Sporu seven bir milletiz ama birbirimizi yemekten başka bir şey için kullanmıyoruz bu potansiyelimizi. Sanki her yıl ülkemize bir Avrupa kupası geliyormuş gibi, kupayı bırakın derece alıyormuşuz gibi kendi takımımızın, yerel rakiplerinden başarılı olmasını yeter sayıyoruz. Bizler bu ahmak döngü içinde döner giderken Vakıfbank, ülkemize büyük bir onur kazandırdı.
Kendi ülkelerinde bile deplasmanı gördüler ama hiç yenilmediler, taraftarlarının olmaması onları üvey evlat konumuna getirdi ama hiç vazgeçmediler. Adı Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş değil diye arka plana atılan bu Türk takımı, Şampiyonlar Ligi Kupası'nı Türkiye'ye kazandırdı. Helal olsun bu kızlara, artık onların 70 milyon taraftarı var. Onlar ülkemizin gururu oldular. Futbol, tekerlekli sandalye basketbolu ve kadın basketbolunda Avrupa kupaları görmüş bir takımın taraftarı olarak, Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom'un gururunu ve şu anda içinde bulundukları mutluluk denizini tahmin edebiliyorum. Şu mutlu günlerinde sevinçlerini paylaşmak istiyorum.
Teşekkürler Gözde, Özge, Gizem, Bahar, Poljak, Glinka, Nikolic. Teşekkürler Vakıfbank'ın Avrupa şampiyonu tüm oyuncularına. Teşekkürler Guidetti'ye. Teşekkürler Ömer Faruk Ergin Bey'e. Ülkemize bir parça gurur verdiniz teşekkürler. İnşallah Galatasaray'ın da bir gün sizler gibi yürekli, inançlı ve iyi bir voleybol takımı olur ve bu büyük başarınızı tekrarlar.
Eğer bu yazıyı maçtan önce yazsaydık, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz genç voleybolcu, Ayşe kardeşimiz için de oynayın diyecektik. Ablaları sağ olsun onu da onurlandırdılar. Türkiye "takımıyla" gurur duyuyor. Final-Four'un Türkiye'de olmasını sağlayan Fenerbahçe Acıbadem yöneticileri de dahil, bu başarıda payı olan herkese bir kez daha teşekkürler, tebrikler.
21 Mart 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder