BIY AD

6 Haziran 2009 Cumartesi

Okan Çevik'in Ardından


Okan Çevik Galatasaray Cafe Crown'a yatay geçiş yapmış, hayırlı olsun. Küçülmeye gidileceğini açıklamıştı pazartesi günü Yiğit Şardan fakat bu kadarını beklemiyordum şahsen.

Final dönemi malum, finallerle boğuşuyoruz ve Sarayın Sultanları hakkında yaptığımız sezon değerlendirme yazıları da bundan nasibini almış durumda. Oraya kısa bir ara verip, gündeme uyarak, Okan Çevik özelinde coachlar konusunu öne alalım istedim.

Resmi sitede yapılan açıklamada, Bayan Basketbol Takımı’nın başında FIBA Eurocup şampiyonluğu yaşayan ve bu alanda ilk Avrupa kupasını ülkemize kazandıran Okan Çevik ifadeleri dikkat çekiyor. Bu kupanın kazanılmasında en az pay sahibi olan kişinin sanki kupa onun eseriymişcesine lanse edilmesi epeyce komik olmuş. Gerçi sezon içerisinde Okan Çevik'in yaptığı tutarsız açıklamalardan da idmanlıyız bunlara ama. .

Bayan basketboluna uzak bir isim olması ve coach olarak herhangi bir başarısının olmamasının taşıdığı soru işaretleri ile birlikte gelmişti Okan Çevik ve aradan geçen üç finalde de bu sorulara olumlu cevaplar veremedim ben. Geldiği döneme de bakmak gerekiyor bu noktada tabii, Cem Akdağ'ın ayrılmasının ardından yaşanan Zafer Kalaycıoğlu tartışmaları, Hakan Acer'le geçen bir dönem ve dedikodu kazanının kaynadığı şubede bir anda ortaya çıkan isim olmuştu Okan Çevik. Onun yönetiminde üç tane final oynadık, Fenerbahçe ile oynadığımız yarı final serisini de dahil ederek konuşuyorum. Türkiye Kupası'nı tamamen coaching hatası yüzünden kaybettik, son çeyrekteki Augustus kaynaklı geridönüşümüze ihanet eden bir coaching hatası yaptı Çevik -hata diyorum bunu tanımlayacak başka kelime bulamadığımdan- Mağlup durumdayız, bitime yalnızca 27 saniye var, top rakipte ve 24 saniye yeni başlıyor iken faul yapmıyoruz. Ki Augustus serbest atış kullanıyor, kaçan serbest atıştan sonra top kapmaya yönelik bir baskı bile yok. Işıl faul yapayım mı diye kenara sorarken yapma diyor coach, bitime 8 saniye kala sahada faul yapılmaması gereken isimlerden birine faul yapıyoruz..Denk güçler varken sahada farkı yaratan taraf saha kenarı oluyor sıklıkla, yaptığınız ya da yapmadığınız hamlelerle bunu sağlıyorsunuz yoksa Haydar Kemal Ateş'in de birşey yapacağı yoktu zaten.

Caferağa'da ilk maçta çok iyi oynadığımız devrenin sonunda rakibi kitlemiş iken ilginç bir zone tercihi ve Augustus'u 40 dakika sahada tutma tercihleri ile eliyle verdi maçı rakibimize. Gerçi daha sonra Ayhan Şahenk'deki ikinci maçta Augustus'u biraz olsun dinlendirip, son dakikalara diri şekilde girmesini sağlayınca ibrenin bize döndüğünü gördü Çevik ama geç oldu biraz. Aynı hatayı Eurocup'da da yaptığını biliyoruz. Resmi sitede yazıldığı gibi CV'sine Avrupa Kupası'nı ekledi ama o kupada emeği var mı yok mu tartışılır. Oyuncuların bireysel performansları ile kazandığımız yönünde benim görüşüm, oynadığımız iki karşılaşmada da hocanın katkısını göremedim ben sahada. Onun öncesinde finale gelirken zaten Augustus'un imzası vardı yarı finalde.

Bir de ilginç maç sonu açıklamaları var tabii. Augustus'un insanüstü bir performans gösterip aldığı Kursk maçından sonra doğru zamanda doğru oyuncuya topu veriyoruz açıklaması zirvedir benim gözümde. Maçı izlemesek bütün takım Augustus'a pozisyon hazırladı falan diye düşünücez bu açıklamalardan sonra .. Cem Akdağ'ın gelişi ile birlikte hatta daha öncesini de katarsak olaya, Ayhan Avcı'dan başlayarak sürekli büyüyen bir grafiği var bu takımın her anlamda. Buna bütçeyi de dahil edebiliriz, kadro genişliğini de, büyük bir kitlenin tek ölçütü olan Fenerbahçe maçlarını da hatta. Cem Akdağ ile savunma sahasında büyük mesafeler katedip, sahaya karakter koyan bir takım haline dönüştük fakat Okan Çevik bu gelişimden bihaber olsa gerek ki, kendisinin durumu toparladığını açıklayan demeçleri oldu geçtiğimiz dönemde. Sorarlar adama ama ne yaptın da bu kadar çok konuşuyorsun diye ?

Dillere destan bir de Sophia olayı var tabii. Onu 5 numara kullanması, sırtı dönük sayı bulmasını istemesi falan.. WNBA'de onu verimlilik listesinde yukarılara taşıyan oyununda imzası haline gelmiş orta mesafe şutları büyük bir yer tutarken kendisini ondan kalıplı oyuncularla fiziki mücadeleye sokmaya çalışmamız ilginçti haliyle. Fenerbahçe serisinde Ayhan Şahenk'de 3 hücum üstüste Sophia'nın orta mesafe şutundan sayı bulurken ne düşündü acaba Okan Çevik?. Ama siz bayan basketbolunu bilmeyen birisine, son yılların en yüksek bütçeli Galatasaray'ını emanet ediyorsanız bunları da zaten en baştan kabul ediyorsunuz demektir. Kenarda kariyer sahibi, vizyonu olan ve taraftara umut veren birisini görmek istiyor gözlerimiz ama bizim şubede işler Galatasaray Lisesi transkripti üzerinden yürüdüğü için böyle birini bulmak da pek kolay değil. Yanlış anlaşılmasın Liseli coach çok da bu özelliklere sahip olanı yok.

Koçların performansını değerlendirirken onlara verilen çalışma ortamına da bakmak gerekiyor doğal olarak. Sezon içerisinde sorunlar yaşadığımızı, çalkantılı günler geçirdiğimizi bilmeyen yok bu açıdan Okan Çevik'e çok stabil bir çalışma ortamı yarattık diyemem ama kendisi hem sahadaki hamleleri hem de röportajları ile bu şans verilse dahi bu işin altından kalkamayacağı izlenimini uyandırdı bende. Maç sonu konuşmalar aklıma geldikçe sinirleniyorum şu anda bile, Cem Akdağ'ın mirasına konup, meslektaşını hiçe sayarak böylesine pervasızca açıklamalar yapmak gerçekten yakışmadı Çevik'e.

Okan Çevik Çizgi Dışı programında takımda kalacağını açıklamıştı, çok da emin konuşuyordu kendisinden. O programdan bu yana transferleri nasıl yapacağını, bayan basketboluna biraz kafa patlatıp kendini bu konuda ne ölçüde geliştirebileceğini merak ediyordum ki bugün itibariyle giderildi bu merakım. Çok da iyi oldu, haketmediği bir koltukta haketmediği bir başarıya ismini yazdırdı. Hem de boş sözleşmeye imza atıp, ciddi rakamlar aldığı bir sezonda. Daha ne olsun, talih kuşu diyorlar buna. Galatasaray'da bu kuştan nasibinizi almanız için tek yapmanız gereken erken yaşlarda durumu farketmek ya da ailenizin durumu farkedip sizi Galatasaray Lisesi'ne yönlendirmesi.

Gelecek ismin Zafer Kalaycıoğlu olacağı söyleniyor, biz zamanında bu konudaki düşüncelerinizi sormuştuk sizlere, susma hakkımızı kullanalım bu seferlik.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Karaktersizliğin alemi yok, Okan Hoca'dan önce takım nasıldı, sonra nasıl oldu. Emeğe saygı.