BIY AD

2 Ağustos 2010 Pazartesi

35+24+15

Sona yaklaşıldıkça kazan da iyice fokurduyor WNBA'de. Bu gece birbirinden önemli ve zevkli 5 maç oynandı ligde, saat 22.00'de başladığımız basketbol gecesi sabah 04.00'e kadar heyecanı hiç düşürmeden devam etti. Öncelikle bizim kızlar; Sylvia Fowles, Seimone Augustus ve çiçeği burnunda transferimiz Monique Currie çok güzel işlere imza attılar. Başlıktan da anlaşılacağı üzere üçü toplam 74 sayı bıraktılar rakip potalara.

Gecenin en heyecan yaratan anları, Phoenix-Chicago maçının ilk dakikaları oldu bizim için. Sylvia ilk 6.5 dakikada 18 sayı atarak tüm dikkati üzerine çekti. Bu mükemmel başlangıcın ardından rotasyon gereği kenara gelen Fowles, oyuna girdiği andan itibaren başarılı oyununa devam etti. Sky kadrosunun maç kazanması için Perkins ve Prince'ın devreye girmesi gerektiğini söylüyoruz hep, bugün ikisi de yardımcı olmaya çalıştılar Fowles'a ama rakip Diana Taurasi'li Mercury olunca 3 oyuncu maç kazanmak için yeterli olmadı. Bitime 5 saniye kala Jia Perkins'in isabetiyle öne geçen Sky, son hücumda Taurasi lehine çalınan -tartışılabilir- iki atışın, başarıyla sayıya çevrilmesiyle maçtan 97-96 mağlup ayrıldı. Playoff yolunda son şanslardan biriydi Sky adına. Zorlu rakiplerine karşı, deplasmanda sonuna kadar mücadele ettiler ama bitmek bilmeyen acemilikler maçın sonunda hüzüne sevk etti onları. Big Syl maçı 35 sayı-8 ribaund-2 asist-2 blok-2 top çalma ile tamamladı, bunları yaparken oynadığı 32 dakikayı faul ve top kaybı yapmadan bitirmesi de ayrı bir başarıydı. Bu devi izlemesi de yazması da çok keyifli, Galatasaray forması giyeceği günü iple çekiyoruz. Tabii maçın kazanan ve kazandıran tarafı var bir de, Diana Taurasi de attığı 35 sayı ve yaptığı 11 asistle Fenerbahçeliler'i heyecanlandırmaya devam ediyor. Ama öyle bir hal almış ki; Taurasi'nin, 35 sayı atması bile göze fazla batmıyor. O da gerçekten çok ama çok özel bir oyuncu. Sylvia ve Diana ligimize hafızalardan silinmeyecek izler bırakmaya geliyorlar. Türk seyirciler çok şanslı bu sene.

Galatasaray taraftarının sevgilisi Seimone Augustus da özlediğimiz Seimone'u izlettirdi bizlere Seattle karşısında. 13 maç sonra, rekora koşarken Seattle takımı, Seimone ve arkadaşları çelmeyi taktılar güçlü rakiplerine. Bu maçın da galibi son topta belli oldu, 72-71 ev sahibi Minnesota'nın galibiyetiyle biterken maç Seimone galibiyetin mimarı oldu. Rakip potaya 24 sayı bırakan Seimone, 2'şer de ribaund ve asist istatistiklerine imza attı. Seimone ile ilgili aklımı kemiren bazı şeyler vardı bir süredir, kendi şutunu yaratması, geriye çekilerek atışları ve stop jump shot'ları imzası halini almış oyuncumuz bunu denemek yerine, alıştığımızın dışında çizilmiş hücumlar sonrası dış atışları zorluyordu genellikle. Ki şöyle bir şey var Lynx, WNBA'in en kötü hücum eden takımlarından biri. Seimone'un da inisiyatif almadan, kötü hücumlarda topun elinde patladığı isim olması "acaba Türkiye'de de başka bir Seimone mu izleyeceğiz" sorusunu getiriyordu aklıma ama bugün Seattle karşısında izleyince onu, baya bir rahatladım. Sazı eline aldı, Seattle'ı yenmek istedi ve yendi. Maç sonundaki sevinci de görülmeye değerdi, bizi de uzaklardan mutlu etti onun mutluluğu. Minnesota Lynx bu galibiyet ile tekrar playoff çizgisine yükselirken, Seattle'ın rekor hedefine su katmış oldular. Buna karşın Storm kalan 9 maçını da kazanırsa, Houston Comets'in en iyi galibiyet yüzdesi rekorunu hala kırabilir. Comets'in 27-3 (.900) olan rekoru, Seattle'ın tüm maçlarını kazanması halinde 31-3 (.910) ile, ufak bir farkla da olsa tarihe gömülecek. Maçtan bir de ilginç enstantane aktaralım; Lauren Jackson maçı, parmaklarından bileğine kadar elini saran bir bandaj ile oynadı. Sakatlığının sıkıntı yarattığı çok barizken, LJ'in attığı bir sayıdan sonra, gaza gelen Sue Bird'in arkadaşının sakat olan eline "çak" yapması o zeka seviyesine yakışmayacak bir durum oluşturdu. LJ'in neredeyse gözleri doldu o anda acıdan. Neyse ki oyuna devam edebildi Avustralyalı.

Washington Mystics, ligin en zayıf halkası Tulsa Shock'u ağırladı. Washington zayıf rakibini 87-62 ile farklı geçerken, Monique Currie iyi başlayamadığı maçı, sonradan açılarak 15 sayı-4 ribaund-2 asist ile tamamladı. Sezon ortalamalarını pekiştirdi yani maçın sonunda. Bu maçtan aktarılabilecek en ilginç not; maçı izleyenlerin arasında Amerika Başkanı Obama ve kızı Sasha'nın da olmasıdır herhalde.

Diğer maçlara geçmeden önce gecenin Galatasaray'ı ilgilendiren kısmını son kez toplayalım. Fowles; bence ligin -dolayısıyla dünyanın- en dominant pivotu, bunu bir kez daha gösterdi, Seimone; eski Seimone olarak döneceğinin sinyallerini yoğun bir şekilde verdi ve Currie; işleyen her sistemde çok göz önüne çıkmasa da sistemin en çok dönen dişlisi olmaya açık. Galatasaray taraftarına fazlasıyla umut verdi bu geceki performanslar.

Gecenin diğer maçlarında; Doğu Konferansında sıralamaları değiştiren iki sonuç alındı. Atlanta Dream-Indiana Fever'ı 90-74 ile rahat geçerken rakibinin elinden de liderliği almış oldu. Tamika'nın 24 sayısı maçı kazandırmaya yetmedi Fever'a. Adı Beşiktaş ile anılan Izi Castro Marques de 22 sayı ile başarılı performansını sürdürüyor. Attığı sayıların hemen hepsi atletik özellikleri üzerinden gelince, izleyenleri fazlasıyla heyecanlandırıyor Brezilyalı oyuncu. Canı gönülden istiyorum Beşiktaş Cola Turka formasını giymesini, onu ligimizde izlemek çok keyifli olur. Bugün yüzündeki beyaz maskesi ve agresif oyunu ile bana Testere'yi hatırlattı, rakibin üzerinde de benzer bir gerilim yaratmıştır herhalde.

New York Liberty de evinde soluk soluğa bir maçın ardından Connecticut Sun'ı mağlup ederek playoff için son bilet olan konferans dördüncülüğünü rakibinden aldı. Sun'ın gençleri Liberty'nin tecrübeli yıldızlarına maçın son anlarında teslim oldu. 71-67'lik galibiyetin başrolünde tahmin edeceğiniz üzere 24 sayı atan Cappie Pondexter var.

Hiç yorum yok: