BIY AD

7 Mayıs 2010 Cuma

Birinci Maçın Ardından

Final serisi dün 57-51'lik ev sahibi galibiyetiyle başladı. Fenerbahçe 1-0 önde şimdi. Maçı Caferağa'da izlerken, twitter hesabımızdan salonda olan biteni oradan paylaşıyordum. Maç başında salondaki ortamın bir derbi için yumuşak olduğunu söylemiştim ama voleybol maçından dönen Fenerbahçeli seyircilerin de salona dahil olmasıyla, gerekli ortam sağlanmış oldu derbi maçı için. Parkede ise alıştığımız başlangıç bir kez daha karşımıza çıktı. Galatasaray'ın farkı 11'e çıkardığı bölümün ardından, Aydın Uğuz'un normal sezonda Haydar Kemal Ateş'in denediği ve başarılı olduğu ön alan baskısına başvurduğunu gördük. Baskı, Galatasaray'ı yavaşlattı bir derece ama yine de Fenerbahçe adına beklenen geri dönüşün de geldiğini söylenemez. Galatasaray'a çalıştığı yerden sorulan bir soru oldu bu. İlk yarı genelinde Fenerbahçe'nin dış atışlardan kaçındığını gördük, ilginç geldi bana çünkü Fenerbahçe bu etkili silahını kullanmayıp penetrelerle içeriyi zorlamaya çalışınca hep içerideki sarmaşıklara takıldılar ve birçok top kaybı gerçekleşti. Bu dönemde Fenerbahçe'nin skor üretimine gelen en büyük katkı faul çizgisinden geldi, onlar da olmasa bir kısmi felç vardı hücumlarda. Kupa finalinde sarı-lacivertlilerin attığı 55 sayı bu sezon genelinde oynadığı tüm resmi maçlardaki en düşük rakamdı, bu maçtaki 57 sayı da en düşük 2. rakam olarak kayıtlara geçiyor. Fenerbahçe'nin attığı 57 sayının 20'sinin de serbest atışlardan geldiğini düşünürsek, Galatasaray savunmasının maçı yüksek bir notla bitirdiği kesin.

Peki savunmamız böyle başarılıyken maçı neden kaybettik: Bu sezon kaybettiğimiz bütün maçlarda -en az- bir çeyrekte hücumun yerlerde süründüğünü görüyoruz. Bu maçlarda rakibin maçı kopardığı çeyreklerde Galatasaray'ın çoğunlukla tek hanelerde kalıp, 2 ile 16 arasında açılan korkunç bir üretim yelpazesine (16 sayı, Ahmet Cömert'te Fenerbahçe'ye kaybedilen maçın 16-30'luk son çeyrek skoru) tanık olduk. Bu dönem, bu maçta da 3. çeyreğe denk geldi, 8 sayı atabildiğimiz bu dönemde Fenerbahçe (skorda yanılmıyorsam eğer) 3-2'den sonra ilk defa öne geçti. Sophia ve Tamika hariç süre alan, Leuchanka(5), Douglas(0), Nilay(0), Bahar(0), Esra(0) ve Yasemin'in(2) toplam üretimi 7 sayı, yani Birsel Vardarlı'nın maçı getiren iki üçlüğünden sadece bir fazla. Buna "Şekil A" dersek, "Şekil B" de gördüğümüz; "Fenerbahçe Yerlileri: 32 - Galatasaray Yerlileri: 13" skoru Galatasaray'ın neden hücumda kitlendiğini gösteren ikinci veri. Bunların dışında deplasmanda oynanan bu maçta; Galatasaray'ın 8, Fenerbahçe'nin 24 faul atışı kullanması, her kritik pozisyonda Galatasaray aleyhinde hatalı yürüme kararlarının çalınması ve Fenerbahçe'nin dördüncü çeyrekte son anlara kadar sıfır faulle oynaması hakem kararlarının da "Şekil C" olmasına yol açmış olabilir. Maçın tekrarını izleyemediğim için kesin bir şey diyemiyorum ama sanki hatalı yürüme kararlarının bir çoğu ağır geldi bana tribünden. Özellikle ikinci yarıda Fenerbahçe taraftarının hakem kararlarına sürekli itiraz ettiği dönemde, bir pozisyonun ardından yanımdaki Fenerbahçeli arkadaşıma "burada ne var ne oldu ki bağırıyorsun" dediğimde, "sizin sahanızda olsa sen bağırmayacak mısın" cevabını aldım. Çok da haklıydı. Evet, ev sahibi takım bir sonraki hakem kararını etkilemek adına bunu yapma özgürlüğüne sahip ama maç sonuçlandığında salonda yapılan baskıya kendilerinin inanıp hakemden Fenerbahçe adına memnun olunmayacak bir durum olduğunu düşünmüyorum bu maçlık.

Neyse basketbolu da "maçtan çok, hakem tartışma" rezaleti ile futbolumuza benzetmeden, Sayın Kalaycıoğlu'na geçelim. Maç içinde kötü yönetildiğimizi bir kez daha hissettik, özellikle kilitlendiğimiz dönemleri molasız geçip, sadece oyuncu değişikleri ile maçı elde tutma çabalarına kesinlikle katılmıyorum. Coca-Cola'nın "2 mola hakkını getir, 2.5 litrelik Cola'yı götür!" tarzı bir kampanyası var da bizim haberimiz yoksa özür dilerim tabi. Bunlara karşın Kalaycıoğlu'nun maç sonu konuşmalarına kesinlikle katılıyorum. Bugün sonuç kötü belki ama mücadelemiz iyiydi, kazanmamız gereken bir maçtı ama hücumdaki kötü performans yüzünden kaçırdık. Kalaycıoğlu'nun da dediği gibi 5 maçlık uzun bir serinin ilk maçıydı bu. İçerideki maçları kazanırsak -ki kazanacağız- en kötü ihtimalle Caferağa'da 2 maç daha var ve bir galibiyet çıkaracağımıza inancım tam benim hala. Daha play-offlar başlarken yazmıştık, Galatasaray bir şeyler yapacaksa Katie ile Yelena sayesinde olacak diye. Sezon boyunca hep beklenti altı performans sergileyen bu ikili biraz kıpırdanırsa Galatasaray hücumu da sınıf atlar. Maç öncesi konuşurken, Katie+Yelena 25 atsın maçı kazanırız demiştik kendi aramızda, toplam 11 sayı atsalar dahi kazanırmışız. Bir de artık herkes, yerlilerimizden kimin hücumda bir şeyler üretip-üretemeyeceği hakkında fikir sahibidir. Bir şeyler veremeyen isimlerin yerine kısa süreler almasının tek sebebi genç olması olan Bahar Çağlar'a daha fazla güvenilirse, Bahar güveni boşa çıkarmaz diye düşünüyorum.

Yazı bitmeden tribüne de değinelim, dönem dönem Maçın son dönemlerinde kısa süreli bir kaç tezahüratın ve Adnan Polat ile uğraşmaların dışında, son yılların en temiz maçlarından biri oldu küfür açısından. İkinci maçın da böyle geçmesinin ardından Abdi İpekçi'de Galatasaray taraftarından daha iyisini bekliyoruz artık.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

katie+yelena 25 atsa kazanırız demişsiniz.buna katılmıyorum.fenerde powell nevriye ve penny nin yüzdeleri düşük olmasaydı bu maçı 10 15 sayı üstünde kazanırdı.sadece birsel esmeral ebony çift hanelere ulaştı.bunu hatırlatmak istedim saygılar...

Selim Ugur dedi ki...

Zafer K.nin gereken anlarda mola almadigini siz de cok iyi tespit etmissiniz.

Bu adami bugun gondersek onun yerine Sophia ve Tamika onderliginde koc'suz oynasak yine bu kadar mucadele edebiliriz.

Dogru durust bir tane bile hucum seti cizmeyen bir adamla nereye kadar gidilecek cok merak ediyorum, takim kendi kendine oynasa bu kadarini yapabiliyorlar zaten.

Caferaga'da son yillarin en kebap ortami varken (sizin belirttiginiz gibi ayni zamanda voleybol maci olmasi, Turkiye kupasinin moral bozuklugu ile sinmis ve sersemlemis bir taraftar) onu bile degerlendiremedik.

FB'de hoca gonderilmis, sube icinde sorunlar var, sahada ve saha disinda tam bizim istedigimiz bir ortam var, onu da beceremedik.

Caferaga'da bir kere daha Zafer gecesi yaratanlara sonsuz saygilar.