BIY AD

8 Eylül 2010 Çarşamba

Atlanta Finalde

Doğu şampiyonunu ve WNBA finalinde Seattle'ın rakibini belirleyecek seri Atlanta'nın hakimiyeti ile 2 maçta sonuçlandı. Geçtiğimiz günlerde New York şehrinde alınan galibiyetin ardından, bu sabaha karşı ev sahibi avantajıyla çıktığı maçı 105-93 kazanan Atlanta, 3 senelik WNBA tarihinin en başarılı sezonunu Doğu şampiyonluğu ile taçlandırdı. Bir de yüzük şansları var tabii ki, Seattle karşısında da onu deneyecekler.

Atlanta 3. çeyrek harici oyunu tutan taraftı. İki takımın benzeşen oyun sistemleri (hızlı, agresif ve sert) bize bir basketbol ziyafeti sundu yine. Hızlı ve agresif oyun tarzı Atlanta'nın kanına kadar işlemiş durumda tabii ki, duygularla oynadıklarını da defalarca söylemiştik. En ufak kıvılcım bile, sahada anlık uykuya dalmış Atlanta 5'lisini kan kokusu almış piranhalara çeviriyor. Üçüncü çeyrek ortalarında Atlanta farkı tekrar 10'a kadar çekmişken, bir dalgınlık sonrası 9-0'lık bir New York serisi geldi. New York'u oyuna davet edip, cesaretlendirmek Atlanta adına iyi haber değildi ama maçın kızıştığı bu dönemde yapılan bir kaç sert faul ve pota altı itiş-kakışlar tekrar canlandırdı Atlanta oyuncularını. Bekledikleri kıvılcımı aldıkları bu dakikadan sonra hem hücumda hem de savunmada çılgınca performanslar gelmeye başladı tekrar Atlanta. Maça damgasını vuran Cappie Pondexter-Angel McCoughtry düellosu, oyunun son anlarında da şiddetini arttırarak devam etti. Savunmadaki azmi ile Angel'a daha çok imkan sağlayan Atlanta, Angel'ın kanatları altında bu maçı kazanan taraf oldu. İlginç bir cümle oldu ama, ne Angel'ın ne de Atlanta'nın takım ruhunun hakkını yemek istemedim bu başarıdaki.

Evet, gelelim WNBA'in yeni süper starına. Atlanta'nın başarısında başrol tartışmasız Angel McCoughtry'nin. WNBA'de ikinci sezonunu geçiren genç oyuncu, Cappie Pondexter gibi bir markayla düelloya girebilecek ve bunu kazanabilecek kadar büyük artık. Kariyer rekorunu kırarak 42 sayı atan Angel, takımının attığı sayıların %40'ına imza atmış oldu böylece. L. Jackson ve D. Taurasi'nin paylaştığı 47 sayılık (bir maçta atılan en yüksek sayı) WNBA rekoruna da oldukça yaklaşmıştı. %60 saha içi ve 17/21 serbest atış yüzdesiyle 42 sayı üreten Angel ayrıca, 3 hücum ribaundı, 4 asist, 5 top çalma ve 1 blok ile oynadı. Hayalini gerçeğe çevirdi artık desek, yanılmış olmayız sanırım. Cappie de kolay pes edecek bir karakter değil tabii ki ama 36 sayı-9 asistlik direniş yeterli olmadı. Atlanta adına Erika de Souza (15 sayı-5 blok) ve Coco Miller (19 sayı), New York'tan da benchten gelip 20 sayılık katkı veren Carson maçın diğer öne çıkan isimleriydi.

Final serisinde Atlanta'yı çantada keklik görmek, Atlanta'nın playofflardaki performansına sürpriz demek kadar yanlış olur. Uzun süre lider götürdükleri Doğu Konferansı'nı son dönemlerde bir bocalama yaşayıp, 4. tamamlamışlardı. Rüya bitiyor mu derken, playofflarda bu sezonki kimliklerine geri döndüklerini önce Washington önünde göstermiş, şimdi de New York karşısında ispatlamış oldular. Seattle'ın Bird-Cash-LJ üçlüsünü çok sert bir savunma ve hücumda da Angel McCoughtry tehdidi bekliyor şimdi. Kendime pay çıkarmak istemem, zaten Washington eşleşmesinde Atlanta'ya yaptığım ihanet ile bu şansımı büyük ölçü de kaybettim ama sezon boyunca sıkça övgüyle bahsedip, izlemesi en zevkli takım olduğunu söylediğim Atlanta'yı finalde görmek sevindirdi beni açıkçası. Belki %100 doğrularını yapmasalar da keyif veren Atlanta basketbolunun kazanması güzel.

Hiç yorum yok: