Euroleague'de ve Türkiye'de üstüste alınan mağlubiyetler sonrası Çankaya Üniversitesi deplasmanı kağıt üstünde kolay geçmesi beklenen ve takımın bu yoğunluğu arasında biraz olsun dinlenme fırsatı bulabileceği bir maç olarak gözüküyordu. Maça giderken maçın nasıl biteceği şeklindeki sorulara ise bu netlikte bir cevap veremiyordum ne yazık ki. Hem Çankaya Üniversitesi'nin son dönemde iyi sonuçlar almaya başlaması hem de Galatasaray'ın bu sezonki oyun anlayışında hiçbir maçın kolay geçebileceğini düşünmediğimden.
Maç öncesi Mihriban Oğuz Jia Perkins'in bugün oynayabileceğini, Nilay Yiğit'in ise Euroleague karşılaşmasına yetiştirilmeye çalışılacağını söyledi. Jia Perkins'in oynayabilecek olması biraz olsun rotasyonu rahatlatsa da son dönemdeki ilginç maç sonları nedeniyle yine de diken üstünde bir bekleyiş vardı bende maç öncesinde. Çankaya takımının bu salonda Fenerbahçe ile oynadığı maçı da izlemiştim bu sezon, Fenerbahçe'yi de özellikle ilk yarıda oldukça zorlamışlardı. Buna benzer bir senaryo bekliyordum, ilk yarı genelinde. Pazar öğlen saati olması sebebiyle salonda da az, genel itibariyle basketboldan bihaber ama ateşli bir grup taraftar vardı.
Tuğba Palazoğlu - Esra Şencebe - Katie Douglas - Sophia - Leuchenka beşi ile hava atışına gelirken 1 numaradaki dezavantaja karşın Sophia'nın dört numaraya kayışı ilk önemli nottu maça dair. Maça hızlı bir giriş yaparak, maçın devamında bunun rüzgarını kullanmak isteyen bir oyun anlayışı var Çankaya Üniversitesi'nin. Bugün yine bunu yapmak istediler ve başarılı da oldular. İlk dört dakika geride kaldığında skor 14-3 ev sahibi takımı lehine idi ve Galatasaray'ın henüz sahaiçi isabeti yoktu. Buna karşın Çankaya takımının ilk üç hücumunda üç dış atış denemesi yapması ve bunların ikisinde Bowen ve Dilek Ünüvar ile isabet bulması onların hücum anlayışını açıkça ortaya koyuyordu. Hücumda üstüste yapılan basit hatalarla kaybedilen toplar da Çankaya takımının bu setten uzak, tempoya dayanan hücum anlayışına büyük katkı sağladı tabii. Ve son üç dakikaya 21-11 Çankaya Üniversitesi üstünlüğü ile girildi. Bu son üç dakikalık dönemde Jia'nın da skora katkı vermeye başlaması ile 11-0'lık bir seri yakalandı ve Yasemin Horasan'ın basketi ile skor 0-0'dan sonra ilk kez eşitlendi 21-21 ile çeyrek sonunda.
Çeyreğin ortasında oyuna dahil olan Jia'nın bu beş dakikadaki 6 sayısı ile birlikte savunmaya getirdiği direnç ilk çeyreğin en önemli detayıydı. Savunma demişken, bütün maç iyi savunma yapan ve önalanda rakiplerine nefes aldırmayan Tuğba Palazoğlu'nun da sakatlığının ardından eski formuna yavaş yavaş yaklaşıyor olması sevindirici. Onu farklı ve takım için değerli kılan özelliğinin şutu değil bu savunma direnci olduğunu kabullendiği sürece çok daha iyi performanslar göreceğiz ondan. Gerçi bugün çok kritik noktalarda iki üçlük soktu ama genel yüzdesini düşündüğümüzde pek tercih edilmemesi gerektiğini biliyoruz hepimiz. Bowen - Dilek Ünüvar ikilisinin bu çeyrekte üç sayı çizgisinin gerisinden 3-5 ile isabet bulması da önümüzdeki 30 dakikanın pek de kolay geçmeyeceğinin bir göstergesiydi kesinlikle.
Esra Şencebe - Jia Perkins - Katie Douglas - Leuchenka - Yasemin beşi ile ikinci çeyreğe başlarken Jia'nın hareketliliğini kullanmamız gerekiyordu Çankaya kısalarına karşı. Bu düşünce ile de oyun Jia üzerinden şekillenmeye başladı çeyrek başında fakat Çankaya şutörlerinin pek durmaya niyeti yoktu bugün, çeyreğe 2-3 ile başladılar yine üç sayı çizgisinin gerisinden. Bu on dakika toplamında da 4-9 ile attılar. Bu çeyrekte üretilen 20 sayının 12'si buradan, 4 sayı da serbest atıştan. Galatasaray'a karşı oynayan tüm takımların kısalarının çok iyi maçlar çıkarmasını tesadüf olarak nitelendirmek mümkün değil tabii ki, kısa savunmasında büyük sıkıntılar yaşanıyor sezon başından bu yana. Bu çeyrekte özellikle Yasemin Horasan'ın tuttuğu ve show-up'a çıkıp da vazgeçtiği oyunculardan yenilen 10 sayı var. Zafer Kalaycıoğlu da oldukça sinirlendi bu hatalara. Bilmiyorum Çankaya takımı izlendi mi maçtan önce videolardan ama Yasemin'in o sırada takımla beraber olmadığı kesin. Yoksa dört saniye kala Bowen'ın üstüne çıkıp da geri dönmesinin bir mantığı yok, şutu olan oyuncuyu bırakıp boyalı bölgeye dönüyor Yasemin üstelik sadece dört saniye kalmış iken sürenin dolmasına. Üstüste üç kere tekrarladı bu hatayı. Hadi maçtan önce uyarılmadı diyelim ama maç başından beri yüksek yüzdeyle soktularını da mı görmedin be Yasemin?
İlk çeyrekte olduğu gibi bu çeyrekte de son topta basketi bulduk Katie Douglas ile ve soyunma odasına 43-41 önde girdi Galatasaray.
Maça başlanılan Tuğba Palazoğlu - Esra Şencebe - Katie Douglas - Sophia - Leuchenka beşi ile başladık ikinci yarıya da. Kafamdaki maç öncesi senaryosu işliyordu aynen, ilk yarıda direnen Çankaya takımının ikinci yarıda çözülmesi vardı sırada. İlk üç dakikadaki 7-0'lık seri ile de skor 50-41'e geldi ve Galatasaray adına vurup geçme şansı yakalandı bu maç özelinde ilk kez. Yapılacaki ki dakikalık iyi bir savunma ile Çankaya takımını maçtan koparmak mümkün olacaktı. Skor avantajını da ilk kez ele aldığımız bu dakikalarda kenar yönetimden yine ilginç bir zone tercihi geldi, hücumda tıkanan Çankaya takımını açmak için olsa gerek. Başka sebebi yok yani, rakip takım sayı bulamaz durumda iken ve de o ana kadar dışardan oldukça yüzdeli atıyor iken zone tercihini neden yaptığımızı bir kez daha anlayamadım. Katie Douglas'ın bire bir zorlamaları ve ev sahibi takımın faul hakkını doldurmasını serbest atış çizgisine kolayca gelerek değerlendirmemiz ile hücum sahasında sıkıntı yaşamadık fakat savunmada devam eden zone tercihi ile yenilen 7-0'lık seri ile skorda yeniden öne geçti ev sahibi takım. Bomboş pozisyonda bulunan şutlar ile gelen 7 sayı idi bunlar. O ana kadar birebir savunmada rahat şut bulamayan Çankaya Üniversitesi çok rahat şekilde bulduğu sayılarla yeniden oyuna tutunmayı başardı böylece.
Alan savunmasını tercihini anlayamadığımız bir karşılaşma daha olarak aklımızda kalacak herhalde bu maç diye düşünürken sağ dipten Tuğba'nın çok ama çok kritik üçlüğü geldi ve son çeyreğe 60-59 önde girdik. Zone yapmamalıyız artık düşüncesi ile birlikte tabii.
Sezon genelinde olduğu gibi bu maç özelinde de Sophia'yı hiç kullanmadık ilk otuz dakikada. Ondan verim alabileceğimiz yerlerin hep çok uzağında iken topla buluşturduk onu ama o yine de ekmeğini taştan çıkartarak bir çok maçta olduğu gibi bu maçta da son çeyreğe en hırslı ve istekli başlayan isim oldu. Çok kritik iki yerde Tuğba Palazoğlu'nun ve Katie Douglas'ın gelen iki üçlüğü de ev sahibi takımın tüm direncini kırdı ve geri kalan dakikalarda da oyunu idare ederek 11 sayılık bir farkla sahadan 82-71 galip ayrıldı Galatasaray.
İlk üç çeyrekte olduğu gibi bu çeyrekte de Çankaya Üniversitesi'nin çeyreğe üç sayılık isabet ile başlaması ise savunma noktasında üzerinde durulması gereken en önemli ders olacak sanırım bu maçtan bize. Çankaya gibi hücum gücü sınırlı bir takımdan 71 sayı yemek hiç de iyi bir işaret değil gelecek adına. Aynı Çankaya takımının ligin ilk haftasında Fenerbahçe'ye, çok daha erken kopan bir karşılaşmada, sadece 58 sayı atabildiğini hatırlatayım. Ev sahibi takımın kolay kolay göremeyeceğimiz bir tercih ile tam 30 üç sayılık atış kullanması da maçın en ilginç istatistiği bence, savunma anlayışımız ile alakalı olarak düşünülmesi gereken.
6 Aralık 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder