Galatasaray ve Fenerbahçe, yarın Euroleague'deki 7. maçlarına çıkacaklar. Rakipleri ilk maçlar dolayısıyla artık az çok tanıdığımız için iki temsilcimizin formları üzerinden bakalım kısaca iki karşılaşmaya.
Gospic Croatia - Fenerbahçe (08.12 19:00)
Euroleague'in galibiyetsiz tek ekibi Gospic, mağlubiyetsiz tek ekibi Fenerbahçe'yi ağırlayacak. Sadece bu veriye bakınca bile maç kağıt üstünde bitiyor aslında. Diğer üç gruptaki rakipleri için yapacak bir şeyi yok Fenerbahçe'nin ama Rusya'da kazandığı maç ile kendi yolunu açarken, Ros Casares, Halcon, Spartak gibi diğer gruplardaki rakiplerinin de tek tek mağlubiyetler almasıyla Euroleague'nin en iyi takımı haline geldi grup aşamalarında. Yolun zor kısmını geçen sarı-lacivertliler, Caferağa'da oynayacağı UMMC Ekaterinburg ve Sopron deplasmanında oynayacağı 2 maça bakıyorlar artık. Diğer takımları bir şekilde geride bırakacaktır Fenerbahçe, Gospic maçı da bu maçların en kolayı olacak belki de. Fenerbahçe'yi gruplardan çıkacak 16'ın takımın en iyisi yapan form durumunda 2 oyuncunun üst düzey katkısını görüyoruz. Fazla yoruma gerek yok, Penny Taylor ve Diana Taurasi ikilisinin emekleri, aşağıdaki tabloda net olarak karşımıza çıkıyor:
İçlerinde Moskova'nın da bulunduğu ilk 3 deplasmandan mağlubiyetle dönen Galatasaray'ın, bu maçları kazanamaması çok şaşırtıcı değildi aslında. Çünkü gerçekten zorlu rakiplere karşı oynanan maçlardı fakat daha ilk çeyrekte çekilen teslim bayrağı, sahaya hiçbir şey konulmadan alınan mağlubiyetler yakışmıyordu Galatasaray ismine. Bunun yanında, Avrupa'da oynanan son Tarbes GB maçındaki mağlubiyet de hiç yakışmadı ekibimize. Galatasaray bu sene çıktığı 14 resmi maçta ilk kez favorisi olduğu bir maçı kaybetti. Erkek takımımız Eurocup ve ligde harika performanslarla devam ederken, öyle doğru ve şevkle oynuyorlar ki kazanıp-kaybetmeleri önemli değil, Sarayın Sultanları'nın özellikle Euroleague deplasmanlarında yaşadıkları, ilgi ve desteğin azalmasına yol açıyor. Benim için azalan bir şey yok ama insanlara anlatmak zorlaşıyor bazı şeyleri, artık bizlerin veya takıma inanan diğer insanların kağıda döktükleri değil, kızların sahaya bir şeyler koyması önemli. Fenerbahçe maçında, mağlubiyete karşın bunu kazandığımıza inanırken Tarbes karşısında bir kez daha dibe vuruş çok üzdü açıkçası. Yalnız Eurocup ile Euroleague arasındaki farkın taraftarda olduğu kadar, takımda da negatif bir psikoloji yüklediğini sanıyorum. Eğer Galatasaray yoluna Eurocup'ta devam etseydi, Avrupa'da da kazanıp, o kötü mağlubiyetleri almasaydı hepimizin lige bakışı da çok farklı olacaktı. Tarsus maçındaki o cansız oyun bile değişik gelecekti gözümüze, hatta kızlar daha coşkuyla çıkacaktı o maça. Yalnız mantıklı düşününce, sonuçta Eurocup'ta yapılabilecek her şeyi yaptık ve eğrisiyle doğrusuyla bir Euroleague takımıyız. Eurocup'ta kazanıp kendimize dev aynasında bakacağımıza, Euroleague'de kaybedip boy ölçümüzü almamız ve geliştirmeye çalışmamız daha iyi. Sonuçta ligde de şampiyon olmak istiyorsak, geçmemiz gereken çok iddialı bir Euroleague takımı olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Galatasaray Cafe Crown ve Galatasaray Medical Park'ın Abdi İpekçi'de ev sahibi konumunda oynadığı tüm maçları kazandıklarını ve Spartak Moskova'nın da son kurbanımız olması dileğimizi hatırlatıp maça bu konsantrasyonla hazırlanalım.
İçlerinde Moskova'nın da bulunduğu ilk 3 deplasmandan mağlubiyetle dönen Galatasaray'ın, bu maçları kazanamaması çok şaşırtıcı değildi aslında. Çünkü gerçekten zorlu rakiplere karşı oynanan maçlardı fakat daha ilk çeyrekte çekilen teslim bayrağı, sahaya hiçbir şey konulmadan alınan mağlubiyetler yakışmıyordu Galatasaray ismine. Bunun yanında, Avrupa'da oynanan son Tarbes GB maçındaki mağlubiyet de hiç yakışmadı ekibimize. Galatasaray bu sene çıktığı 14 resmi maçta ilk kez favorisi olduğu bir maçı kaybetti. Erkek takımımız Eurocup ve ligde harika performanslarla devam ederken, öyle doğru ve şevkle oynuyorlar ki kazanıp-kaybetmeleri önemli değil, Sarayın Sultanları'nın özellikle Euroleague deplasmanlarında yaşadıkları, ilgi ve desteğin azalmasına yol açıyor. Benim için azalan bir şey yok ama insanlara anlatmak zorlaşıyor bazı şeyleri, artık bizlerin veya takıma inanan diğer insanların kağıda döktükleri değil, kızların sahaya bir şeyler koyması önemli. Fenerbahçe maçında, mağlubiyete karşın bunu kazandığımıza inanırken Tarbes karşısında bir kez daha dibe vuruş çok üzdü açıkçası. Yalnız Eurocup ile Euroleague arasındaki farkın taraftarda olduğu kadar, takımda da negatif bir psikoloji yüklediğini sanıyorum. Eğer Galatasaray yoluna Eurocup'ta devam etseydi, Avrupa'da da kazanıp, o kötü mağlubiyetleri almasaydı hepimizin lige bakışı da çok farklı olacaktı. Tarsus maçındaki o cansız oyun bile değişik gelecekti gözümüze, hatta kızlar daha coşkuyla çıkacaktı o maça. Yalnız mantıklı düşününce, sonuçta Eurocup'ta yapılabilecek her şeyi yaptık ve eğrisiyle doğrusuyla bir Euroleague takımıyız. Eurocup'ta kazanıp kendimize dev aynasında bakacağımıza, Euroleague'de kaybedip boy ölçümüzü almamız ve geliştirmeye çalışmamız daha iyi. Sonuçta ligde de şampiyon olmak istiyorsak, geçmemiz gereken çok iddialı bir Euroleague takımı olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Galatasaray Cafe Crown ve Galatasaray Medical Park'ın Abdi İpekçi'de ev sahibi konumunda oynadığı tüm maçları kazandıklarını ve Spartak Moskova'nın da son kurbanımız olması dileğimizi hatırlatıp maça bu konsantrasyonla hazırlanalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder