BIY AD

18 Kasım 2009 Çarşamba

UMMC Ekaterinburg: 69- Galatasaray : 54 | | Kabullenmişlik


16.00'da oynanılan bir karşılaşmanın maç yazısı normalde bu saate kalmaz ama. Öğleden sonra patlayan ve son olarak yönetim kurulunun yaptığı açıklama ile tüm teknik ve idari ekibin görevinden alınmasına kadar uzanan Cemal Nalga olayı bugünü fazlasıyla anormal bir gün konumuna sıktı. Öğlen saatlerinden beri olayın tam içerisinde yer almam, telefon trafiği, çıkacak kararın beklenmesi derken fazlasıyla hareketli bir gündü, dolayısıyla yazı için ancak fırsat bulabildim. Maç yazısını okumak için bloga tıklayıp da göremeden kapatan herkes kusura bakmasın diyorum ve Rusya deplasmanına geçiş yapıyorum hemen.

Maça Nilay Yiğit - Jia Perkins - Sophia Young - Ivana Vecerova - Yelena Leuchenka beşi ile başlarken artık bu duruma yavaş yavaş alışmaya başladığımı düşünüyordum aslında. Sahada dört numara olduğunu göstermek için elinden gelen herşeyi yapan Sophia Young 2009 model Galatasaray takımında inatla üç numara pozisyonunda başlatılıyor maçlara. Maça hızlı başlayan Stepanova oldu, 6/6 ile oynadığı ilk periyotta tam 12 sayı üretirken pota altımızı da darmaduman etti. Maçtan önce yazdığım gibi şu ana kadar oynadığımız rakipler içerisinde uzunları en kuvvetli ekipti Ekaterinburg takımı ve henüz maçın başında orayı kullanarak çok iyi bir başlangıç yaptılar. Biz ise dışarıdan gereksiz zorlamalar ile 1/8 attığımız çeyreği 19-14 yenik kapattık.

İkinci çeyreğin ortasından itibaren ise maçı izlemeye başladım, maç anında burada da paylaştığım linkten. Devreyi 37-25 önde kapattı Rus takımı, üçüncü çeyreği 51-39 öne geçtiler aynı fark ile. Ve sahadan da 69-54 galip ayrılmayı başardılar. Kafadan minimum 10 farklı bir mağlubiyet düşündüğüm karşılaşma sonrası periyotlar halinde maç yazısı yazmak niyetinde değilim, o nedenle daha çok genel tablodan bahsetmek istiyorum.

Öncelikle hücumda belirli bir plan yok, kaos basketbolu oynuyoruz resmen. Jia Perkins maça şut ritmini bularak başlamadığı her maçta sorun yaşadık sezon başından bu yana. Bugün de 0-3 ile başladı maça. Yine sıkıntı oldu, çünkü başka opsiyonumuz yok Sophia'yı da üç numarada verimsizleştirdiğimiz için. Hücumda belirli bir plan olmadığı gibi, akıcılık da mevcut değil. Nilay Yiğit/ Yasemen Saylar zaman zaman da Esra Şencebe oyun kurduğunda hep aynı sorunu yaşıyoruz. Tek pasla potaya yollanan toplar hücumun %60'ından fazlasını oluşturuyor neredeyse. Büyük bir sorun bu. Tabii bu sorunu Kocaeli takımına karşı ya da ligde Botaş'a karşı yaşamanız pek mümkün değil ama işte Avrupa'da sorunlar yaşanıyor. Zaman ilerledikçe ligde Beşiktaş Cola Turka, Fenerbahçe, Mersin BŞB'e karşı da yaşanacağını göreceğiz. Ki Samsun'da da yaşadık bunu, hoş Zafer Kalaycıoğlu onun sebebini daha farklı olarak açıkladı ama.

Bu iki temel sorunun sonuçlarını da görüyoruz tabii sahada fazlasıyla. İkinci çeyrekte ürettiğimiz toplam 11 sayının 6'sı Jia Perkins'den, 5'i ise Sophia Young'dan geldi. Diğer oyuncularımızdan skot katkısı yok, top da ellerine değmiyor zaten. İlk pasta potaya gönderildiği için.

Hücum kısmındaki bu dengesiz ve kötü oyunumuzun yanı sıra savunmada da işler pek iyi değil. Gereken sertliği sağlamaktan çok ama çok uzağız ve bu sezon başından bu yana hep aynı şekilde, hiç bir ilerleme, iyiye hareket yok savunma sahasında. Zone yapıyoruz, toplam iki pasla sağ köşede bomboş şut buluyor rakip. Adam adama savunmaya geçiyoruz, bire birde geçilmeyen oyuncu yok neredeyse takımda. Sophia Young'ın o alışık olduğumuz, bildiğimiz savunma isteği haricinde top için çabalayan oyuncu göremiyorum ben. Cem Akdağ yönetiminde her top için savaşan, yerden yere atlayan Petra'lı Vickie Johnson'lı takımı düşünüyorum da. Gururla benim takımım diyebildiğim takımı.


Maçtan öne Pondexter ve Nolan ikilisinin totalde 30 sayıyı görebileceğini, kısa savunmasında sezon başından bu yana TBBL'de dahi sıkıntı yaşadığımızı yazmıştım. Bu ikilinin 28 sayı üretmiş olması tesadüf değil tabii ki. Aynı şekilde pota altında Stepanova'nın 18 sayısı da yazdıklarımızı doğrular nitelikte. Son dönemin formda ismi Yasemin Horasan'ın da Rus takımının uzunları karşısında çaresiz kaldığını, 21 dakika sahada kalmasına karşın sayı üretemediğini eklemeliyim.

Ekaterinburg'un kendi sahasında Galatasaray maçını 15 farkla kazanmasını makul karşılardım. Eğer maçı izlememiş olsaydım. Ekaterinburg takımını bu sezon ilk kez izledim, kesinlikle eski güçlerinden uzak olduklarını ve geçen hafta aldıkları Ros Casares mağlubiyetinin gayet olağan olduğunu söyleyebilirim. Mevcut kadromuz Ekaterinburg'u Rusya'da mağlup edecek bir kadro olarak görülmeyebilir, buna ben de katılıyorum ama asla 15 sayı fark yiyecek bir kadro da değil. Hücumda ne yaptığını bilen, savruk oynamayan, bir adet düzgün hücum seti olan ve Sophia Young'ı dört numarada efektif kullanan bir Galatasaray şurada en kötü son topta maçı kaybederdi, eminim buna.

İşin bu teknik - taktik kısımları bir kenara bırakırsak eğer ben bugün sahada yenilgiyi kabul etmiş, maçın bitiş düdüğü çaldığında skorboarddaki 15 sayılık farktan memnun olan takımı gördüm. Olayın psikolojik boyutu tabii ki teknik kısımın çok daha önünde, hele ki bayan basketbolunda. Bu kabullenmişlik ile farkı indirmeyi, maça ortak olmayı beklemiyordum zaten zira Ekaterinburg takımı çok rahat bir maç çıkardı. Fark 15 ile bitti ama eğer bugün rus takımına 30 sayılık bir fark gerekseydi onu rahatça yapabilecekleri izlenimini verdiler bana, işin acı olan kısmı ise buydu kesinlikle.

2 yorum:

Ferhat Yeşiltaş dedi ki...

TBF resmi sitesinde de maçı GS TV yayınlayacak açıklaması vardı ama demekki bir sorun oldu. İlk yarı kötü oldu, umarım ikinci yarı rüzgâr tersine eser..

murat dedi ki...

Yazının başlığı cuk oturmuş. Fenerbahçe Spartak'a 14 sayıyla yenilmesine rağmen olumlu şeyler söyleniyorsa sonuna kadar oyunun içinde kalıyorsa,Cas basket UMMC'yi zorlayıp son dakikalarda maç kaybediyorsa Galatasaray'ın da en azından basketbol oynayarak kaybetmesi gerekir.. Burda bir vizyonsuzluk örneği de var. Lig şampiyonluğu için alınmış oyuncular, tantanalarla başa getirilmiş antrenör ki kendisinin ekstra bir maç kazandırdığını görmedim. EuroLeague ve TBBL final serisinde yaptırmadığı fauller Galatasaray'ın Samsun Basket maçının son on saniyesi üstelik mola dönüşü yapılmayan faul kaybedilen maçlar, iyi basketbol beklemek biraz abesle iştigal sanki şampiyon olduk mu tamamdır. En büyük Zafer başka büyük yok.

Cras Basket Taranto Ros Casares maçıyla ilgili olarakta keşke izleyebilseydik Taranto kendi evinde oynamanın maç kazanmanın ne demek olduğunu göstermiş oldu. Pota altında harika iş çıkarmışlar. Yazdığım yorumlarda yenilmez dediğim Ros Casares'te yenilmiş oldu.