Blogun sıkı takipçilerinden Sarp'dan şurada aldığım pası, devam ettireyim istedim.
Kalaycıoğlu gecikmeli de olsa bir şekilde getirildi Florya'ya ve bu noktadan sonra yapabileceği tek birşey var; o da popülist açıklamalarla taraftarın özellikle bayan basketboluyla tek alakası derbi maçları olan, konuya uzak futbol taraftarlarının gözünü boyamak. Çünkü salonda bulunan kimse bu transferi kabullenemiyor, hoş Ahmet Dedehayır bunu bir kaç çatlak ses olarak nitelendiriyor ama çok da kalabalık değiliz zaten salonda ve o çatlak ses o pek de kalabalık olmayan ve birbirini herkesden iyi tanıyan tribünün ortak görüşü. Atlanılan mevzuu bu kısım.
Dedehayır tv'deki açıklamasında Kalaycıoğlu'nun aldığı kupalardan bahsederken, yeni koçumuzun bu alanda tek olduğunu özellikle vurguluyordu. Bu kupaların nasıl kazanıldığından ziyade kazanılma kısmı önemli madem, istatistiklere de bu kadar önem veriyoruz madem e o zaman neden yolladık Okan Çevik'i? Bayan basketbolunda Avrupa'dan kupa getiren ilk ve şu an için tek coach Okan Çevik değil mi Türkiye'de? Üstelik yarım sezon görev yaptığı bir takımda bunu başarmışken neden gelecek sezonda da takımı ona emanet etmiyoruz? Kupaysa temel başarı kıstasımız, aslanlar gibi FIBA Eurocup duruyor orada. Daha büyüğünü alma imkanımız var mı önümüzdeki beş senede, yok. Demek ki isime göre değişiyor yapılan muamele, Kalaycıoğlu olunca isim alınan her teneke parçası büyük önem arzediyor, Okan Çevik olunca Avrupa'nın 2. kupasının dahi bir mahiyeti kalmıyor. Okan Hoca'nın takımın başında yetersiz kaldığını, bayan basketboluna uzak bir coach olduğu için hatalara düştüğünü defalarca yazdım burada, blogu yeni takip etmeye başlayanlar için söylüyorum. Tek başarı kıstasımız kupa değil Okan Çevik'i yolladığımıza göre, hocanın tercihlerinden ve oyun sisteminden de memnuz değiliz demek ki. Peki Kalaycıoğlu'nu taraftara kabullendirmeye çalışırken neden birden hatırlanıyor bu kupalar üstelik rakip takımların toplam bütçesi kadar bir miktarı sadece bir oyuncuya verebilecek bütçe genişliğine sahipken kazanılan kupalarsa bunlar. Botaş ve Beşiktaş biz de buradayız diyerek ucundan kıyısından yarışa dahil olduğunda, hemen kaybedilen kupalardan da bahsedelim o zaman, onlar kupa değil mi yani.
Olayın diğer yönü taraftarın sevgisini kazanmayı yönelik yapılan içi boş popülist açıklamalar. Ben bugün Fenerbahçe'nin hocası olsam ve bir röportaj yapılsa benimle resmi dergi için, altyapıdaki gençlerimizi takıma kazandıracağım yazısı notlarımın en üstünde kırmızı kalemle çizilmiş şekilde durur. Bu kadar klişe bir açıklamadır bu, bizim evlatlarımız bunlar, onlara sahip çıkacağım duygusuyla aidiyet hissi vermeye çalışmak. Laftan çok icraate önem veren biri olarak, biz yine yaptıklarına bakalım Kalaycıoğlu'nun..
Bu son röportajında altyapıya önem verileceğinden ve oradan çıkartılacak oyuncuların varlığından bahseden Kalaycıoğlu bakın Ekim 2006'da Antu ile yapılan röportajda ne demiş:
'' Yani gelecek sene yapılacak olan Avrupa Şampiyonası`na gidecek A Milli Bayan Basketbol Takımı`na Begüm`ü, Melike`yi dahil edebiliyorsak, altyapıdan oyuncu yetiştirmişiz demektir. ''
Aradan geçen üç sezonda kazanılan, yetiştirilen birşey yok. Üstelik Fenerbahçe gibi bayan basketbolunda üst ve altyapılarda rakiplerinin fersah fersah önünde yatırımlar yapan bir takımda bunu başaramamış iken şimdi altyapılarda büyük kıtlık çeken Galatasaray'da bunu yapacağının garantisini şimdiden vermek, neresinden bakarsak bakalım tribüne oynamaktır. Hani o bir kaç çatlak sesin olduğu tribüne..
Bahar Çağlar'ı bir şekilde rotasyona dahil edip, işte Bahar'ı takıma kazandırdım derse de şaşırmam hani. Nilay Yiğit'in damarlarında sarı kırmızı kan dolaşırken, takımın en iyi üç Galaasaray'lısından biri olduğu şube yöneticisi tarafından açıklanıyorken hiç birşeye şaşırmam ben artık..
'' Fenerbahçe`nin dezavantajı şu oluyor; Fenerbahçe aşkını öyle bir alıyor ki burada oyuncular -çok iyi veriliyor gerçekten- Fenerbahçe`de oynamıyorsa başka bir takımda oynamak gibi bir niyetleri olmuyor. yani ya Fenerbahçe olsun ya da hiç olmasın. Öyle olunca bizim yetiştirdiğimiz oyuncular ya Fenerbahçe`de oynayacaklar ya da bırakacaklar. ''
'' Biraz önce söylediğim gibi WNBA’de maçları canlı seyretmenin haricinde, ABD’ye gittiğimde antrenmanları da seyrediyorum, coachlarla konuşarak idmanları da izliyorum. O ilişkilerden kaynaklanan avantajlar Fenerbahçe’ye artı olarak dönüyor. Türkiye’ye gelen her oyuncu ilk once Fenerbahçe’nin kapısını çalıyor. Fenerbahçe’den “hayır” aldıktan sonra diğer takımlara gidiyor. ''
Gibi açıklamaları da içeriyor bu röportaj, tamamını merak edenleri şöyle alalım.
Kalaycıoğlu gecikmeli de olsa bir şekilde getirildi Florya'ya ve bu noktadan sonra yapabileceği tek birşey var; o da popülist açıklamalarla taraftarın özellikle bayan basketboluyla tek alakası derbi maçları olan, konuya uzak futbol taraftarlarının gözünü boyamak. Çünkü salonda bulunan kimse bu transferi kabullenemiyor, hoş Ahmet Dedehayır bunu bir kaç çatlak ses olarak nitelendiriyor ama çok da kalabalık değiliz zaten salonda ve o çatlak ses o pek de kalabalık olmayan ve birbirini herkesden iyi tanıyan tribünün ortak görüşü. Atlanılan mevzuu bu kısım.
Dedehayır tv'deki açıklamasında Kalaycıoğlu'nun aldığı kupalardan bahsederken, yeni koçumuzun bu alanda tek olduğunu özellikle vurguluyordu. Bu kupaların nasıl kazanıldığından ziyade kazanılma kısmı önemli madem, istatistiklere de bu kadar önem veriyoruz madem e o zaman neden yolladık Okan Çevik'i? Bayan basketbolunda Avrupa'dan kupa getiren ilk ve şu an için tek coach Okan Çevik değil mi Türkiye'de? Üstelik yarım sezon görev yaptığı bir takımda bunu başarmışken neden gelecek sezonda da takımı ona emanet etmiyoruz? Kupaysa temel başarı kıstasımız, aslanlar gibi FIBA Eurocup duruyor orada. Daha büyüğünü alma imkanımız var mı önümüzdeki beş senede, yok. Demek ki isime göre değişiyor yapılan muamele, Kalaycıoğlu olunca isim alınan her teneke parçası büyük önem arzediyor, Okan Çevik olunca Avrupa'nın 2. kupasının dahi bir mahiyeti kalmıyor. Okan Hoca'nın takımın başında yetersiz kaldığını, bayan basketboluna uzak bir coach olduğu için hatalara düştüğünü defalarca yazdım burada, blogu yeni takip etmeye başlayanlar için söylüyorum. Tek başarı kıstasımız kupa değil Okan Çevik'i yolladığımıza göre, hocanın tercihlerinden ve oyun sisteminden de memnuz değiliz demek ki. Peki Kalaycıoğlu'nu taraftara kabullendirmeye çalışırken neden birden hatırlanıyor bu kupalar üstelik rakip takımların toplam bütçesi kadar bir miktarı sadece bir oyuncuya verebilecek bütçe genişliğine sahipken kazanılan kupalarsa bunlar. Botaş ve Beşiktaş biz de buradayız diyerek ucundan kıyısından yarışa dahil olduğunda, hemen kaybedilen kupalardan da bahsedelim o zaman, onlar kupa değil mi yani.
Olayın diğer yönü taraftarın sevgisini kazanmayı yönelik yapılan içi boş popülist açıklamalar. Ben bugün Fenerbahçe'nin hocası olsam ve bir röportaj yapılsa benimle resmi dergi için, altyapıdaki gençlerimizi takıma kazandıracağım yazısı notlarımın en üstünde kırmızı kalemle çizilmiş şekilde durur. Bu kadar klişe bir açıklamadır bu, bizim evlatlarımız bunlar, onlara sahip çıkacağım duygusuyla aidiyet hissi vermeye çalışmak. Laftan çok icraate önem veren biri olarak, biz yine yaptıklarına bakalım Kalaycıoğlu'nun..
Bu son röportajında altyapıya önem verileceğinden ve oradan çıkartılacak oyuncuların varlığından bahseden Kalaycıoğlu bakın Ekim 2006'da Antu ile yapılan röportajda ne demiş:
'' Yani gelecek sene yapılacak olan Avrupa Şampiyonası`na gidecek A Milli Bayan Basketbol Takımı`na Begüm`ü, Melike`yi dahil edebiliyorsak, altyapıdan oyuncu yetiştirmişiz demektir. ''
Aradan geçen üç sezonda kazanılan, yetiştirilen birşey yok. Üstelik Fenerbahçe gibi bayan basketbolunda üst ve altyapılarda rakiplerinin fersah fersah önünde yatırımlar yapan bir takımda bunu başaramamış iken şimdi altyapılarda büyük kıtlık çeken Galatasaray'da bunu yapacağının garantisini şimdiden vermek, neresinden bakarsak bakalım tribüne oynamaktır. Hani o bir kaç çatlak sesin olduğu tribüne..
Bahar Çağlar'ı bir şekilde rotasyona dahil edip, işte Bahar'ı takıma kazandırdım derse de şaşırmam hani. Nilay Yiğit'in damarlarında sarı kırmızı kan dolaşırken, takımın en iyi üç Galaasaray'lısından biri olduğu şube yöneticisi tarafından açıklanıyorken hiç birşeye şaşırmam ben artık..
'' Fenerbahçe`nin dezavantajı şu oluyor; Fenerbahçe aşkını öyle bir alıyor ki burada oyuncular -çok iyi veriliyor gerçekten- Fenerbahçe`de oynamıyorsa başka bir takımda oynamak gibi bir niyetleri olmuyor. yani ya Fenerbahçe olsun ya da hiç olmasın. Öyle olunca bizim yetiştirdiğimiz oyuncular ya Fenerbahçe`de oynayacaklar ya da bırakacaklar. ''
'' Biraz önce söylediğim gibi WNBA’de maçları canlı seyretmenin haricinde, ABD’ye gittiğimde antrenmanları da seyrediyorum, coachlarla konuşarak idmanları da izliyorum. O ilişkilerden kaynaklanan avantajlar Fenerbahçe’ye artı olarak dönüyor. Türkiye’ye gelen her oyuncu ilk once Fenerbahçe’nin kapısını çalıyor. Fenerbahçe’den “hayır” aldıktan sonra diğer takımlara gidiyor. ''
Gibi açıklamaları da içeriyor bu röportaj, tamamını merak edenleri şöyle alalım.
1 yorum:
Euro Cup finalinde mağlup olan antrenör zamanında Zafer Kalaycıoğlu'nun Fenerbahçe'sini aynı kupada farklı takımla yenmiştir. Yazılıyor,çiziliyor değişen bir şey olmuyor. Birkaç çatlak sesin daha gür çıkmasını dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Yorum Gönder