BIY AD

9 Eylül 2009 Çarşamba

Sıg Sports Menajerlik & Kalaycıoğlu


Zafer Kalaycıoğlu'nun açıklamalarının altını doldurmaya çalışacağımı söylemiştim ve Ivana Vecerova Sakat (Mı? ) başlıklı yazı ile de başlamıştım. Şimdi devam edelim bu açıklamalar özelinde..

Ivana Vecerova kondisyonu diğer oyunculardan geride olduğu için ve aynı zamanda kas grubundaki kuvvetsizlik de düşünülerek herhangi bir sakatlık riskine karşı götürülmemiş Fransa'ya. En azından şubeden gelen açıklama bu yönde. Takıma yeni katılan ve sağlık kontrolünden geçirdiğiniz, resmi sitede oyuncumuz sağlamdır diye hakkında açıklama yaptığınız bir oyuncunun kampa götürülmemesinin kabul edilir bir yanı yok. Diz kapağını kırmış bir oyuncuyu alırken neresine baktırdık ki o zaman ? Üstelik takımın koçu çıkıp Avrupa'lı bir oyuncunun kampa erken katılması bizim için çok önemli diye bir açıklama yapmış iken, skandaldır şu yaşanan olay.

Hadi diyelim Ivana Vecerova'nın cidden kondisyon problemi var, burada kalıp güçlenmesi gerekiyor. Peki hemen hemen bu işlemlerin aynısını görecek olan Işıl Alben neden takımla beraber gidiyor Fransa'ya? Işıl'ın da kondisyon sıkıntısı var doğal olarak, Işıl'ın da bacağını kuvvetlendirmesi gerekiyor sakatlıktan sonra. Üstelik onun takıma uyum problemi gibi bir derdi de yok, olmadı da hiçbir zaman. Takıma, ortama alışması gereken ismi İstanbul'da bırakıp gidiyoruz. Neresinden tutarsak elimizde kalıyor Ivana Vecerova, tabii bu olan bitenler sessiz sedasız perde arkasında yaşanıyor. Ve resmi bir açıklama yapılmadı henüz bu konu hakkında.

Takımla beraber Fransa'ya gidemeyen bir diğer yabancımız ise Yelena Leuchanka. 10 Eylül'de İstanbul'da olması bekleniyor Leuchanka'nın eğer WNBA'den play-off dönemi için bir kontrat koparamazsa. Ki bunu yapması da oldukça zor zira istikrarsız, sık sık sakatlık problemi yaşayan bir isim de yeni transferimiz Leuchanka. Bu sebeple takıma erken katılacağını tahmin ediyorum ama bu Leuchanka'nın ne kadar sağlıklı olacağını şimdiden kestirmek güç.

Leuchanka'nın transferinden konuşuyor iken Sıg Sports Menajerlik şirketinden de bahsetmemek olmaz. Burada büyükçe bir parantez açmam gerekiyor sanırım. Bu şirket bütün menajerlik şirketleri gibi elinde birçok oyuncu profili bulunduran ve takımlara oyuncu yönlendiren, sahibi Boris Lelchitski adında bir Rus olan, ünlü bir menajerlik şirketi. Avrupa'da isim sahibi pek çok ünlü, kaliteli isim ile çalışıyorlar. Bunun yanı sıra daha alt seviyelerden de çok sayıda oyuncu var ellerinde. Olayın bizi ilgilendiren kısmı da tam burada başlıyor zaten.

Matee Ajavon, Nicole Powell, Tammy Sutton Brown, Svetlana Volnaya ve Cappie Pondexter isimlerinin ortak paydası Zafer Kalaycıoğlu döneminde Fenerbahçe forması giyen oyuncular olması. Bunun yanında bir diğer ortak özellikleri ise bu oyuncuların Sıg Sports Menajerlik şirketine bağlı olmaları. Cappie'nin yeteneklerinin ne ölçüde olduğunu dünyada bilmeyen yok, onu bir kenara koyarsak eğer Zafer Kalaycıoğlu'nun yapmış olduğu hemen hemen bütün Amerika'lı ve Avrupa'lı oyuncu transferleri bu şirketin oyuncularından seçildi ve Cappie hariç ki onun durumu da dediğim gibi çok ayrı zaten, diğer bütün yabancılarda beklenen katkı bir türlü alınamadı Fenerbahçe'de. Ve Kalaycıoğlu Fenerbahçe'nin hocasu iken her zaman için en fazla darbeyi buradan aldı eleştirilerde, sıklıkla tartışıldı yanlış Avrupa'lı seçimleri.

Zafer Kalaycıoğlu Galatasaray'a geldiğinde ise takımda kalması kesinleşen Sophia Young ve sakatlığına rağmen sözleşme uzatılması istenen Seimone Augustus vardı. Bu iki isimle sözleşme yenilenince ve bu iki isim de taraftarın gönlünü kazanmış isimler olunca, yapacak bir hamle kalmadı Kalaycıoğlu adına. Eldeki tek yabancı Marina Kress gönderildi ve yerine daha önce uzun uzun tartıştığımız, dört sene önceki performansı referans gösterilerek Ivana Vecerova ile Yelena Leuchanka dahil edildi yabancı rotasyonuna.

Yelena Leuchanka hangi menajerlik şirketiyle mi çalışıyor? Tabii ki Sıg Sports Menajerlik, başka bir cevap mı bekliyordunuz yoksa?

Neyse ki Sophia'yı tutabildik elde, buna da şükür. Küçük şeylerle mutlu olmayı öğreneceğiz artık, sahi biz hiç büyük beklentiler peşinde olmadık ki. Sahadaki takım bizim olsun, parçalısını giyip çıksın sahaya, on sayı öndeyken dahi bir top için mücadele eden, kendini yere atan beş kişi görmekti bütün amacımız. Tenekeden bir kupa için bu kadar alengirli işlere gerek yoktu, dahası bizim midemiz de kaldırmıyor artık bu kadarını. Sindirebilenlere ziyade olsun.

Hiç yorum yok: