BIY AD

10 Aralık 2009 Perşembe

F.Bahçe: 86 - Brno: 70


Fenerbahçe D grubundaki sıralaması açısından en kritik maçında deplasmanda mağlup olduğu Brno takımına karşı Caferağa'da oldukça farklı bir galibiyet almayı başardı dün, 86-70'lik skor ile. İlk dakikadan itibaren oyunu domine eden ve 40 dakika boyunca skor üstünlüğünü elinde bulundurarak oynamanın verdiği avantajla sahada yer alan bir Fenerbahçe izledim dün. Son dönemde hem ligimizde hem de Euroleague'de üstüste önemli deplasmanlardan önemli galibiyetler çıkartmıştı Fenerbahçe takımı. Ve dün oynanan karşılaşma da bunlar arasında, Avrupa arenasında, en önemlisiydi bence.

Dünkü galibiyetin ardından grubunda 5 galibiyete ulaşan Fenerbahçe'nin, Caferağa'da iki tane kolay maçı kaldı. Bir de Spartak deplasmanları var fikstürlerinde. 7-3 ile grubu bitirmeleri çok çok muhtemel ki bu oldukça iyi diyebileceğimiz bir sonuç olacak. Sonuçta bu üç mağlubiyetin ikisi de kuvvetle muhtemel Spartak takımına olacak ki, o noktada kıyasa gerek yok.


Dün Brno takımının sürekli olarak maçın içinde olacağını ve yakın geçmesi muhtemel bir karşılaşma olacağını düşünüyordum maç öncesinde. Brno'nun da İstanbul'dan galibiyet çıkartabileceğini de düşünmüyor değildim açıkçası. Ama Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki insanüstü şut yüzdesi karşısında hiçbir takımın durması mümkün değildi dün. İk yirmi dakikada iki sayılık isabet yüzdesi 15-19 idi Fenerbahçe takımında. Buna bir de 13-14'lük serbest atış performansı ekleninde yirmi dakikanın sonunda skorboardda 49-36 Fenerbahçe üstünlüğü gözüküyordu. İkinci yarıda da ilk yirmi dakikada bulduğu bu yüksek şut yüzdesinin sağladığı avantajı oldukça iyi kullanan ve tam altı oyuncusundan çift haneli sayılarda skor katkısı alan Fenerbahçe sahadan 86-70 galip ayrılmayı başardı.


Serbest atış çizgisinden 16-17 ile isabet kaydeden Fenerbahçe %94.1 gibi ulaşılması güç bir yüzde tutturdu Brno karşısında. Kaçan tek serbest atış da Esmeral Tunçluer'in bu arada. Penny Taylor'ın 15 sayısının yanı sıra yaptığı 7 asist ise, Euroleague'deki kariyer rekoru olması açısından dün geceye düşülen notlardı.

Sezona iyi bir giriş yapamasa da, uzun oyuncuların tipik özelliği olarak sonradan form tutmaya başlayan Nevriye Yılmaz ilk yarıda 8-9 saha içi isabeti 2-2 serbest atış ile tam 18 sayı üretmeyi başardı. Fenerbahçe'nin Türkiye Ligi'nde uzun zamandır neden rakipsiz olduğunun en büyük göstergesi aslında bu performans. Nevriye Yılmaz haricinde Fenerbahçe'de ya da diğer takımlarımızda Euroleague arenasında devrede 18 sayı üretebilecek düzeyde bir yerli uzun oyuncumuz var mı ? Cevap tabii ki hayır, bu durumda da Fenerbahçe'nin Türkiye sınırları içerisindeki son dönemdeki mutlak üstünlüğü Nevriye odaklı olarak sürmeye devam edecek. Ne zaman ki Nevriye, Fenerbahçe'den ayrılır o zaman yeniden oturur konuşuruz. Nevriye Yılmaz'lı Fenerbahçe'yi Caferağa'da tek uzunla yenen Cem Akdağ'ın Galatasaray'ını elbirliğiyle yıkıp yerine Okan Çevik & Zafer Kalaycıoğlu ikilisini layık gördüğümüz sürece başka bir çare yok ne yazık ki.


Bu galibiyet ile birlikte Fenerbahçe ilk 8 içerisinde yer almayı garantiledi büyük ölçüde. Ama karşı yakanın yöneticileri de vizyon olarak rakiplerinden daha iyi değiller tabii ki. Tek şansları var, o da oldukça iyi bir kemiklemiş yerli kadronun varlığı ile Türkiye'de kazanılan şampiyonluklar. Türkiye sınırlarında bu en büyük başarı olarak görüldüğü için, herhangi bir takviye durumu da yok görünürde bu kadroya. Zafer Kalaycıoğlu'nun kupa koleksiyoneri olarak lanse edildiği bir basketbol camiasından bahsediyoruz sonuçta, bütün ölçütümüz yerel başarılar. Halbuki şu kadroya yapılacak nokta bir transfer ile devre arasından sonra Final Four'un en büyük adaylarından biridir Fenerabahçe, şanssız bir eşleşme yaşamadığı taktirde.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

ocak ayında bir transfer daha gelecek fenerbahçeye 4 aylığına

Adsız dedi ki...

Ufak bir not, Fenerbahçeyi caferağada tek uzunla yenen cem akdağ değil inanılmaz bir şut ortalaması ve s.young'ın müthiş performansı olmuştu.
Bizim dünkü galibiyetimizde şut yüzdemiz değil yaptığımız insanüstü savunma etkili oldu ki 3.çeyrek sonunda fark 26 sayıya kadar çıktı. Fenerbahçe bu şut yüzdesini zaten çogu maçta yakalayabiliyor olay savunmada bitiyor

Sarp dedi ki...

Adsız,

Sophia'dan o müthiş performanslar şimdi niye gelmiyor acaba?

Cem Akdağ o 5,5 kişilik rotasyonla büyük iş başarmıştır o yıl. Final serisinin Şahenk'teki ilk maçını da nasıl kaybettiğimiz ortada.

murat dedi ki...

Burda şunu yazmak lazım o gün iyi bir yüzde vardı ama doğru ve sistemli hücumlar vardı. Kimin ne oynadığı belli idi herkes iyi olduğu işi en iyi şekilde yapmıştır. Vizyon konusunda da Galatasaray thkimlere gideceğine gerçekten üst düzey bir yabancı bir antrenörle anlaşsa idi en azından daha sistemli komple bir takım olmakla birlikte kenarda da bakıldığında gerçek bir antrenör duruyor olması Galatasaray'ı bir Vecerova transferinden çok daha ileriye taşıyacaktı.