BIY AD

7 Mart 2010 Pazar

Fenerbahçe: 76 - Galatasaray: 62 || Maç Değil Koç Yazısı

Yazıya analiz gibi başladım da, yazacak ne var ki? Yazdığım bir paragrafı silip baştan başlıyorum şimdi. Bu Fenerbahçe'nin başarısına saygısızlık gibi olmasın, sonuna kadar hak ettikleri maçı kazanıp yollarına kayıpsız devam ettiler.

Bizim açımızdan bakınca; yaklaşık 15 dakika boyunca sadece bir basket üretebilen oyuncular topluluğu ve bütün hücum setleri Fenerbahçe'den gelen bir koç vardı. Ne yaptığını anlamak imkansız. Fenerbahçe ön alan baskısına başladı, sen oyun kurucusuz oynadın o dakikaları. Hoffman birbirinin karbon kopyası 3 sayı buldu peş peşe sadece izledin. Nevriye'nin yüksek posta çıkıp kullandığı setleri koçun bildiği kati, Fenerbahçe'nin başındayken sık sık kullandığı bu hücumu Yasemin ile denedin. O strateji ile Yasemin'in yaklaşık 20 sayı atması lazım ki maçı kazanalım, böyle bir rakama ne zaman ulaştı Yasemin ben hatırlamıyorum. Yasemin ile Nevriye'nin aynı hücum setinde yapıp-yapamadıkları, daha doğrusu yapabilip-yapamayacakları maçın ufak bir özetidir. Nevriye'yi durdurabilmek adına hiçbir defansif önlemi olmayan adamın 1000 tane kupası olsa ne olur, Kocaeli-İstanbul Üni.-Çankaya Üni. gibi takımlara 50'şer sayı fark atsa ne olur. Bir de rotasyona benzeyen bir şeyi vardı koçun, rotasyon demek imkansız takımı dinlendirmek demek daha imkansız. Sahaya kimin girip çıktığını, bazen uzun çıkıp kısa girdiğinden kimin hangi pozisyona kaydığını takip etmek imkansız oldu. Herhangi bir oyuncumuza oyuna ısınma şansı tanımadan maçı bitirdik. Rotasyon değil de obsesyon oldu bu, artık ne planlandıysa o kafada. Fenerbahçe taraftarının bir seslenişi oldu "Sen oyna Zafer, sen oyna" şeklinde, katılmamak imkansız.

Işıl'ın oraya getirilmesi, ısındırılması, küfürlere maruz bırakılması bile bir yönetim zafiyetidir benim için. Kendisi oraya gelme isteğinde olabilir ama sen oyuncunu sakınmak zorundasın hele ki bu amatör ruhla yaşayan Işıl gibi bir isimse. Belki de Işıl'ın takımla olma isteği bazılarının ekmeğine yağ sürmüştür, "Nefret okları bana değil de Işıl'a yönelir" düşüncesi oyuncu sağlığından ağır basmıştır belki?

Fenerbahçe 16. maçında 16. galibiyetini alırken, biz bu sezon 4. mağlubiyetimizi aldık. Bunun yanında Fenerbahçe'den bir de mesaj aldık play-offlar ve şampiyonluk umutları için. Bir de 10 gömlek altımızdaki takımlara karşı alınan galibiyetlerle gelen yalancı bahar bitmiş oldu.

Seimone Augustus olsa böyle olmazdı di mi Sn. Kalaycıoğlu? Bahaneleri bekliyoruz...

7 yorum:

Burak dedi ki...

21-7'lik skordan nasıl böyle bir fark doğdu, ikinci periyot nasıl 4 sayıda kaldık bunun hesabını biri vermeli. Bunu oyuncuların kötü oynamasıyla açıklamak güç. Coach zafiyeti bariz yaşanıyor.

Selim Ugur dedi ki...

Yedi ay oncesinden olacaklari hissettim sanki.. 2 Agustos 2009 tarihinden bu yaziyi yazmistim.

http://galatasarayantreman.blogspot.com/2009/08/bayan-basketbol-subesi-2009-2010.html

Basketbol subesini su anda alakasiz kisiler yonetiyor, olanlarin farkinda bile olduklarini sanmiyorum. Baskan Polat secim derdinde, secim oncesinde bu islere hic girmez, ama artik taraftar uyandi eger Zafer istifa etmezse salondan el birligi ile sepetlenecegi gunler yakindir.

Zafer de bu onurun oldugunu sanmiyorum verin parami gideyim der. Yonetim de bu adamin takimi bilerek sabote ettigini soylesin kendisine tazminat davasi acsin.

Adam kendisi ile yapilan roportajda acik acik FB'li Nevriye ve eski FB'li Pondexter ile yemek yedigini konunun da Nevriye'nin WNBA isi oldugunu soyluyor. u sirada da Pondexter'in takimi ile de Avrupa kupasi maci oynuyoruz. Adamin bu oyuncularla ayni mekanda bile olmamasi gerekirken kendisi bir de rakip oyuncunun transfer isini cozmeye calisiyor.

murat dedi ki...

Teknik-taktiğin en önemli lduğu maçtı ben iki takımında maçı kazanmayı istedikleri düşüncesindeyim. Her iki takımında üstünde baskı olduğu mahukkaktı Galatasarayın oyuna iyi girme Fenerbahçenin girememe sebebi buydu. Tabi ki Fenerbahçe'nin oyuna geri dönüş yapacağı açıktı ve esas müsabaka ondan sonra oynandı. Zafer Kalaycıoğlu'nun sesini televizyonda duymama rağmen herhangi bir taktik hamle görmedik. Zafer Kalaycıoğl'nun maç sonu beyanaatleritaktik teknikle ilgili olmadığı için kendisinden de saha içinde sistemli bir takım beklemiyoruz.Bu saatten sonra dahadaki duruşu,kariyeri ve oyun içi antrenörlük becerisiyle gerçek bir antrenörün Galatasarayı çalıştırmasını umuyorum.

Adsız dedi ki...

@Burak

2.periyot skoru 16-2 4 sayı deil...

samsunlu dedi ki...

ilk periyottaki açılan farkı fb nin pres yaparak kapatması kabul edilebilir değil, sanki avans verilmiş gibi bir anda farkın kapanması olacak iş değil,bu görüntü fb nin gs yi ihtiyacı olduğunda yenebileceği görüntüsüdür, bence fazla da zorlanmadılar. halbuki kadrolar arasında büyük fark yok..fb nin en dengeli ve kaliteli oyuncusu pene taylor dur, diğerleri iki takım için de birbirine yakın yeteneklerdir. fb de nevriye bana göre pres yapılması kolay oyunculardan, ama yüksek posta ona bu derece atmasına müsade edilmesi anlaşılır değil, koç'un aklına hiç mi yakın oynatmak gelmiyor bu ne biçim bir savunma anlayışı,,,malesef un var, yağ var ,şeker var ama helva yapmasını bilen yok....

Furkan Zengin dedi ki...

Bir fenerbahçe'li olarak bu blogu çok severek takip ediyorum. Muhteşem bir analiz olmuş, hani işin biraz daha içinde olan bizim gibi Fenerbahçe'liler bile Zafer'in bu hamleleri yapacağını biliyorduk dün tribünde. Fenerbahçe'de iken kazandığı kupaların kendi başarısı değil rakipsizlikten kaynaklandığını ispatladı dün resmen. 3-4 sene önce GS bu derece ciddi bir kadro kurmuş olsaydı foyası daha çabuk çıkardı ortaya. Çook şey yazılır Zafer için de gerek yok, Haydar Kemal hoca bile 2 sene içerisinde kendini geliştirdi, aşama kaydediyor hem kendi hem de takımı. Ama Zafer bildiğimiz Zafer sanırım bir 8 senedir takip ediyorum kendisini deişen hiç bir şey yok. He bir Fenerli olarak işin esprisine kaçarsam , allah eksik etmesin Zafer'i GS'den demem çok doğru olur herhalde...Yöneticilik ile ilgili zaaflara hiç değinmiyorum bile,hani o konuda tencere dibin kara seninki benden kara durumu var Türkiye için...

alde dedi ki...

Benim anlamadığım nokta Galatasaray yönetimi nasıl olur da hala tüm kerametin Zafer Kalaycıoğlu'nda olmadığını göremiyor. Haydar Kemal Ateş'i geçen seneye kadar bu camiadan kime sorsanız vasat ötesi bir koç derdi ama adamın 1 senede takıma kattıkları Zafer Kalaycıoğlu'nun senelerce verdiklerine eşdeğer düzeyde. Zafer'in Cappie gibi bir oyuncu bul bütün topları o kullansın sisteminden çok daha rasyonel ve top paylaşımının üst düzeyde olduğu bir takıma çevirdi Fenerbahçe'yi. Böyle giderse yeni kupa koleksiyoncusu o olacak. Üstelik adam maç sonu röportajlarında da bu takımı ben yarattım havasında değil. Takımım iyi olduğu için bu sonuçları alıyoruz diyor hiç kıvırmadan. Kaybettiğinde de uzun uzun gereksiz bahaneler sıralamıyor.

Zafer zamanında Fenerbahçe'nin ligde rakibi bile yokken şampiyonlukları Cappie gibi çok özel oyuncular sayesinde ucu ucuna alıyorduk. Geçen yıl ve bu yıl için konuşursak, Mersin ve Galatasaray Fenerbahçe'den çok aşağı kalır bir durumda değiller ama Fenerbahçe belki de tarihinin en rahat sezonlarından birini geçiriyor. Keza Galatasaray'da da Cem Akdağ zamanında bize kök söktüren o 5 kişilik takım şimdi gayet zengin bir kadroya rağmen elindeki maçı bile veren bir takıma dönüştü. Galatasaray bir ara o kadar ne yaptığını bilmez haldeydi ki guardların topu getirip Tamika'ya vermekten başka hiçbir şey yaptığı yoktu hücumda. Burada transferdeki yanlışlıklar da büyük etken tabi ama 2-3-4 numaraları çok kaliteli isimlerle doldurup direksiyonun başına kimseyi almamak da bu takımı kuran teknik ekibin hatasıdır sonuçta.

Lig daha uzun play-offlarda her şey değişebilir ama sezon nasıl biterse bitsin Zafer Kalaycıoğlu'nun çalıştırdığı takımlara ne verdiği mutlaka objektif bir biçimde tartışılmalı ve GS yönetimi ona göre mantıklı karar almalı.