BIY AD

6 Mayıs 2010 Perşembe

Final Serisine Doğru

Sezonu açarken normal şartlar altında Mayıs ayında bu final serisini izleyeceğimizi tahmin ediyordu kadın basketbolunu ucundan kıyısından takip eden herkes. Beklediğimiz final serisi bugün Caferağa'da oynanacak ilk maçla başlıyor. Seri öncesinde hem bir genel sezon değerlendirmesi yapmış olmak hem de mevcut durumları gözönünde bulundurarak önümüzdeki muhtemel en az üç maça ışık tutabilmek niyetiyle başlayalım bakalım, neler çıkacak.

Seride ev sahibi avantajını elinde bulunduran Fenerbahçe, bu sezon yalnızca iki kez yenildi Türkiye'de. Bu yenilgilerden ilki sezon başında Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Mersin'e karşı alındı. İkincisi ise Bandırma'da kupa finalinde Galatasaray'a karşı alınan mağlubiyet idi. Sezon başındaki üç kupa hedefinin ikisini finalde kaybeden Fenerbahçe'nin, bu sezon Türkiye'deki hedef maçlarını kaybettiğinin altını çizmek lazım öncelikle. Bu iki finalde koç Ateş'in yanında yardımcılık görevini üstlenen Aydın Uğuz bu kez direksiyonda oturacak. Aydın Uğuz'un uzunca bir süre Zafer Kalaycıoğlu ile aynı çatı altında çalışmış olması iki koçun da kafalarında dolaşan planları tahmin edebilmeleri noktasında hem avantaj hem dezavantaj teşkil ediyor, iki taraf için de. H.Kemal Ateş'in çelişkilerle dolu bir açıklama ile görevinden ayrılmasının ardından bu süreci kaliteli kadrosu ile sancısız şekilde atlatmayı başardı Fenerbahçe. Bu kritik dönemi iyi yönettiklerini atlamamak lazım, sezon genelinden bahsederken.


Zafer Kalaycıoğlu'nun Galatasaray'ını değerlendirirken ise sezonu dilimlere ayırarak bakmak daha doğru sonuçlar verecektir bize. Sezonun ilk yarısında oynadığı 11 karşılaşmada üç mağlubiyet alıp, maç başına 68.2 sayı yiyen bir takım profili gördük. Bu takım Samsun ve Mersin'e deplasmanda, Fenerbahçe'ye ise kendi evinde kaybetti. Özellikle Mersin'de alınan 29 sayılık mağlubiyet önemliydi. (Bu mağlubiyetin Mihriban Oğuz'un görevden ayrılmasına neden olduğunu da hatırlatalım.) İkinci yarıda Tamika Catchings'in kadroya dahil olması ile savunma sahasında hareketlenen bir Galatasaray gördük. Kariyeri boyunca iyi bir savunmacı ve iyi bir lider olan Tamika, takıma savunmada omuz veren isim olurken maç başına yenilen sayı ortalamasını da son onbir maçta 59.2'e çekmeyi başardı bu performansıyla. Ciddi bir katkı bu şüphesiz. Birebir savunmasının yanı sıra yanındaki arkadaşlarını da savunmaya teşvik eden Tamika, hücumda da takımın 'ablası' rolünü fazlasıyla yerine getiriyor. Bu araya bir de Türkiye Kupası sıkıştırması hepsinden önemliydi tabii. Hem Fenerbahçe'nin mağlup edilmesi anlamında hem de 'kazanabiliriz' mesajının net olarak verilmesi noktasında. Bu noktada bir parantez açıp Tamika'nın karakteri ve sahadaki duruşu hakkında da birkaç söz söylemek gerekiyor kesinlikle. Kazanılan Türkiye Kupası'nın ardından sevinmeye başlayan arkadaşlarını önce rakibin tebrik edilmesi gerektiği konusunda uyaracak bir oyun ahlakına sahip Tamika. Gerçekten onu izlemek büyük şans bizler için. Oyunuyla, karakteriyle çok farklı biri.


Mevcut tabloda Fenerbahçe'nin sezonun ikinci yarısında yaşanan koç değişikliğine karşın istikrarını koruyarak buraya geldiğini söylemek gerekiyor. Galatasaray ise Tamika Catchings önderliğinde önemli bir ivme yakalamış şekilde çıkacak final serisine. En gereken anda ciddi bir form grafiği yakalamış durumdalar ve seri boyunca bunu avantaja çevirmek için uğraşacaklar. Seri öncesinde en büyük avantaj bu bence. Fakat seriye evinde başlayan taraf Fenerbahçe olduğu için şampiyonluk yolunda deplasmanda maç alması gereken tarafın Galatasaray olduğunu da ekleyerek, serinin analinize devam edelim biz.

Hiç yorum yok: