BIY AD

22 Şubat 2010 Pazartesi

Biz Üstümüze Alındık

Cuma günü Gs Tv'yi izlerken "24 Saniye" ve "Branş Raporu" programlarının tekrarlarını peş peşe, bu hafta bayan basketbolu ağırlıkla olunca, dikkatle takip ettim bende.

24 Saniye programının konukları Zafer Kalaycıoğlu ve Fatih Solak'tı. Veli Yiğit'in sunumuyla özellikle Fatih'li bölümleri eğlenceliydi programın. Bizi daha çok ilgilendiren yerine gelecek olursak da, Kalaycıoğlu'ndan alıştığımız kalıpların dışına çıkmadan ligin kalan bölümü ve Euroleague maceramız hakkında açıklamalar geldi. Veli Yiğit'in "bazı internet siteleri tarafından çok eleştirilen" diyerek sorduğu, Bahar Çağlar hakkındaki soru, benim aklıma ilk olarak Çağlar'ın bu konu için yazdığı yazıları ( *, **) getirdi. Sene başında dediklerinden çok farklı bir şey demedi Kalaycıoğlu bu konuda, Bahar'ın içerde oynamak istediğini söyleyip, onu bu şekilde hazırladıklarını, Bahar'ın da bu amaçla 5 kilo aldıktan sonra ona süre vermeye başladığını söyledi. Sonuçta bizim Kalaycıoğlu'na bakışımız belli, bu konu hakkında ilk açıklamasından beri söylemlerimiz belli. Artık bu görev Kalaycıoğlu'na verildikten sonra karar onun, diyecek sözümüz var ama yapacak bir şey kalmıyor. Koçun buradaki kariyeri kaç yıl sürecek ve gittiğinde neler bırakacak, pota altını domine eden bir Bahar, ülkenin en iyi guardı haline gelen bir Yasemen görebilecek miyiz, bunu zaman gösterecek.

Bu yazıyı asıl yazma sebebimiz ise bu değil, sonuçta eleştiriler neticesinde takımın antrenörüne soru yöneltilmesi güzel bir ayrıntı. Bizim de istediğimiz bir olay zaten. Asıl rahatsızlık veren Nilay Yiğit'in konuk olduğu Branş Raporu programındaki diyaloglardı. Veli Yiğit'in "ilk geldiğinde bazı web-siteleri tarafından hak etmediğin eleştiriler aldın, sonuçta Fenerbahçe'den gelmedin" diyerek sorduğu soru bu yazıyı yazmamın temel nedeni. Şaziye İvegin de Fenerbahçe'den gelmemişti ama onu da istemiyorduk, Nevriye şimdi Fenerbahçe'den ayrılıp başka bir takım vasıtasıyla Galatasaray forması giyse onu da reddedeceğiz. Dahası Veli Yiğit'in ama sen Fenerbahçe'den gelmedin ki zaten izahı bile bize söz bırakmıyor zaten. Madem öyle her derbide tribünün aşağı inmesine neden olan, tribüne hareket çeken Cappie Pondexter'i da alalım. E o da şu anda Fenerbahçe'den gelmeyecek nasıl olsa. Galatasaray'lılığın değil taraftarlığın esası bu, kimse rakip takımla özdeşleşmiş, ezeli rakibinin formasını giyerken sağa sola hindiler bindiren oyuncuları takımında görmek istemez. Bayan basketbolunu umursamamaktır bunlara ses çıkartmamak, Nilay Yiğit'e, Şaziye İvegin'e, Zafer Kalaycıoğlu'na verdiğimiz tepki; misal futbol takımına Tuncay Şanlı gelirse vereceğimiz tepkidir. Fenerbahçe'den gelmesi değil önemli olan sonuçta yine aynı takımdan gelen Servet'in Sami Yen tribünlerince kahramanlaştırıldığını da unutmayalım. Aradaki çizgiyi yakalayabilmek gerekiyor.

Nilay ve Veli Yiğit'in sonrasında "zaten tribünden de tepki gelmiyor, yazılanlar sanal alemde kaldı" demeleri de bir o kadar acı vericidir. Nilay'ın Akatlar'da gördüğü tepkinin daha fazlasını göstermeyi de çok iyi bilirdi herhalde Galatasaray taraftarı. Uzaktan üçlükten attıktan sonra "Nilay Nilay" diye bağıran insanların bu durumlardan haberdar olduğunu zannetmiyorum açıkçası. Ama Nilay ve hindilerinin maceralarını taraftara duyursak tepki göstermek için insan arasak, Nilay her maç ıslıklansa daha mı iyi olurdu, Galatasaray tarihinde yaşanmamış bu olaylar yaşansa mı tepkimiz daha gerçekçi olurdu acaba?

Biz önce Galatasaraylıyız, biz önce taraftarız. Böyle BAYRAK gibi duran aslanlar, gelip geçici başarılardan kat be kat önemlidir bizim gözümüzde.

1 yorum:

Selim Ugur dedi ki...

Helal olsun, ancak bu kadar guzel yazilir.