BIY AD

3 Kasım 2010 Çarşamba

Spartak Moskova:66 - Galatasaray:40

Beklentileri yükselttiğimiz için şu anda altından kalkılmaz bir mağlubiyet aldık gibi duruyor.  Ağır bir yenilgiydi ama en acısı oynamadan kaybetmemizdi. Maça 6-0'lık bir seri yiyerek başladık, çeyreği de son saniye isabetiyle 15-4 gibi berbat bir skorla kapattık. Maç öncesi yazımızda beklediğimiz, kendimize avantaj sağlayabileceğimizi düşündüğümüz ne varsa Spartak'ta, en kötü haliyle başımıza geldi. Ceyhun Yıldızoğlu'nun da hataları olduğunu gördük bugün ama Amerikalılar o kadar kötü bir oyun çıkardılar ki ne yapılarak takım düzeltilebilirdi, bir fikir üretme şansımız kalmadı. Fowles hayatımda izlediğim en kötü Fowles'tı. Osipova'ya yaptığı 'top patlatan' blok haricinde bugün oynamasa da fark eden bir şey olmazdı herhalde. Augustus hakkında daha geçenlerde bir yazı yazdık ve bir Avrupa kupası maçında en fazla 2 tane 3'lük isabeti bulabildiğini hatırlattık. En iyi halindeyken bile bu atışlarda isabeti düşük olan Augustus'un zorlamaları çok gereksizdi. Galatasaray formasıyla çıktığı 5. maçın sonrasında Michelle Campbell'ın, yanlış bir tercih olduğu düşüncesi netleşiyor zihinlerde. Hodges iyi bir oyuncu olabilir ama onun da ne derece Galatasaray'ın ihtiyacı olduğu tarzda bir oyuncu olduğu şüpheli. 


Her ribaund mücadelesinde gözlerimizi kapadığımız, hücumda mantıklı hiçbir hareket yapamadığımız ve bu kadar kötü işin içinde tek elle tutulur yanımız savunmamızı da kaybettiğimiz ilk yarı sonrasında ikinci yarı kroke durumda geçti. En azından benim için öyleydi, 2. yarıdan Gintare-Fowles ikilisiyle başlamamızın dışında aklımda kalan herhangi bir detay yok. Bu deneme 35-13 biten ilk yarının sonunda, bir umut olabilirdi bizim için ama Fowles öyle kötüydü ki, Gintare'nin çabaları karşılıksız kalmaya mahkumdu.


Maç sonunda Spartak'ın 28 hücum ribauntına karşılık, Galatasaray'ın 24 savunma ribaundı vardı. İki sayılık atış yüzdemiz; %34, 1/12 üçlük isabeti, 4 asist yapabildik, 15 top kaybettik, faul çizgisine sadece 6 kere gidebildik, Prince'ı durduramadık, LJ'i kovalayamadık, Seimone'dan katkı alamadık, Fowles'ın -kötü anlamda- kariyer maçını izledik... Ama Spartak'a kaybettik, üst üste 3. maçlarını kaybettirmek zordu gerçekten ama kazanmayı denemememiz beni en çok üzen şey. Çok gereksiz bir heyecanla başladığımız maçı ilk 3 dakika sonunda kaybettik, heyecan yatıştığında da ortada maç kalmamıştı. Ağır bir mağlubiyet olduğu için hepimiz çok üzüldük ama büyük yıldızlarımızın en kötü gününde -onların bu durumu her ne kadar anlaşılmaz olsa da- farklı yenilginin temel sebebi belli. 


Yazıyı nasıl bitirsem bilmiyorum; Spartak'ı kötü bir halde yakalamışken, galibiyete teşebbüs etmediğimiz için eleştireceğiz mi , yoksa "Spartak, Spartak'tır" mı diyeceğiz? Ki şöyle bir şey var, Spartak oturmamıştı ama biz ne kadar hazır bir kadroyuz, bu kadar yeniliğin ve genç oyuncunun 3 aylık birlikteliğinde...

Tuğba Palazoğlu: (14:38, 0 sayı, 1 top çalma, 1 top kaybı)
Doneeka Hodges: (16:53, 4 sayı, 1 ribaund, 1 top çalma, 3 top kaybı, 1 blok)
Yasemen Saylar: (00:26, 0 sayı)
Ceyda Kozluca: (08:11, 2 sayı, 4 ribaund, 1 top kaybı)
Bahar Çağlar: (14:43, 0 sayı, 3 ribaund, 1 top kaybı)
Işıl Alben: (25:17, 4 sayı, 2 ribaund, 1 asist, 2 top çalma)
Gülşah Gümüşay: (13:20, 2 sayı)
Gintare Petronyte: (15:04, 4 sayı, 10 ribaund)
Melisa Can: (21:45, 3 sayı, 4 ribaund, 1 top çalma, 2 top kaybı)
Nihan Anaz: (13:32, 6 sayı, 1 asist, 1 top çalma)
Seimone Augustus: (27:23, 7 sayı, 2 ribaund)
Sylvia Fowles: (28:28, 8 sayı, 10 ribaund, 2 asist, 1 top çalma, 7 top kaybı)

4 yorum:

TeMPeSt dedi ki...

kadın basketbolunda doğru bir cümle olur mu bilmem ama tam anlamıyla kız gb oynadık özellikle bahar ı tebrik ederim hiçbişey yapmamak adına guzel görüntüler verdi canları sagolsun ama hucumda artık bir set bir oyun ne zaman gorucez onu merak ediyorum su pota altına ısrarla top indirip gayette iyi pasor olabilecek fowlesın kat edicek oyunculara asistlerinden sayı uretemiyecek kadar sıg bir hucumumuz var hatta yok oyle bişey hatta 44 sayı nasıl attık bende inanamıyorum.

murat dedi ki...

Rezillik...

Bu kadar olmaz dedirtir...Geçen sene Botaşta oynayan Prints mahvetti...Gs nın işi zor...

Adsız dedi ki...

arkadaşlar gerçek şu ki bütün spor müsabakalarını cesurlar kazanır,korkaklar kaybeder.şu ana kadar iki tane güçlü rakiple oynadı galatasaray ikisinede maç başlamadan kaybetti.biri fenerbahçe diğeride spartak bence ceyhun yıldızoğlu yanlış tercih galatasaray için.futbolun rijkaardına benzetiyorum onu.büyük bir kan uyuşmazlığı var.basketçileri 1 dk.da bir değiştirip kenarda fırçalayarak herkezin gözü önünde küçük düşürmek olmamalı hocalık.insan maçı seyrederken ister istemez gözü kenara takılıyor her değişiklikten sonra.ceyhun hocanın fırçasından sonra oyuncuların yüz ifadelerini görmek için.acaba maça küsermi diye.oyuncularda galatasaray ruhu eksik hatta yok.maç içinde hiç savaşmıyorlar.yere bile düşmediler.düşmek istemiyorlar.fener maçını izledim taurasi resmen savaşıyor sahada.kora kor , dişe diş.dünyanın en iyi basketbolcusu bu.ama sanki her maçta kendini yeni göstermeye çalışan bir oyuncu gibi.bizim kızlara bak,hepsi ürkek çegingen hatta korkak.maalesef galatasaray bayan basketbol takımı galatasaray kulübü için bu seneki en büyük hayal kırıklığı olacak.bizi en çok üzen fenerin şampiyonluk serisine son vermek için kurulmuş olan bu kadro maalesef bu sene en iyi ihtimalle sadece türkiye ligince 2.lik alabilir

Adsız dedi ki...

Monique gibi vasat bir ABD'li neden alınır ki. Eğer kıta dışı alacaksan Lindsay Whalen, Tamika Catchings kalibresinde bir isim al.
Hodges, Vecerova ile birlikte son yıllarda yaptığımız en kötü yabancı transferi bence. Bu kadar bariz bir guard sıkıntımız varken alınan isim Hodges.
Gintare'de yetersiz. Ann Wauters, Stepanova tarzı bir oyuncu alınabilirdi.
Kısaca Seimone ve Fowles dışında ki yabancı transferlerimiz yanlış. Onları da doğru düzgün kullanamıyoruz zaten.