BIY AD

26 Kasım 2009 Perşembe

Galatasaray: 62 - Ros Casares: 63 | | İyi Mücadele Kötü Sonuç


Katie Douglas'ın pasaport sorunu nedeniyle Yunan kimliğini kullanamayacağı bu karşılaşma öncesi bir tercih yapacaktı teknik ekip. Her ne kadar en çok verim verdiği yerde ısrarla oynatılmasa da Sophia Young'sız bir Galatasaray beşi düşünülemezdi Euroleague arenasında. Geriye bir tek Jia Perkins kalıyordu, tribüne gidebilecek isim olarak. Ama takımla daha uzun süredir beraber olan ve şu ana kadarda takımın tek istikrarlı hücumcusu olan Jia Perkins'i sahada tutmayı tercih etti teknik ekip. Naçizane benim görüşüm de bu yöndeydi maç öncesinde her ne kadar Katie'nin takıma girişi Sophia'yı gerçek mevkisi dört numaraya kaydıracak olsa da.

Nilay Yiğit - Jia Perkins - Sophia Young - Ivana Vecerova - Yelana Leuchenka beşi ile sahaya gelirken, Sophia yine üç numarada başlıyordu karşılaşmaya ne yazık ki. Maça istekli bir savunma ile başladık, Cras Basket Taranto'nun almış olduğu galibiyet bizimkileri de epeyce iştahlandırmış gibiydi açıkçası. İlk beş dakikalık dönemde yalnızca maçın ilk hücumunda sayı yedik ve bu dönemi 6-2 önde geçerken, Ros Casares takımı da dört takım faulünü doldurmuştu. Burada skorboarddan bağımsız olarak vurgulanması gereken, hareketli ve diri savunma yapıyor oluşumuzdu kesinlikle. Bu savunmanın vermiş olduğu hava ile de hücum sahasında sezon geneline göre daha hareketli bir takım izledik. Pas sayısı fazla, topu eskiye nazaran daha hızlı dolaştırabilen ve en önemlisi bu hareketliliğinin karşılığını hücum ribaundlarında alan bir Galatasaray vardı sahada. İlk çeyrekte potadan dönen 11 hücumumuzun 9'unda ribaundu çektiğimizi söylemek gerekiyor bu noktada. Bu gerçekten önemli bir rakam ama daha da önemlisi bunu ne ölçüde skorboarda yansıtabildiğiniz. Ros Casares gibi hücum gücü çeşitliliği olan bir takımdan bir periyotta yalnızca 8 sayı yiyip, iyi savunma yaptığımız bir dönemde tam beş top kaybı yaptırırken İspanyollar'a, üstelik hücumda da alınan bu fazlaca ribaundlara rağmen farkı çift haneye taşımayı başaramadık (16-8). Bu çeyreğin en güzel hareketi ise, Jia Perkins'in tepeden üçlük kullanan Becky Hammon'a yaptığı blok idi şüphesiz. Ve tabii hemen arkasından kaptığı bu topu hızlı hücumda sayıya çevirişi.

İlk on dakikalık sekansta yalnızca 8 sayıya izin veren sarı kırmızı savunma, ikinci çeyrekte henüz 55 saniye geride kalmışken potasında dört sayıyı görmüştü çoktan. Oyunun her anında iyi savunma yapmamız gerektiği konusunda çok net bir uyarıydı bu aslında takıma. Her ne kadar oyuna kötü başlamış da olsalar hem biz gereken farkı yakalayamamıştık bu dönemde hem de onlar toparlanacaklarını göstermiş oldular bize. Bu iki kolay sayının ardından savunma yeniden eski dozajına yükselirken hücumda da Leuchenka - Jia - Nilay ve Vecerova ile tam 11 sayı ürettik ve 15. dakikada farkı ilk kez çift hanelere çıkarmayı başardık 27-16 ile. Burada gözden kaçmaması gereken nokta bunu hücum sahasındaki başarıdan ziyade savunmadaki gayret ile başarılmış olması. Topu pota altından oyuna sokmak ile ribaundu alıp hücuma geçmek açısından teknik açıdan olmasa da psikolojik açıdan çok büyük ayrımlar var.

Devreye beş dakika kala bu farkı yakalamış iken ilk yarıdaki bu güzel mücadelenin ödülü olarak soyunma odasına en az bu farkı koruyarak gitmek gerekiyordu bence. Fakat bu dakikadan itibaren savunmada anlamsız bir zone denemesine giriştik ve içeriden sayı yemeyelim endişesi ile, ki sık sık yardıma gelmemiz buna çalıştığımızı gösteriyordu, dışarıyı fazlaca unuttuk. Ve bu kötü savunmaya karşı 1.48 dakikalık dönemde tam üç tane isabetli üçlük buldu Ros Casares takımı üç farklı oyuncusundan. Ve yakaladığı 13-6'lık seri ile de devre arasına yalnızca 4 sayı farkla, 33-29 geride girdiler. Bir üst paragrafta vurguladığım noktayı daha da güçlendiriyor bu rakamlar. Bu seviyede hücum ile maç kazanmanız pek mümkün değil, savunarak kazanmanız gerekiyor. Riga, Teo Vilnius karşısında bunun pek bir önemi yok tabii ki ama işte rakip Ros Casares olduğunda işler farklı şekilleniyor. Yirmi dakikanın önemli bölümünde istekli, arzulu bir savunma yaparak rakibi de sık sık hataya zorlamış iken son iki dakikalık dönemdeki kötü savunmaya dokuz sayılık bir ceza kesti İspanyollar ve soyunma odasına mutlu şekilde gittiler.

Bundan sonrası bilindik senaryo aslında, birçok kez gördük bu sahneyi. Kötü oynamasına rağmen farkı makul düzeye çeken rakip takım üçüncü çeyreği başında öne geçer ve arkasına bir daha da bakmaz. Böyle bir ikinci yarı kurmuştum ben kafamda, devre arasında. Sophia'nın ilk iki dakikadaki beş sayısı ise sadece bu senaryonun gerçekleşmesini biraz daha öteleyebildi, fazlasını değil. 29. dakikada Milton'ın basketi ile ilk kez öne geçti Ros Casares takımı. Savunmamızın gardı gittikçe düştü ve sırasıyla 8, 21 sayı yediğimiz ilk iki çeyreğin ardından bu çeyrekte de 22 sayı gördük potamızda. Buna karşılık gittikçe düşen bir hücum performansına da şahit olduk takım halinde. Ve son çeyreğe girilirken de Ahmet Cömert'in skorboardunda 51-50'lik Ros Casares üstünlüğü gözüküyordu.

Son çeyrekte dişlilerin biraz daha sıkılacağı, iki takımın da savunmasını en üst düzeye çekmek isteyeceğini bilmeyenimiz yoktu. Bundan daha önemlisi ise, bizim sezon başından bu yana sertleşen savunmalar karşısında çaresiz kalma sorunumuzu bu on dakikada da devam ettirip ettiremeyeceğimiz idi. Haftasonu Akatlar'da bu sorunu Katie Douglas ile çözmüştük ve bu on dakika öncesi elimizdeki tek silah Jia ve onun penetreleri idi. (Kadromuzda yeryüzünün bu alandaki sayılı dört numaralarından biri var farkındayım.) Ve işte beklenen senaryo. Sertleşen Ros Casares defansı, topu getirirken dahi çok zorlanmamız, hücum sahasına yerleşip sete başlayana kadar geçen minimum 13-16 saniye. Ve topu potaya dahi yollayamadan biten hücumlarımız. İki takım da oldukça diri savunma yaptı bu on dakikalık dönemde, üretilen 12'şer sayı da bunun en iyi göstergesi. Ama bizim bu savunma karşısında bu kadar çaresiz kalışımız kabul edilebilir bir durum değil, üstelik sezon başından bu yana takım farketmeksizin yaşıyoruz bunu.

Bütün bunlara rağmen özellikle ilk yarıdaki mücadelenin karşılığını uzatmalarda alabilirdik belki ama Jia ikide bir atınca o fırsatı da kaçırdık elimizden. Ve sahadan 63-62 mağlup ayrıldık. Jia'nın serbest atışına denilebilecek fazla birşey yok, canı sağolsun kaçabilirden başka. Son 20 saniye kala top elimizde iken, topu son hücum olarak kullanarak uzatmaları tercih etmek daha mantıklıydı aslında. Gereksiz yere ilk anda hemen yüklendi içeri Jia ve kaybetti topu. Gerçi Veli Yiğit sağolsun ağzıyla kaçırttı Palau'ya serbest atışları ama bu da önemli bir detaydı bence. Orada son top kullanmak gerekiyordu bence. Hızlı bir sayı bulup taktik faul yapmaktan daha mantıklı bu dediğim bana göre.

Maç öncesinde galibiyet bekliyor muydum, açık konuşmak gerekirse hayır beklemiyordum. Zira grup kalın çizgilerle birbirinden ayrılmış ikililere sahip. Ros Casares- Ekaterinburg ikilisi, Cras Basket Taranto - Galatasaray ikilisi ve son olarak TTT Riga - Teo Vilnius ikilisi şeklinde. Ama şu iyi mücadeleyi, isteği gördükten sonra kaçan bu galibiyete de fazlasıyla üzüldüm. Hakedilmişti çünkü bu galibiyet her ne kadar kenardan çok çok ilginç tercihler ve akabinde hatalar gelse de bir top için yerden yere atlayan Sarayın Sultanları bu galibiyeti haketmişlerdi parkede gösterdikleri mücadele ile.

Fazlaca uzun olacak eğer devam edersem ve uzun yazıların dikkatli okunmadığını düşünen biri olarak oyunun teknik detaylarına da yarın bir gözatarız hepberaber diyorum, şimdilik burada keselim.

3 yorum:

murat dedi ki...

2007'de Fenerbahçe'yi eleyerek beni sevinçlere boğan Ros Casares bu kez üzüntülere gark etti. Maçın tekrarını izlemek bile içimden gelmiyor. Rakip şansız biz şanslı olalım dedik olmadı. Atamadığımız için kaybetmek bemi daha çok üzüyor. Alan savunması tercihi konusunda demek ki Zafer Kalaycıoğlu'nun güvendiği bir doğrusu Fenerbahçe'de yaptırırdı.Şu sonuçlardan sonra ilk beş maçı kayıpsız dahi geçebilirdik. Forumda da yazdığımız gibi ah bir tek düzgün hücum seti oynayabilseydik,biraz daha hızlı olabilseydik.

mischa dedi ki...

Aslında savunma tarafında konuşulacak çok birşey yok çünkü hakikaten iyi hücum eden bir takımmış. Hücumda yetersiz kaldık, yine ribauntlarda zorlandık. Böyle maçları kazanmak zorundasınız içeride. Bu mağlubiyet ileride de üzebilir bizi.

Becky Hammon'u siz bahsedince sanırım biraz büyütmüşüm gözümde hem oyun hem güzellik olarak.

Bir de erkek maçında daha az taraftar vardı sanırım bu bir ilk... Selamlar...

Adsız dedi ki...

Bence Galatasaray oyun kurucusuz iyi iş yaptı...Ama vESELY kaçırmasa 2 de 2 atsa 4 sayı olacaktı şi şans kalmayacaktı...O yuzden şanssızdık yakınmasaı bence yanlış...