BIY AD

22 Ekim 2010 Cuma

Fenerbahçe:75 - Galatasaray MP:58 | First Lady Fener


Maçın gidişatı ile ilgili bilgileri Galatasaray, Fenerbahçe veya TBF resmi siteleri üzerinden öğrenebilirsiniz. Ben maçtan çıkardığım notları aktarmak istiyorum müsaadenizle.

Öncelikle kadroyu belirlerken, Gintare'yi dışarıda tutan Yıldızoğlu, maçın sonunda görmüş olduk ki bir hataya imza atmış. Kararı neye göre verdiğini bilemiyorum ama karşı tarafta Horakova'yı görünce bu şekilde belirlediyse kadroyu, Fenerbahçe'nin kısa pozisyonunda yakalayacağı üstünlüğü, Hodges ile törpülemek istemiş olmalı. Fenerbahçe'nin kısa, Galatasaray'ın uzun pozisyonunda daha kuvvetli olduğunu düşünürken kağıt üstünde bakınca, o bölgeyi daha da etkili kullanmak adına Gintare Petronyte'yi oynatmak daha mantıklı olacaktı sanki. Benim zihnimdeki doğru, rakibin kuvvetli olduğu yere önlem almak yerine kendi kuvvetli yerini öne çıkarmak. Ama Fenerbahçe'nin kısa rotasyonu önlem almak zorunda bırakmış koçu, bu sefer haklı çıktığını söyleyemiyoruz. Bu arada, sezon için aldığımız mesaj; Gintare-Ceyda, Hodges-Melek ikili olarak sezon boyunca tribünde nöbetini değiştireceği oldu. Tabii yerliler değişebilir; Ceyda-Yasemen gibi.

Kazandıkları ve Penny'nin Taurasi'ye göre daha skorer bir akşamdan sonra yine tekrarlamak istiyorum Fenerbahçe'nin kıta dışı yabancı haklarını Penny-Taurasi şeklinde kullanması hala aklıma yatmıyor. Bugün Fowles'ın tek başına -ve iyi beslenememesine rağmen- yaptıklarını görünce daha bir net ortaya çıktı bu. Hep Spartak, UMMC diyoruz Euroleague deyince ama Halcon Avenida'nın pota altında Erika de Souza- Sancho Lyttle oynuyor. Olası bir eşleşmede Fenerbahçe'nin burada sıkıntı yaşayacağı açık, keza Fenerbahçe'nin grubundaki UMMC'nin de çok etkili uzunları var. Şahsi fikrim Penny Taylor'ın yerine kıta dışı hakkını sert bir uzundan kullanmalıydı Fenerbahçe.

Gelelim maça, Fenerbahçe'nin ilk defa önce geçtiği sekansta Nevlin'in pota altında Gülşah'ın üzerinde kalıp üst üste iki hücumda 5 sayı ürettiğini gördük. Gülşah'ın eşleşmede Nevlin'in karşısına yazıldığını sanmıyorum. Michelle'in hatası mıdır, yoksa Petronyte'nin kadroda olmaması mıdır problem, çözmek lazım.

Umutlu olsak da yerli rotasyonundan yine kırılma anlarında skor katkısı alamadık. Fenerbahçe'nin ilk beş başlayan iki yerlisi (Birsel-Nevriye) 27 sayı üretirken, Galatasaray'ın ilk beşteki yerlileri Işıl ve Bahar toplam 10 sayı üretebildi. Bu sayıların çoğunun iş işten geçtikten sonra geldiğini de hatırlatalım. Maç sonunda toplam yerli skorları da şöyleydi; Fenerbahçe:42 - Galatasaray:30. Yine belirteyim bu katkının maçın maç olmaktan çıktığı anlarda gelmesi, kağıt üzerinde 12 sayı olan bu farkın sahada olandan daha düşük gösterdiğini belirteyim.

Sadece yerlileri atmayalım ateşe bugün Fowles dışında kimseden katkı alamadık aslında. Galatasaray formasını ilk kez giyen Fowles özellikle maçın başlarında büyük beğeni kazandı. Ama diğer yabancılar içinse, ilk maçta gördük ki; tüm kaygılarımız çıkarken, umutlarımızı karşılamadılar. %15 ile şut atan bir Seimone, konsantrasyonu durdurmaya odaklanınca hem skordan hem de ribaund katkısından uzak kalan Currie ve takımı oynatma ile ilgili pek ışık vermeyen Hodges'ın bu halleri bu gecede kalır umarım.

Fowles için yeniden methiyeler düzmeye gerek yok, onun kim olduğunu herkes biliyor. O elinden geldiğince oynayacak ama biz onu oynatabilecek miyiz? Bugün organizasyonda öyle sıkıntılar yaşadı ki Galatasaray, oyun kurucu pozisyonunda oynayan isimler ciddi derecede sırıttılar Fenerbahçe karşısında. Birsel-Horakova test için en son seçilecek rakipler belki ama Galatasaray, şampiyon olmak istiyorsa bu isimleri yenmek zorunda. Bugün oyun kurucu pozisyonunda oynayan veya buraya kayan hiçbir isim görevini başaramadı. Artık işin en uç noktası; topu rakip sahaya taşırken çaldırılan toplar, tabloyu en net şekilde gözümüze soktu.

Fenerbahçe'nin Diana Taurasi'nin sadece 1 saha içi isabeti bulabildiği bir maçta Galatasaray'ı bu derece kolay geçebilmesinde topun çok hızlı dolaştığı ve ustaca hazırlanmış setlerin büyük katkısı vardı. Boşta kalan arkadaşlarını sürekli olarak büyük rahatlıkla bulup, kolay sayı imkanı yakaladılar.

Buna değinmemek olmaz tabii ki, maç yine iğrençliklere sahne oldu. Benim cidden tahammülüm kalmadı bu insan müsveddelerinin basketbol salonlardaki maceralarına. Bir kadın basketbol maçında sadece takımların adı Galatasaray ve Fenerbahçe diye iki dakikada bir olay çıkıyor. Farkın açılmasıyla yağmuru başlatanın, aynı takıma gönül verdiğimiz insanlar olması ayrı bir üzüntü vesilesi. Aziz Yıldırım'a küfür edildi diye salonu terk eden Adnan Polat'ın, sorumluluktan kaçması aslında bizi şaşırtmadı ama yine de yakışmadı!

Fenerbahçe bu aldığı galibiyet ile 7. Cumhurbaşkanlığı Kupası'na ulaşıp, Galatasaray ile kupaları eşitledi. Sezon öncesi psikolojik avantajı da getirdi bu farklı sonuç. Madem ki yenemedik, zor da olsa tebrik etmek zorundayız.


Gurur kırıcı bir geceydi bizim için, gerçekten çok üzücü oldu bu mağlubiyet ama umutlarımızı kıramadı yine de. Galatasaray'ın yolu uzun hep dediğimiz gibi, aradaki fark bu maçı almakla kapanmazdı, bir ayda Galatasaray öne çıkamazdı. Halen doğru yolda olduğumuza ve o yola ışık tutanın doğru kişi olduğuna inancım tam. Sabır, sabır, sabır...

Yorucu ve üzücü bir gün olmasının yanında twitter üzerinden de değerlendirmeler yaptığımız için biraz üstün körü olmuş olabilir yazı, bu seferlik böyle olsun diyelim.

14 yorum:

TeMPeSt dedi ki...

bence sıkıntı yabancılarda değil her zaman ki gb yerli oyuncularımız .skor katkısı yok savunma katkısı yok sert değiller mental anlamda hemen dagılıyolar sezon finalini oynuyacagın takıma bir cozum uretmeli GS ve rakip yerlilere care bulmalı.Seimone birebiri olan bir forvet onun için en azından screenlerden cıkarak ya da perde getirerek daha bos sut tercihleri yaratabiliriz onun dısında fowles ın pivot hareketleri cook iyi ve bence bu gece hiç tutamadılar sadece cok basit turnikeleri bitiremedi daha fazla sayı atabilirdi.Burayı mutlaka her mac kullanmalıyız en az 15 sut kullanmalıdır mac basına takımın geri kalanı için currie biraz iyiydi demek dısında olumlu konusamıyorum ama kadro tamemen yeni kuruldugu için sabretmek lazım.

TeMPeSt dedi ki...

screen=perde :)) gec saatte devrik cumlelerle anca bu şimdi farkketim.:)

Adsız dedi ki...

maalesef büyük hayal kırıklığı yaşadım hem yerli oyunculardan hem yabancılardan hemde hocadan. evet takım, yeni bir takım fenerbahçeye yenilebilirde ama fark 30 sayı idi be kardeşim. kağıt üzerinde baktığınız zaman çok fazla fak yok gibi duruyor hatta galatasaray biraz daha iyi bana göre ama set kurma, top çevirme, savaşma, koşma,bunlar hep fenerbahçenin gerisinde kaldı fovles dışında hepsinin yüz ifadesi gergindi.neyin gerginliği ki bu altı üstü bir basket maçı mesleğini yapacaksın hergün oynamıyormusun zaten.maalesef ışıl ve simone çok formsuz ve çok güçsüzler ,milli takımın yıldızı bahar kendine güvensiz ürkek topu potaya atarken bakmıyor bile onun gibi bir yıldıza yakıştıramadım curie ve hodges beklenenden çok uzak curienin bence galatasarayda işi yok yerine devre arasında tamika gelebilir bana göre cintare de matoviç karşısında zayıf kalır dün gördüğümüz kadarıyla çok kötü yabancı tercihleri yapılmış umarım ben yanılırımda sadece formsuz oldukları için sadece bu maç kötü olurlar .yani kısacası başarının tek bir yolu var çalışmak çalışmak ve daha çok çalışmak .fenerin hocası tam bir centilmen iyi bir tercih yapmışlar tebrik ederim

Adsız dedi ki...

Fb'nin kadrosu tamamen euroleague endeksli kurulmuş bi kadro. Avrupa için daha Vajda da eklenecek kadroya. Ligde 3 Avrupa'da 4 pivotlu bi rotasyon var. O yüzden Taylor-Taurasi tercihi Avrupa için hiç de sorunlu bir tercih değil. Gs'nin kadro da tamamen lig için kurulmuş. Bu gayet açık. Yıldızoğlu transferlerini, maça çıkacağı kadroyu bile tamamen Fn'yi durdurmak üzerine yapıyor. Fowles'ı WNBA de bile tutan yok ama dün Fenerbahçe Fowles'ı hücumda durdurmaktan ziyade asıl işi ribaundlarda rakibini ezerek yaptı. Bunda da her topa giren kısaların payı büyük. Fowles içeride topu aldığında kısa baskısından dolayı bi dünya da top kaybetti ya da dengesiz atışlar yaptı. İki takım arasında sarı kırmızıya dönen tek yer 5 numara olmasına rağmen Matovic'in ilk iki dakikada yediği iki bloğa rağmen Fenerbahçe'nin uzunları hem içerde hem dışarıda cirit attı.

Galatasaray'ın kısalardaki eksikliği çok bariz. Yıldızoğlu'nun rotasyon sistemi de biraz fazla abartılı. Daha dakika 1 oyuncu değişiklikleri başlıyor. Yıldızoğlu 3 senedir bu çılgın rotasyon sistemiyle Fener'i bir kere devirebildi o da tamamen Fb'nin gevşekliğinden kaynaklanan geçen seneki Cb maçıydı. Onun dışındaki hiçbir maçta çift haneden aşağıya fark yemedi. Yani Fb'yi sık rotasyon ve sert oyunla yıldırabilecek hele hele tempo yüklsekterek yenebilecek bir takım Türkiye'de yok. Galatasaray da bu yıl belki bi maç alır geçen seneki gibi full konasntrasyon ve tüm oyuncuların kapaitesini zorladığı kupa finali gibi ama Fb'de çok ekstra sakatlıklar falan olmadığı sürece bir final serisinde 3 maç alabileceğini beklemek fazla iyimserlik olur.

Sarp dedi ki...

yazının tammaını okumadım henüz; ama Gülşah'In Nevlin'in üzerinde kalmasının bir sebebi de stafftır. Ağır ve geniş olan Gülşah'ın Taurasi'nin perdelerini takip edemeyeceğini oyuna girer girmez tahmin etmek zor değildi. bunu nsonucunda perdelere takılınca Campbell Taurasi'nin şutuna çıktı, o da içerideki miss match-upı görüp Nevlin'e indirdi. Maçın başında iyi giderken , yapılan erken bir oyuncu değişikliğiydi bana göre.

Adsız dedi ki...

gs ı fowles üzerinden değerlendiriyorum ,uzun yapılı rakibi ürküten bir görüntüsü var aynı gs gibi ama , matoviç bir adım geri atıp şutla hücum ,bir adım ileri adım atıp fowles ı dışarı sürerek savunma ile fowles ın dengesini bozdu ,fowles ın eli sert şutu yok , turnike de bile esnek değil yani topu pota nın altında alması lazım tek gücü ribaund , bu da fb yi yenmek için yetmez ,gs nında fowles ında kaderleri aynı bence , güçlü görünüyorlar ama fb ye karşı etkileri çok az , gs de yerli yabancı sürtüşmesi olacağını düşünüyorum kadro çok şişkin , fb nin hanna penny taurasi gibi şutörlerin üçlük atamadığı bir maçta 30 sayı farklara çıkması bence çok önemli bir ölçü , bir de çok gözden kaçan birşey daha var , fb dün 3 tane fb kolejli genç kızı oynattı bunları hazırlık maçlarında hep hazırladı ratgeber , mesela olcay ın ilerlemesi çok hızlı onlarıda oynattı ve elleri titremedi üçününde , fb dünya yıldızları türk yıldızları derken alttan gelenlerlede temeli çok sağlam kuruyor ben bu üç genç kızın ilerleyen haftalarda çok daha fazla süre alacağını düşünüyorum , fb de herşey dünyanın 1 numarası olmak için , gs de ise tek hedef fb yi yenmek , gs lıları üzmek kırmak hiç istemem gs nin varlığı bizim varlığımızın nedenidir ,gs nin rekabeti bizi biz yapan şeydir ama artık fb nin şu an geldiği nokta başka bir nokta vizyonu bambaşka bunu gs lı dostlarda kabul edecektir ...

Furkan Zengin dedi ki...

maci izleyemedim, Aras'ın twitleri görünce neler yazılmış diye baktım cepten girip. Aslında olayın bu noktaya kayacağı belliydi, GS kötü takım değil ama senelerdir yerli oyuncu kalitesindeki arkı kapatamadılar. Bunu bir nebze yabancılarla yaparsınız ama bu sene Fenerin ybancılarda çok üst düzey. Özet görüntülerden görebildiğim kadarı ile Newlin'in sakatlık dönüşümaçı bitiren unsur olmuş gibi sanki. Yol uzun dah çok yazar çizeriz ama Fenerbahçe vitesi 5'e atmış bu sene belli. Taraftar müsveddeleri için de, bizim gibi insanların bir şey yapmsı gerek diye düşünüyorum. Tamam kimse çiçekli, baklavalı " aman rakibim hoş geldniz vs." havası olmasını beklemiyor ama, her sene aynı olaylar kabak tadı vermeye başladı artık. Bu lafım sadece gs için değil, her üç camiada da olan şeyler bunlar.

ako dedi ki...

@Maçanın papazı
Yenilmez armada günlerini unutmuşsun sanırım. Son dönemlerdeki FB üstünlüğünü inkar edecek değiliz ama GSnın varoluş sebebi FB demek çocuksu bir yaklaşım olmuş. ayrıca dünya 1 numarası olmak için bir iki kupa kazanmak yada en azından f4 yapmak gerekiyor

Çağrı dedi ki...

Fb nin taurasi üzerinden setler kurmasına ihtiyacı olmadığını anlamış olduk bu maçla.Hemen hemen her hücum boş oyuncuyu bulan bir takım olmuş fb.Bu da koçun eseridir.Aynı şekilde bunu yapamıyorsan elinde ki fark yaratacak tek silah olan fowles üzerinden oynama şansı olan Yıldızoğlu nun belki diğer oyuncuların kapasitesi belki kendi eksikliğinden bunu yapamadığını gördük.Oyuncu kalitesi ve takım olma yolunda fark yaratan taraf normal olarak kazandı maçı.

Adsız dedi ki...

ah be güzel kardeşim tam tersini söylemiştim oysa şimdi dikkatle bir kez daha oku ''gs nin varlığı bizim varlığımızın nedenidir ,gs nin rekabeti bizi biz yapan şeydir '' demişim :-))

saygılar !

Adsız dedi ki...

hedef 1 numara olmak derken zaten avrupa da kupa almayı kast ediyorum , şu an gs nin bile f4 şansı var ? bir de fb yi düşün ?
gs nin yenilmez armada günlerini hatırlıyorum hayal meyal o dönemlerde kadın basketbolu hiç popüler değildi çünkü ,boş tribünler ,tek hakimiyet ,avrupa da başarısız rekabetsiz bi dönem neyseki fb gs ile rekabet etmeye başlayınca ülke sporu bugünkü haline geldi , bu rekabetin önemi derkende bunu kast ediyorum .

Adsız dedi ki...

Kağıt üzerinde GS biraz daha iyi diyebilmek için ortada somut bir şeyler olması gerekiyor. Oyuncular birebir yazıldığı zaman sadece Fowles ağır basıyor. Diğer tüm pozisyonlarda FB bariz bir şekilde önde.

Bu maçın derin derin analizini yapmak doğru değil. 2 takımda da en önemli oyuncular 5 gün önce gelmiş, daha doğru düzgün 2 idman yapmadan maça çıkmışlar. 2 takım da hazır değil. Sahada hazır olan sadece 3 oyuncu vardı Birsel, Nevriye ve Esmeral. Ratgeber'in savunmaya önem veren ve hücumda bol paslı ve doğru şutu yaratan oyun setleri en çok dikkat çeken unsurlardı. Yalnız bir sonraki maçta ne Taurasi bu kadar etkisiz oynar ne de GS bu denli kimyası bozuk bir takım görüntüsü verir. GS'nin biraz daha fazla zamana ihtiyacı olduğu açık. Leuchenkayı çok arayacaklar. Bir de Ceyhun hoca Gintareyi oynatmayacaksa neden kadroda tutuyor anlamak mümkün değil. Hadi avrupa hedefin çok yok ki Amerikalıları doldurmuşsun kadroya o vakit Gintare'nin yerine de Young takımda kalabilirdi. Avrupada emeklemeden koşamazsın, 2.kupayı aldım diye de havalara giremezsin çünkü çok vasat takımlar var orda. Bu nedenle gerçekçi olup asıl hedefi lig koyabilirlerdi. Bu noktada ciddi stratejik hata yaptılar. Taraftara şirin gözükmek ve Avrupada da varız demek için her iki kulvarda da eksik bir takım çıkardılar ortaya.

Sonuç olarak 2 takım arasında 30-40sayılara varacak bir fark olduğunu düşünmüyorum. Senenin başı ve oyuncular birbirine alıştıkça,koçların istediklerini sahaya yansıtmaya başladıkça çok daha zevkli maçlar olacaktır.

Şöyle bir not vereyim bir de; Avrupa’da bayan basketbolunu takip eden önemli yazarlardan birisinin tarafsız bir gözle 2 takım için görüşleri:
Fenerbahçe final four’un en büyük adaylarından birisi ve şurası kesinki bu sene kimse gerçek bir all star ziyafeti için play offları beklemek zorunda değil, Fenerbehçe ve UMMC'nin aynı grupta yer alması uzun yıllardır aynı gruba düşen takımlar içindeki en önemli eşleşme. Galatasaray ise kendi liginde Fenerbahçe’nin gölgesinden kurtulmak isteyen, grupta muhtemelen 2.lik için çekişecek ve bu sene avrupada izlemesi keyif verecek takımlardan birisi. Ancak bir çok Amerikalı oyuncu ile anlaşmaları kafalarda ciddi soru işaretleri bırakıyor.

Adsız dedi ki...

İki takım arasında kağıt üzerinde karşılaştırma yapıp Galatasaray'ı üstün göstermek için çok iyimser olmak gerek. Herkes Galatasaray'ın hazır olamdığından dem vuruyor da karşınızda da tam hazır olmayan bir takım var. Fowles'ı kim durduracak derken Galatasaraylıların hesaba katmadığı şey Fowles için son derece ters olan 4 uzuna sahip Fenerbahçe'yi bu alanda nasıl durduracaklarıydı. Bu maçta gördük ki Fener uzunları dışarıya çekildiğinde Fowles falan hikaye kalıyor. Eşleşme sorunlarıyla Fener GS'nin 5 numaradaki üstünlüğünü tamamen atıl hale getirdi. Fenerbahçe'nin pota altında rotasyon alternatifleri GS ile kıyaslanamaz bile. Fowles'ın bir sakatlık geçirdiğini veya faul problemine girdiğini düşünsenize.

Galatasaray'ın bundan sonraki planı az çok belli ki zaten daha transferler yapılırken de bunu söylemek mümkündü. Ocağa kadar böyle kör topal giderler ara transferde Tamika takıma gelir yabancılardan biri gider. Sezonun kalanında da lig için bir şeyler yapmaya çalışırlar. Yoksa ortada çok organize bir yapılanmadan bahsetmek zor. Yıldızoğlu'nun elinde de sihirli değnek yok ama o da Fenerbahçe'nin üstünlüğünü iyice kabullenmiş ki transferlerden maç kadrosuna kadar her şey Feneri durdurmaya yönelik. Buna da yeniden yapılanma denmiş ama bunun adı kısa vadede başarı peşindeyizdir. Bir takım hem yeniden yapılanmaya girip hem de aynı dönemde kendisine bir dünya büyük hedef koyuyor, en büyük rakibine göre hamleler yapıyorsa ortada çok da düzgün bir plan yok demektir.

Adsız dedi ki...

Ayrıca Fenerbahçe'de Ratgeber'in şu kısa sürede savunma, top paylaşımı, hücum setleri dışında getirdiği en büyük fark ribaund olayı. Fenerium turnuvasından bu yana takım ribaundlar konusunda gittikçe kendini geliştiriyor. Kısalar ki Taylor, Taurasi, Horokova ve o boyuna rağmen Birsel inanılmaz ribaund kovalıyorlar ki zaten ilk üçünün bu konudaki potansiyeli belli. Bu da geçen sene özellikle savunma ribaundlarında saç baş yolduran takım için önemli bir gelişme. Galatasaray'ın burada kurması muhtemel dominasyon oyun kopana kadar tam tersine dönmüştü ki bi ara ribaundlarda Fenerbahçe'nin 13-14 farklı üstünlüğü vardı. Fowles gibi bi ribaund canavarına karşı bile böyle bir oyun içerideki uzunları hem rahatlatıyor hem de defolarını bir nebze örtüyor.