BIY AD

30 Ocak 2010 Cumartesi

Botaş - Galatasaray

Sezonun ikinci yarısını bugün 15.30'da Adana'da Botaş karşısında açıyoruz. 11 maçta alabildiği 4 galibiyet ile Çankaya Üniversitesi'nin sadece bir galibiyet üzerinde Botaş, Tarsus Belediyesi ile beraber. Fakat ilk yarının ortasından itibaren yapmaya başladıkları transferler ile ligin dibinden çok orta sıralarla tepe takımlar arasında bir yere yerleşmek niyetinde olduklarını açıkça gösterdiler. Bu takviyelerle birlikte son dört maçlarının üçünü kazanmayı başarırlarken sadece Caferağa'da, 113-95'lik gibi bu sezonun en fazla sayı olan maçında yenildiler. Avrupa'da da yollarına devam ettiklerini biliyoruz. Son olarak haftaiçinde Mondeville'i mağlup ettiler, her ne kadar 26 sayılık farkı kapattırsalar da.

Zoll, Prince, Melvin ve Paris ile oldukça güçlü bir yabancı kadro var ellerinde. Zoll'un bugün hem Nilay Yiğit'e karşı hem de bir numaraya geçtiklerinde Esra - Tuğba ikilisine karşı yenilmeyeceğini hatta zaman zaman da etkili olabileceğini söyleyebiliriz. Mondeville karşısında mükemmele yakın bir oyun çıkartan Paris'i yerinde izleyen Kalaycıoğlu'nun onu durdurmak değil de yavaşlatabilmek adına neler düşündüğünü merak ediyorum açıkçası. Vecerova çok ince kalır, Leuchenka aynı şekilde arkasında duramaz. Tek ihtimal kalıyor bu durumda: Artık beli dönmeyen Yasemin Horasan. Onu da tek çeyrekte faul problemine sokarak benche yollar Paris. Bugün pota altında Paris'i durdurmak hiç ama hiç kolay olmayacak. Ki Paris de bu özelliklerini iyi bildiği için iç dış dengesini de kurmaya çalışan bir oyuncu, pasör özelliğini olaya dahil ederek. Galatasaray'ın şutör oyuncuları özellikle kısaları savunmada büyük problemler yaşadığını sezon başından bu yana biliyoruz. Ligin henüz ilk maçında Abdi İpekçi'de 7/13 üçlük atan ve 26 sayı üreten Burcu Uzun'un bu performansı tesadüf değildi şüphesiz. Tıpkı rakip takımların tüm skorer kısaları ve şutörlerinin Galatasaray maçlarında yıldızlaşmasının tesadüf olmadığı gibi.

İstanbul'a gelerek takıma katılan Catchings bugün kadroda yer alacakmış. Fakat ne kadar süre alır, onu kestirmek güç. Maçın gidişatı benim bakış açımdan Botaş'a daha yakın olduğu için sürelerinin de fazla olacağını düşünüyorum aslında. Bizi kurtar Catchings modunda bir maç da yaşayabiliriz tabii ki, son bir sezonda fazlaca alışık olduğumuz üzere. Zor bir deplasmana gidiyoruz, formda bir takımla karşılaşacağız. Alınacak olası bir mağlubiyet beni hiç şaşırtmayacak ama illa ki şaşıran ve bahane bulmaya çalışan birileri olacaktır, bu senaryonun devamında.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

iddaa da maçın ilk yarısına 5.5 hendikaplı gs den yana oynamıştım, senin yorumunu okudum ve botaşa çevirdim ,ilk yarı 7 sayı ile gs den yana bitti yattık..botaş'ın oynadığı takım kötü bir takım olduğundan(bütün turlarda hep zayıf takım raslamıştı avrupada zaten)botaş üstün oynadı ,oysaki botaşı hiç beğenmemiştim maçta ondan gs ye vurmuştum...yaktın bizi. sende de biraz acemilik ve analiz eksikliği var..sayın dejavu

nebilim dedi ki...

dejavu galatasaray bayan takımını en yakından takip eden blog yazarlarında biridir. zafer kalaycıoğlu takıntısından dolayı -ki sonuna kadar haklıdır- bazen duygusal olarak pesimist davranıyor yorumlarında. Oysa unutmamalı ki sahaya çıkan takımın üzerinde Galatasaray arması var ise o takımdan asla umut kesilmez, başlarında zafer kalaycıoğlu olsa bile.

dejavu dedi ki...

@nebilim;

Takıntı diye tanımlamak doğru mu bilemiyorum ama Zafer Kalaycıoğlu'ndan, O'nuntakıma getiriliş şeklinden, oynattığı/ oynatacağı basketboldan hoşlanmadığımı blogu takip edenler biliyor zaten. Anlattıklarımız, paylaştıklarımız hayal dünyamızdan değil parkeden dolayısıyla takıntı biraz havada kalıyor gibi sanki. Takımın arması/rengi falan tabii ki hepimizin değer verdiği kavramlar ama o değer verdiğin armanın başında da değerli bir adam görmek istiyor bu gözler. Takımdan umudu kestiğim de yok bu arada, Tamika - Katie - Sophia Young üçlüsü ile gittiği yere kadar gidecek takım, günlük başarılarla.