BIY AD

28 Kasım 2010 Pazar

Neden Kaybettik

Maç yazısını Çağlar'dan alacağız, ben son anlarda gördüğüm sıkıntıları aktarmak istiyorum. Salondan gördüğüm kadarıyla tabii ki.

1- Frene Basamayan Currie: Bu üçüncü çeyreğin sonunda olan bir hataydı aslında. Eğer kazandığı topun ardından topu ellerinde tutsa bile son çeyreğe çift haneli farklarla girecektik. Gereksiz bir şekilde içeriye dalıp, top kaybına sürüklendi. Dönüşünde de Nevriye'nin basketiyle Fenerbahçe farkı 9'a indirdi.

2- Dışarı Giden Seimone: Aşağıya iki tane resim ekliyorum birincisi ilk 3 çeyrekteki Seimone, ikincisi ise son çeyrekteki. Kariyerinin hiçbir döneminde o mesafeden etkileyici performansı olmayan Seimone Augustus harika oynadığı 3 çeyreğin sonrasında yapmaması gerekeni yaptı.


3- Unutulan, Kendini Unutturan Fowles: Topu hep dışarıda alan, gerektiği gibi kullanılmayan Fowles, eğer gerektiği gibi kullanılsaydı takım tarafından kırılma anlarında daha üretken bir Galatasaray görebilirdik. Sadece 3 kez top kullanan ve 2 isabet sağlayan Fowles, bu isabetlerden birini de hiç istemediğimiz şekilde orta mesafeden buldu. Takımın hatası daha büyük ama Fowles da o müthiş dominantlığı ile daha çok sorumluluk alabilirdi.

4- Takımı İyi Yönetemeyen Işıl: Seimone'un dışarıya kaymasına da, Fowles'ın unutulmasına da engel olması gerekiyordu takımın saha içi lideri olarak. Hızı arttırıp, düşüreceği -ki şu maçta hızı arttırmaya hiç gerek yoktu- yerleri daha iyi kestirse oyun kurucumuz olarak takımı ayakta tutabilirdi.

5- Kritik Anlarda Bulunan El Campbell: Belki de Fenerbahçe riske ettiği için maçın elimizden kayıp gittiği anlarda top üst üste iki kere Michelle Campbell'e gitti. O da cevapsız bıraktı bu istekleri, başarı sağlasaydı hevesini kırabilirdik rakibin.

6- Gereksiz Tercihleriyle Tuğba: Bir air-ball, bir Taurasi'nin üzerine giderek zorlanan hücum. Direk Tuğba'ya yıkmaya gerek yok ama takımın durduğu anlarda sürpriz skorer olarak Tuğba'nın bu seviyede maç kazandırması zor bir ihtimal. Ne Tuğba'nın bu derece zorlamasına ne de takımın Tuğba'yı bunları yapmaya sürüklemesine gerek yoktu.

Son çeyrekte kaybedilen bu derbiden sonra, 1-2 kişiyi kurban etmeye gerek yok. Nasıl 3 çeyrek boyunca maçı harika oynayıp önde götürdülerse, son çeyrekte de takım halinde kaybettiler. Dediğim gibi maç yazısı Çağlar'dan gelecek ben son notumu da söyleyeyim; Aslan gibi mücadele edip kaybettikleri şu maçtan sonra bizi 'sadece üzdükleri' için teşekkür ederim. Bugün olmadı, yenemediniz ama sahada Galatasaray gibi durdunuz herkese inat. 

10 yorum:

Adsız dedi ki...

maçı fenerbahçenin kazanmasının en büyük nedeni galatasarayın ikinci yarı fenerbahçe gibi oynamaya çalışmasıdır.fenerbahçe hızlı hücum eden bir takım.penny ve taurasi bazen 5 saniyede potaya atış kullanırlar.galatasaray ikinci yarı topu fowlesa indirip hücum etmek yerine biraz da faul problemi yüzünden bunu yapamadı.top kimin elindeyse panikle hücum yaptı.bu da fenerbahçenin içine geldi.taurasi maça kötü başlamıştı.kötü başlayınca bunu telafi etmek için sistemin dışına çıkıyor.bu da bazen takıma zarar veriyor.neyse ki ikinci yarı attığı atışlarla kendine geldi.kayseride 15'te sıfır atmıştı.kariyerinde başka böyle maç varmıdır bilmiyorum.

Adsız dedi ki...

Gs nin macı kaybetmesinin en onemli nedeni Birsel'le Isıl arasında cok buyuk sıklet farkı olmasıdır.Isıl'a toz kondurmuyorsunuz ama Isıl cok buyuk bir oyun kurucu degil ayrıca her maca 15-20 sayı onde baslıyorsunuz acaba bir maca da biz o sekilde baslasak mac kac farkla biter.Esmeral cok etkili bir oyuncu degil topu bile zor suruyor ayrıca daha 1 ay oncesinin MVP si Horakova geldiginden beri berbat oynuyor sacma sapan top kullanmalar,direkt dısarı attıgı sacma paslar bu oyuncuyu tanımakta zorluk cekiyorum.Ayrıca muthis bir fizige sahip Anna Vajda'nın ısrarla kullanılmaması cok canımı sıkıyor.Matovic ve Nevriye ribaunt alamıyor cok agır kalıyorlar zaten onlar biraz ribaunt cekseydi sonuc cok daha farklı olurdu.Ben GS olsam kesinlikle ust duzey bir guard alırım.

Adsız dedi ki...

kesinlikle galatasaraya üst düzey bir guard lazım ışıl 2 neredeyse 2 senedir basketboldan uzak uzun bir süre istediğimiz forma ulaşamayacağı bir gerçek hem avrupada hem türkiyede oynayabilecek yetenekli bir guard bu takımı sürükler ayrıca campell kesin olarak galatasarayın oyuncusu değil en kritik anlarda kaçırdığı atışlarla fenerin canlamasına sebeb oldu.

samsunlu dedi ki...

galatasaray scorer bir guard eksikliğinden maçı kaybetti, ışıl alben galatasarayda ve bu maçlarda şu an oynayacak bir guard değil, Futbol takımında bir zamanlar maçı berbat etsede bazı maçlarda Hakan şükür furyası vardı, kadın baskette de ışıl ismi var ,,,ama kendisi yok, ne şutları nede penetreleri var, sıradan düz bir oyuncu, alabileceği maçı GS vermiştir,,,ayrıca rakip yetiştiğinde ,sanki fener on sayı öne geçmiş gibi ve GS on sayı geri kalmış gibi, G.saray takımı panikli ve şaşkın oynadı,,,oyunu yavaşlatılması gereken anlarda heyecan yaptılar buda hatayı getirdi....

Adsız dedi ki...

ışılın eski formuna kavuşacağına şüphem yok.ama zaman alacak işte o zaman için galatasarayın usta bir guarda ihtiyacı var

Adsız dedi ki...

ayrıca samsunlu arkadaşa katılıyorum galatasarayda aşırı derecede kendine güvensizlik var voleybol takımının gösterdiği cesareti gösteremediler.maç berabere olduğunda panik yaptılar.ben bunda suçu ceyhun hocaya buluyorum.oyunculara gereken cesareti veremedi demekki ama şimdiye kadar kaybedilen maçlara kıyasla en azından 3 periyot karakterlerini ortaya koydular

Adsız dedi ki...

Katie Douglas vardı zaten neden gonderdiniz ki sene basında da Sue bird gelme ihtimali yazılmıstı.

Adsız dedi ki...

fenerbahçenin anna vajda ve hana horakova ikilisinden birini gönderip yerine ribaundı iyi olan yırtıcı bir 4 veya 5 numara alması gerekiyor.anna vajda bu sene neredeyse hiç oynamadı.horakova da dünya şampiyonasında biraz da ev sahibinin formasını giymesi nedeniyle mvp seçildi ama maçlarda çok kötü oynuyor.tamam bu oyuncu bu kadar kötü değil ama zaten takımda o işi yapacak çok oyuncu var.bize iyi bir 4 veya 5 numara lazım.nevriyeye maçarda çok yük biniyor.sakatlanırsa bu takıma yazık olur...

Adsız dedi ki...

Galatasaraylı arkadaşlardaki fark yemedik ipekçide yeriz bitiririz söylemlerini anlamakta zorlanıyorum bazen. Her sene aynı hikaye. Az biraz kafa kafaya biten maçlardan sonra Fener'in bizimle baş edecek gücü yokmuş aslında, bize zaman lazım, takım tam kapasitesine ulaştığında kesin şampiyonuz falan. Yani evet Galatasaray tam kapasite oynamıyor da sanki Fenerbahçe sezonun en formda dönemindeymiş, her oyuncusundan maksimum verim alıyormuş gibi bir algı var. Fenerbahçe son çeyrek gaza bastığı anda Galatasaray fişi çekmek zorunda kaldı. Bu maçın başındaki farkı bir de Fenerbahçe'nin yakaladığını düşünün kalan 3 çeyrek formalite icabı oynanırdı herhalde. Fenerbahçe Galatasaray'ın geçen hafta Botaş'a yaptığını bu kez Galatasaray'a yaptı. Nasıl ki Botaş maç başabaş geldiği anda artık kazanma umudunu yitirdi Galatasaray'da da aynı durmu gördük. Botaş galatasaray'a ilk yarıda o farkı yakaladı diye daha iyi takım mı oldu? Hayır. Fenerbahçe tarafındaysa fark 17'lere çıkmışken bile bir geri dönüş olacağını bu sporu takip eden 100 kişiden 99'u rahatlıkla tahmin edebilirdi. Bu kadar bariz güç farkına rağmen hala Fener'de bişi yokmuş havası enteresan görünüyor dışarıdan bakınca. Son 7 maçtaki tek GS galibiyetinin FB'nin dar rotasyonunun çökme noktasına geldiği, Galatasaray'ınsa kapasitesini tamamen zorladığı kupa finaline denk geldiğini ve tüm bu faktörlere rağmen sadece tek basketlik bir farkla bittiğini de hatırlayalım. Aynı seviyede görünen iki takım arasında bu denli açık bir skor ve oyun farkı ortadayken rakip iyi değildi biz kaybettik ısrarı garip. Sezon başı UMMC'yi Avrupa'nın en iyisi ilan edip Fener'e yenilince ya hiç defans yapmadılar kötü takımmış bahanelerinin de aynı gürühtan çıkması şaşrıtıcı olmasa gerek.

Adsız dedi ki...

sevgili fenerbahçeli kardeşim takımınızın gücüne birşey dediğimiz yok zaten yıllardır şampiyonsunuz.ama şu bir gerçekki 2 yıl önceki finallerde ışılın tendonu kopmasaydı o kesintisiz şampiyonluk serinize noktayı koyacaktık.bu sene finallerde yine birlikteyiz.aramızda seninde bahsettiğin gibi bir güç farkı yok.sadece bizim takım daha yeni biribirine alışacak.sizin de yeni aldığınız taurasi size alışacak o kadar.