hariç ligde bir rekabet yok. Hal böyle olunca zorlanmadan iş yapmayan Türk insanı da, doğal olarak ben oldum havasına girip, iş ciddiyetini kaybetmeye başlıyor. Son yıllarda bir Mersin-Samsun rekabeti olacak gibi gözüküyordu, önce Samsun kötü seyretmeye başladı, şimdi de Mersin onların yanında. Ortada ciddi bir rekabet yokken, kendini ispatlama, rakibe diş geçirme hevesi olmayan, basketbolu sadece meslek olarak gören oyunculardan daha fazlasını beklemek de yanlış sonuçta. Sadece para kazanmak için antrenman, maç, antrenman, deplasman şeklinde ilerleyen düzen oyunun içinde olan hırs ve ateşi söndürüyor. Oyuncuların bir aidiyet duygusu da yok takımlarına karşı, sonuçta 10 takım arasında rahatça geçiş yapıp, her sene başka bir takımın formasını giyiyorlar. Yerli oyuncudan daha çok verim almak için önce bunları düzeltmek lazım. Gerçekten iyi oyuncular olurlarsa iyi paralar da kazanacaklarının garantisi verilmeli, bu işi layığıyla yapmış ablaları ile iç içe olmaları sağlanmalı, aslında milli formayı giymenin ne büyük bir onur olduğu anlatılmalı, kendilerini ait hissettikleri kulüplerde bir rekabet ortamında oynamaları gerekli. Şu anda 4 tane apolet var oyuncu olmak için. Bir oyuncu; büyük bir takımın alt yapısından bir şekilde mezun olduysa, kolej yıllarında kendini Amerika'ya atabildiyse, alt yapı yıllarında iyi istatistikler sergilediyse veya Ceyhun Yıldızoğlu gibi alt yapıya önem veren bir koçun etiketi ile piyasadaysa ilerleyen yıllarda kendini hiç geliştirmese de hak ettiğinin ötesinde yerlerde oynayıp, hak ettiğinden daha fazlasını kazanabiliyor. 

Oyuncular kendilerine bakıp geliştirdiği, koçların da hak edenlerin önünü açtığı sürece 3+1'in zarardan çok yararı olur. Sahada olan o 2 yerliden biri olmak için gerçekten mücadele eden 4 oyuncu olsa her takımda, 60 kişilik havuz milli takımı mevcut yerini korumak ve ileriye taşımak için gayet yeterlidir. 'Benim eksikliğim 1 numarada ama piyasada bu paraya 1 yok, ben bu parayla 4 numara alayım' mantığıyla yönetilen kulüplerin, bu şekilde başarıya ulaşma çabaları yerine alt yapılara yatırım yapmaları zor ama gerekli. Yoksa 2+2, 4 eder. 3+1'i, 2+1'e düşürmenin, ligdeki kaliteyi de düşürmekten başka bir faydası olmaz bence.

8 yorum:

78ers dedi ki...

"Yoksa 2+2, 4 eder. 3+1'i, 2+1'e düşürmenin, ligdeki kaliteyi de düşürmekten başka bir faydası olmaz bence."

bence iki koçun açıklamaların ardında yatan da bu zaten. onların şu anda fb ve gs ile mücadele edebilmeleri için aradaki makasın kapanması lazım. onlarda makasın kapanması için aşağıdakileri yukarı çekmek yerine, yukarıdakileri aşağı çekmek istiyorlar.

devşirme konusu ise başlı başına bir gariplik. sadece bayan basketbolu için değil, bütün sporlar için benim önerim: belli bir süreyi doldurmuş oyuncuların vatandaşlığa geçmeseler de yabancı statüsünden çıkarılmaları gerekir. 5 yıl gibi bir süre o ülkede mücadele ediyorsa bir oyuncu, daha fazla yabancı statüsünde oynamasının bir anlamı yok. zaten bunu sağlayacak oyuncu sayısı bir elin pamaklarını geçmeyeceği için yerli oyuncular için de çok sorun teşkil etmez.

zaten az takımlı bir ligimiz olduğunun farkındayım ama takım sayısını azaltmak da rekabeti arttırmak için düşünülebilir. Belki 8'er takımlı 3 lig oluşturulup her sene 2'şer takımın düşmesi ve çıkmasıyla daha sert ligler oluşturulabilir. böyle bir durumda ortada hedefsiz takımlar kalmamış olur liglerde.

Adsız dedi ki...

şu anda özellikle botaş ve fenerbahçenin elinde çok iyi genç oyuncular var.bunlar 4-5 sene içinde takımlara monte edilmeli.bu sene fenerbahçenin yaptığı en büyük hata özge ve olcayı bir ikinci ig takımına kiralamamasıydı.böylece bu iki oyuncu seneyi sadece antrenman yaparak geçirmezlerdi.

Adsız dedi ki...

O kadar da vahim değil olay, genç takımla her hafta maça çıkıyor Olcay'la Özge :)

Adsız dedi ki...

olcay ile özge daha çok toylar onların biraz daha güçlenmesi lazım seneye süre almazlarsa eleştirmek lazım , olcay çok yetenekli ama biraz omuz vücud darbesiyle dağılıyor yani vücudu ham daha , az süre alması bu yüzden yoksa yetenek olarak ikiside çok iyi .

cakarkeyf dedi ki...

nevlin devsirme oyuncu

Adsız dedi ki...

Olcay konusunda çok daha iyi olacağına eminim önümüzdeki senelerde.Şaziye son 3 senedir en iyi yatırım yapan takımlarda oynuyor utanıyorum açıklaması biraz garip olmuş.mersinde oldukça iyi sezon geçirdi sakatlanana kadar.Ve bu senede Penny Diana arkasında süre alması çok zor nekadar oynadı ki kendini göstersin.Kaldıki Antalya maçında rakip zayıf olsa bile kendine güvenerek oynadığında ne kadar potansiyelli oyuncu olduğunu görüyoruz.Bence Gs de istenileni veremedi,daha doğrusu bence kullanılamadı verimli olarak desek daha doğru.Sonuçta dediğin gibi türkiyenin yetiştirdiği ve senelerdir Milli Takımda yükü çeken en önemli 4 oyuncudan biri bence.Şaziye,Nihan gibi oyuncuların devamlı oynatılıp kendilerine güvenildiğini hissettirilmeleri gerekli.

Adsız dedi ki...

O zaman para için Galatasaray ve Fenerbahçe'ye gelmemeleri lazım.

Adsız dedi ki...

Aras evet haklısın o gözden bakarsan ama bayan basketbolunu sen çok daha iyi biliyorsun ki transfer olabilecek kulüpler belli ve özellikle belli oyuncular için kısıtlı gidebilecekleri takım.Futbolda bile geri dönüşler olabiliyorken bayan basketbolda çok olağan.Örnek Yasemin geldi Gsye olmadı istediği kadar başarılı geçmedi ve BJK gitti sonra tekrar toparlar GS gelebilir.Nihan gitti tekrar geri geldi.Eğer Gs de talep ediyor ve coach onları sisteminde başarılı oynatacağına verim alabileceğine inanıyor ise tabiki.Burada ona mı suç bulacaz neden gidip Burhaniye'de oynamıyorsun 2 liraya da Gs den daha fazla kazanıyorsun diye.Bu oyuncular senelerce üst düzeyde oynayan oyuncular bu liglerde şuan eskisi kadar katkı verbiliyorlarmı hayır o gerçek.Fakat bence Gs gelen hangi Türk oyuncudan katkı alındı onada bakmak lazım .Birtek Işıl sakatlanmadan evvel onu zaten tüm camia çok seviyor oyunu için değil ilk geldiği günden bu yana sempatik ve küçük şirin bir kız çocuğu olarak göründüğü ve iyi gsli oldığu için.Camia gelenleri ne kadar sahiplendi antrenör idareci yönetim ne kadar ilgi gösterdi bu kişilere? Şebnem,Şaziye,Yasemin, Nihan acaba yeterli ilgi ve sahiplenmeyi buldularmı yoksa dışlandılarmı kendilerini değersiz mi hissettiler?Şebnem de dahil daha evvelki takımalarında gösterdikleri performansları gösterebildilermi GS'de hayır kesinlikle ama bence bu 4 oyuncuda kadroda tutulup bir şekilde fayda sağlanmalıydı ki hernekadar tartışsakta ben 4ünüde tanıdığım için iyi biliyorum 4 üde gerçekten düzgün karakterli, ahlaklı, dürüst ve insani yönleri kuvvetli olan sporcular.Tabi bu benim düşüncem seninkilerede saygı duyuyorum çok.Sadece farklı bir bakış açısı getirmek istedim.