26 Nisan 2009 Pazar
Seni Daha İyi Görebilmek İçin
Geçen hafta Işıl Alben ile alakalı bir anket açmıştık bildiğiniz üzere, dün gece itibari ile kapattık bu anketi kullanılan 291 oyun ardından.
Öncelikle katılımın yüksek olması ve aynı başlığa yapılan konu ile alakalı yorumların bulunması herkesin bu konuda söyleyecek bir sözü olduğunu gösterdi ki bu da doğru bir zamanlama ile anketi açtığımızın bir yansıması olarak sevindirdi bizi. Anketi açarken de biraz çekinerek açmıştık açıkçası. Malum konu Işıl Alben olunca pek basketbol penceresinden yaklaşamıyoruz olaya ama bu konu ile alakalı geri dönüşler oldukça iyiydi bu da bizi sevindiren bir diğer gelişme oldu bu anket sırasında.
Anketimizde oy kullanan 291 kişiden 208'i - ki %71 gibi büyük bir çoğunluğa tekabül ediyor bu- Işıl Alben'in bu seneki performansından memnun olduğunu söylemiş. 83 kişi ise onun bu seneki performansından pek memnun olmadığını belirtmiş. Madem sizlerin fikirlerini aldık biz de kendi düşüncelerimizi yazmış olalım bu vesile ile.
Işıl'ın ortaya koyduğu oyunu tartışmadan önce belirtmem gereken bir nokta var ki Işıl'ın bugünlere gelmesinde en önemli paya sahip isimler onlar bana göre. Bu isimlerden biri Ceyhun Yıldızoğlu diğeri de Cem Akdağ. Bu iki coach da gerçekten şu anda ülkemiz basketbolunun çok çok üstünde yer alan coachlar ve Işıl'ın şansı bu iki isimle de çalışmak oldu. Ceyhun Yıldızoğlu'nun Botaş'ında oynarken hem TBBL'de hem de Avrupa'da forma giydi Işıl ve kendi ağzıyla söylediği bir şey var ki, Botaş onun kariyeri için çok önemliydi. Hemen ardından hem Milli takımda hem Galatasaray'da Cem Akdağ ile çalışması da çok önemliydi. Bunun devamında bu sene Okan Çevik'in görevde olmasını bir talihsizlik sayarak devam edelim biz yazımıza.
Ceyhun Yıldızoğlu'nun Botaş'ında forma giyerken çok kolay adam geçmesine rağmen potayı pek düşünmeyen bir oyuncuydu ve o sezonu 4.6 asist ortalaması ile kapatmıştı Işıl. Aynı sezon MVP ödülünü kazanan Işıl'ın asistçi kimliğini tartışacak da değiliz zira oynadığı her kategoride asist kraliçelikleri kazanmış bir guard o. Fakat bugüne geldiğimizde kritik olan nokta, adamını kolay geçebilen Işıl'ın şuta yönelmesi. Hareketliliği ve kolay yön değiştirebilmesi sayesinde savunmacısını kolay geçerek bunu cezalandırabilecek bir Işıl'ı hangimiz istemeyiz ki ? Şu anda da bunu yapabiliyor ama hem çok az deniyor hem de bu şutu sayıya çevirebilme yüzdesi oldukça düşük. Şu anda çok boş kalmadığı sürece potaya bakmıyor Işıl, takımı oynatmayı düşünerek mi bakmıyor yoksa şutuna mı güvenmiyor bilemiyorum ama o potaya bakıp, şutunu da yüksek yüzdelere taşıdığında Işıl'ı izlemek bambaşka olacak.
Olacak diyorum çünkü Işıl'ın da kendisine hazırladığı uzun vadeli plan çerçevesinde bunları gerçekleştirme amacında olduğunu biliyorum. Bunun için de ilk gerekli olan nokta tabii ki çalışma isteği. Botaş'a gittiğinde ağırlık idmanlarına yönelen Işıl'ın savunmada neler yaptığını gördük. Savunmanın %90 oranda istek işi olduğunu öğretirler altyapılarda, bunu çok iyi beceren Işıl topa baskı konusunda benim izlediğim en iyi oyunculardan biri. Hani bu kıyasa onun yaşını da dahil edersek en iyisi bile diyebilirim.
Işıl'ın top çalma istatistikleri her zaman için çok iyi oldu, 2006 Ümitler Şampiyonasında top çalma listesinin birinci sırasındaydı ismi. Bu sene de gayet iyi rakamlara sahip top çalmada fakat bazen top çalma isteği ile pas kanallarını daha geniş görebileyim ve topu keseyim isteğiyle çok geriden alıyor rakibini, bu da onun iyi bir savunmacı olmasına rağmen zaman zaman kolay geçilmesine sebep oluyor. Mesela en sıcak örnek, dün oynanan Fenerbahçe maçında ikinci çeyrekte üç kere üstüste geriden takip edip, screene takıldığı için onun adamından sayı yedik. Halbuki aynı oyuncuyu yakından alıp, hatta çok iyi yaptığı baskılı ön alan savunmasını yaparak o adamla topla beraber gelse, nefes dahi aldırmaz ona, eminim buna.
Bir diğer eksik yönü ise baskılı savunmalara karşı yaptığı başarısız penetreler. Topun onun elinde patlama ihtimalinin fazla olduğu anlarda sıkça yapıyor bunu Işıl, tam olarak onu suçlamak da doğru olmaz bu noktada, ee sahadaki dört kişiden n'aber diyebilirsiniz tabii ki ama baskılı savunmaya karşı tıkandığımız anlarda içeriye yaptığı ve sıklıkla turnover ile sonuçlanan hücumları onun değiştirmesi ve geliştirmesi gereken özelliklerinden bir diğeri.
FIBA'nın ''En Çok Heyecan Veren Genç Oyuncular''dan biri olarak gösterdiği bir oyuncu Işıl Alben ve o şu anda hem bayan basketbolunun hem de Galatasaray'ın sembolü olmuş durumda. Bugüne kadar bayan basketbolunun varlığından bihaber olan insanların salona gelmesini sağlayan bir oyuncunun eleştirilmesi ve bu eleştirilerin sevenleri tarafından çok da iyi karşılanmayacağını tahmin edebiliyorum. Ama bugün izlediğimiz Işıl Alben'in çok daha üst versiyonlarını görebiliriz, bunu yapabilicek yeteneğe, çalışma azmine sahip bir oyuncu o ve hepsinden önemlisi sadece 22 yaşında. Birçok şey yüklüyoruz ona taraftar olarak, o da bunun altında zaman zaman zorlanabiliyor. Biraz açılalım, bu büyük yeteneği, bu büyük oyuncu adayını, bu büyük Galatasaray'lıyı biraz yalnız bırakalım. Bunun bize ve ülke basketboluna dönüşü çok daha büyük olucaktır diye düşünüyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder